EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, katıldığı TV programında Basmane Çukuru krizinde kendilerine algı operasyonu yapıldığını anlatarak, "Spronsorluk karşılığında Kültürpark'ı satacağımızı söylediler. İzmir var oldukça Kültürpark'a kimse dokunamaz" dedi. Başbakan’dan randevu alamadığından da yakınan Kocaoğlu, "Selçuk’taki krizden önce de alamadık. Nedeni Selçuk’taki yaşanan olayla ilgili de olabilir. Ama tuzu biberi olmaz." diye konuştu. Kocaoğlu ayrıca Selçuk’taki İZBAN krizini değerlendirirken, “Binali Bey’in benden özür dilemesi gerekiyor” dedi.
Kocaoğlu, merkezi hükümet tarafından kente yapılan yatırım tutarının 45 milyar lira değil 13 milyar lira civarında olduğunu söyledi. Kocaoğlu, "Büyükşehir Belediyesi bir garip belediyedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise bir dev.. Merkezi Hükümetin İzmir'de belediyeden daha az yatırım yaptığını dünya alem duysun. Lafa gelince 45 milyar... Bir sayalım bakalım.. Maliye Bakanlığı kayıtlarında var: Merkezi hükümet İzmir'e 13 milyar küsur yatırım yapmıştır, biz de 14 milyar küsur.. Koskoca devlet, İzmir’e ve İzmir halkına, Büyükşehir Belediyesi'nden daha az yatırım yapmayı uygun görmüş 14 senedir.. Konu şu: 'Ey İzmirli, sen bana oy ver, ben sana hizmet edeceğim. Bana oy vermezsen sana hizmet etmeyeceğim.' İzmir’e neden böyle yaparlar, bunun izahı yoktur."
Kamuoyunda merak edilen trafik sorunu, deniz ulaşımı, raylı sistem ve 90 dakika uygulaması kalkacak mı' gibi konulara da açıklık getirdi.
Kocaoğlu'nun sözlerinden satır başları şöyle:
TRAFİK SORUNU
Bütün büyük kentlerimizde hem nüfus artıyor hem de araç edinme sayılarında nüfus artışının çok üzerinde bir araç giriyor trafiğe. Biraz rahatız, ekonomik tarafını düşünmüyoruz, tek başına bir araçla işe alışverişe gitmeyi yeğliyoruz. Trafik nerede merkezde sıkışık.
Peki araçların artmasıyla birlikte İzmir’in biriken altyapı sorunlarına, kanalizasyonundan yoluna, aydınlatmasından tramvayına, varıncaya kadar ister istemez trafikte bir yoğunluk yaşanıyor. Bu doğru. Ama izmir’de 15-20 dakikayı geçmeyen bir trafik sıkışıklığı söz konusu o da pik saatlerde. Diğer saatlerde birşey yok. Bunun da olmasını istemiyoruz hedefimiz bu.
Biz metroyu yapmasaydık Aliağa-Menderes'i uzatmasaydık, raylı sistemde 700 bin yolcu taşıyoruz. Konak tramvayıyla birlikte bu rakam 850 bini bulacak. Bu yolcuyu lastik tekerlekle taşımak için minimum bin otobüs trafiğe girecekti. Bu yatırımları yapmasaydık bunların trafiğe girdiğini düşündüğünüzde izmir tamamen kilitlenecekti. Raylı sistem yatırımları devam edecek. Bugün Narlıdere ihalesi incelenmeye başladı. Önümüzdeki yıl Buca’yı yapacağız.
