CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ağrı’da yurttaşlarla bir araya geldi. Yoğun ilgiyle karşılanan Kılıçdaroğlu, meydanda kendisi için kurulan kürsüye güçlükle ulaştı. Yurttaşların bu sırada, “Adalet” sloganları attıkları duyuldu.
“Aslında buraya esnaf ziyaretine geldim. Size sözüm söz, buraya çok daha kalabalık bir CHP grubuyla geleceğim” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“BU KARDEŞİNİZ HAKTAN YANADIR. HUKUKTAN YANADIR. ADALETTEN YANADIR. ADALETİ SAĞLAYACAĞIZ”
“Pek çok sorununuz var. Son 12 yıldır geliri düşen il Ağrı. İşsizliğin en yüksek olduğu il, Ağrı. 24 yaşın altında genç nüfusun en çok olduğu il yine Ağrı. Ama işsizlik, yoksulluk, geçinememe dramı var. Bütün bunları biliyorum. Size bir tek sözüm var. Oy verirseniz, iktidara taşırsanız göreceksiniz, Ağrı’yı da göreceksiniz, Kars’ı da göreceksiniz, Iğdır’ı da göreceksiniz.
Bu ülke, bu insanlara benim sözüm var. Biz barışacağız, biz kucaklaşacağız. Biz helalleşeceğiz. Biz kul hakkı yemeyeceğiz. Biz herkesi kucaklayacağız. Hiçbir ayrım yapmadan herkes ile beraber olacağız.
Genç arkadaşlarım, derdinizi biliyorum. Hangi şartlarda işsiz kaldığınızı da çok iyi biliyorum. Atama bekleyen öğretmenlerimiz var, onları da çok iyi biliyorum. Hapishanede gencecik, fidan gibi evlatlarımız var. Onu da çok iyi biliyorum.
“KİMSEDEN KORKUM YOK”
Geçinemeyen, tuvalete gitmek için yardım alan ve bu nedenle de hapishanede zor koşullarda yaşayanları da biliyorum. Hiç endişe etmeyin. Bu kardeşiniz haktan yanadır. Hukuktan yanadır. Adaletten yanadır. Adaleti sağlayacağız. Devletin dini adaletse, adaleti sağlamak için hepimiz çalışmak zorundayız. Eğer siyaset yapıyorsanız önce adalet diyeceksiniz, hak diyeceksiniz, hukuk diyeceksiniz. Kimsenin bu hakkını yemeyeceksiniz. Gencecik pırlanta gibi evlatlarımız hapse atılırken uyuşturucu baronlarına dışarıda kol kanat gerilerek geziyorlar. Hiç endişe etmeyin, o uyuşturucu baronlarının da beşli çetelerin de hesabını soracağım. Benim kimseden korkum yok ve benim verilmeyecek hesabım da yok. Ben bu millet için, halkımız için çalışacağım. Sizin için mücadele edeceğim. Benim tek görevim budur, başka görevim yok.
“SİZLER GİBİ MÜTEVAZİ YAŞAMAK İSTERİM”
(‘Adalet’ sloganlarının atılması üzerine) Adaleti sağlayacağım hiç endişe etmeyin. Benim saraylarda oturma merakım yoktur. Bunu herkesin çok iyi bilmesini isterim. Ben sizler gibi mütevazı yaşamak isterim. Sizlerin bir parçasıyım. Halkın bir parçasıyım. Benim saraylarda oturmak gibi bir merakım yok, saraylarda oturmayacağım. Bunun da sözünü veriyorum. Ağrı’da veriyorum sözünü.
“ADALET BU ÜLKEYE YA GELECEK YA GELECEK. ORTASI YOK”
Adalet demek, bağımsız yargı demektir. Ben onları çok iyi biliyorum. Siz hiç meraklanmayın. Sezgin Baran Korkmaz’ın tutuklama istemini yıldırım gibi kaldırıp, birisini Anayasa Mahkemesi’ne getirdiler, üye yaptılar. Diğerini Adalet Bakanlığı’nda Bakan Yardımcısı yaptılar. Bu kardeşiniz unutur mu bunu? Unutmaz. Adaletsizliği unutur mu? Unutmam. Hiç meraklanmayın. Hepsinin hesabını soracağım. Hakim vicdanına göre, adaletle karar verir. Hakim hukukun üstünlüğüne göre karar verir. Hakim saraydan gelen talimata göre karar verirse o Cumhuriyet’in hakimi değil o sarayın hakimidir. Sarayın hakimlerini de savcılarını da temizleyeceğim. Adalet bu ülkeye ya gelecek ya gelecek. Ortası yok. KYK’lıları da biliyorum, hiç endişe etmeyin.
“SABAHIN KÖRÜNDE GELEN POLİS DEĞİL SÜTÇÜ OLACAKTIR”
Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi. Tamamı kucaklaşacak. Göreceksiniz. Haksız yere eşi, çocuğu öldürülen anneyi de biliyorum. Haksız yere, insanların katledildiğini de biliyorum. Haksız yere insanların tutuklanıp hapse atıldığını da biliyorum. Haksız yere efendim saraya niye yan baktın diye gece yarısı, sabaha karşı evlerinin kapısı kırılıp içeri girilen tabloları da çok iyi biliyorum. Bizim iktidarımızda sabahın köründe eğer kapınız çalınıyorsa bilin ki gelen polis değil, bilin ki gelen sütçü olacaktır.
