POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Ticaret Odası’nın Özel Meclis Toplantısı’na katıldı. Kılıçdaroğlu, 9 Şubat’taki Parti Meclisi Toplantısında tüm büyük illerin metropol adaylarını açıklayacaklarını söyledi. Konuşmasında iktidara yüklenen CHP lideri, “Siyasetçi halka hesap vermeyi bilecek. Almanya’da Merkel bir televizyon kanalında bir şeyi beğenmiyor. Telefonu açıp onu oradan kaldırın dediğini düşünebiliyor muzunu? Almanya yağa kalkar. Merkel 1 dakika o koltukta oturamaz. Siyasette biz dünya çapında siyasetçi yetiştiremedik. Ülkesini değil cebini düşünen siyasetçiye prim verdik. Bunu değiştirmemiz lazım. Boğazımızdan aşağı haram lokma inmiyorsa hiçbir şeyden korkmayacaksınız” dedi.

 ONUR ÇAKIR – SERCAN AVCI (HABER MERKEZİ) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Ticaret Odası Meclis Toplantısı’na katıldı. 49 dakika konuşan Kılıçdaroğlu, işdünyasına “iktidara hazırız mesajı verdi. İlk olarak söz alan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Ekrem Demirtaş, CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayının Aziz Kocaoğlu olduğunu hatırlatarak, “Kendisine başarılar diliyoruz. Umarız seçimi kazanır” dedi.

İZMİR’İ PIRLANTAYA BENZETTİ
Sözlerine “İzmir’de olmaktan dolayı çok mutluyum” diyerek başlayan CHP lideri. Toplantının yapıldığı salonda 3. kez konuştuğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “İzmir’in önemi benim kadar sizler de biliyorsunuz. İzmir bir dünya, sanayi, ticaret, üniversite kentidir. Bir aydınlık, sanat kentidir. Uygarlığın beşiğidir. Aynı zaman bir inanç kentidir. Bir pırlantı, incidir. Bunun korunması ve büyütülmesi anlatılması hepimizin ortak görevidir. Demokrat bir kent. İnsan yaşamına saygılı bir kent. Üreten, çalışan bir kent. Size siyaset konuşması yapmayacağım. Madem bütün siyasal partiden arkadaşlar var, farklı bir Türkiye vizyonu çizmek isterim” dedi.

İNSAN KADAR DEĞERLİ VARLIK YOK!
Konuşmasını örnekler vererek devam eden Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“İnsanoğlu avcılıkla başladı. Sonra yerleşik düzene geçti. Arkasından İngiltere’de buharlı motor başladı ve sanayi devrimi başladı. Daha sonra bilgi toplumuna geçtik. İnsanoğlu, dünyanın en stratejik ürünü insan beynidir. İnsan kadar değerli başka bir varlık yoktur. İnsan bir toplumun büyümesi ve gelişmesi için temel aktörüdür. Peki insanı nasıl yetiştirmeliyiz ki bilgi toplumunu yakalamış olalım. Bütün dünyanın bildiği formül eğitim. İnsanı iyi eğitirsek farklı bir sonuç ortaya çıkarırsınız. İnsan doğası gereği sorgular. Peki eğiti? Eğitim sorunun kalitesini artırmaya yönelik olmalıdır. Eğer eğitimi bunun üzerine inşa edersek bilgi toplumunu yakalamış oluruz. Biz eğitime önem verdik m? Yeteri kadar önem verdik m? Biz bilgi toplumunu yakalamak için eğitim politikamızı yeniden oluşturmalıyız. Bilgi toplumunu yakalayan ülkelere baktığımızda eğitim konusunda önemli mesafeler almıştır. Biz ilk önce eğitimi 8 yıl kesintisiz yaptık. Sonra 4 4 4 yaptık. Eğitim sistemini değiştirirken, kalkınma planında bir düzenleme var mıyd? Hayır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın stratejik planında bir değişiklik var mıyd? Hayır. Bana söyler misiniz biz Türkiye’yi bilgi toplumuna nasıl taşıyacağız. Günlük siyasi çatışmaların dışında bizim bir Türkiye vizyonu çizmemiz gerekiyor. Almanya, Norveç neden bizden çok ileride'”

SİYASETÇİ HALKA HESAP VERMEYİ BİLECEK
Hindistan’ın yazılım sektöründe dünyanın bir numarası olduğuna dikkat çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bunun nedenini araştırdıklarını söyledi. CHP lideri, “Bir arkadaşımız gitti, bir inceleme yaptı. Çocuk eğitim alanına başlarken matematiği oyun içerisinde öğretiyor. Çocuk sorgulamayı öğreniyor. Biz bunu yapıyor muyu? Biz de en korkulan ders matematik. Bunu çocuklarımıza öğretmek zorundayız. . Eğitim kaliteli olursa, topluma saygı öğreteceğiz. Siyaseti temiz bir yapının içerisine oturtmuş olacağız. Siyasetçi halka hesap vermeyi bilecek. Biz bu treni kaçırırız eğer önlem almazsak sonumuz kötü olur” dedi.

