Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasından öne çıkanlar,
''Adalet egemen güçlerin önünde eğilmemek demektir. Hiç kimseden talimat almamak demektir. O nedenle devletin temeli adalettir diyoruz. Adaletin olmadığı bir yerde devletin kurumları ağır ağır çürür ve siz farkında olmazsınız. Adaletin son 18 yılda çok büyük kayıplar verdiğini biliyoruz. Güven kaybını yaşadığını biliyoruz. Adaletin yerlerde süründüğünü ben söylemiyorum. Bu ülkenin en tepesindeki hukukçular söylüyor. 2019 yargıya güven duyulan bir yıl oldu mu' Sayın bakan duyurdu. Türk yargı sisteminde bir ilk olarak etik ilkeleri belirlediler. 2019 yılında bütün hakim ve savcıların uyması gereken kuralları belirlemişler yani. İnsan onuruna saygılıdır ve herkese eşit davranırlar, hakim ve savcılar tarasızdır, hakim ve savcılar dürüst ve tutarlıdır gibi kurallar yer alıyor. Belirlenen bildirge bağlayıcı bir bildirgedir diyor.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
Daha dün 25 Baronun ortak imzasıyla bir bildirge yayımlandı.Türkiye'de görev yapan avukatların yüzde 80'i barolarda yer alıyor. Diyor ki o bildirgede, kamuoyunun dikkatle takip ettiği yaşanan hukuksuzluklar ve uygulamalar kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır. Hatırlar mısın bir grup toplantısında hakimlere dağıtılan bir broşürden söz etmiştim. Hakimlere konuda karara varmadan bize danışacaksınız diyordu. Türkiye tarihinin en ağır yargı krizini yaşıyoruz. Mahkemeler verdikleri kararlar sonrasında dağıtılmakta. Türkiye son yıllarda yaşadığı demokrasi krizi ile avukat hapisleri merkezi haline gelmiştir. Ben demiyorum bunları avukatlar diyor. Bir kişiye yapılan haksızlığı kabul edemeyiz.
OSMAN KAVALA ELEŞTİRİSİ
Osman Kavala olayından söz ediyorum. Mahkeme beraat kararı veriyor. Cezaevi aracındayken Erdoğan konuşuyor. Dün onu beraat ettirmeye kalktılar diyor. Erdoğan yargıya göz dağı veriyor. Bu lafı eden adamda adalet duygusu yoktur. Hemen harekete geçildi cezaevi aracındayken tekrar götürüldü. Anayasa madde 138, hiçbir organ, makam yargı yetkisinin kullanılmasında hakim ve savcılara talimat gönderemez. Anayasa ise askıda. 20 Temmuz darbe dönemini yaşıyoruz. Baktığınızda Gezi davasında ise Osman Kavala'nın finansör olduğuna yönelik bir delil bulunamadı. Ama Kavala içerde. Kim kabule der bunu.
KANAL İSTANBUL
Kanal İstanbul değil, damat İstanbul olayı var. Gitmiş arsa almış. Yalanlayan var mı yok. Cumhuriyet gazetesi yayınlıyor hemen yayın yasağı getiriliyor.
"TEK MEHMETÇİĞİMİZİN TIRNAĞI SURİYE'DEN DEĞERLİ"
Dış politika sıradan bir olay değildir. Dış politikada maliyet çok ağır olur demiştim. Dış politikada olan olay devletler arası ilişkilerdir. Bu ilişkilerde son derece dikkatli olmamız gerekiyor. Dış politikada ülke çıkarları esastır. Milli olması gerekir. Dış politikada çalışan bürokratlar kademe kademe yükselir. Yeri gelir büyükelçi olur görevlerini yaparlar. Türkiye'yi temsil ederler. Suriye'ye neden girdin dedim. Libya'da İdlib'de ne işin var dedim. Filistin bile bizi desteklemiyor bugün. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de daha güçlü olması gerekir dedim. Egemen güçlerin gösterdiği havucun peşinde koşmayacaksınız. Öyle yaparsanız memleketi fekalete sürüklersiniz. Bir süre geçiyor, Putin hain Putin, hain Trump... Sarayda oturmuşlar dış politika belirliyorlar. Tek bir Mehmetçiğimizin tırnağı bütün Suriye'den daha değerlidir.
Ben Suriye'ye giricem, İdlib'i, Halep'i Şam'ı alıcam Türkiye toprağına katacağım diyorsan söyle. Ama bunu söylüyorsan Suriye'nin toprak bütünlüğünden bahsetmeyeceksin.
Gelen şehitler onur ve gruru olarak kabul ettiğimiz bu ülkenin bekası için hayatını veren insanlardır. Hepimiz insan olarak bu ülke için hayatını veren insanlara saygı duymaya devam edeceğiz. Şehitlerimiz için dikkatli bir dil kullanmaya özen gösteririz. Erdoğan 22 Şubat'ta Menemen'de bir miting yapıyor. Libya'dan şehitlerimizin geldiğini söylüyor. Gizlice defnedilmişler. "Tabii birkaç şehidimiz var ama o birkaç şehidimizin karşılığında yüze yakın lejyonerlerden etkisiz hale getirdik" diyor. Onları eşya gibi değerlendirmek gibi bir insanlık ayıbı yoktur. Daha önce de aynı Erdoğan şehitler için kelle demişti. (NTV)