21'inci yüzyılın Türkiye’sinde yaşıyoruz, ne doğru dürüst hastane var, ne de doğru dürüst doktor yok. Siz hastaları Erzurum’a sevk ediyorsunuz. Bunların da farkındayım. Sorunları biliyorum.
Sizden sadece bir şey istiyorum. Sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyarak oy kullanın. Ağrı’nın sorunlarını dile getirin diye bana söylüyorlar. Ağrı’ya milletvekili seçtiniz, gönderdiniz. Allah aşkına AK Parti’den birisi çıkıp da Meclis’in kürsüsünde Ağrı’nın şu soruları var diye bir konuşma yaptı mı? Yuh yok, sizden isteğim ne? ‘Eğer sen Ağrı’nın sorunlarını dile getirmiyorsan Ağrı’ya uğrama, çünkü Ağrı sana oy vermeyecek’ diyeceksiniz.
“İRAN SINIRINA KADAR OLAN BÖLGEYİ TARIM BÖLGESİ İLAN EDECEĞİZ”
Erzurum’dan başlayıp İran sınırına kadar olan bölgeyi tarım bölgesi ilan edeceğiz. Üretici bölgesi, hayvancılık bölgesi ilan edeceğiz. Bu bölgenin yönetimi sadece Türkiye’yi değil Orta Doğu ve Kafkasya’yı da besleyecek. Hiçbir çiftçinin zarar etmeyeceği bir modeli hayata geçireceğiz. Her çiftçi üretecek ama hiçbir çiftçi zarar etmeyecek.
“TEK BİR YOLUMUZ VAR. DEMOKRATİK YOLLARLA BEYEFENDİYİ EMEKLİ EDECEĞİM”
Ağrı’da şeker fabrikası var, biliyorum. Erciş’te şeker fabrikası var, biliyorum. Her bir fabrika bir kaledir, bunu biliyorum. Şeker fabrikalarını özelleştirdiler, 34 yıl sonra Türkiye şeker ithal etti. Bunu da biliyorum. Tek bir yolumuz var. Demokratik yollarla beyefendiyi emekli edeceğim. Allah’ın izni ve sizin takdirinizle, emekli edeceğim. Unutmayın benim dayanağım ve en büyük gücüm sizlersiniz. Beraber kol kola vererek, omuz omuza vererek Türkiye’yi düzelteceğiz. Türkiye üzerindeki karabulutları kaldıracağız. Türkiye’yi aydınlığa kavuşturacağız. Beraber yapacağız, birlikte yapacağız, inanın, güvenin.
Ağrı’dan beklediğimiz oyu alamadık. Kabahat Ağrılılarda değil, bizde. Gelmedik, sofranıza oturmadık, çayınızı kahvenizi içmedik. Ankara’da oturduk, nutukları attık, dedik ki ‘Ağrı’dan niye bize oy çıkmıyor.’ Geleceğiz, oturacağız, konuşacağız, derdinizi dinleyeceğiz. Hatamız vardı bunların tamamını bitireceğiz. Benim tek bir amacım var, her evde, her mahallede, her şehirde huzur olsun.
Buraya bir değil, onlarca fabrika yapılması lazım. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır… Hiç endişe etmeyin, emin olun, sandık gelecek, büyük bir sabırla sandığı bekleyeceğiz. Söz veriyorum beraber o beyefendiyi emekli edeceğiz.”
KILIÇDAROĞLU, AĞRI’DA; 20 YILDIR SULARININ OLMADIĞINI BELİRTEN YURTTAŞLARI DİNLEDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ağrı’nın Merkez ilçesine bağlı suyu olmayan Yüzüncü Yıl Mahallesi’ndeki yurttaşların sorunlarını dinledi. Kılıçdaroğlu’nun “Su neden yok? Belediye mi vermiyor” sorusuna bir yurttaş şu yanıtı verdi:
“Bu mahalleye bakmıyorlar, hizmet vermiyorlar. Hiçbir şekilde… 20 yıldır buradayız, 20 yıldır bu mahallede su yok, su vermiyorlar. Yolları görüyorsunuz berbat. Çöpü getirmişler dibimize koymuşlar, enfeksiyon kapıyorlar, çocuklarımız hepsi hasta. Bir kere olsun bu mahalleye adım atmadılar. Oy aydıklarından beri bu mahalleye ayak atmadılar. Bu mahallede onlara oy vermediği için bu mahalleye gelmiyorlar.”