CİDDİ BİR SORUNUMUZ VAR DEMEKTİR!
“Türkiye’yi yeniden inşa etmek zorundayız. Son günlerdeki tartışmalara bakın. Hepimiz üzülüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Keşke bizim tartışma alanlarımız daha farklı olsaydı. Oturup uygarca tartışabilseydik. 5 Şubat 2009. Ekonomik sosyal konseyin toplandığı tarihidir. 5 yıl geçmiş. Bu konsey ne kadar aralıkla toplanması lazı? 3 ayda bir. Bu konsey nedir, bir Anayasal Kurum’dur. Ülkenin sorunlarını, sorunlarını taraflarıyla tartışalım ve doğruyu bulalım. Başkanı yasaya göre başbakan. 5 yıldır toplanmıyorsa ciddi bir sorunumuz var demektir. Siyasetin yeni bir alana taşımak zorundayız. Daha fazla demokrasi ve özgürlük alanıdır. Asla düşünceden korkmamalıyız. İnsanlar farklı düşünebilirler. Farklı düşünen toplumla büyür ve gelişir. Bunun yolları nedi? Eğitim’dir. Eğitime yeteri kadar kaynağı ayırmıyoruz. Toplumu eğitmezseniz gelecekte sağlıklı toplumu inşa edemezsiniz. Bir ülke düşünün. Bakan trafik kurallarını aşıyor. Hızlı gidiyor. Devletin ilgi korumu, polis çeviriyor. Ceza yazacağım diyor. Kimse itiraz etmiyor. Türkiye’de bir polis bunu yapabilir m? Hayır. Neden yapama? Yasayı uygulayamıyor”

GÖZÜ KAPALI EL KALDIRIRSANIZ ÜZERİNİZE DÜŞENİ YAPMIYORSUNUZ DEMEKTİR
Güçler ayrılığı konusuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de yasama, yargı ve yürütmede sıkıntı olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, “Öyle bir düzen kuralım ki güç bir kişiye teslim etmeyelim’ denmiş. Birbirini kontrol eden mekanizmalar olsun. Yasama, yargı yürütme. Üç ayrı güç. Milli iradeyi bu üç güç temsil eder. 4. güç ise medya. Biz de henüz 4. güç oluşmadı. Peki ilk 3 güç oluştu m? Bunu sorgulamalıyız. Yasama organı TBMM. Geçekten halkın iradesini temsil ediyor m? Genel başkanlar olarak biz ne yapıyoruz. Listeyi koyuyoruz. Buna oy verin diyoruz. Vermezsen ayrı ceza vereceğiz diyoruz. Yasama organı yürütmeyi denetleyen bir kurumdur. Denetliyor m? Hayır. Gözü kapalı iktidarın getirdiğini el kaldırırsanız yasama organı üzerine düşeni yapmıyor demektir” dedi.

HİBRİT DEMOKRASİSİ OLURUZ
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, açık bir yolsuzluğu ortaya koyduklarında, bunun iktidar partisi tarafından red edilebildiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, “O zaman burada ahlaki sorununuz var. Sağlıklı bir denetimi yerine getiremiyoruz. TBMM yasa organıdır. Kanun çıkarır. Ama bir özelliği daha var. Kamu harcamalarını denetler. 76 milyonun ödediği vergileri denetler. Bu görevi kimin aracılığı yapar. Sayıştay aracılığı ile yapar. Bir mali rapor hazırlar, getirir TBMM’ye sunar. Milletvekilleri de okurlar. Bizim bütçe görüşmelerinde son iki yıldır mali raporlar gelmiyor. Dünyada örneği yoktur. İtiraz eden oldu m? Ticaret odalırı, borsalar itiraz edecek. TOBB, TÜSİAD, sendikalar itiraz edecek. Demokrasi çıkış kaynağı ödenen vergilerin harcandığı yeri sorulması ile başlar. Hibrit demokrasisi oluruz” dedi.