GİZLİ KAPAKLI İŞ YAPMIYORUM! HEMŞEHRİLERİMİ BİLGİLENDİRMEK İSTİYORUM
Gizli kapaklı iş yapmıyorum. Hissiyatımı da geldiğim noktayı da ne yapmak istediğimi de darboğazımın ne olduğunu da hemşehrilerimle paylaşmak istiyorum. Master planının sunumundan sonra yaptığım konuşmada değindim bu konuya; biz metro gibi tramvay gibi projelerimizi uluslararası kredi kuruluşlarından aldığımız kredilerle yapıyoruz. Kredi faizleri ve iki tane kıskaç içinde kaldık. Bir, kredi faizleri arttı. İki, enflasyondan dolayı dolar ve euro arttı. İki tane kıskaç var. Türkiye’nin dış politikasının uzun süre bu kadar krizli gitmeyeceğine inanıyorum. Normalleştiğinde kredi faizleri de o kadar aşağı çekilecektir. Üç beş ay erteleyebilirim. Para bizim paramız, yüzde 2,5-3 ile borçlanacağına 5 ile borçlan yap bu projeyi derse, fahiş kredi maliyetle karşı karşıyayım. Populist davranıp o yüksek faizle ben Buca metrosunu yaparsam gelecek kuşaklara büyük bir yük yüklerim. Buna ben tek başına karar veremem. Hemşehrilerimle paylaşmak istedim. Zaten onay beş altı ayda gelecek Ankara’dan. Hem kredi faizlerindeki düşmede yaşanabilecek iyileşmeler hem de yüksek faiz giderlerini tartışmamız ve onları bilgilendirmemiz gerekiyor. Çıkış budur.
İZBAN'DAKİ ESAS PROBLEMİMİZ ŞU...
İZBAN yoğun talep var. 3. hat sözkonusu olacak mı, sefer sıklığında değişiklik olacak m? sorusuna Kocaoğlu şu yanıtı verdi,
"3. ve 4. hat mutlaka süreç içerisinde gerekli olacaktır. Bu da doğrudur. Ama şu anda bizim sorunumuz 3. ve 4. hat değildir. Problemimiz iki hatlı sistemin kapasitesinin kullanılabilir ve kullanılamaz olmasıdır. İZBAN hattının kapasitesini kullanamıyoruz. Esas problemimiz şu; hatta sinyalizasyon yok. Sinyalizasyon trenlerin bilgisayar ortamında taşınması, seyrüsefer yapması demektir. Hayır, hayır! Bizim sinyalizasyonumuz var diyecekler. Ama sinyalizasyon TCDD’nin bu hattaki sinyalizasyonu hiçbir şeye cevap verememektedir. Sinyalizasyon ihalesine acilen çıkılması gerekir ki 2005 yılından beri bu ihale konuşuluor. Hala ihaleye çıkılmadı. İki, banliyo hatları, çevreden İzmir’in ilçelerinden ve yakın illerden gelen banliyo hatları Menemen’de ve Torbalı’da sisteme ücretsiz dahil edilecektir. Oradan da nereye istiyorsa gidecektir. Bu bizim sefer sıklık sayımızı hızla arttıracaktır. Bir diğeri yük trenleri. Yük trenleri İZBAN’ın çalışmadığı saatte çalışacaktır. Hem zaman kaybı olmayacaktır. Yük trenleri geceye alındığında, banliyo trenleri Menemen ve Torbalı’da kesildiğinde, sisteme oradan dahil olduğunda ve sinyalizasyon yapıldığında bugün ortalama 350 bin olan İZBAN yolcusu üç ay içerisinde ikiye katlanacaktır. Potansiyel yolcu var. Kimse Aliağa’daki fabrikaya servislerle yolcu taşımak istememektedir. TCDD gibi müesseseler kendi gayrimenkullerini ve haklarını korumak üzere bir tavır sergilerler. O tavrın siyaseten aşılması gerekmektedir. Biz TCDD hattımızı Büyükşehir Belediyesi'ne mi teslim edeceğiz. Hayır. Yüzde elli elli ortak olduğumuz projeyi biz rantabl ve fizibl kullanamıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı istasyonlar, alt ve üst geçitler, herşey bitti. Bir sinyalizasyon. Bir sinyalizasyon yapılacak, banliyö ve bölge trenleri sisteme verilecek, Basmane’ye girmeyecek. Yük trenleri gece çalışarak limana gelecek. Bunu 2005’ten beri şu an ki başbakanımızla görüştük mutabıkız. Ama bir türlü hayata geçiremedik. Siyasi irade gerekiyor"
90 DAKİKA UYGULAMASI KALDIRILACAK MI'
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, toplu ulaşımda 90 dakika içinde sınırsız aktarma imkanı sunan sistemin kalkacağına yönelik söylentileri de kesin bir dille yalanladı. 2008 yılında başlayan 90 dakika uygulamasının 10 yıldır başarıyla sürdüğünü dile getiren Başkan Kocaoğlu, "Biz bu sisteme 1,5 sene tartışarak karar verdik. Dar gelirli hemşerilerim ev kiralarından dolayı şehrin uzak noktalarında otururlar. Biz 90 dakikayla dar gelirli hemşerimizi sübvanse ediyoruz. Niye kaldıralım k? Her seçim arefesinde '90 dakika kalkıyor' diye hemşerilerimizin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. Bu konu artık bayatladı. Siyasi koz olarak kullanmaya çalışmanın bir faydası yok" diye konuştu.
