POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM

Günümüzde içerisinde bulunduğumuz yoğun tempo dolayısıyla pek çok kişi gün içerisinde daha zinde hissedebilmek için besin takviyelerinin yardımına başvurmayı tercih ediyor.

Besin takviyeleri en basit anlatımı ile vücudun ihtiyaç duyduğu ancak yeterli miktarda tüketilemeyen besinlerin tedarik edilmesini amaçlıyor. Ancak; dengesiz beslenmeden yoğun strese kadar pek çok farklı nedenden dolayı yalnızca tüketilen sebzeler ve meyveler sayesinde bu ihtiyacın giderilememesi söz konusu olabiliyor. Bu noktada devreye giren besin takviyeleri sayesinde güne dinç başlanıldığı gibi stresle mücadele konusunda da önemli bir destek sağlanmış oluyor. 

Tablet, sıvı, toz, hap ve kapsül şeklinde bulunabilen besin takviyeleri oral yolla alınarak uygulanmakta olan diyete ilaveten bir ya da daha fazla besin maddesinin alınmasını sağlıyor. Hap şeklinde üretilmekte olan besin takviyeleri çeşitleri arasında özellikle hafıza gelişimini desteklediği bilinen balık yağı gibi ürünler büyük ilgi görüyor. Şifalı bitkilerin kapsülleri genellikle tablet ve kapsül şeklinde satışa sunuluyor. Bitki kapsüllerinin yapımında; ayı üzümü, alıç, at kestanesi, biberiye, ada çayı, palmiye ve avokado gibi bitkilerin ve meyvelerin özleri kullanılıyor. Bitki özlerinden üretilen kapsüller, vitamin takviyesi sağlamasının yanı sıra vücut direncinin artırılmasına da katkı sağlıyor. Besin takviyeleri; vitaminleri, amino asitleri, probiyotikleri, mineralleri, bitkisel ilaçları ve enzimleri içerebiliyor. 

Her yaş grubundan insanların sağlıklarını koruyabilmeleri için vitaminlere ve minerallere ihtiyacı bulunuyor. Bu vitaminler ve mineraller yiyeceklerde bulunmakta olup söz konusu yiyeceklerin tüketilmesi durumunda doğal olarak bu ihtiyaçlar giderilebiliyor. Ancak, dengeli bir beslenme programı ne yazık ki her zaman uygulanamıyor. Günlük yaşam içerisinde pek çok kişi meyve, sebze, hububat ve süt ürünlerinden yeterli miktarda tüketimi sağlayamıyor. Bu noktada besin takviyelerinin beslenme programına ek olarak tüketilmesi durumu söz konusu olabiliyor. 

Vücutta oluşan eksiklikler zaman içerisinde kişilerin günlük hayatlarını da iş gücünü de olumsuz yönde etkilemeye başlıyor. Kendini yorgun hissetmeye başlayan kişiler, artık eski güçlerine sahip olmadıklarını ve adeta hayatlarında bir yavaşlama dönemine geçiş yaptıklarını görüyorlar. Bunun dışında; veganlar, vejetaryenler, düşük enerji içermekte olan diyetler uygulayanlar, gebeler, emziren kadınlar, demir eksikliği anemisi olanlar, menopoz sonrası dönemdeki kadınlar, uzun süredir ilaç kullananlar, yaşlılar, bir hastalığa bağlı olarak beslenme tedavisi alanlar, diyaliz tedavisi görenler ve besin alımını engelleyen bir alerjik hastalığa sahip olanlar için besin takviyelerine ihtiyaç duyulabiliyor. 

Herhangi bir kronik hastalığı olan kişilerin ya da yaşlıların da besin ihtiyaçları artabildiğinden  tüketmekte oldukları gıdalara ek olarak besin destek ürünleri kullanmaları gerekebiliyor. Dışarı yeteri kadar çıkamayan ve güneş ışığından yararlanamayan yaşlılar D vitaminine ihtiyaç duyabildikleri gibi B12, B6 ve folik asit eksikliği gibi durumlarla da karşı karşıya kalabiliyorlar. Bazı ilaçların kullanımı ve yaşlanmanın doğal sonuçlar, bazı besin maddelerini bedenin absorbe etmesine engel olabildiğinden besin takviyelerinden yararlanılması bir alternatif haline gelebiliyor. 

Özellikle reçeteli olarak satılan ya da özel bir sağlık probleminin çözümlenmesi için üretilmiş olan ürünlerin kullanılmasından önce mutlaka doktora danışılması gerekiyor. Besin takviyesi alınırken, çok yüksek dozlarda mineral ve vitamin tüketiminin önlenebilmesi için alınan desteğin günlük ihtiyacın % 100’ünü içermemesine dikkat edilmesi gerekiyor. Özellikle yaşlılık döneminde bazı besin maddelerinin fazla tüketimi zehirlenmelere yol açabildiğinden besin takviyelerinin yüksek dozda kullanılmaması uzmanların önerileri arasında yer alıyor. 

Protein yapıtaşları olan amino asitlerin bazıları bedenimiz tarafından üretilmekle birlikte bir kısmını yediğimiz gıdalar yoluyla elde ediyoruz. Karnitin, tritofan, homosistein, lizin ve arjinin gibi pek çok amino asit tablet şeklinde satılıyor. Bununla birlikte amino asitlerin istenmeyen ve tehlikeli yan etkileri olabildiğinden doktor önerisi olmadan amino asit alınmaması gerekiyor. Lizin, antibiyotiklerin etkilerini engellediği gibi tritofan; mide bulantısına, baş ağrısına, uyuşukluğa, baş dönmesine ya da ağızda kurumaya neden olabiliyor. Arjinin; kalp ilaçlarının, tansiyon ilaçlarının ve ağrı kesicilerin fonksiyonlarını etkileyebiliyor. Yüksek dozda homosistein ise koroner arter hastalığı ile felç riskini artırabiliyor.

Besin takviyeleri kullanmaya başlamadan önce kişilerin besin takviyelerine ihtiyaçlarının olup olmadığı konusunda bir uzmana danışmaları gerekiyor. Besin takviyelerinin kullanımı uzman kontrolünde gerçekleştirildiği takdirde herhangi bir yan etki ya da tehlikeli bir durum oluştuğu takdirde gerekli önlemler en hızlı şekilde alınabiliyor.

Turuncu Kasa zengin ürün çeşitliliği ile dikkat çekiyor

2010 yılında Antalya’da kurulan Turuncu Kasa; uzman kadrosu, kaliteli hizmet anlayışı ve geniş tedarik ağı sayesinde hızlı bir büyüme sergilemeye devam ediyor. Farklı kategorilerde 10.000’den fazla ürün çeşidinin uygun fiyatlar ile satışını gerçekleştiren Turuncu Kasa, aynı zamanda pek çok seçkin mağazaya da dağıtım yapıyor. Besin takviyeleri, cilt bakım ürünleri, kozmetik ürünler, makyaj ürünleri https://www.turuncukasa.com/ adresinde müşterilerin beğenisine sunulan ürün kategorilerinden bazıları olup müşterilerin satın aldıkları ürünler Turuncu Kasa’nın anlaşmalı kargo şirketleri aracılığı ile kendilerine en hızlı şekilde ulaştırılıyor.