EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde “İzmir Afet Planı-Deprem Hazırlık ve Dirençlilik Çalışmaları” Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi.
4 saatlik toplantının ardından değerlendirmelerde bulunan Başkan Tunç Soyer, önemli açıklamalarda bulundu.
ÜCRETSİZ HIZLI TARAMA
Soyer, “Sizlere yapı tarama çalışmalarımızla ilgili yeni bir kararımızı açıklamak istiyorum. Bugüne kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak yapı envanterlerini ilçeler ölçeğinde çıkarıyorduk. Bundan sonra, İzmir’in hangi ilçesinde olursa olsun başvuran her vatandaşımıza binalarının deprem karnesini çıkarmak için ücretsiz destek olmaya başlıyoruz. Her İzmirli, belediyemize başvurarak depremle ilgili hızlı tarama hizmetinden yararlanabilir” diye konuştu.
SİHİRLİ DEĞNEKLE BİR GECEDE ÇÖZÜLMEYECEK
Doğayla inatlaşmadan, onunla uyum içinde büyüyen bir İzmir inşa etmekle mükellef olduklarını belirten Başkan Soyer, ‘’ İnsan uygarlığının binlerce yıl içinde edindiği tecrübeler, bilim ve teknoloji pekala buna imkan veriyor. Bizim vizyonumuzun ufku tüm bunları içine alacak kadar geniş. Fakat geçmişte açılan yaraları, yapılan hataları sihirli bir değnekle bir gecede çözeceğiz dersem, sizlere yalan söylemiş olurum. Türkiye'nin depreme en dirençli kenti olacağız. İzmir’i sağlıklı ve huzurlu bir şehir haline getirmek için önümüzde zorlu bir yol var. Bu yolu, her zaman olduğu gibi yine birlikte açacağız ve birlikte adımlayacağız. Bütün içtenliğimle söylemek isterim ki dirençli bir İzmir’i, aklımızı, fikrimizi, enerjimizi, gücümüzü birleştirirsek ortaya çıkarabiliriz. İşte bu yüzden bu buluşmamızın amacı İzmirliler’e bir reçete sunmak değil. O reçeteyi en sağlıklı çözümleri ortaya koymak üzere birlikte yazmak’’ ifadelerine yer verdi.
GÖZYAŞLARINA HAKİM OLAMADI
Dün akşam Halk TV ekranlarında yayınlanan 'Bir Kira Bir Yuva' dayanışma gecesini anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan Soyer, ‘’Tıpkı dün akşam Halk TV’deki yayında başardığımız gibi. Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından katkılarla gerçekleşen BirKiraBirYuva imecemizle 30 binden çok deprem mağdurunu bir gecede yuva sahibi yaptık. Halktan halka uzanan bir dayanışma köprüsü kurduk. Biliyorum ki bu köprü bundan sonra hiç yıkılmayacak ve yaşamı iyileştirmemiz için bize yepyeni yollar açacak. 8500 yıldır bu topraklarda, İzmir’de yaşıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla İzmir bugüne kadar 6.5 üzerinde 14 deprem görmüş. Her birinden dersler çıkarmışız. Kimini hatırlamış değişmişiz, kimini ise yazık ki unutmuşuz. Benim başkanlık dönemimde de bu yıkıcı depremlerden biri yaşandı. 30 Ekim 2020’de gerçekleşen 6.9 büyüklüğündeki deprem, hem İzmir’i hem de tüm Türkiye’yi derinden etkiledi. Ülkece birbirimize kenetlendiğimiz bu felakette 117 canımızı kaybettik. Depremin ardından İzmir ve Türkiye tek yürek olduk. Olası bir deprem öncesinde, depremden sonraki saatler içerisinde ve sonrasında yapılması gerekenler konusunda büyük deneyim kazandık’’ dedi.
3 AYAKLI YOL HARİTASI
İzmir için depreme hazırlık konusunda üç ayaklı, kapsamlı bir yol haritası belirlendiğini aktaran Soyer, ‘’ Birinci başlığımız, depreme hazırlık için yaptıklarımız. Göreve gelir gelmez, 30 Ekim depreminden de önce, Toplum Sağlığı Dairesi Başkanlığı’nı, İklim Değişikliği ve Çevre Koruma Kontrol Dairesi Başkanlığı’nı ve ardından Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı’nı kurmuştuk. Bu yeni ve kapsamlı kurumsallaşmanın nedeni, İzmir’i iyi günde de kötü günde de yuvamız olarak görmemiz ve onu koruma mecburiyetimiz. Biz, sadece iyi günlerin değil, kötü günlerin de belediyesi olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Elbette bunu tek başımıza başaramayız. Bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını diğer kamu kurumlarını, meslek odalarını, sivil toplum örgütlerini ve elbette İzmir’deki her bir vatandaşımızı da kapsayacak şekilde uyguluyoruz. Ülkemizde pandeminin görüldüğü ilk anda, Türkiye’de örneği olmayan Kriz Belediyeciliği’ni hayata geçirdik’’ifadelerine yer verdi.
