Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Trabzon Milletvekili Koray Aydın, aşırı uç ve marjinal görünen grupların içerisinde devletin elinin olduğunu iddia ederek, Gezi Parkı olaylarında da marjinal grupların, halkın samimi ayağa kışkışını gölgelemek üzere yönlendirildiğini düşüncesinde olduğunu söyledi. Milletvekili Aydın, “Onları oraya gönderen, yönlendirenlerin bir takım istihbarat çalışmalarının olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında MHP’li Koray Aydın, Türkiye’de son günlerde ilginç olaylar yaşandığına dikkat çekti. Türkiye bu noktaya bir anda gelmedi, bir birikim sonucu geldiğini savunan Aydın, olayları, iktidarın baskısının oluşturduğu gaz patlaması olarak yorumladı. Taksim olaylarının resmin bütününden çıkan ibretlik bir vakıa olduğunu ifade eden Aydın, bu olayın aslında halkın bütün bu gerekçelerle isyan edişi olduğunu savundu. Aydın, bunu tetikleyen en önemli şeyin de; çözüm serici adı altında yürütülen bir takım çalışmalar olduğunu iddia etti.
Gezi Parkı’nda masum taleplerini dile getiren insanların karşılaştığı ‘polis şiddetinin’ de işin tetikleyicisi olduğunu anlatan Aydın, aşırı uç ve marjinal görünen grupların içerisinde devletin elinin olduğunu kaydetti. Aydın, “Onların içi ajan kaynar. Daha sonra onları Taksim’e yönlendiren iradenin de bu halka dayalı büyük tepkinin marjinalleştirilmesi projesinde AKP-PKK rol paylaşımının olduğunu düşünüyorum. Bunda da hiç tereddüt etmiyorum. Ara sıra çıkan Öcalan posterleri, 10-15 kişilik gruplarla, daha sonra tepkiyle hemen ortadan kaybolan şeyin bu tür faaliyetlerin bir ürünü olduğundan eminim. Yani halkın başkaldırışı hareketini farklı bir yere, farklı bir konsepte oturtmaya çalışan iktidar, PKK işbirliğinin bunu hazırladığını düşünüyorum.” diye konuştu.
Aydın, ‘Grupları yönlendiren devlet midir'’ sorusuna da, “Elbette. Ben marjinal grupların oraya halkın o samimi ayağa kışkışını gölgelemek üzere yönlendirildiğini düşünüyorum. Onları oraya gönderen, yönlendiren bir takım istihbarat çalışmalarının olduğunu düşünüyorum. Ve bu halkın belki de dünyaya örnek olabilecek bir başkaldırısını marjinalleştirme ve o grupların eline teslim etme gayretinin olduğunu düşünüyorum.” diye cevap verdi.
“HALKIN KARŞISINA HALKI ÇIKARTMAK, ATEŞLE OYNAMAKTIR”
Olayların ardından iktidarın yeni bir istismar projesi başlattığını iddia eden Aydın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üslubunu da eleştirdi. Aydın, ‘değişmem’ diyen Erdoğan’ın son eylem ve söylemlerinin nasıl bir değişim geçirdiğini gösterdiğini kaydetti. ‘Halkın karşısına halkı çıkartmak ateşle oynamaktır’ diyen Aydın, “Bu çok yanlış bir tavırdır. Ülkeyi yöneten insanların bu tür olaylar olduğunda yapması gereken; ortamı yumuşatıp, halkı anlayacak bir dil kullanmak, kendisine oy vermeyen yüzde 1’lik bile bir kitle olsa kendini onun yerine koyarak, onun hak ve hukukunu koruyacak bir anlayışın sergilenmesidir.” dedi.
GÖSTERİCİLERİN CAMİYE GİRMESİ
Göstericilerin Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’ne girmesine de değinen Aydın, “Öyle şeyler yaşadık ki, halkı kandırmak için her yol mübah. Başbakan sıkışıp, halkına zulmeden, zalim bir insan rolüne düşünce hemen istismara sığındı. ‘Efendim bilmem ne camisine girdiler ayaklarıyla, orada içki içtiler’. Caminin imamı, müezzini ‘yok’ diyor. Başbakan dönmüş müezzine, ‘tehdit ettiler de öyle konuşuyor’ diyor. Niye; dindar insanları kışkırtacak. Kendi zalimliğini, kendi zorbalığını örtecek. Arkasından döndü ‘başörtülü birine saldırdılar’ dedi, görüntülerle yayınlandı yok öyle bir şey. Yani yine dindar insanları, masum insanları, bu olup bitenden habersiz insanları manüple edebilecek, oyu düşen bir parti olarak onları yeniden etrafında tutabilmek için her yolu deneyen bir iktidarla karşı karşıyayız.” ifadelerin kullandı.
Milletvekili Aydın, eylemcilerin camiye girdiklerinin görüntülerle sabit olduğunu, bunu nasıl değerlendirdiğine dair soru üzerine de şu açıklamaya yaptı: “İnsanlar can havliyle kaçmış camiye girmişler. Zaten müezzin, ‘kapıyı ben açtım, içeri ben aldım’ diyor. İnsanlar hayatlarını, canlarını kurtarmak için oraya girmişler. Cami aynı zamanda ibadet yeri, aynı zamanda sığınma yeri, aynı zamanda konuşma, tartışma yeridir. Tarih boyunca de böyle bir fonksiyon ifa etmiştir. Ben o caminin imamına, kapıları açarak onlara içeri alan müezzine, o insanlar dinsiz bile olsalar, öyle kabul edelim, yani bir isyan ülkesinde olsa da camiye sığınsalar, bu İslam’ın hoşgörü ve adalet anlayışının gereğidir. O imam ve müezzinde İslam’ı iyi özümsedikleri için gereğini yapmışlardır. Benim burada yaptığım vurgu; Başbakan'ın bir kışkırtma, kendi tabanının bununla bir arada tutma gayretinedir. Bunun özellikle üzerinde duruyorum. Çünkü bu çok tehlikeli bir şey.”
“AYASOFYA MÜZE OLARAK KALSIN”
Aydın, Trabzon’da müze olarak kullanılan Ayasofya’nın cami olarak kullanıma açılacağı tartışmalarıyla ilgili bir soruya da, “Türkiye’nin o kadar çok işi var ki, iş Ayasofya’nın cami olup olmamasına kaldıysa yandık. Her tarafı cami yapıyoruz, zaten sıkıntımız yok. En iyilerini, en mükemmellerini yapıyoruz. Bana göre orası müze olarak kalsın.” şeklinde cevap verdi.