İZMİR- CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu Gazeteci Süleyman Gencel'e yapılan saldırıya tepki gösterek olayın faillerinin bir an çnce bulunmasını istedi. Moroğlu yazılı açıklamasında şunları söyledi.
“Düşünce özgürlüğünden yoksun olmak, düşündüğünü söyleyememek değil; hiç düşünememiş olmaktır…”
Sartre
İzmir’de, AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatma Seniha Nükhet Hotar’ın, Gazeteci Süleyman Gençel’in kişisel twetter ve facebook hesaplarında “sosyal medyada özel hayatı ihlal eden paylaşımlar” yaptığı iddiasıyla yaptığı suç duyurusu üzerine, İzmir polisi 2 saat içinde harekete geçmiş ve jet hızıyla ev araması-cep telefonu/bilgisayara el koyma gibi süreçler işletilmiş; Gençel gözaltına alınmış ve ifade ardından serbest kalmıştır.
Sayın Hotar, DEÜ kökenli bir akademisyen; Sayın Gençel, bir gazetecidir.
Özgürlüklerin, diğer kişilerin özgürlüklerini ihlal eden bir tarzda kullanılmasını da, “özel hayata vurarak”, buna “özgürlük” denilmesini de onaylamadığımı özellikle vurgulamak isterim.
Kızlı-erkekli öğrencilerin mesken dokunulmazlığını ve özel yaşam mahremiyetini savunmak nasıl hukuka dayanmaksa; bir siyasetçinin özel hayatının gizliliğine saygı göstermek de bir gazetecinin can güvenliğini ve soruşturmasının adalete uygun vicdanları zedelemeyecek tarzda yapılmasını istemek de hukuku savunmanın bir gereğidir.
Ancak sıradan bir yurttaş, sosyal medya üzerinden “hakarete uğradığı” ya da “özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiği” iddiasıyla savcılığa başvurduğunda, kolluk güçlerinin aynı hızda hareket edeceği ve soruşturmayı jet hızıyla yapmayacağı da bilinen bir gerçekliktir. Bu hız, iktidar partisinin İzmirli Genel Başkan Yardımcısı’nın, “Siyasetçi kimliğini” ve “iktidar gücünü”, hak aramada bir imtiyaz olarak kullanma alışkanlığının sonucudur. İzmir’de yaşayan, Gazeteci Süleyman Gençel’in son bir hafta içinde yaşadıklarına, özellikle 11 Kasım 2013 Pazartesi akşamüzeri Kemeraltı’ndaki bürosunda kimliği belirsiz bazı kişilerin yumruklu saldırısına uğramasına bakıldığında adaletin ve Gençel’in “can güvenliğinin tehdit altında” olduğu uyarısını yapmayı bir milletvekili olarak görev sayıyorum. İzmir’de kolluk güçlerinin, Gençel’e yönelik saldırının faillerini, “jet hızıyla” bulmasını istemek en doğal talebimizdir. Hak, hukuk sınırları içerisinde kullanıldığında haktır. Aksi takdirde, ona hak denilemez. Şiddete başvurarak korku salmak ise, aslında korkmanın ta kendisidir. Son bir haftada yaşanan, şu ana kadar iktidar partisi yöneticisinin “İlgim yok” şeklinde bir açıklamasına da rastlayamadığımız “ürkütücü edimler” içeren sürecin, hukuk sınırları içerisinde nihayetlenmesini ve İzmir’in “özgürlük ruhu”na halel getirmeyecek yaklaşımlar içermesini umar, saygılarımı sunarım.