İzmir Barosu Yönetim Kurulu, bugün baro önünde yaptığı açıklamada, Onur Haftası etkinliklerine yönelik polis müdahaleleri nedeniyle yetkililer ve sorumlular hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını duyurdu.
“BİZLER, BU KÜRSÜYÜ GEREKTİĞİNDE HER ZAMAN BURAYA KOYACAĞIZ”
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, şunları söyledi:
“Bu özgür kürsü, 21 Ağustos 2019 tarihinden beri burada, İzmir Barosu'nun alanı içerisinde. Ve bu özgür kürsü de hakaret ve nefret dili içermeyen her düşüncenin, her sözün söylenmesine olanak sağlar. Neden yapıldı bu? Çünkü biz biliyoruz ki Avukatlık Kanunu'nun 95. maddesi ve bunun 21’inci bendi barolara, yönetim kurullarına hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlükleri korumak, savunmak ve yüceltmek yetkisini vermiştir. Anayasa’nın 25. maddesi herkesin düşünce özgürlüğünü ve kanaat özgürlüğünü düzenler. 26. madde, düşünce ve kanaat özgürlüğünün yazı, resim ya da başka araçlarla bireysel ya da toplu olarak vatandaşlara, yurttaşlara aktarılması yönünde güvenlik güçlerinin herhangi bir müdahalesi olmaksızın ifade edilmesini, anlatılmasını ortaya koyar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 25 ve 26. maddeleri de bunu söyler. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 9 ve 11. maddeleri de bunu söyler. Yani bu kürsüde, az önce de söylediğim gibi nefret ve hakaret dili içermeyen her sözü söyleme hakkı vardır, avukatların, yurttaşların, sivil toplum kuruluşlarının. Biz, bu geleneğimizi bundan sonra da devam ettirmeye bir şekilde devam edeceğiz. Bundan asla vazgeçmeyeceğiz. Geçtiğimiz ay yapılan etkinlikler çerçevesinde karşımıza çıkan olaylar, bizi bugün bu basın açıklamasını yapmaya zorladı. Temel hak özgürlükler neredeyse kullanılmaz hale geldi. Geçtiğimiz 25 Haziran'da, 2918 ile ilgisi olmayan bir durumun bu alana çekilmek suretiyle birtakım yurttaşlarımızın, vatandaşlarımızın, arkadaşlarımızın zor kullanılarak ters gerekçeyle polis otolarına alındığı bir süreci yaşadık. Ondan önce, 2 Haziran'da burada yine açıklama yapmak isteyen yurttaşlarımızla ilgili çok ciddi bir şiddet uygulandı. Bu şiddetlerle ilgili olarak İzmir Barosu'nun bundan sonra tavrının değişeceğini düşünen anlayışın yanıldığını göreceksiniz. Bizler, bu kürsüyü gerektiğinde her zaman buraya koyacağız. Ve nefret dili içermeyen, hakaret içermeyen, ötekileştirmeyen, ayrıştırmayan dile sahip olan yurttaşların burada söylemek istediklerini söylemelerine izin vereceğiz” dedi.
Baro Başkanı Sefa Yılmaz’ın ardından basın açıklamasını İzmir Barosu adına Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Gamze Şimşek okudu.
"HİÇBİR ZAMAN BOYUN EĞMEDİK, BUNDAN SONRA DA BOYUN EĞMEYECEĞİZ”
Basın açıklamasını okuyan İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Gamze Şimşek de şöyle konuştu:
“Geçtiğimiz haziran ayında ve içinde bulunduğumuz ayda pek çok şehirde Onur Haftası etkinlikleri ve Onur Yürüyüşleri engellenmiş; meslektaşlarımız ve yurttaşlarımız tehdide, hakarete ve hukuka aykırı gözaltı işlemlerine maruz bırakılmıştır. Yüzyılı aşkın tarihi boyunca insan haklarının tesisi için mücadele etmeye devam eden İzmir Barosu, haziran ayı boyunca iki defa saldırıya uğramış ve çeşitli sosyal medya platformları üzerinden hedef gösterilmiştir. Meslektaşlarımız darp edilmiş ve hukuksuzca gözaltına alınmıştır. Hukuku hiçe sayan, insan hak ve özgürlüklerine düşmanlık besleyen siyasi iktidarın ayrıştırıcı ve karanlık politikalarıyla hak savunuculuğuna karşı başlatılan sindirme girişimlerine hiçbir zaman boyun eğmedik, bundan sonra da boyun eğmeyeceğiz.
“ONUR AYI’NDA YAŞANAN TÜM HUKUKA AYKIRI EYLEM VE İŞLEMLERİN HESABINI YARGI ÖNÜNDE DE SORACAĞIZ”
Anayasa’nın ve Avukatlık Kanunu’nun barolara yüklediği sorumluluklar ve yükümlülükler çerçevesinde, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik her türlü hak ihlaliyle mücadele etmek; baskı, şiddet ve ayrımcılığa karşı yaşamın ve eşitliğin yanında yer almak, nefret suçlarının etkili soruşturulmasını sağlamak, İzmir Barosu’nun asli görevidir. Başta meslektaşlarımıza yönelik olanlar olmak üzere, Onur Ayı’nda yaşanan tüm hukuka aykırı eylem ve işlemlerin hesabını yargı önünde de soracağız. Bu bağlamda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurularında bulunduğumuzu ve her türlü hukuki sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz. Ne yaptığınızın farkındayız, derdinizin aile yapısını veya çocukları korumak olmadığını çok iyi biliyoruz. İzmir Barosu olarak, bu korku ve nefret iklimini kabul etmiyor, bu hukuksuz cüretkarlığa tüm gücümüzle karşı çıkıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi; nefrete inat, yaşasın hayat.”