“İNEKLERİME YEM ALAMIYORUM, ÇOCUKLARIMI BESLEYEMİYORUM, SÜT ALAMIYORUM”
Bir yurttaşın “Sayın başkanım hoş geldiniz. Gerçekten içecek suyu bulamıyoruz, anlatacak laf bulamıyorum. Ben aylardır nerdeyse, haftalardır çocuklarıma banyo yaptıramadım” sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, “Su boruları var mı eve kadar?” diye sordu. Yurttaş, “Su motorlarımız var çekemiyoruz. Gerçekten çok mağduruz. Yıllardır mağduruz. Ekonomik kriz. İneklerime yem alamıyorum, çocuklarımı besleyemiyorum, süt alamıyorum. Hiçbir şey yapamıyorum. Her konuda mağdurum. Türkiye gibi bir yerde, Ağrı’da geçimimi yapamıyorum. Su bulamıyorum, süt bulamıyorum, mama bulamıyorum” diye yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu, mahallilere şu sözlerle seslendi:
“Şöyle söyleyeyim; suyun gelmemesi başlı başına bir felakettir çünkü su hayattır, suyun olmadığı yerde hayat olmaz. Ben şimdi Sayın Vali ile konuşacağım, suyun neden kesildiğini soracağım ona, eğer, ‘imkanımız yok biz buraya suyu getiremiyoruz’ diyorlarsa, söz veriyorum, ben size, su neredeyse oradan buraya getiririm. Ama önce onlara söyleyeceğim ya suyu bağlarsınız, bağlamıyorsanız bize izin verin biz su getireceğiz, hiç endişe etmeyin.
Siz oy verseniz de vermeseniz de size suyun gelmesi lazım, ne olursa olsun. Bir şey söyleyeyim; bu kardeşinizin bir görevi de mafya ile mücadele etmektir. Kim olursa olsun, bu mahalleye su gelecek. Daha önce Kars’a gittim, bir köye su vermiyorlardı, dedim ki, valiye söyleyin oraya suyu bağladı bağladı bağlamazsa biz 1 ay içerisinde suyu getireceğiz. Şimdi oraya suyu getirecekler.
Burada da açık ve net söylüyorum buraya suyu bağladınız bağladınız, bağlamazsınız ben geleceğim oturacağım burada suyu bağlayacağım.”
Bir mahalle sakini, “Bizim muhtarımız defalarca belediye başkanımızın yanına gidiyor, diyor ki yolları yapın. Belediye başkanımız muhtarımıza diyor ki ‘Size yapılacak yol yoktur” diye konuştu.
“UMUDUMUZ SENSİN, BU SEFER Kİ CUMHURBAŞKANIMIZ SENSİN, SEN…” “KÜRTLERİN BAŞKANI SENSİN SEN”
Bir kadın yurttaş, Kılıçdaroğlu’na yaklaşarak, “Umudumuz sensin, bu seferki Cumhurbaşkanımız sensin, sen” diye seslendi.
“KEŞKE ELİMİZ KIRILSAYDI DA AK PARTİ'YE OY VERMESEYDİK, BUNDAN SONRA VERMİYORUZ”
Mahalleli bir yurttaşın, “Keşke ellerimiz kırılsaydı ona oy vermeseydik, gerçekten mahalleyi mahvetti. Keşke elimiz kırılsaydı da AK Parti'ye oy vermeseydik, bundan sonra vermiyoruz” sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, “Elleriniz hep sağlam kalsın” yanıtını verdi.
Yurttaşın, “Biz muhtarımızı seçtik halk olarak şu an belediye bizim muhtarımızı tanımıyor. Emin ol Allah’a 24 saat bizim suyumuz akmıyor. Sabah kalkmışım elimi yıkayacak su bulamadım” sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, “Onlar sizin muhtarınızı tanımazsa biz sizin muhtarınızı tanırız. Sizin muhtarınızı siz seçtiniz. Herkes tanımak zorundadır” diye karşılık verdi. Yurttaşın Kılıçdaroğlu’na verdiği karşılık “İnşallah seni başa getireceğiz Allah’ın izniyle” oldu.
SU BAĞLANMADIYSA SÖZ BEN GELECEĞİM BURADA SİZİN SUYUNUZU BAĞLAYACAĞIM
Kılıçdaroğlu, mahalle muhtarının tanınması gerektiğini belirterek, “Belediye başkanını seçen Ağrılılardır, muhtarı da seçen Ağrılılardır. Muhtarı da tanıyacaklar. Muhtar milletin sesidir, sizin sesinizdir. Şimdi şurada anlaşıyoruz, su bağlanmadıysa söz ben geleceğim, burada sizin suyunuzu bağlayacağım” dedi.
Kılıçdaroğlu, mikrofonu yurttaşlara uzattı. Mahalle sakinlerinden Metin Taşdemir şu sözlerle Kılıçdaroğlu’na dert yandı:
“Ben orman işletmede çalışmaktayım. 5 ay 19 gün bizi köle olarak çalıştırıyorlar. Artı 10 aya çıkartıldı. 14’üncü maddeyi bize eklemişler İŞ-KUR’da bile işsizlik maaşı alamıyoruz. Bir torba un şu anda 500 milyon (500 TL). Biz hangi kapıyı çalsak, ‘Efendim siz SSK’lı işçisiniz alamıyoruz işe.’ Şu anda ben Taşlıçay’dayım. Evimi buraya getirdim. Kızlarımız okuyor, çocuklarımız okuyor. Şu anda 3 ay işsiziz. Ne yapabiliriz burada? Benim tek derdim, bir ricam önerge vermenizi istiyorum. Bize bir kadro talebinde bulunmanızı istiyorum. Tabi şimdi derdimiz çok, kederimiz çok. Şu anda yine teşekkür ediyorum.”
