29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleşen, planlanmış 6 sempozyumdan dördüncüsü olan bu toplantıya TBMM ve AB üyesi ülkelerin parlamentolarından 20′den fazla milletvekili, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri yanı sıra akademisyenler, gazeteciler, danışman ve uzmanlar katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu ve İrlanda Parlamentosu AB İşleri Komisyonu Başkanı Dominic Hannigan yaptı.
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı ve Ak Parti İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu, misafirlere katılımlarından dolayı teşekkür ettiği açılış konuşmasında özet bir içerikle Türkiye’nin AB vizyonunu anlattı. Türkiye’nin tarihsel, kültürel derinliği ile büyük bir ülke olduğunu, AB perspektifini insani değerleri ve refahı amaçlayan kriterlerden dolayı önemsediğini, bu nedenle AB meselesini geniş bir açı ile ve gündelik değişkenlerin iniş çıkışlarından ayrı, onların üstünde bir bakışla sahiplendiklerini ifade etti. “AB, hedefleri itibariyle bizim için, önemli, köklü bir meseledir.” diyen Tekelioğlu, Türkiye'nin Avrupa Birliği hedefinde herhangi bir sapma olmasının söz konusu olmadığına vurgu yaptı.
Kendi duruş ve bakışımızla örtüşmeyen kimi sıkıntılı değerlendirmelerin, gelip geçici gündelik dalgalanmaların etkisini taşıdığını ifade eden Başkan Tekelioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz hiçbir zaman AB meselesini gündelik kaygı ve beklentilerle gündemimizde tutmadık. Biz meselenin biçimiyle, anlık yansımalarıyla değil, doğrudan özüyle, yani AB kriter ve standartlarıyla ilgileniyoruz. Bu standartları hayata olabildiğince başarıyla katmak, ülke ve millet olarak bizim asıl projemizdir. Türkiye, standartları yerine getirmek için olanca gücüyle çalışmaktadır. Avrupa Birliği ile yürüttüğümüz müzakereler eğer rayına girer, yolunda giderse bu bizim için motivasyon kaynağı olur. Peki, müzakerelerde aksama olursa ne olu? İşte buradan açıkça söylüyorum; eğer müzakerelerde aksama olursa biz yine de bu hedefimizi değiştirmeyeceğiz. Yani AB’ye girmişiz gibi, girecekmişiz gibi durmaksızın yolumuza devam edeceğiz.”
Türkiye söz konusu olduğu zaman kimi dostlarının bazı problemleri öne çıkardıklarını hatırlatan AB Uyum Komisyonu Başkanı Mehmet Tekelioğlu, Türkiye’nin sorunsuz bir ülke olduğu iddiasında bulunamayacaklarını, bu iddianın teoride ve pratikte mümkün de olmadığını belirterek şöyle devam etti: “Bize sorunlarımızı hatırlatan dostlarımız, kendi yaşadıkları ülkelerinde bütün problemleri çözdüklerini, hiç problemlerinin olmadığını söyleyebilirler m? Böyle bir dünya yoktur, olmadı. Türkiye gibi büyük bir ülkenin de kendine göre problemleri vardır. Bu kaçınılmazdır. Sorun varsa çözümü de vardır. Önemli olan sorunlara teslim olmamak, onların içinde boğulmamak, tıkanmamak, körleşmemektir. Problem biterse hayat da biter. Ayrıca problemler, çözüm için karşısında durdukları hayatı ve insanları diri, dinamik yapmak gibi gizli özelliklere sahiptir. Önemli olan hayata, insana inancı ve çözüm iradesini yitirmemektir. Biz sorunlarımızı çözme arayışı ve çabası içinde farklı olgunluklar, çözme yetenekleri edindik, edinmeye devam ediyoruz. Şu anda problemleri çözmek için Türkiye'de keskin, kararlı bir irade mevcuttur. Bu irade bütün sorunların üstesinden gelecektir. Çünkü Türkiye, bu konuda çok kararlıdır.”
Türkiye'nin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü kavramları üzerinde durduğunu hatırlatan Tekelioğlu, iyi yönetişim kavramının demokrasi ile eşdeğer olduğunu söyledi. Demokraside ne kadar ilerleme sağlanırsa, o ölçüde iyi yönetişim gerçekleşir.
