









Gelecek Partisi İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Kâtip Üyesi Mustafa Bilici, 28. Yasama Dönemi’nin ilk iki yılına ilişkin faaliyet raporunu kamuoyuna sundu. 270’in üzerinde yazılı soru önergesi, 14 özgün kanun teklifi ve 52 Genel Kurul konuşmasıyla Meclis’te en fazla söz alan ve önerge veren İzmir milletvekili oldu.
Bilici, “Bu Meclis’i noter masasına çevirmek isteyenlere karşı, biz halkın kürsüsünü kurduk. Torba yasalarla Meclis’in devre dışı bırakılmasına, keyfi uygulamalara, sansüre, adaletsizliğe ve yoksulluğun yönetilmesine karşı susmadık; çözüm önerilerimizi halkın kürsüsünden dile getirdik.” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik kriz derinleşti, Meclis halktan koptu; biz sokağın sesini kürsüye taşıdık”
Bilici, konuşmalarında ve önergelerinde halkın gerçek gündeminden kopmayan bir siyaset yürüttüklerinin altını çizerek; en düşük emekli maaşının 23 bin TL olması, bayram ikramiyelerinin artırılması, asgari ücrete ara zam yapılması ve TÜİK’in manipülasyonlarına son verilmesi gibi çok sayıda ekonomik adım için öneriler sunduklarını belirtti. “İtibardan tasarruf etmeyen iktidar, emeklinin itibarından tasarruf ediyor. Biz buna seyirci kalmadık.” dedi.
“Yoksulluk değil, yoksullaştırma politikası uygulanıyor”
Soru önergelerinde en çok işlediği konuların başında hayat pahalılığı, bölgesel gelir eşitsizliği ve sosyal yardımların keyfî dağıtımı geldiğini vurgulayan Bilici, gıda ve kira enflasyonu karşısında yurttaşın korunmadığını belirtti. Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan politikaların halkı daha da yoksullaştırdığına dikkat çekti.
“Tarımda üretici değil, ithalat lobileri korunuyor”
Tarım politikalarına sert eleştiriler yönelten Bilici, çiftçinin sahipsiz bırakıldığını belirterek; tarımsal elektrik giderlerinin desteklenmesi, ithalat politikalarının gözden geçirilmesi ve çiftçilerin ürün randevularında yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi için Meclis’e çok sayıda soru önergesi ve kanun teklifi sundu. “Kendi çiftçisine destek vermeyen iktidar, Sudan’da tarım yapma peşinde” diyerek iktidarın tercihlerini sorguladı.
“Eğitimde fırsat eşitliği yok, mülakatla torpil kurumsallaşıyor”
Mustafa Bilici, Millî Eğitim Akademisi kurulması, öğretmenlik meslek kanunu ve mülakatla atama uygulamalarına karşı hem konuşmalar yaptı hem de kanun teklifleri sundu. “Sadakat liyakatin, torpil hakkaniyetin önüne geçiyor. Gençlerimizin geleceği, kadrolu eş-dost düzenine feda ediliyor” ifadeleriyle sistemi eleştirdi.
“Yargı bağımsız değil, talimatla karar veren bir aparat haline geldi”
Bilici, Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmaması, tutuklamanın cezaya dönüşmesi, Adalet Akademisi’nin siyasi kadrolaşmaya hizmet etmesi gibi birçok başlıkta yargı krizine dikkat çekti. “Adaletin olmadığı yerde zulüm, hukukun sustuğu yerde keyfilik vardır. Meclis bu adaletsizliğe kör kalamaz” dedi.
“5651 sayılı sansür yasasını kaldırmak için teklif verdik”
5651 sayılı Kanunun tümden kaldırılmasına ilişkin kanun teklifini Meclis’e sunan Bilici, özellikle sosyal medya hesaplarına yönelik keyfi erişim engellerinin ifade özgürlüğünü hedef aldığını belirtti. “Yurttaş, dijital ortamda potansiyel suçlu gibi görülemez. Bu çağda sansürle demokrasi inşa edilemez” dedi.
“Depremzede mükellefler unutulmadı, Meclis’e özel yasa teklifi sunduk”
6 Şubat depremlerinin ardından bölgedeki esnaf ve işletmelerin yaşadığı ekonomik tahribatı hatırlatan Bilici, deprem bölgelerinde beş yıllık mücbir sebep hâli ilan edilmesi için yasa teklifi verdi. “Afet sonrası yalnızca enkaz kaldırmak yetmez, hayatı yeniden kurmak gerekir” diyerek sosyal devleti göreve çağırdı.
“Her meslek grubu için adalet istedik”
Bilici, mali müşavirlere yeşil pasaport hakkı verilmesi, emekli eczacı ve veteriner hekimlerin maaş adaletsizliğinin giderilmesi, fiili hizmet süresi hakkının yeniden tanınması gibi birçok meslek grubuna yönelik çözüm önerileri geliştirdi. “Devlet, kendi insan kaynağını tüketen değil yaşatan bir anlayışla yönetilmelidir” dedi.
“İklim Kanunu, çevre hakları ve maden yağmasına karşı ses yükselttik”
İliç faciasının hemen ardından gündeme getirilen Maden Kanunu’na karşı sert muhalefet gösteren Bilici, yerel yönetimlerin yetkisini ortadan kaldıran düzenlemelerin çevre politikalarını felç ettiğini vurguladı. İklim Kanunu’nun rantı değil doğayı öncelemesi gerektiğini belirtti.