DENİZ ULAŞIMI
Yolcunun olduğu her yere vapur götürecek güçte olduklarını vurgulayan Kocaoğlu, "Güzelbahçe iskelesi bitmek üzere. Orada bir iskele yapıyoruz. Bittiği zaman başlayacağız. Tabi rantabl olması lazım.Yolcunun olduğu her yere vapur götürecek güçteyiz. Yeter ki rantabl ve ekonomik olsun. Bizim esas vapur ulaşımını cazip hale getirecek iki ana iskelemiz var. Biri Karantina. Ondan da önemlisi Mavişehir’e bir vapur iskelesi yapacağız. Mavişehir bölümünün Çevre Bakanlığı’nda planları hala imzalanmadı, onaylanmadı. Bu taraf onaylandı. Güzelyalı tarafı onaylandı. Onaylandığı an körfez yol taraması yapmamız lazım. Onunla beraber bir yıl içerisinde Mavişehir’e vapurları çalıştırırız. Karantina’yı bu sene yaparız. Ama planların gelmesi lazım. O planlar neden gelmesin. Konuşmadığımız bürokrat, siyasetçi kalmadı. Niye yapılma? Ne bekleni? Belediye başkanını tabi eleştireceksin. Eleştiriden besleniyoruz. Ama bir de eleştiren siyasilerin bu güçleri var ise ki iktidar partisinin siyasilerinin mutlaka gücü vardır. Karşıyaka Vapur İskelesi’nin bir an önce planlanması lazım. Plan gidiyor geliyor, gidiyor geliyor. Gerekçe mi yok memlekett? Pinpon topu gibi oynanıyor bizimle” dedi.
İZMİRLİ DİYOR Kİ: BENİ TEHDİT ETME
Yatırım konusunda merkezi hükümeti eleştiren Kocaoğlu, "Hemşerilerimiz duysun. 14 yıldız İzmir’i yönetiyorum. Merkezi hükümetten yasanın verdiği dışında bir kuruş almadım. Merkezi hükümetten fiili olarak daha fazla yatırım yaptım. İzmir Büyükşehir Belediyesi merkezi hükümetle yatırım konusunda kıyaslanabilir mi' 'Biz haddimizi biliyoruz. Ama merkezi hükümet o kadar az yatırım yaptı ki, bizim kendi gücümüzle yaptığımız yatırımlar geçti.İzmir’in potansiyeli var. Kalkınıyor, gelişiyor, güzelleşiyor. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Merkezi hükümet de bunu yaparsa bu ülkenin kalkınmasına kaldıraç olur. Her kentte belli oranlarda iş yapmak, büyümek, arge yapmak, her kentin harcı değil. İzmir’in bu potansiyelini desteklerle harekete geçirerek ülkenin kalkınmasına ve merkezi hükümetin de başarılı olmasını sağlar. kendi başarılarına katkı sağlayacak olan İzmir’e niye böyle bakarlar onu mantıklı bir izahı çözümü yoktur. Siyaset adil yapılır, vatandaşa eşit davranılır, ayrım yapılmaz. Kimsenin alt kimliğine, bölgesine, ırkına vs bakmadan eşit yapılır. Şimdi merkezi hükümeti 15 yıldır elinde bulunduran AKP’nin bir siyaset yapma biçimi var. Konu şu; ‘İzmirli sen bana oy ver. Ben sana hizmet edeceğim. Bana oy vermezsen sana hizmet etmeyeceğim’ diyor. İzmirli de diyor ki ‘bu para zaten memleketin parası. Beni tehdit etme. Bana yapman gereken görevi lütuf olarak sunma’ diyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli illerinden birisiyiz. Görevini yap ondan sonra ben oy veririm vermem ama bakış açım bugünkünden mutlaka sana iyi olur’ diyor. Bana bakış açın beni ilgilendirmiyor. Ben patronum önce oyu vereceksin’ diyor. 15 senedir bu hikaye devam ediyor. Oy yoksa yatırım yok diyor. Bu olacak iş m? Bu sağlıklı mı, doğru m? Nokta" dedi.