İZMİR’İN RÖNTGENİ ÇEKİLİYOR
İzmir’in fayları ve bina stokları hakkındaki bilimsel verilerin bu zamana kadar ortaya konulmadığına dikkat çeken Başkan Soyer, ‘’Biz, bu eksiği gidermek için gerekli tüm projeleri üç yıl önce başlattık ve tamamlama noktasına geldik. Şehrimizin depremsellik araştırması ve zemin davranış modelini oluşturmak için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile işbirliği protokolü imzaladık. Çünkü İzmir’de, yerin altında neler olup bitiyor, bunu tam olarak bilmiyoruz. Türkiye’de fay hatları deprem haritası eski tarihli çalışmalara dayanıyor. İki yıldır sürdürdüğümüz mikrobölgeleme çalışmaları henüz tam sonuçlanmasa da örneğin Kemalpaşa’daki fay hatlarıyla ilgili yeni bilgilere ulaştık. Araştırma sonunda belki bunun gibi başka yeni faylarla karşılaşacağız. Belki de var olduğunu düşünerek ürktüğümüz bazı fayların daha uzun süre uykuda kalacağını öğreneceğiz. Bu projemizle, İzmir’in görünmeyen kısmının, yani yeraltının röntgenini çekiyoruz ve bilgilerimizi güncelliyoruz. Kenti etkileme riski taşıyan deniz ve karadaki fay hatlarını incelemek ve tsunami tehlikesini modellemek için başlattığımız bu çalışmalar sayesinde İzmir'in depremselliği ile ilgili yeni bilgilere ulaştık. İzmir’de 100 kilometre yarıçapında belirlenen alan üzerindeki tüm diri fayların haritalandırılandığı çalışmamızın neticesinde, deprem ve tsunami gibi olası afetler için İzmir’in güvenli biçimde yeniden planlanmasını sağlayacağız’’ dedi.
2024’TE TAMAMLANIYOR
10 üniversiteden 43 bilim insanı ve 18 uzman mühendisin yer aldığı Türkiye’de bir ilk olan bu depremsellik araştırması 2024’te tamamlanacağını belirten Başkan Tunç Soyer, ‘’Bir yandan fayların incelendiği depremsellik araştırmamız sürerken diğer yandan zemin yapısı ile zemin davranış özelliklerini modelleme çalışmalarını da Bornova’dan başlattık. 1747 sondaj kuyusu açtık ve 40140 metre jeoteknik, 6500 metre derin ve 3260 metre heyelan ve hidrojeoloji amaçlı olmak üzere toplam 49 bin 900 metre sondaj yaptık. Deprem dalgalarının hareketini anlamak amacıyla 1565 noktada ölçüm yapılıyor. Çalışmalarımız tamamlandığında, ilçemizdeki her türlü afet riski göz önüne alınarak yerleşime uygunluğunu değerlendirme imkânına kavuşacağız. Projemiz doğrultusunda Bayraklı, Bornova ve Konak sınırları içerisinde toplamda, 12 bin hektarlık alanda mikrobölgeleme etüt çalışmaları yürütüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
İZMİR’İN YAPI STOKU YAŞLI VE ESKİ
İzmir’in yapı envanteri çalışmalarından bahseden Soyer, ‘’İzmir’de attığımız ilk adımlardan biri, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile protokol imzalayarak İzmir’in yapı stokunu çıkarmak oldu. İzmir’deki yapı stokunun yüzde 80’i eski ve yaşlı. İMO işbirliğinde başlattığımız çalışmaya, 30 Ekim İzmir depreminde en fazla hasar alan Bayraklı ilçemizden başladık. Çalışma kapsamında, sahada yapılan sokak taraması ile proje verileri irdelendi ve analizlerden elde edilen beton dayanımı verileri ile bütünleştirildi. Bayraklı’daki çalışmalarımızı tamamladık ve 31 bin 146 yapının kimlik belgesini hazırladık. Yapıları deprem güvenliğine göre önceliklendirdik. Bornova ilçemizde devam eden çalışmamız kapsamında ise 62 bin yapının incelemesi yoğun biçimde devam ediyor. Hedefimiz Eylül 2023’e kadar Bornova’yı da tamamlayarak toplam 93 bin binayı taramış olmak. Eylül 2023 ve Eylül 2024 arasında ise Konak, Karşıyaka ve Çiğli gibi ilçelerde de çalışarak kent merkezindeki 315 bin binanın incelemesini bitireceğiz. Eski yıllarda yapılan Balçova ve Seferihisar taramalarını ise yenileyeceğiz’’ dedi.
