Küçük yaşta bağımlılığa dikkat
İZMİR Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burcu Serim Demirgören, son günlerde özellikle sentetik uyuşturucu Bonzai ile ailelerin korkulu rüyası haline gelen madde bağımlılığı konusunda önemli uyarılarda bulundu.
Araştırmalara göre madde kullanımı ve bağımlılığının 10 yaşlar seviyesine inmesi, risk grubunun genişlemesi açısından da büyük bir tehlike oluşturuyor. Madde bağımlılığı konusunda ailelerin çocuklarını iyi gözlemlemesi gerektiğini belirten İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burcu Serim Demirgören, önemli uyarılarda bulundu. Araştırmaların, ergenlik ve erken yetişkinlik dönemindeki bireylerin madde bağımlılığına daha yatkın olduğunu gösterdiğini belirten Demirgören, madde kullanımına ne kadar erken başlanırsa bağımlılığın o kadar şiddetli olduğunu söyledi. Bağımlılığın, “durmadan kullanmak değil, kullanmaya başlayınca duramamak" olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Demirgören, “Araştırma sonuçları, madde kullanımına başlamada en önemli etmenin 'merak' olduğunu göstermektedir. Ergenlik döneminde dürtüsellik, heyecan arama, risk alma davranışları çok daha sık görülmekte, bu nedenle madde deneme açısından en riskli dönem ergenlik dönemi olmaktadır. Ayrıca madde kullanımı gençler arasında moda şeklinde yayılmakta, bu nedenle uyuşturucu satıcıları tarafından yeni maddeler türetilerek bu akım sürekli canlı tutulmaktadır" dedi.
Madde kullanan gençlerde, çevre ve arkadaş değişikliği, kimi zaman neşeli, sakin; kimi zaman öfkeli, saldırgan olma gibi duygudurum değişiklikleri, aile ilişkilerini azaltma, evde daha az bulunma, ev içinde yalnız kalmayı tercih etme, aşırı para harcama, kendine bakımının azalması, okul başarısında düşme, giderek okula, spora, hobilerine karşı ilgisini kaybetme, yalan söyleme, okuldan kaçma gibi davranış değişikliklerinin gözlenebileceğine dikkat çeken Demirgören, “Ayrıca uyku bozukluğu, dalgınlık, halsizlik, yorgunluk ve isteksizlik, beslenme bozukluğu ve kilo kaybı, gözlerde kanlanma, göz bebeklerinde daralma ya da genişleme, konuşma güçlüğü, sarhoşluk hali, ciltte leke, yara ve enjeksiyon izleri gibi fiziksel belirtiler de gözlenebilir" diye konuştu.
Kimlik oluşturma, bağımsız bir birey olarak kendini ortaya koyma gibi pek çok gelişimsel görevi engelleyen madde bağımlılığı konusunda sadece ailelerin değil okul yetkilileri ve güvenlik güçlerinin de sorumlulukları olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Demirgören “Okullarda madde kullanımının zararlarının anlatıldığı eğitimler düzenlemek, yazılı ve görsel medya aracılığıyla maddeyi denemeden önce çocuğu bilinçlendirmek ilk koruyucu yöntem olmalıdır. Ayrıca ebeveynlerin çocuklarıyla aralarında karşılıklı güven ilişkisi kurması, arkadaşlarıyla tanışması, çocuğunun boş zamanlarını nasıl değerlendirdiğiyle ilgili bilgi sahibi olması gerekmektedir" dedi.