ZORLAŞTIRMAK ZORUNDAYIZ
Kentin otopark sorununa değinen Kocaoğlu, "İzmir Türkiye’nin en hızlı büyüyen kentidir. Krebilitesi en yüksek kentidir. Tarıma biz dokunduk büyüttük. Şimdi sanayiye, hizmet sektörüne dokunmaya çalışıyoruz.
Tramvaydan sonra yerleştikten sonra merkezdeki otoparkların ücretleri süreli olarak dengelenecek. Biz Üçkuyular’a bin araçlık otopark yapıyoruz, devam ediyoruz. Alaybey’e bir otopark yaptık, açtık. Yine büyük bir otopark yapıyoruz. Amerikan Koleji’nin oraya. O bitmek üzere. Sürekli otopark yapacağız. Ama otoparkları kullanıyor muyu? Dünyada da yeterli değil. Bizde otoparkları kullanmama problemi var. Daha sağlıklı otopark fiyat ve denetimiyle biz merkeze gelmeyi biraz zorlaştıracağız. Zorlaştırmak zorundayız. Aliağa’dan Selçuk’tan raylı sistemle gelip aktarma yapıp kentin her tarafına yine raylı sistemle gidebiliyorsunuz otobüsle de gidebiliyorsunuz. Bunu cüzi bir paraya da yapabiliyorsunuz. Paranızın çok olması sekizinci kata arabayla çıkmanızı gerektirmiyor. Siz de toplu taşımayı kullanmak gibi bir göreviniz var. Benzin de dışarıdan geliyor. Toplu taşımanın konforunu arttırmadan bugün söylediklerimin hiçbir anlamı yoktu. Ama çevreden kentin merkezine gelebilecek noktasındasınız. Ama bundan sonra arabayla gelip belediye başkanı sorun çözmedi dersen caydırıcı otopark ücretini vereceksin" dedi.
ORTADA BİR CENAZE VAR KARDEŞİM
Çok tartışılan Basmane çukuru konusuna bir kez daha açıklık getiren Başkan Kocaoğlu, “Göreve geldiğim günden bu yana, buna benzer 4-5 problem vardı, bir kısmını çözdük. Bir kısmını çözemedik. Basmane çukurunu çözmek için uğraşıyoruz. Oradaki hissemizi arttırdık. Odalarla görüşerek yaptık bu işi. Bazı arkadaşlar 'Bu yapılmasın, bunu belediye satın alsın' diyor. Belediye kendi malını mı satın alsı? Zamanında burada böyle bir iş olmuş. İyi niyetle yapılmış ama ortada bir cenaze var. Kentlilerin yararına nasıl kaldırabilirsen öyle kaldıracaksın. Eski belediye başkanı başlatıyor bu işi. Bırakın Basmane çukurunu, Konak Meydanı’na Galeria yapmaya kalktı. Şimdi bize 'Burayı al, yeşil alan yap' deniyor. Başka birisi olsa, bilmiyor diyeceğim. Sonra mahkeme mahkeme süründür& uuml;yor. Burayı geri al! Nasıl geri alacağı? Bir iş yapılmış, 5-6 tane ortağı var, kayıpları var, zarar etmişler. Plandan dolayı en güzel çözümü buydu. Biri alacak, belediyenin hissesini yapıp bırakacak, bu cenaze de kalkacak. Hele hele başından beri bu işin içinde olan, yaklaşık aynı projeyi 5 emsal alan insan da sadece durup bakıyor; burası da ayrı bir iş” dedi.
