İzmir Barosu Ege Üniversitesi’ndeki kavgada bıçaklanarak hayatını kaybeden Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili açıklama yaptı.
Haberler / İzmir
26 Şubat 2015 Perşembe 14:03
PAYLAŞ
İZMİR Barosu Başkanı Aydın Özcan, Ege Üniversitesi'nde iki grup arasında çıkan kavgada bıçaklanan öğrencilerden Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun ölümünde, gerekli güvenlik önlemlerini almadıklarını belirttiği üniversite yöneticilerinin de suçlu olduğunu söyledi.
Baro Başkanı Özcan, İzmir Adliyesi Baro Birimi'nde yönetim kurulu üyeleri ve baro üyesi yaklaşık 100 avukatla birlikte basın toplantısı düzenledi. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun bıçaklanarak öldürüldüğünü hatırlatan Özcan, düşünce, siyasi görüşü, dini, ırkı, milliyeti, mezhebi ne olursa olsun bir kişinin farklılıkları nedeniyle yaşam hakkına saldırıda bulunularak öldürülmesini kabul etmediklerini söyledi. Bir bilim yuvası olması gereken üniversitelerin, terör propagandası yapılan yerlere dönüştüğü görüşünü savunan Baro Başkanı Özcan, üniversitelerde baskı, şiddet, yıldırma politikalarının arttığını, öğrencilerin öğrenim hakkının gasp edildiğini söyledi.
Üniversite koridorlarının terör örgütü sloganları ve resimleriyle donatılmasına izin verilirken, Türk Bayrağı ve Atatürk fotoğrafına tahammülsüz terör eylemlerine müdahalede bulunulmadığını ileri sürdü. Özcan, şöyle dedi:
"Terörü cesaretlendiren siyasi iktidar, içine düştüğümüz bu akıl almaz ortamın başlıca sebebidir. Ancak sözde açılım ve ifade özgürlüğü adı altında terörist faaliyetlere göz yuman üniversite yönetimleri de, en az siyasi iktidar kadar suçludur. Gerekli güvenlik önlemlerini almayan ve bu şiddet ortamına ve ölüme zemin hazırlayan üniversite yönetimi de suçludur."
Olayı engellemeyen, görevlerini yerine getirmeyenlerin, acil servise yakın bir noktada yaşanan olayda basiretsiz kalanların derhal istifa etmeleri gerektiğini belirten Özcan, üniversite yetkililerine ve güvenlik birimlerine üniversitelerin şiddet ortamından arındırması çağrısında bulundu.
Basın mensupları, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın adliye içinde ve çevresinde toplantı ve gösteri yapılmasına dair yasağının hatırlatılması üzerine Aydın Özcan, "Biz baro olarak sürekli basın açıklamaları yapıyoruz, bu bir gelenek haline gelmiştir. Sadece İzmir'de değil tüm ülke adliyelerinde bu yapılmaktadır. Bu yasağı tanımayacağız" dedi. Özcan, baro olarak açıklamalarının tamamen hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına, vatandaşların karşılaştıkları hukuksuzluklara ilişkin olduğunu belirterek, Avukatlık Kanunu'nun ilgili maddelerinin barolara yetki verdiğini, bu yetkiyi kullandıklarını kaydetti. Bu yetkiyi kullanmaya devam edeceklerini belirten Özcan, "Bu anlamda savcılığın bizim bu haklarımızı gözetecek şekilde hareket edeceğine inanıyoruz. Etmezlerse biz yine bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz" dedi.
Baro'dan yapılan açıklama yazılı açıklama şöyle;
"Medeniyetin geliştiği bu topraklarda farklı din, dil, ırk, mezhebe sahip insanlar yüzyıllardır kardeşçe yaşamışlardır. Ancak Türk halkı üzerinde dönem dönem sağcı solcu, alevi sünni çatışmasıyla oynanan oyunları tecrübe etmiştik. Şimdi de ırksal ayrımcılık körüklenerek toplum bölünmek istenmektedir. Tarihten ders çıkarmadığımız, ülkemiz üzerinde emperyalist güçler tarafından oynanmak istenen oyunlara geldiğimiz anlaşılmaktadır.
Düşüncesi,siyasi görüşü,dini,ırkı,milliyeti,mezhebi ne olursa olsun bir kişinin farklılıkları nedeniyle yaşam hakkına saldırıda bulunularak öldürülmesini, İzmir Barosu olarak kabul etmiyoruz.
Bir ilim yuvası olması gereken üniversitelerimiz, terör propagandası yapılan yerlere dönüşmüştür. Geçmişte üniversitelerde yaşanan üzücü olayları ve bunun sonucunda yaşanan acıları unutmadık.
Üniversitelerimizde, baskı, şiddet, yıldırma politikaları artmış; öğrencilerin öğrenim hakkı gasp edilmiştir. Üniversite koridorları, terör örgütü sloganları ve resimleriyle donatılmasına izin verilmekteyken; Türk Bayrağı ve Atatürk resmine tahammülsüz terör eylemlerine karşı hiçbir müdahalede bulunulmamıştır.
Terörü cesaretlendiren siyasi iktidar, içine düştüğümüz bu akıl almaz ortamın başlıca sebebidir.
Ancak sözde “açılım ve ifade özgürlüğü” adı altında terörist faaliyetlere göz yuman üniversite yönetimleri de, gelinen bu noktada en az siyasi iktidar kadar suçludur. Gerekli güvenlik önlemlerini almayan ve bu şiddet ortamına ve ölüme zemin hazırlayan üniversite yönetimi de suçludur.
Bu hadiseyi engellemeyenler, yapılan onca ihbar ve şikâyete rağmen görevlerini yerine getirmekten kaçınanlar, üniversitenin kampus alanındaki acil servise 900 metre mesafede olan olayda dahi basiretsiz kalınarak ihmalde bulunanlar, derhal istifa etmelidirler! İnsanlık vicdanı, vazife ahlakı da bunu gerektirmektedir.
Öte yandan basın yayın organlarının çok büyük bir kısmının da meseleyi “sağ-sol çatışması”, “karşıt görüşlüler arası kavga” gibi basit sözcüklerle geçiştirdiği görülmektedir.
Buradan bu vesileyle ülkemizdeki tüm üniversite yetkililerine ve güvenlik birimlerine bir çağrıda bulunmak istiyoruz: Kimsenin daha fazla canının yanmaması , daha fazla gencimizin ölmemesi, daha fazla ana babanın evlat acısı yaşamaması için sağduyulu davranıp üniversiteleri şiddet ortamından arındırınız!
Biz İzmir barosu olarak kimden ve nerden gelirse gelsin şiddetin her türlüsüne hayır diyor , bu olayı kınıyor ve takipçisi olacağımızı bildiriyoruz.
Vefat eden gencimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu'na Allah’tan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı diliyoruz."