Bir genç yurttaş ise şunları söyledi:
“Başkanım Bursa’daki Yeşil Tekstili biliyorsunuz. Avrupa’nın en büyük 3. fabrikalarından biri. Şimdi buraya kayyum atandı. Sırrı Sakık döneminden sonra Vali Elvan geldi. Ondan sonra buraya fabrikayı o kurdu. Onun üzerine Savcı Sayan oturdu. Uluslararası fabrikalar geldi. Önceden bize sendika konuşmasını söylediler. Hani dediler ki, ‘Sendikaya herkes üye olabilir, uluslararası bir hak bu’. Bize öyle bir konuşma yapıldı. Bursa’dan geldiler.
Biz kendimiz bir sendikayı getirdik, onlar da yönetimin, iktidarın Hak-İş’in sendikasını getirdi. Biz Teksif’i seçtik. Teksif’i seçtiğimiz gün 24 kişi, ertesi gün 24 kişi toplam bir hata içerisinde 172 kişiyi çıkardılar işten. Şu an içeriye alınan 22 kişi çok özür dilerim burada büyüklerim var, size de saygısızlık oluyor, yalakalık yapanları işe aldılar. Böyle baş kaldıranları, yönetime karşı duranları, dik duranları, devrimcileri almadılar. Savcı Sayan dedi ki, ‘Fabrikanıza sahip çıkın’, ‘Kapatmayacağım, kapatmayacağım’ dediler, patronu getirdik, patronla konuştuk. Patron dedi ‘Kapatmayacağım’. Biz de dedik ki, ‘Mağdur olanları bari geri alın’. O da (Patron) dedi ki, ‘Savcı Sayan ne dediyse o oluyor.’ Savcı Sayan gidip konuşma yapıyormuş. Şu an burada da mağdurlarımız var. Sizden tek bir ricam var, bunu Meclis’e sunmanızı istiyorum.”
“İYİ BİR GELECEK İÇİN, İYİ BİR TÜRKİYE İÇİN BİZ SİZLERİ DESTEKLEMEYİ ÇOK İSTİYORUZ”
Genç bir kız, “İlk öncelikle hoş geldiniz, sefa getirdiniz. Biz iyi bir gelecek için, iyi bir Türkiye için sizlere ne diyebilirim heyecandan titriyorum resmen. İyi bir gelecek için, iyi bir Türkiye için biz sizleri desteklemeyi çok istiyoruz. Sizin de bizi destelemenize ihtiyacımız var. Teşekkür ederim” diye konuştu
“KEŞKE DİLİMİZ LAL OLUP, GÖZLERİMİZ KÖR OLUP, ELLERİMİZ KIRILAYDI DA O OYLARI ONLARA VERMESEYDİK”
Bir başka genç şöyle konuştu:
“Sayın Başkanım bir şey söyleyebilir miyim, yani bunu herkes görsün diye söylüyorum. Eğer siz batıda buraya gelip bizi ev ev ziyaret edip bizim sorunlarımızı dinliyorsanız, burada AK Parti belediye başkanı hiç kimsenin evine gelip de tek bir kişinin sorununu dinlemedi. Bir muhtarımız var, suyumuz olmadığı için itfaiyeyi kendisi getiriyor. Geçen milletvekili ağabeyimiz geldi kapımıza dedi ki, ‘İtfaiyeyi arayacağız size su göndereceğiz.’ Diyorlar ki belediye başkanı Savcı Sayan’ı aramazsan göndermiyoruz. Yani biz halk olarak onları seçtik. Keşke dilimiz lal olup, gözlerimiz kör olup, ellerimiz kırılaydı da o oyları onlara vermeseydik. Biz bir tek bunları söylüyoruz.”
KILIÇDAROĞLU, AĞRI DİYADİN’DE ÇİFTÇİLERİ DİNLEDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Doğubeyazıt’tan Ağrı kent merkezine giderken, Ağrı yolu üzerinde Diyadinli yurttaşların sorunlarını dinledi.
Diyadinli bir yurttaş Kılıçdaroğlu’na yazdığı şiiri ona okudu.
Başka bir yurttaş ise doğal gaz hizmetinin Diyadin’e ulaşması için imza topladıklarını ancak taleplerinin yerine getirilmediğini söyledi. Yurttaş, Kılıçdaroğlu’na; “2 bin tane imza topladım. Doğal gazın Diyadin’e gelmesi için. Bütün ilçelere doğal gaz gidiyor fakat Diyadin’e üvey evlat muamelesi yapılması Diyadinliler için iyi değil” dedi. Yurttaş Kılıçdaroğlu’na topladıkları imzaları verdi. Yurttaş, “Odunun tonunu biliyorsunuz, üç katına çıktı. Kömürün tonu 12 milyara (12 bin liraya) çıktı neredeyse. Vatandaş mağdur. Tezek zaten yok. Biliyorsunuz hayvancılığı bitirdiler, yaylaları yasak etmekle beraber” dedi.