BİZE KARŞI BİR ALGI OPERASYONU VAR
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Kültürpark'ı yeniden ayağa kaldırmak üzere hazırladığı proje ve İzmir Enternasyonal Fuarı'na ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Başkan Kocaoğlu, İEF'ye son iki yıldır iki büyük şirketin sponsor olduğunu, bunun da fuarın eski yıllarına dönmesine katkı sağladığını söyledi. Kültürpak’ın satılacağı yönündeki iddiaları da yanıtlayan Başkan Aziz Kocaoğlu, şunları kaydetti:
"Her yeri satabilirsiniz, Kültürpark’ı asla satamazsınız. Ben bir şey satmıyorum ama satanların kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Kültürpark'a sadece bir kara parçası olarak değil, manevi miras olarak İzmirliler var olduğu sürece kimse bir şey yapamaz. Bizim yaptığımız şey çok farklı. Ancak yönlendirme, algı diye bir şey var. Bu sonunda bizi yıpratmaya yönelik bir algı operasyonudur. Ağaçlar yaşlandı, kiminde hastalık var, kiminin biyolojik ömürleri bitti. Atlas Pavyonu'nun ömrü bitti, fuar holleri de aynı şekilde. Gaziemir’de Fuar İzmir’in kurulmasıyla birlikte hollerin işlevi bitmiş oldu. Ama bu arada Kültürpark içindeki sert zemin, yani beton yığını arttı. İsmet İnönü Sanat Merkezi’ne yeterli bakımı yapmamıza rağmen artık adam olmuyor. Atlas Pavyonu da öyle.. Celal Atik Spor Merkezi’ni yıkıp yerine başka bir spor salonu ve toplantıların da yapılabileceği yeni bir tesis yapıyoruz. 35 bin metrekare yer yıkıp 11 bin metrekaresini bir kültür-şov merkezi haline getireceğiz. İEF’yi yapabilmemiz için de sergi salonu koyacağız. Bunun yanı sıra ağaç, bitki örtüsü sayısını artırıyoruz. Grand Plaza şirketimizin kendi işleteceği bir bölümle de, dar gelirli hemşerilerimizin nefes alabileceği bir yer haline getiriyoruz. Kültürpark planımızı Pakistan Pavyonu'nda anlattık. Herkes geldi, gördü ama bazı arkadaşları ikna etmek mümkün değil. Bu yaptıkları iş, İzmir’in kötülüğünedir. Ben İzmir’in kötülüğüne bir tek çivi çakıp gitmeyeceğim. 14 senedir yapmadım, bundan sonra da yapmayacağım. Birbirimize inanıp güvenmek zorundayız. Kültürpark’ı bu şekilde bırakmak isteyenler, kurullarda ona s arılanlar da İzmir’e kötülük yapıyorlar.”
BÖYLE DEVLET YÖNETİLİR Mİ'
Görevden alınan belediye başkanlarıyla ilgili de konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “OHAL olmasa da, İçişleri Bakanlığı’nın bizleri görevden alma yetkisi var. Ancak bu durum OHAL’de daha da rahat oluyor. Herkes görevden alınabilir. Bu bir süreç. Anormal bir süreç. Bu konuda ne söylenir k? Ankara, İstanbul, Bursa… Türkiye’nin en büyük şehirleri.. İstanbul’u aldın görevden, Ankara’yı aldın görevden, Bursa’yı da aldın görevden... Türkiye'de nüfusun kaçta kaçı seçilmiş belediyeyle yönetiliyo? Ne kadarı halkın seçmediği belediye başkanıyla yönetiliyo? Ataşehir’i, Beşiktaş'ı aldın. Adamı (belediye başkanını) aldın diye bir şey olmaz. Seçilmiş belediye başkanının suçu varsa Danıştay’a göt& uuml;rür, zimmet çıkarırsın. Hapse girmesi gerekiyorsa hapse girer, para ödemesi gerekiyorsa para öder. 'İstifa et kardeşim!' Ya suçu vardı ya da suçu yoktu. İstifa etmeyene de sorgu sual, soruşturma başlatıyorsunuz. Böyle devlet yönetilir mi'” dedi.
BAŞBAKAN’DAN HALA RANDEVU ALAMADIK
Başbakan Binali Yıldırım’dan Mayıs ayından beri randevu alamadığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başbakanı Aziz Kocaoğlu, “Selçuk İZBAN hattının açılışında yaşanan krizin de bağlantısı olabilir. Olmayabilir de.. Ancak biz randevuyu açılıştan çok önce istemiştik. Orada Başbakan'ın önünde, 3 bakanın, o kadar milletvekilinin önünde yarı yarıya hissedarı olduğumuz İZBAN’ın açılışında bir belediye başkanı ‘yuhalattırılmaz’. Orada hata sayın Başbakan ve bakanlardadır. Toplama adamlara bir belediye başkanı yuhalattırılmaz. Cumhurbaşkanı'na tezahürat edene ben neden tepki göstereyi? Binali Bey’e hiç yakışmadı. Tam tersine beni çağırıp özür dilemesi gerek. Büyüklük de, devlet adamlığı da burada ortaya çıkar. Aynı şeyi zamanın Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’e İzmir Enternasyonal Fuarı'nın açılışında yaptılar. Ben gereğini yerine getirdim. Böyle ufak hareketlerle prim kazanılmaz. Doğrunun yanında durarak, kimsenin izzeti nefsine dokundurmadan; ilkelerine, yaşam felsefene sahip çıkarak yaşanır ve adam olunur” diye konuştu.