Avrupa Birliği müzakereleri ile ilgili de değerlendirme yapan Tekelioğlu, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yapılan anlaşma gereğince müzakerelerin hedefinin tam üyelik olduğunu bir kez daha hatırlattı. “Dolayısıyla bazı fasılların bloke edilmesi, hele hele ‘üyelik yolu açılır’ gerekçesiyle bloke edilmesi, anlaşmaya açıkça aykırıdır. Türkiye olarak bir takım eksikliklerimizin olduğunu biliyoruz. Demokraside ve bir takım başka alanlarda bazı eksikliklerimizin olduğunu zaten ifade ettim. Türkiye uzun yıllar uğraşmak zorunda kaldığı terör sorununu çözdükten sonra göreceğiz ki o zaman demokraside de, insan haklarında da, hukukun üstünlüğünde de, özgürlük ve şeffaflıkta da çok daha iyi yerlere, çok daha hızlı gelecektir. Son çözüm süreci ile birlikte bu aşamaya girdik. Göreceksiniz çok kısa zamanda, büyük mesafeler kazanacağız. Yeni anlayış, baharla başlamasına uygun olarak ülkenin psikolojik iklimini, genel havasını değiştirmeye başlamıştır bile. Olumlu hava sokaklara, iş dünyasına, yatırımlara, turizme, tüm bakışlara, kelimelere özetle bütün bir Türkiye’ye yayılmaya başlamıştır"
Avrupa ülkeleri ile vize sorununa da değinen Tekelioğlu, Türkiye'nin ekonomik gelişmesini çok iyi yoluna koyduğunu herkesin bilip gördüğünü kaydetti. “Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan krize rağmen Türkiye, büyümesini istikrarlı bir şekilde bütün Avrupa ülkelerinin üzerinde tutmayı başarmıştır. Türkiye son yıllarda ve bugün Avrupa’nın en hızlı, en istikrarlı büyüyen ülkesidir. Gelişme sadece ekonomide değil, her alanda yaşanmaktadır. Bugünkü Türkiye dünün Türkiyesi değildir. Her alanda ilişkiler yoğunlaştırılarak, hayat zenginleştirilmelidir. Birlikte imkan bolluğu yaratmamız gerekir. Birbirimize kapılar, yollar, alanlar, imkanlar açmalıyız. Biz böyle düşünüyoruz. Bu yaklaşımla vize engelini anlamakta güçlük çekiyoruz. Öreneğin Türkiye'den Avrupa ülkelerine giden öğrencilere deniz aşırı ülkeden geliyorlarmış gibi muamele yapılması yanlıştır. Avrupa Birliği'ne aday bir ülke olarak bu konudaki sıkıntımızı dile getiriyor ve çözülmesini talep ediyoruz.”
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Mehmet Tekelioğlu, katılımcılara Parlamentolar Arası Değişim ve Diyalog Projesi'nin geçmiş programları hakkında bilgi vererek, önümüzdeki günlerde Van, Paris, Nevşehir ve Trabzon'da programların devam edeceğini açıkladı. Projenin sempozyumlar, diyalog forumları, parlamentolar arası yaz kampı konferansları ile gerçekleştirildiğini, aynı zamanda parlamento heyetleri ziyaretlerinin karşılıklı olarak gerçekleştirildiğini kaydeden Tekelioğlu, proje kapsamında çıkarılan "Yeni Yıldız" dergisinden de bahsetti.
Mehmet Tekelioğlu Türkiye’de değişen AB algısına da değinerek sözlerini şöyle tamamladı: "Gerek Türkiye gerekse birliğe katılmış ülkelerde, değişen siyasal, sosyal, ekonomik olayların seyrine göre insanların AB ile ilgili tutumları değişebilmektedir. Bundan beş altı yıl önce Türkiye’de yapılan anketlerde, insanımızın AB’ye üyeliğe desteği %75-80’ler seviyelerine ulaşmıştı. Bu seviye şu sıralar %35–40 seviyelerine düşmüş olabilir. Ancak bu algıların biçimlenmesinde ülkelerin politik tutumlarının, konjonktürün etkisi büyüktür. Yani bir anlamda insanımız AB’ye veya birliğin standartlarına değil, bu politik tutuma tepki vermektedir. Her şeye rağmen kamuoyu bu politik tutumların negatif yansımaları ile AB standartlarını birbirine karıştırmıyor. Ben inanıyorum ki, Türkiye'de bir kamuoyu yoklaması yapılsa ve “Avrupa Birliği değerlerini ve standartlarını yakalamamız gerekir mi'” diye ve “Avrupa Birliği içinde olmamız gerekir mi'” diye iki soru sorulsa, bu soruların birincisine yüzde 70'ten çok daha yüksek bir oranda evet oyu çıkacaktır. Yani insanımız AB standartlarında bir hayat, bir dünya istemektedir. İşin özü de bu değil midir'"
Mehmet Tekelioğlu iyi yönetişim kavramı üzerine yaptığı değerlendirmede en iyi tanım olarak gördüğünü belirttiği Dünya Bankası tarafından yapılan tanımı paylaştı: "İyi yönetişim, öngörülebilir, katılımcı ve açık bir politika yapma süreci, profesyonel ahlaki değerler aşılanmış bürokrasi, eylemlerden hesap sorabilir bir yürütme, kamusal meselelerin tartışmasına katılabilen güçlü bir sivil toplum ve bütün bu aktörlerin hukukun üstünlüğü ilkesinin dışına çıkmadan işlenmesidir."