Kılıçdaroğlu burada AKP’den CHP’ye geçen bir yurttaşın CHP rozetini taktı. Kılıçdaroğlu rozeti takarken “İnşallah bu bölgeyi büyüteceğiz, kalkındıracağız” dedi.
Bir yurttaş da ilçelerinde siyanürle altın çıkarıldığını aktardı. Yurttaş, “Halkı bilgilendirmeden bunu yapacaklar. Siyanür bizi etkileyecek. Diyadin’in çoğu kanser” diye konuştu.
Yurttaş ilçelerinin olanaklarından faydalanamadıklarını kaydederek, “Kaplıcadan, seradan faydalanmıyoruz. Mermerimiz de Türkiye’nin değil dünyanın en iyi mermeri burada var. Bunu bir Meclis’te dile getirin. Okuma, yazma oranı en yüksek yer Diyadin” diye Kılıçdaroğlu’na dertlerini anlattı.
Kılıçdaroğlu, “Sizden bir isteğim var. Meclis’te kürsüye çıkıp da ‘Ya Ağrı’nın, Diyadin’in, Eleşkirt’in, Patnos’un şu sorunu vardır’ diyen bir adam gördünüz mü?” diye sordu. Yurttaş, “Görmedik” diye yanıt verdi. Kılıçdaroğlu da “Siz oy verdiniz” diye ekledi ve sorunlarını çözecek partilere oy vermesini istedi.
Kılıçdaroğlu çiftçilerle de bir araya geldi. Bir çiftçi mazot fiyatlarından dert yandı. Kılıçdaroğlu, çiftçiye kırmızı mazot vereceklerini ve yatlara hangi fiyattan veriliyorsa çiftçinin de o fiyattan alacağını kaydederek, şunları söyledi:
“ÖTV’siz, KDV’siz mazotu sizlere de vereceğiz. Adına kırmızı mazot diyoruz. Avrupa’da da uygulanıyor bu. Çiftçiye ÖTV’siz, KDV’siz, maliyet neyse onun üzerine çiftçiye verilecek. İki, kırsalda çalışan gençler ve kadınların sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek. Sattığınız ürünle ilgili de şöyle bir çalışma: Ürünün maliyeti; buğday mı, arpa mı, yulaf mı, yonca mı? Neyse? Ne ekiyorsanız veya hayvan besliyorsanız, bunun bir maliyeti vardır. Dönüm maliyeti bellidir, üç aşağı beş yukarı. İlacınız bellidir, gübreniz bellidir. Mazotunuz bellidir. Maliyeti çıkar. Maliyetin üzerine makul bir kar koyulur. Maliyet artı kar, eşittir taban fiyat olur. Yani çiftçi planlı ekim dahilinde, altını çiziyorum. Havza bazlı planlama yapılacak. Kim, neyi ekiyorsa biz onu bileceğiz. Devlet onu bilecek. Sen buğday ek kardeşim zarar etmeyeceksin, sen yulaf ek zarar etmeyeceksin, sen şeker pancarı… Zarar etmeyeceksin. Maliyeti çıkaracağız. Üstüne makul kar koyacağız. Taban fiyat budur diyeceğiz. Onun üstünde alıcı varsa, satıyorsanız satın. Ama onun altına düştüğünde devlet diyecek ki ‘ben alıyorum.’ Bu işin felsefesi bu. Zaten Cumhuriyet kurulurken de bu felsefe ile kurulmuş. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin varlık nedeni bu zaten. Ekiyorsunuz zarar ediyorsunuz. Mazot, ilaç, gübre… Hepsi ateş pahası. Ama bunun planlı olması lazım. Herkes neyi ekeceğini bilecek, bir yıl sonra asgari karla, kaça satacağını bilecek. Sizin zarar etmeyeceğiniz bir modeli hayata geçirmemiz lazım. İşin özü bu.”
Bir çiftçi, gençlerin kaçak yollardan yurt dışına gittiğini söyledi. Kılıçdaroğlu ise “Gençler büyük şehirlerin varoşlarına gidiyorlar. Zarar ediyorsunuz, ürettiğiniz malı satamıyorsunuz ve gençler tarlada çalışmıyorlar. O gençlerin burada kalması için hem alım garantisi, hem kar garantisi aynı zamanda onların da sosyal güvenlik primini devlet olarak ödeyeceğiz. Tarlada çalışıyorsan, kardeşim senin emeklilik hakkın devletin garantisi altında” dedi.
Yurttaş da “Gençler kalmadı. Hepsi Avrupa’ya gitti. Kaçak gitti” diye Kılıçdaroğlu’ndan çözüm istedi. Kılıçdaroğlu da “Bundan sonra gelecekler, göreceksin” karşılığını verdi.