ODA SEÇİMLERİNE KARIŞMAM
İzmir Ticaret Odası'nda yaşanan seçim sürecine ilişkin değerlendirmeleri de sorulan Başkan Aziz Kocaoğlu, "Hiç bir odanın seçimine karışmam. Hatta önceki yıllarda en samimi arkadaşım Alaattin Yüksel oda seçimlerine girdi. Ona da karışmadım. Çünkü bunlar meslek kuruluşudur. Kentteki tacirlerin kendi aralarında yaptığı bir oylamadır. Bizim o konuda yorum yapmamız yanlıştır. Hem Ekrem Demirtaş'a, hem Mahmut Özgener'e başarılar diliyorum" dedi.
KONGRE DEĞERLENDİRMESİ: MÜKEMMELDİ
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen CHP İl Kongresi ve partinin önemli isimlerinden Alaattin Yüksel ile aralarındaki ilişkiye yönelik bir soruya yanıt veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Yüksel ile aralarının bozulmadığını ve bozulmasının da söz konusu olmayacağını söyledi. Başkan Kocaoğlu, il kongresinde izlediği yol ile ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şimdi bu konu çok konuşuluyor. Ben de niye böyle bir yol, yöntem izlediğim noktasında açıklama yapmak istiyorum. Bütün siyasi partilerde, en eski de biz olduğumuza göre, o kadar çok ekipler var ki.. Herkes de herkesin ayağına basmış, bazen beraber olmuş. Beraberlikler, destekler unutulur, ayağına basmalar hiç unutulmaz. Ülke çok önemli iki seçime gidiyor. Buraya bir il başkanı, il yönetimi gerekiyor. İl başkanı ve il yönetiminin toparlayıcı olması lazım. İzmir’den genel kabul görecek, partiyi toparlayacak ve bu zor seçimleri gerçekleştirecek bir kadro gerekiyor. Şöyle bir baktığımızda, ben ilçe başkanı, belediye başkanı, il yönetim kurulu üyesi, disiplin kurulu üyesi, milletvekillerinden oluşan yüzü aşkın kişiyle konuştum. Sonra tekrar b irebir görüştüm. Grupları, klikleri birleştirecek bir profil çıktı. İzmir’de partiyi temsil edecek bir profil. O zamana kadar da aklımda kimse yoktu. Sonra arkadaşlarla beraber yine bu saydığım yönetim kurulu, ilçe başkanları ile birlikte Deniz Yücel arkadaşın ismi üzerinde mutabık kalarak birlikte karar verdik. O karardan sonra benim işim bitti. ‘Herkes adayına sahip çıksın’ dedik ve salonda da hiçbir şeye karışmadım. Böyle bir şeye ihtiyaç vardı. Bu çalışmayı İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan başka yapacak kimse yoktu. Keşke olsaydı ama yoktu. Ben de partimin toparlanması, daha iyi yerlere gelmesi için böyle bir sorumluluğu üstlendim. Bundan sonra Deniz Yücel ve yönetiminin yaptığı çalışmalarda başarılı olması, partimizi daha yukarılara taşıması bizi de manen çok sevindirecek ve rahatlatacaktır . Bu süreçte katılımcılığı ön plana çıkarttık. Katılımcılıkla doğru okursun. Ama üç beş arkadaşınla oturup doğruyu okuyamazsın tam tersi hataya sürüklenirsin. CHP yönetiminde seçilmiş, ön safta siyaset yapan arkadaşların duygu ve düşüncelerini bir potada eritip böyle bir süreç yaşadık. Bu süreci CHP’ye yakışır hale getirdik. Bir arkadaşın sinirleri gergindi. Ondan dolayı bir olay yaşandı; yoksa mükemmel bir kongreydi”.