MERKEL ÖRNEĞİ VERDİ
“Yargı bağımsız ve tarafsız olmak zorunda ama yargı bugün böyle değil” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Gidelim bir yurttaşa ‘yargı bağımsız mıdır'’ diye soralım. O söyleyecektir. İstanbul Barosunun yaptığı bir anket var. Avukatlar bile onlarda yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna inanmıyor. Biz demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Toplumu yeniden şekillendirmek zorundayız. Toplumu ileriye taşımak zorundayız. Ahlaki değerleri yükseltmek zorundayız. Eğer siyaset ahlaki değerler üzerine inşa edilmezse oradaki siyaset bizim anladığımız siyaset değildir. Bunu yapmak zorundayız. Son günlerde yaşadığımız olayların hepimiz tanıdığız. Batı ülkesinde olsa hükümet çoktan gitmişti. Almanya Başbakan Merkel’i düşünün. Başbakan bir televizyon kanalında bir şeyi beğenmiyor. Telefonu açıp onu oradan kaldırın dediğini düşünebiliyor muzunu? Almanya yağa kalkar. Markel 1 dakika okoltukta oturamaz. Peki bizde ne old? Bizim bir sorumuz var. Bunu bağırmadan çağırmadan oturup düşünmek zorundayız. Toplumu yeniden inşa edelim derken bunu söylüyoruz. Siyasi istikrarın olmadığı yerde ekonomik istikrar olmaz. Bir şeyi karıştırıyoruz. Hükümet ile devleti karıştırıyoruz. Hükümet ile devlet ayrıdır. Devletin kurumları vardır TSK, Maliye Bakanlığı, Merkez bankası vb. hükümet devlet olmak için gelmez. Siz kendinizi devletin yerine koyarsanız orada demokrasi değil dikta yönetimi var demektir. O zaman eğer ben kendimi devletin yerine koyacaksam seçime ne gerek va? Önümüzdeki süreci yeniden inşa edelim derken bunları kast ediyorum. Sadece siyasette böyle miyi? Başka alanlarda problemimiz var. Türkiye çok güçlü ve dinamik bir ülkedir. Biz hangi alanda batıdan daha üstünüz. Tarım alanında. Topraklarımız var. Ama Hollanda’nın bir yılda ihracat ettiği tarım ürünün 8’de birini ihraç ediyoruz. Ne eksiğimiz va? Turizm. Olağanüstü bir coğrafyamız var. Paris’e giden turistlerin yarısı İstanbul’a gelmiyor. Cazip değil. Sosyal hayatı çok güçlü hale germeliyiz. Bazı büyük kentlerimiz güneş battıktan sonra köye dönüşüyor. Bizim başka bir üstünlük alanımız daha var. Lojistik sektörü. Üç tarafı deniz. Edebiyatta Nobel ödülünü alanımız var. Tıpta, mimaride, uluslar arası alanda başarıların altına imza atan arkadaşlarımız var”

CEBİNİ DÜŞÜNENLERE PRİM VERDİK
Kılıçdaroğlu, “En büyük yanlış alanımız siyaset. Siyasette biz dünya çapında siyasetçi yetiştiremedik. Ülkesini değil cebini düşünen siyasetçiye prim verdik. Bunu değiştirmemiz lazım. Kesinlikle değiştirmemiz lazım. Değiştirmezsek hep geriye gideceğiz. Güney Kore’den önce otomobil ürettik. Markası Anadol. Bugün Güney Kore’nin dünya çapında 3 otomobil markası var. Onların Samsung gibi dünya markası var neden biz geride kaldık, neden onlar ileriye gittiler. Olağanüstü bilime, teknolojiye yatırım yaptılar. Güney Kore Arge’ye milli gelirinin 3.4’ü, biz ise binde 0.8’ini ayırıyoruz. Bizim üniversitelerimiz bilgi üretmiyor. Korkudan konuşamıyor. Özgürlüğün olmadığı yerde bilim gelişmez” dedi.

