İzmir’in doğal güzellikleriyle dikkat çeken ilçesi Karaburun; RES, balık çiftlikleri ve taş ocaklarına karşı mücadele veriyor. Karaburun Kent Konseyi’nce hazırlanan rapora göre, 415 kilometrekarelik Karaburun’un yüz ölçümünün yüzde 71’i, 6 firmaya RES proje sahası olarak tahsis edildi. Bunun da yarımadanın neredeyse tüm dağlık alanlarını kaplayacak ölçüde olduğu belirtiliyor. Yarımadada RES yatırımı planlanmayan tek bölge ise yüzde 13’lük alana yayılan Bozdağ (Akdağ) kütlesi.
Raporda yer alan bilgilere göre, Ege’nin denizden en hızlı yükselen bölgesi olarak bilinen bu dağ kütlesinde yerleşim, mümkün değil. Karaburun Yarımadası'nda yaşam için bırakılan alanın, yüz ölçümünün yüzde 16’sı kadar olduğu kaydedildi. Karaburun Kent Konseyi tarafından hazırlanan raporda, sadece bir RES şirketine ait proje için 2005 yılında verilen 'ÇED gerekli değildir' raporunun, 252 kilometrekarelik alanı kapsadığı belirtiliyor.
Karaburun için hukuki yollarla mücadele verilen taş ocakları da bölge halkının bir diğer sorunu oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca, Mordoğan’ın Yellicebelen Dağı yakınlarında bir şirket tarafından işletilmesi planlanan 83 hektarlık maden arama ruhsatı kapsamında 29,36 hektarlık alanda, mermer ocağı kapasite artırımı ve kırma- elem tesisi projesiyle ilgili ÇED süreci başlatıldı. Halkın katılmadığı bilgilendirme toplantısının ardından Karaburun Kent Konseyi'nce, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na projenin yapılmaması için itiraz dilekçesi gönderildi.
24 SU ÜRÜNLERİ TESİSİ VAR
Karaburun Kent Konseyi tarafından hazırlanan raporda, ilçedeki balık çiftliği projelerinin detayları da yer aldı. Raporda, 'Su Ürünleri Yetiştiriciliği için Potansiyel Alanları Protokolü' sonrasında yarımadanın, Balıklıova’dan Gerence Körfezi’ne kadar tüm cephelerinden balık çiftlikleri projelerine açık hale getirildiği kaydedildi. Karaburun Yarımadası’nın neredeyse tüm kıyı şeridinin 'Su Ürünleri Yetiştiriciliği Potansiyel Alanlar Protokolü' kapsamına alındığı belirtilen raporda, Karaburun ilçesi sınırlarında kurulu bulunan 14 su ürünleri firmasına ait toplam 24 su ürünleri üretim tesisinin faaliyet gösterdiği belirtildi. Tesislerin 20’sinin, Gerence Körfezi’nden başlayıp, Badembükü'ne kadar olan deniz ve kıyı alanına yayılmış durumda olduğu kaydedilirken, 4 balık çiftliği ise Mordoğan bölgesinde faaliyet gösteriyor. Raporda, ayrıca yalnızca Küçükbahçe’nin kuzeyinde, '5 nolu alan' olarak tanımlanan bölgede kurulan balık çiftliklerinin denizde kapladığı alanın, 600 bin metrekareye ulaştığı belirtiliyor. Karaburun’da merkez ile Kaynarpınar arasında 3 milyon 870 bin metrekare deniz alanında bir firma tarafından kurulmak istenen balık çiftliği projesi için ÇED sürecinin başlatıldığı kaydedildi.
'BAKIŞ AÇISI SORUNLU'
Karaburun Yarımadası’nda birçok çevre davasına bakan avukat Şehrazat Mercan, hükümetin Karaburun'a bakış açısının 'çelişkili' olduğunu ileri sürdü. Karaburun Yarımadası’nın 'Özel Çevre Koruma Alanı' ilan edilmesi için uzun süredir mücadele ettiklerini hatırlatan Mercan, Karaburun'un çok özel bir yer olduğunu; ancak bu tür projelerin, ilçenin bütün değerlerini kaybetmesine neden olacağını söyledi. Şehrazat Mercan, 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' çalışmalarının bir an önce canlandırılması gerektiğini vurguladı.
'MUHATAP ALINMIYORUZ'
Karaburun Belediye Başkanı CHP'li Ahmet Çakır ise yetkililerin kendilerini muhatap almadığını söyleyerek sitem etti. Kendilerinin görüş ve düşüncelerini almadan projelere Ankara'dan onay verdiklerini savunan Ahmet Çakır, halkı temsil ettiklerini ve kendilerinin de ilçe adına söz haklarının bulunduğunu belirtti. Çakır, "Öyle bir konuma geldik ki sanki Karaburun’da yaşayan yerel yönetimler olsun halk olsun, yapılan tüm projelerin karşısında. Öyle bir durum söz konusu değil. Bu izleri söküp atmak istiyoruz. Gelsinler bize de sorsunlar. Bu projeler nerede yapılabilir, nasıl yapılabili? Kağıt üzerinde bu projeler olmaz" dedi.
İlçede taş ocağına ihtiyaç olduğunu, Karaburun’un uygun yerinde tesislerin kurulması halinde bunu kendilerinin teşvik edeceğini açıklayan Ahmet Çakır, "Fakat gelişigüzel, tarımı engelleyecek, doğayı bozacak şekilde, insanların yaşamlarının olduğu ortamlarda bu projeleri hayata geçirmeye kalkarsanız tabii ki biz de mücadele edeceğiz. Olması gereken yerde, olması gereken şekilde projeler üretildikten sonra bizden onay çıkar. Biz alim değiliz. Bu halkı temsil ediyorsak, halk da bize güvenerek seçtiyse, herhalde bizim de burada küçücük de olsa söz hakkımız olmalı. Yanlış yapılan her işin karşısında duracağız" ifadelerini kullandı. (DHA)