HÜKÜMETE TEŞVİK ÇAĞRISI
Konuşmasında hükümetten organize sanayi bölgeleri için teşvik talebini de yineleyen Başkan Kocaoğlu, “Hem İzmir Ticaret Odası, hem Ege Bölgesi Sanayi Odası başkanlarımız, kentin kanaat önderleri ile birlikte İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nda yaptığımız toplantılarda hükümetten bir talebimiz oldu. ‘İzmir’e teşvik vermeyin, kentimizde 13 tane alt yapısı bitmiş organize sanayi bölgesi var. Bu sanayi bölgeleri doluncaya kadar teşvik verin. Alt yapıları çürüyor, ülke ekonomisi kaybediyor. Bunu verin, sonra kaldırın; yatırımlar gelsin’ dedim. İnciraltı’nın planlamasından yeni serbest bölgelere varıncaya kadar birçok konu var ama gerçekten son bir iki yıldır merkezi hükümet çok yavaş hareket ediyor. Bürokrasi sadece yukardan talimatla iş yapıyor, normal rutin işleri yapmıyor. savsaklıyor gibi geliyor bana” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, yerli otomobilin üretimine de talip olduklarını bu konuyla ilgili toplantı yaparak, 8 kişilik komite oluşturduklarını ve çalışmaların sürdüğünü sözlerine ekledi. Son günlerde kamuoyunun gündeminde yer alan taşeron konusunda da bir açıklama yapan Başkan Kocaoğlu, “Biz taşeronu 2008 sonunda kaldırmıştık. Kanun Hükmünde Kararname’de belirsizlikler var. Kararname ne diyorsa onu uygulamakla yükümlüyüz. İşçi lehine olmasında yarar var. Biz bunu uyguluyoruz” dedi.
BATAKLIĞA GİRİYORSUN DEDİLER; VAHA YARATTIK!
Tarım politikalarıyla Türkiye’ye rol model olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üreticiye desteğinin süreceğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Parayı verebilirsiniz; burada para önemli değil. Önemli olan çiftçilerle beraber, kırsalla beraber yol yürümek inancı ve tutarlılığıdır. Biz kırsalla beraber yol yürüyoruz. Biz belediye başkanlığı yaptığımız müddetçe kırsaldan, kırsalın kalkınmasından, kırsalın yaşam standardının yükselmesi için yolundan parkına varıncaya kadar her şeyiyle birincil derecede uğraşacağız. Bu bizim temel görevimiz. Bundan taviz vermemiz mümkün değil. Herhangi bir masraftan kısabiliriz ama biz tarımı farklı bir felsefe ile kalkındırdık. Geçen gün gazetede bir haber vardı. Merkezi hükümet birçok ilde tarıma teşvik vermiş. İzmir bunun içinde yok. Ama sonuç; Türkiye tarımı yüzde 2.1, İzmir tarımı ise yüzde 5.5 büyümüş. Bunun özeti bu. Biz üreticinin yanında olacağız ve kırsalı kalkındıracağız. Yola çıktığımızda kimse inanmıyordu. Vatandaşlarımız da müstehzi bakıyordu. Bizim arkadaşlar da inanmıyordu. ‘Bir bataklığa giriyor, ne olacak bunun hali'’ diye arkamızdan konuşuyorlardı. Bataklığa girmedik. Çiftçinin elinden tuttuk ve orada bir vaha yarattık; devam edeceğiz. Akıllı teşviklerle, insanların ihtiyacını onlarla beraber yol yürüyerek, onlarla beraber sorun çözerek tarıma destek vermeye devam edeceğiz”.
NE KASTETTİĞİNİ AÇIKLARSA AYDINLANMIŞ OLURUZ
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ‘CHP’de odun koysam kazanır, anlayışı artık bitmiştir’ şeklindeki açıklamasını değerlendiren Kocaoğlu, “Belediye başkanımızın yanında değildim bilmiyorum. Ne için kimse söylediğini başkana sormak gerekir. Fikir yürütmem mümkün değildir. Odunsa odundur. Herkesin aklını ölçecek makine yok bende. Açıklama yaparsa ne kastettiği konusunda İzmir kamuoyu da aydınlanmış olur” diue konuştu.