DOĞNUN DEĞİL BATININ PARÇASIYIZ!
Anamuhalefet partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, güzel bir Türkiye’yi inşa edecek temel aracın siyaset olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Ancak bu konuda en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Yurttaşlarımızın oturup düşünmesi lazım. Sanayici ekonomimi kamu görevlisidir. Üretir. İstihdam yaratır. Rekabet eder. Teknolojiyi izlemek zorundadır. Duramaz. Durduğu anda geriye gider. Siyaseten görevi onun daha iyi üretim yapması için önündeki engelleri kaldırmasıdır. Bizim anlayışımız budur. İstihdam yaradan herkesi biz kucaklarız. Klasik dar alanlar içine iş dünyası kendisine hapsetmemeli. Algılarımızı değiştirmek zorundayız. Yeni bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. İçeride kendi coğrafyamıza hapsolduk. Suriye’den bizim tırlarımız 16 ülkeye gidiyor. Kendi ayağımıza sıkıyoruz. Kavganın tarafı olmak Türkiye’ye yakışmıyor. Birilerini emir ve talimatları ile bunlar yapılacak. Hayır. Ben AB’ye gittimde, ‘biz ise karşı savaştık. Ama çağdaş uygarlığı yakalamak için İsviçre’den medeni kanunu aldık’ ama biz aynı zamanda yönün batıya çevirmiş toplumuz. Biz doğunun değil batının bir parçasıyız. Sırtımızı doğuya dönelim m? Asla. Biz batıyı düşünce olarak alıyoruz” dedi.

9 ŞUBAT’TA SON NOKTAYI KOYARIZ
Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından kendisine yöneltilmen üç soruyu yanıtladı. “Adaylar neden açıklanmadı” sorusunda Kılıçdaroğlu, “Büyük metropol adaylarımızı henüz belirlemedik. İstanbul, Ankara için de bu geçerli. 9 Şubat’ta belirleyeceğiz. Bütün yerleri belirleyip noktayı koyacağız”

MEDYA ÜZERİNDE BU KADAR BASKI OLMASAYDI BU KADAR HATA YAPMAZLARDI!
TBMM’de kabul edilen internet yasası ile ilgili bir soruya ise Kılıçdaroğlu, “İçinizde batıya giden çok kişi vardır. Torba yasa dediğiniz zaman batılı, ‘bu nedir’ diye sorar. 20 kanunda değişikliği bir torbaya koyup meclise getiriyorsunuz. Ne oluyo? Demokrasilerde bu olmaz. İki demokrasilerde yasak olmaz. Yasaklarla bir yere varılmaz. Abdülhamit döneminde 12, Mart, 12 Eylül döneminde yasaklar vardı. Yasaklarla bir toplum ıslah edilmez. Bir politikacının en çok eleştiriye ihtiyacı vardır. Bir politikacı eleştiriden ders çıkarmak zorundadır. Eleştiriye tahammül edemiyorsa siyasette yeri yoktur. Sürekli övünen bir lider diktatör olur. Medya üzerinde bu kadar baskı olmasaydı iktidar bu kadar hata yapmazdı. Bu tablo Türkiye’nin kaldıracağı bir tablo değil” dedi.

HAZIRIZ!
Kılıçdaroğlu, “İktidara hazır mısınız” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Hazırız. Kadrolarımızla hazırız. Son üç yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. En büyük değişimi yaşayan partidir. Tüzüğümüzü değiştirdik. Yüzde 33 cinsiyet kotası getirdik. Yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Ekonomi politikalarımızı baştan aşağı yeniledik. Yeni bir teşvik politikasını biz düşünüyoruz. Mevcut teşvik politikaları ile bilgi toplumunu yakalayamazsınız. Teknolojiyi almamız gerekiyor. Teşviği de bunun üzerine inşa etmemiz gerekiyor. Söz verdim. CHP iktidarının ilk 4 aında siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Siyaset ahlak üzerine kurulduğu zaman topluma güven olur. Soralım, milletvekillerine, siyasi partilerine kimse güvenmiyor. Güvenmemekle haklı tabi. Sorun siyasetin kendisinde. Hazır mısını? Evet hazır. Üniversiteleri özgür olmayan toplumların geleceği hazır olamaz. Üniversitelerde kabul edelim etmeyelim düşüncelerini özgürce ifade etmeliler. Yeni bir Türkiye inşa etmek zorundayız. Dış politikada en değerli uzmanlar bizde. Ekonomide en değerli uzmanlar bizde. Hazinede, merkez bankasında üst düzeyde görev almış, insanlar bizler. Türkiye’yi krizden çıkaran kadrolar içimizde.
SSK genel müdürlüğü yaptım. Aşağı yukarı bütün bakanlarla kavga ettim. Ülkemizin her sorunun aşabilecek ve sorunları aşabilecek kapasitesi var genel müdürken benimle ilgili bir soruşturma açıldığında, benim bakandan izin almam gerekiyordu. Hiçbir zaman bakandan onay almadım izin istemedim. Hepsinde gittim, hesabını verdim. Boğazımızdan aşağı haram lokma inmiyorsa hiçbir şeyden korkmayacaksınız”