İZMİR’DE DÖNÜŞÜM SEFERBERLİĞİ
İzmir’in yaşlı yapı stokunun şehrin en temel sorunlarından biri olduğuna dikkat çeken Soyer, ‘’Yarım yüzyılı aşan bir sürede oluşmuş bu plansızlığı düzenlemek ise hiç kolay değil. Kentsel dönüşüm mevzuatında bildiğiniz gibi pek çok eksiklik var. Tüm bu eksiklik ve yetersizliklerine rağmen üç yıldır mazeret değil, icraat üretiyoruz. İzmir’in pek çok yerinde dönüşüm seferberliği başlattık ve sadece iki yıl içinde Ege Mahallesi’nde 494 milyon, Örnekköy’de 1 milyar 200 milyon, Gaziemir’de 400 milyon, Uzundere’de 680 milyon lira olmak üzere yaklaşık 2 milyar 750 milyon lira ihale bedeli olan kentsel dönüşüm çalışmaları yaptık. Uzun yıllardır kentsel dönüşümde yavaşlayan süreci hızlandırmak ve tıkanıklıkları aşmak için belediye şirketimiz İZBETON’u ihale süreçlerine dâhil ettik. Altı bölgede 248 hektarlık alanda çalışmalarımıza başladık. Gaziemir, Ege Mahallesi, Uzundere, Ballıkuyu, Çiğli Güzeltepe ve Örnekköy’de dönüşüm aynı anda başladı ve devam ediyor. Bugüne kadar 960 bağımsız birimin hak sahiplerine anahtar teslimi yapıldı. 4454 bağımsız birimin yapımı ise devam ediyor. 1307 bağımsız birimin daha yapılması içinse meclis kararı aldık’’ dedi.
KOOPERATİF ÖRGÜTLENMESİYLE EMSALSİZ İMECE HALK KONUT
Halk Konut Projesi hakkında bilgilendirmelerde bulunan Soyer, ‘’ İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerimiz İzBeton ve Ege Şehir ile Bayraklı Belediyesi şirketi Baybel, Halk Konut Projesi’nin paydaşları oldu. Yuvaları yıkılan, yaşanamaz hale gelen depremzede vatandaşlarımız için hayata geçirdiğimiz bu model sayesinde, kooperatif çatısı altında örgütlenen herkese kendi konutlarını yapabilmeleri için güvence sunuyoruz. Dilber Apartmanı ile başlayan Halk Konut çığ gibi büyüdü. Projemize kurulma aşamasındaki 21 kooperatif dahil olduğunda 3000 bağımsız birim ve yaklaşık 150 bin metrekare inşaat alanını kapsamış olacağız. Biz İzmir’de kentsel dönüşümü “mekânsal adalet” ilkesiyle tanımladık. Kentsel yenileme için ortaya koyduğumuz model, Halk Konut olarak adlandırdığımız kooperatif örgütlenmesiyle emsalsiz bir imeceye dönüştü. Bu uğurda hiçbir engelin önümüze çıkmasına izin vermedik ve bu yönde çalışmaya devam edeceğiz’’ ifadelerine yer verdi.
İZMİR’İN MAHALLE GÖNÜLLÜLERİ AĞI KURULUYOR
Mahalle Afet Gönüllüleri programı kapsamında açıklamalarda bulunan Soyer, ‘’İtfaiye Daire Başkanlığımız, vatandaşlarımızın afet anındaki çalışmalara katkı koyabilmesi için mahalle ölçeğinde sivil bir destek ağı kuruyor. Mahalle Afet Gönüllüsü başvuruları mahalle muhtarlıkları ya da belediyemizin internet sitesi üzerinden yapılıyor. Bu kapsamda her ilçedeki muhtarlarımızla onarlı gruplar halinde toplanıyoruz. Bu buluşmalarımıza muhtarlarımız ilk etapta dokuz gönüllü ile birlikte katılıyor. Afet sırasında ve sonrasında hayatta kalmak, kurtarma ve afet sonrası ilk yardım gibi bir çok konuda kapsamlı bir eğitim alıyor. Eğitimler yeni onar kişilik gruplarla büyüyerek devam edecek. Böylelikle, sokak sokak, mahalle mahalle, yüzlerce kişiden oluşan İzmir’in mahalle gönüllüleri ağını kuruyoruz’’ dedi.