KILIÇDAROĞLU İŞ DÜNYASI TEMSİLCİLERİYLE YEMEKTE BULUŞTU
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ağrı Doğubeyazıt’ta, iş dünyası temsilcileri ile yemekte bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
“BÖLGENİN CİDDİ SORUNLARI VAR”
“Bölgenin ciddi sorunları var. Aslında Türkiye’nin sorunları var ama buranın sorunları biraz daha fazla. Olağanüstü güzel bir coğrafyanız var, tarih deseniz tarih var, ovalar deseniz ovalar var; bereketli, çalışkan insanlar var. Bütün bunlara rağmen ciddi bir sorun var, işsizlik. Ağrı genç nüfusun en yoğun olduğu illerin başında geliyor. 24 yaşın altında genç işsiz sayısı yüzde 50’nin üstünde. Dolayısıyla çok sayıda genç işsiz. Sosyal devletin temel görevlerinden bir tanesi de istihdam yaratmak. Anayasa, ‘çalışmak herkesin hakkıdır’ diyor. Çalışmak benim hakkımsa, devletin bana istihdam alanı yaratması lazım. Sermayem yoksa ne yapacağım?
Atama bekleyen öğretmenler var, ziraat mühendisleri var, veterinerler var. KPSS’ye girip atama bekleyen pek çok kişi var. Bunların çözülmesi lazım. Bölgenin bu açıdan biraz rahatlaması lazım.
“TARIM VE HAYVANCILIK KONUSUNDA BU BÖLGE İÇİN ÖZEL BİR PLANLAMA YAPILMASI LAZIM”
Burada tarım ve hayvancılık konusunda Erzurum’dan başlayarak İran sınırına kadar bu bölge için özel bir planlama yapılması lazım. Sadece Türkiye için değil. İran ve Orta Doğu için de geçerli olan bir planlama yapmamız lazım. Bizim dışarıdan canlı hayvan, et ithal etmek yerine bunları ihraç edebilecek potansiyelimiz var. Canlı hayvanı da besler büyütürüz, eti alırız işleriz, et ürünleri konusunda sanayiyi geliştiririz. Tarım ürünleri konusunda sanayinin gelişmesi lazım.
Bölgeyle ilgili olarak özel bir çalışma yapılması lazım. Bunu yapmak çok zor değil. Açın devletin arşivlerini gerçi şimdi Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapattılar. Devlet Planlama Teşkilatı’nın arşivlerini alın bu bölgeyle ilgili dünya kadar proje görürsünüz. Ama çoğu uygulanmıyor. İşin Türkçesini söyleyeyim sahibi olmayan bir bölge. Var olan politikacıyı seçiyorsunuz, Ankara’ya gönderiyorsunuz, bir güne bir gün Meclis kürsüsüne çıkıp Ağrı’nın şu sorunu var diyeni görmedim.
“EĞİTİM DÜZEYİ AÇISINDAN DA BURASI 81 İL ARASINDA 80’İNCİ”
Eğitim düzeyi açısından da burası 81 il arasında 80’inci. Sağlık konusunda da yeteri kadar doktor yok. Hastalar büyük ölçüde Erzurum’a sevk ediliyor. Bunun da kabul edilmesi görülmesi, bir şekilde bu sorunların aşılması lazım.
Sorunları aşabilir miyiz onu bilemiyorum. Size bağlı sorunları aşmak, bana değil. Siz sorunları aşmak konusunda irade ortaya koyarsanız, bu sorunları çözme konusunda siyaseti halk için yapanları seçerseniz, siyasetçi olup cebini dolduranlar için değil, vatandaşın cebine para girsin diye çaba harcayanları seçerseniz bu sorunların tamamı çözülür.
“İNSANLAR BÜYÜK KENTLERİN VAROŞLARINA GİDİYORLAR”
2008’de Ağrı’da kişi başına milli gelir 3 bin 62 dolar. 2022’de 3 bin 34 dolar, düşmüş arkadaşlar. 12 yıl geçiyor bu bölgede kişi başına gelir dolar bazında düşüyor. Ne için düşüyor? Üretim yok, istihdam alanı yok. İnsanlar büyük kentlerin varoşlarına gidiyorlar, acaba asgari ücretle bir yerden iş bulabilir miyim, diye.
“GAZİANTEP’E, KİLİS’E KADAR UZANAN BÖLGEDE SINIR TİCARETİNİN OLMASI LAZIM”
Sınır ticareti önemli. Sadece bu bölge için değil. Gaziantep’e, Kilis’e kadar uzanan bölgede sınır ticaretinin olması lazım. Gerekli önlemlerinin alınarak sınır ticaretinin güvenli hale getirilmesi lazım. Sınır ticareti hem bize hem İranlılara kazandırır. Sınır ticaretinin kaybedeni yok. Mesela Bulgaristan’dan gelenler Türkiye’de her türlü alışverişini yapıyor, hayat Türkiye’de onlara göre çok ucuz. Şimdi vizeyi de kaldırdılar. İran burnumuzun dibinde Gürbulak Sınır Kapısı var, açın. Van yine aynı şekilde benzer sorunlarla karşı karşıya. Türkiye ve İran’ın diplomatik olarak bir araya gelmesi lazım. Oturulup konuşulması lazım, İran’ın da bizim de lehimize bu sorun bir şekilde aşılabilir.