SON DERECE MUTLUYUM
İzmir’in, son dönemde Ankara ve İstanbul’dan aldığı göçleri değerlendiren Kocaoğlu, "İzmir’e beyaz yakalılar geliyor, son derece mutluyum. Ekonominin büyümesinde çok büyük katkıları var. Turist olarak da gelir, eğlenmeye de gelir çalışmaya da gelir, gelmesinde de fayda vardır” dedi.
TAŞERON DEĞERLENDİRMESİ
Kocaoğlu, "Taşeron konusunu 2009’da kaldırmıştık. Çok az sayıda taşeron var. Kararnamede belirsizlikler var. Soruluyor mütalaa isteniyor. Kararname ne diyorsa onu uygulamakla yükümlüyüz. İşçinin lehine olmasında da bizim için fayda vardır” diye konuştu.
BİZİ AYAKTA TUTAN İZMİRLİ HEMŞERİLERİMİZ
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 150’nci yılında yürüttüğü görevin onur verici olduğunu söyleyen Kocaoğlu, "150’nci yılda o koltukta oturmak, kutlamalarını yapmak çok heyecan verici ve onur vericiydi. İzmirli belediyesine, başkanına sahip çıkıyor. Bir sürü olay yaşandı. Belki de belediyecilik tarihinde en zor süreçlerden birini yaşadık. Şöyle bir baktığımızda bizi ayakta tutan İzmirli hemşerilerimizdir. Yolda giderken salladıkları el, bakışlarındaki samimiyet motivasyonun en büyüğü. Biz de bu teveccühe layık olmaya çalışıyoruz. Umuyorum bir hoş seda bırakarak gideriz. Ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi ulvi bir görevi tanrı bana bahşettiği için, İzmirlilerde seçtiği için ben ve ailem minnettar kalacağız. Bu görevi yaparken saat ve başka bir şey düşünmenin mümkün değil. Siyaset şöyle böyle deriz ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı süper bir şey” dedi.
45 MİLYARI SAYIN BAKALIM!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Büyükşehir Belediye Meclisi'nin Ocak ayı ikinci birleşiminde de İzmir'in merkezi yönetim yatırımları açısından yeterli payı alamamasına değindi. Kent tarihinin en büyük yatırımlarından biri olan İzmir Banliyö Sistemi'ni hükümete mal etmenin yanlış bir bakış açısını olduğunu ifade eden Başkan Kocaoğlu şunları kaydetti:
"2004 yılından bu tarafa protokolün imzalandığı 2005 yılından bu tarafa kaç para harcadığını güncelleyecek bugüne getirecek ve o zaman kimin ne yaptığını, bu projenin kimin olduğunu, kimin emeğinin daha fazla olduğunu göreceksiniz. Fransızların yarısını, İngilizlerin yarısını yaptığı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kamulaştırdığı; kapitülasyonları, parası 1954 yılına kadar ödenen projeye 'bu proje bizim projemiz' diyemezsiniz. Orada bir iş yapılmıştır, o da Devlet Demiryolları tarafından Aliağa-Menderes arasındaki çift hat ve elektrifikasyondur. O da Oktay Vural’ın Ulaştırma Bakanı olduğu, Başbakanın Bülent Ecevit olduğu dönemde yapılmıştır. Ak Parti gelince bitmedi; Aziz Kocaoğlu gelip de 10 sene öncenin parasıyla 700 küsur milyon, bugüne çevirdiğin zaman 1,5 milyar lira parayı alt ge& ccedil;it, üst geçit ve istasyonlara, atölyelere harcadıktan sonra bitti. Bunu iyice bilin, herkes bilsin. İzmir Büyükşehir Belediyesi bir garip belediyedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bir devdir. Merkezi Hükümetin Büyükşehir Belediyesi’nden daha az yatırım yaptığını dünya alem duysun. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nı eleştirmek için 'şöyle böyle yatırım yapmış' diyen merkezi hükümet, bu kente 45 milyar lira yatırım yaptığını söylüyor. Lafa gelince 45 milyar... Bir sayalım bakalım.. Maliye Bakanlığı kayıtlarında var: Merkezi hükümet İzmir'e 13 milyar küsur yatırım yapmıştır, biz de 14 milyar küsur.. Önemli değil, ben 1 milyar-2 milyar aşağıda olabilirdim, zaten olmam lazım. Ben garip bir belediyeyim. Ama koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İzmir’e ve İzmir halkına, Büyükşehir Belediyesi'nden daha az yatırım y apmayı uygun görmüş 14 senedir.."