İMAR AFFI ÜZERİNDEN İKTİDARA TEPKİ
Dört ana kırmızı çizgiden bahseden Soyer, ‘’ Fay hatları, yumuşak zeminli tarım alanları, dere yatakları ve doğal alanlar. Geleceğin İzmir’ini bu kırmızı çizgilere dokunmadan, onların dışında yaşam alanları yaratarak, güvenle nefes alıp veren bir yuva olarak tasarlıyoruz. İzmir’in 50 yıllık gelişme planını ortaya koyabilmek adına bu çalışmalar daha bugünden hızla yürütüyoruz. Amacımız, doğaya karşı değil, doğasıyla birlikte büyüyen bir İzmir inşa etmek. Böylelikle çocuklarımıza ve torunlarımıza yıkım ve felaketler değil, sağlıklı bir yaşam alanı miras bırakacağız. Bunun için her ne bedel ödememiz gerekiyorsa, ödemek zorundayız ve ödemeye hazırız. Şehrimizi afetlere karşı mekansal olarak hazırlamanın yanı sıra mevzuat açısından da kapsamlı bir hazırlık içindeyiz. Bunların bir kısmını önümüzde aylarda Belediye meclisimize taşıyacağız, diğerlerini ise merkezi hükümetten talep ediyoruz. Her şeyden önce, imar affının önünde anayasal bir engel tesis edilmesini savunuyoruz. Tüm imar ve ruhsatlandırma mevzuatımızı altüst eden bu düzenleme ehliyetine hiçbir hükümetin sahip olmaması gerekiyor. Bu nedenle, milyonlarca insanımızın canını korumak adına şehrin imar planlamasını anayasal güvence altına almak zorundayız’’ dedi.
BÜTÇENİN YÜZDE 10’U DEPREME
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin yüzde 10’unun depreme hazırlık için kullanılacağını belirten Soyer, ‘’Bütün İzmirliler’e şunu duyurmak isterim. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin yüzde 10’unu önümüzdeki yıl itibarıyla sadece depreme karşı dirençlilik ve kentsel dönüşüm çalışmalarına aktaracağız. Fakat bu yeterli değil. Bir bu kadar yatırımı da merkezi hükümetten bekliyoruz. Çünkü İzmir’in 50 yılda birikmiş sorunlarını yalnızca Belediyemizin bütçesiyle çözmemiz asla mümkün değil. Açıkçası biz hükümetin de benzer bir bütçe ilkesini benimsemesini istiyoruz. Hükümet eski yapı stoğunun yenilenmesiyle ilgili güçlü teşvik ve destek kaynakları yaratmalı. Canımızdan daha önemli ne olabilir? Aksi takdirde 6 Şubat felaketini yeniden yaşamak zorunda kalabiliriz ve bunun bedeli bizler için çok daha ağır olur’’ ifadelerini kullandı.
‘’UZMANLIĞI OLMAYAN MÜTEAHHİT OLMASIN’’
Müteahhitlik müessesinin tümüyle yeniden yapılandırılması gerektiğini belirten Başkan Soyer, ‘’ Uzmanlığı, eğitimi olmayan kişilere müteahhit unvanının verilmesini derhal engellemek zorundayız. Şehirlerimizi bir grup müteahhitin değil, halkımızın menfaatleri için inşa etmek hükümetin asli görevi olmalı. Açıkçası biz hükümetin Çevre Şehircilik Bakanlığı eliyle yerel yönetimlere müdahale eden, bizzat kendisi. Her şeyden önce, imar affının önünde anayasal bir engel tesis edilmesini savunuyoruz. İcraya dahil olarak imar planları yapan bir taraf olmasını doğru bulmuyoruz’’ dedi.
MERKEZİ HÜKÜMETE: YAMA ÜRETMEYİN
Soyer konuşmasının sonunda, ‘’Hükümetin yerel yönetimler adına icraat yapmak yerine, kural ve kanun koyucu, düzenleyici ve bu zor süreçleri maddi açıdan destekleyici görevler üstlenmesini bekliyoruz. Ülkemizdeki eski yapı stokunun yenilenmesi için vatandaşların ve yerel yönetimlerin hibeler ve özel kredi kaynaklarıyla kavuşturulması olmazsa olmaz. Dolayısıyla merkezi hükümet yama üretmek yerine, topyekün yenileyici bir bakış açısıyla şehirlerimize yaklaşmalı’’ dedi.