“ÇİFTÇİLERİN VE ESNAFIN BANKALARDAN ALDIKLARI KREDİLERİN FAİZLERİNİ SIFIRLAYACAĞIZ”
Havza bazlı planlama yapılması gerekir. Yani Erzurum’dan başlayıp Kars’ı, Ardahan’ı, Iğdır’ı içine alan bu bölgenin tarım ve hayvancılığı konusunda temel bir bölgeye dönüştürülmesi lazım. Bu bölge için özel bir yasanın çıkması lazım, ucuz kredinin verilmesi lazım. Taaddüdümüzdür sizlerin takdiriyle iktidara geldiğimizde çiftçilerin ve esnafın bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Çiftçi almış krediyi ekmiş bir şeyler pandemi dolayısıyla ödeyememiş. Üstüne faizler binmiş her faiz binince ödeyemiyor, tekrar erteleniyor. Ne yapıyorsun kardeşim? Faizi silersin, anaparayı takside bağlarsın vatandaş makul taksitler içinde bunu öder.
Ne ekiyorsa, ne biçiyorsa; planlaması yapıldıktan sonra, dönüm maliyeti bellidir. Artı makul kar, eşittir taban fiyat. Formülün bu olması lazım. Böylece hiçbir çiftçi planlama çerçevesinde ektiği hiçbir üründen zarar etmeyecek. Onun altına düştüğünde, diyelim ki bin TL’ye mal ettin, 150 TL kâr, bin 150 TL etti. Sosyal devlet bin 150’nin üzerinde müşteri buluyorsan sat ama bin 150’nin altına düşersen, devlet olarak ben satın alacağım, diyecek. Kuralı budur. Cumhuriyet kurulurken de böyle yapmışlar. Toprak Mahsulleri Ofisi, FİSKOBİRLİK bunun için kurulmuş. Buna benzer uygulamalar dünyanın pek çok ülkesinde uygulanıyor.
“ÇİFTÇİYE SÖZ VERDİK ÖTV’SİZ VE KDV’SİZ KIRMIZI MAZOT VERECEĞİZ”
Çiftçiye, söz verdik ÖTV’siz ve KDV’siz kırmızı mazot vereceğiz. Sadece çiftçi kırmızı mazot alabilecek. Dolayısıyla da maliyeti düşüreceğiz. Maliyetin düşmesi demek siz daha ucuza mal edeceksiniz, müşteriyi daha rahat bulabileceksiniz.
Nerede tarım ve hayvancılık varsa mutlaka köyde nasıl bir imam varsa, bir öğretmen varsa bir ziraat mühendisi veya veteriner kamu görevlisi olarak bulunacak. Hayvanların aşısını yapacak, bakımını üstlenecek. Tarım konusunda da toprak analizleri yapacak. Hangi ürünün dikilmesi gerektiği konusunda çaba harcayacak. Öğretmenin görevini toprak için ziraat mühendisi, hayvan işini de veteriner üstlenmiş olacak. Kamu, öğretmenin ücretini nasıl ödüyorsa bunu da ödeyecek.
“KIRSALDA ÇALIŞAN GENÇLER VE KADINLARIN SOSYAL GÜVENLİK PRİMLERİNİ DEVLET ÖDEYECEK”
Sadece buralar için söylemiyorum, kırsalda nüfus azalıyor, her yerde. Kırsalda çalışan gençler ve kadınların, sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek, kırsalda çalıştığı sürece. Yeri zamanı gelince emekli olacaklar. Kırsalda çalışmak kaydıyla.
Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesine göre devletin her yıl çiftçiye en az milli gelirin yüzde 1’i oranında destek vermesi lazım. Bu destek bugüne kadar yüzde 1 oranında hiç verilmedi. Çiftçilerin sosyal devletten alacağı 273 milyar TL. Verilseydi çiftçinin eline 273 milyar TL fazla para geçecekti. Verilmiyor da hala, kimse de sormuyor bizim hakkımızı niye vermiyorsunuz diye. Kanun ‘her yıl çiftçilere milli gelirin yüzde 1’i oranında destek verilir’ diyor. ‘Verilebilir’ değil, ‘verilir’ diyor.
Çiftçinin üretim araçlarının haczedilmemesi lazım. Traktörünü haczederseniz tarlayı nasıl sürecek? Bir iktidar ben faize karşıyım deyip tefecileri hepimizin ödediği vergileri götürüp faiz olarak ödüyorsa, oturup bunun sorgulanması lazım. Ben de sorgulayacağım, siz de sorgulayacaksınız. 134 milyar 600 milyon TL para ilk 6 ayda bütçeden tefecilere, faizcilere faiz olarak ödendi. Bunlar çalıştı mı, alın teri döktü mü? Hayır. Türkiye büyük bir ülke, bütün bu sorunları aşabilecek kapasitede olan bir ülke ve bütün bunların hepsini çözebiliriz.
“SİZDEN BİR ŞEY İSTİYORUM SANDIĞA GİDERKEN ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUN VE OYUNUZU ÖYLE KULLANANIN”
Sizden bir şey istiyorum. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullananın, başka bir şey istemiyorum. Öyle ‘gelin CHP’ye oy verin’ yok kardeşim. CHP’ye mi verirsin başka bir partiye mi bilmiyorum. Tek istediğim elinizi vicdanınıza koyup sandığa oyunuzu öyle atın. Kime oy vereyim, kim bu ülke için çalışıyor, kim fakirin fukaranın hakkını savunuyor, kim haksızlığa uğrayan kişinin hakkını arıyor; düşünün kim bu, oyunuzu ona verin.
“SİYASETE GİREN KİŞİNİN, SİYASETTE ZENGİNLEŞME ŞANSI YOKTUR”
Devletin dini adaletse haksızlığa yapana oy verilir mi? Adaletsizliği yapana, ‘sen biraz daha adaletsizlik yap, seni biraz daha iktidarda tutayım’ denir mi? Denmemesi lazım. 20 yıldır memleketin hangi halde olduğunu ben de siz de biliyorsunuz. Siyasete giren adam, siyasette zenginleşemez. Siyasete giren kişinin, siyasette zenginleşme şansı yoktur. Ama birileri siyaseti girip han, hamam sahibi oluyorsa; bırakın Türkiye’yi, Amerika’da mallar mülkler ediniyorsa bu sizin paranızdır, sizin alın terinizdir. Nereden çıkıyor bunlar, nasıl oluyor bunlar? Bunların hepsinin bir şekilde çözülmesi lazım.
“ARTIK KAVGADAN BIKMADIK MI? KAVGA OLMASIN, KUCAKLAŞALIM KİMSENİN KİMLİĞİNİ SORGULAMAYALIM”
Düşünmemiz lazım, memleket hepimizin memleketidir. Kucaklaşmamız, helalleşmemiş lazım. Artık kavgadan bıkmadık mı? Kavga olmasın, kucaklaşalım kimsenin kimliğini sorgulamayalım. Allah’ın yarattığı en değerli varlık insan. Biz soruyoruz senin kimliğin ne? Sana ne kardeşim. Benim kimliğimi tercih etme hakkım zaten yok. Kim anne, babasını seçme hakkına sahiptir. Kimlik, inanç, yaşam tarzı siyaset konusu olmaz.
“ORADAN KURTARMIŞIZ YANİ. ERDOĞAN’IN AKLINA DÜŞÜRMEYELİM”
Bu ovalar ekilmiyorsa, niye ekilmiyor? İşte o siyaset konusudur. Bu kadar işsizlik varsa, niye? O siyaset konusudur? Çünkü her birimiz doğduğumuz andan itibaren vergi öderiz. Sütten, ayrandan, sudan; bir tek teneffüs ettiğimiz hava dolayısıyla vergi ödemiyoruz. Belki ileride onun da vergisi çıkar. Ama şimdi vergisi yok onun. Oradan kurtarmışız yani. Erdoğan’ın aklına düşürmeyelim…
Bu güzel ülkede hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz, kucaklaşmak istiyoruz. Bereketli topraklarımız, çalışkan insanımız var. Şarkılarımız, türkülerimiz; o kadar zengin bir kültürümüz var ki… Dünyanın en zengin kültürüne sahibiz. Bu zengin kültürü, hepimiz içselleştirmemiz gerekirken, kavgasını veriyoruz. Artık 21. yüzyıldayız. Huzur içinde yaşamak istiyoruz.”
Köylülerin terörle mücadele için yapılan duvarların topraklarını böldüğüne yönelik şikayetleri üzerine Kılıçdaroğlu, “Biz bunu bir araştıralım. Yetkililerden sorarız” dedi. Köylünün Valiye, Kaymakama da ilettiklerini söylemesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Şimdi onları da aşan bir sorun anladığım kadarıyla… Valiyi, Kaymakamı aşan bir sorun. Ankara’dan çözülmesi gereken bir sorun” dedi. Bir başka vatandaş ise “Ben de Gürbulaklıyım. Duvarın arkasında kalan bütün yerler, davalık olan yerlerin hepsine mera diye geçtiler” dedi. Kılıçdaroğlu, “Dışişleri Bakanlığı ile de konuşuruz. Bilgiyi aktarırız” diye konuştu.
“70-75 YAŞINDA TUVALETE GİDEMİYOR, HAPİSTE TUTUYORSUNUZ”
Bir başka yurttaşın KHK mağdurlarını anımsatması üzerine Kılıçdaroğlu, “KHK mağdurlarını meraklanmayın, hepsini çözeceğiz. Kim haksızlığa uğradıysa… 70-75 yaşında tuvalete gidemiyor, hapiste tutuyorsunuz. Öbür tarafta uyuşturucu baronu buluyor bir tane avukat iki tane de hakim ayarlıyorlar, adamı serbest bırakıyorlar. Bu düzeni değiştireceğiz. İktidarı değiştireceğiz ve düzelteceğiz” dedi.
KILIÇDAROĞLU’DAN AĞRI HALKINA TEŞEKKÜR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugünkü Ağrı ziyaretine ilişkin bir mesaj paylaştı. Kılıçdaroğlu’nun sosyal medyada yayınladığı mesajı şöyle:
“Ağrı’da gerçekleştirmeyi planladığımız esnaf ziyaretini, gösterdikleri yoğun ilgiyle adeta mitinge dönüştüren Ağrılı hemşehrilerime yürekten teşekkür ediyorum.”