Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda bugün düzenlenen İş Dünyası ile İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı 20 yılın zirvesindeki yüzde 61,14'lük enflasyonla ilgili açıklamalarda bulundu. Yıl sonunda enflasyonda kalıcı düşüş beklediklerini kaydeden Nebati, şunları söyledi:
“SALGIN BİTTİ DERKEN SAVAŞ ÇIKTI: İki yıl süren salgın Türkiye'ye çok şey kazandırdı. Küresel bir merkez, tam bir üretim merkezi oldu. Bu salgın tam bitti derken ardından savaş çıktı. Savaş, emtia fiyatlarının tam normalleşeceği dönemde tekrar yükselmesine neden oldu. Yükselen enflasyon ve oluşan belirsizlik nedeniyle de küresel ekonominin bir miktar yavaşlamasına sebep oldu. Birçok uluslararası kuruluş büyüme tahminlerini aşağı doğru güncelliyor. Savaşın ne kadar süreceği ekonomik faaliyet üzerinde belirleyici olacaktır. Küresel düzeyde enerji ve diğer emtia fiyatları, ABD'de son 40 yılın en yüksek düzeyine çıktı. Enflasyon oranı ise ABD’de 35 yılın en yüksek düzeyine ulaştı. Örneğin şubat ayında İspanya'da üretici fiyatları yıllık bazda yüzde 41’e yakın artmıştır.
İSTİHDAMIMIZI 2,1 MİLYON KİŞİ ARTIRMAYI BAŞARDIK: Dünyanın birçok ülkesi enflasyonla mücadele için çözüm üretmeye çalışıyor. 2021 yılında dünya küresel salgını etkileri tam anlamıyla atlatılamamışken toplumumuzun tüm kesimlerine dokunan desteklerimiz ve firmalarımız ile insanlarımızın özverili çalışmaları neticesinde yüzde 11 büyümüştür. Yüksek büyüme oranları tabii ki istihdam piyasasına da olumlu yansıdı. 2021 yılında toplam istihdamımızı 2,1 milyon kişi artırmayı başardık.
İHRACATTA 225 MİLYAR DOLARI AŞAN TARİHİ BİR REKORA İMZA ATTIK: Mevsimsel düzeltilmiş istihdam, 29,9 milyon ile salgın öncesi dönemin oldukça üzerinde seyretmektedir. Salgın döneminde dünyada ortaya çıkan olumsuz ticaret koşullarına rağmen 2021 yılında ihracatta 225 milyar doları aşan tarihi bir rekora imza attık. Mart ayında da ihracatımız, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 20 artarak 22,7 milyar dolar olarak tüm zamanların mart ayı rekorunu kırmıştır. 2021 yılında salgından en çok etkilenen sektörlerden birisi turizm sektörü oldu. Bu sektör için de 2021 yılı başarılı geçmiştir. Geçtiğimiz yıl ülkemizi 30 milyon kişi ziyaret etmiş, 24,5 milyar dolar turizm geliri elde edilmiştir. Böylelikle Türkiye, 2021 yılında dünyada birçok rakibini geride bırakarak turizmde lider ülkelerden birisi olmuştur.
CARİ İŞLEMLER DENGESİNDE KAYDA DEĞER BİR İYİLEŞME YAŞANMIŞTIR: 2021 yılında, güçlü ihracat, turizm gelirlerindeki toparlanma ve altın ithalatındaki normalleşme sayesinde cari işlemler dengesinde kayda değer bir iyileşme yaşanmıştır. Son iki yıldır salgın nedeniyle olağanüstü dönem yaşayan ve bunu derin hisseden bir çağdaşlar grubuyuz. Dünya ekonomisi Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle bir kez daha sarsıldı. Savaşın trajik bireysel ve toplumsal etkilerinin yanı sıra ekonomik etkileri de tüm dünyayı etkisi altına aldı. Özellikle tarım ve enerji ürünlerinde yaşanan tedarik sıkıntıları, ülkeler üzerinde enflasyonist baskıyı daha da arttırdı. Sayın Cumhurbaşkanımızın da liderliğinde ev sahipliği yaptığımız müzakere olumlu sonuçlanacak, iki ülke arasında barış en kısa sürede sağlanacaktır.
SIKINTILARIN ETKİSİNİ EN AZA İNDİREBİLMEK İÇİN ADIMLAR ATMAYA DEVAM EDİYORUZ: Küresel düzeyde yaşanan emtia fiyat artışları ve arz sıkıntılarının etkisini en aza indirebilmek için adımlar atmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede bu yıl tarım desteklerini 29 milyar liraya çıkardık. Atıl tarım arazilerinin tarımsal üretime kazandırılması için yatırımların yüzde 75’ine kadar destek verilmesine yönelik düzenlemeler yaptık. Tarımsal sulamada kullanılan elektriğin güneş enerjisiyle sağlanması için GES projelerine Ziraat Bankası vasıtasıyla bir yıl ödemesiz 8 yıl vadeli kredi desteği ya da kredi kullanmak istemeyen çiftçimizin yüzde 50’ye kadar hibe desteğini sağlayarak yola çıktık.
ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİMİZE KATKI SAĞLAYACAK YATIRIMLARA DA DEVAM EDİYORUZ: İhracatçılarımızın ürün pazar çeşitliliği, pazar ve ürün değiştirme kabiliyetleri sayesinde savaşın ihracatımıza etkisinin sınırlı olacağını beklesek de ihracatçılarımıza yönelik tedbirler almayı ihmal etmedik. Diğer yandan enerji arz güvenliğimize katkı sağlayacak yatırımlara da devam ediyoruz. Toplam enerji üretiminde yenilenebilir enerji payımızı yüzde 3,9’a çıkardık. Bu alandaki potansiyellerimizi giderek artıracak düzenlemeleri hayata geçirdik. Karadeniz'de bulunan mesken ve konutlarımızın 30 yıllık ihtiyaçlarını karşılayacak doğal gazın bir an evvel çıkarılıp vatandaşlarımızın kullanımına sunulması için de çalışmalarımız devam ediyor.
ARZ YÖNLÜ UNSURLAR ENFLASYONUN YÜKSELMESİNDE ETKİLİ OLMAKTADIR: Dünya ekonomilerinin son dönemde en büyük sorunu artan enflasyon. Bu sorun her geçen gün, her geçen ay, yılları daha da geriye götürüyor. Ülkemizde de özellikle ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşmalarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal ve emtia fiyatlarındaki artış, tedarik sürecindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar enflasyonun yükselmesinde etkili olmaktadır.
ENFLASYON, FAİZ VE KUR BU ÖNEMLİ BİR KISKAÇ: Bizler, mart ayı itibariyle yüzde 61,1 seviyesine yükselen enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, fiyat istikrarını sürdürebilir şekilde sağlamak noktasında kararlı adımlar atmaktayız. Bu amaçla öncelikle kur korumalı mevduat ve katılım hesabı ve bununla sunulan çeşitli finansal enstrümanlar ile döviz kurlarındaki oynaklığı kısa zamanda giderdik. Enflasyon, faiz ve kur önemli bir kıskaç. Bu üç alanda birincisi kurların stabil hale getirilmesi.
BANKACILIK SİSTEMİMİZ DAHA GÜÇLÜ BİR HALE GELDİ: Kur korumalı TL mevduat ve katılım hesapları ile döviz kurunda stabilizasyon sağlandı. İş ve yatırım ortamında öngörülebilirliği artırdık. Enflasyon üzerindeki kur baskısını azalttık. TL mevduatlarındaki vadeyi 24 günden 29 güne çıkardık. Bankacılık sistemimiz daha güçlü bir hale geldi. Kur korumalı mevzuat hesaplarının en net ve güçlü etkisini, ne kadar doğru karar almış olduğumuzu aslında Rusya-Ukrayna krizi ve savaşında petrol fiyatlarındaki yükseliş, Fed'in faiz artırımı kararına rağmen kurun stabil durumunu korumasıyla görmüş olduk.
KKM’LERDEKİ BAKİYE 1 NİSAN İTİBARİYLE 695 MİLYAR TÜRK LİRASINA ULAŞTI: Kur korumalı mevduata ilk girenlerin vadelerin 23 Mart itibarıyla dolmasıyla birlikte hesap sahipleri getirilerini almaya başladılar. Bu tarihte 596 milyar lira olan kur korumalı mevduat hesaplarındaki bakiye, 1 Nisan itibariyle 695 milyar Türk lirasına ulaşmış durumda. Ne demek bu? Vatandaş, firmalar, tüzel kişiler, YUVAM hesabı dahil olmak üzere ulusal, uluslararası yerleşimlerimiz bu konuda güven duyup işlemlerini yapıyorlar. ‘23 Mart şöyle olacak, böyle olacak’ diye malum gene birtakım spekülatif söylemler vardı. Döviz kurlarında stabilizasyon en iyi şekilde yürüyor.
ENFLASYON ŞU ANDA YÜZDE 60'IN ÜZERİNDE: Kur korumalı mevduatın da etkisiyle birlikte kur ve faiz sarmalından çıktık. Enflasyon şu anda yüzde 60'ın üzerinde, problem mi? Problem. Ama faiz kıskacından da çıkarttık. Enflasyonun üzerinde faiz oranıyla işlem yapılmıyor. Bankacılık sektöründe selektif kur politikaları ile iş dünyasının önünü açacak adımlar atılıyor. Böylece enflasyonun en önemli belirleyicisi olan döviz kurunda serbest piyasa koşulları içerisinde istikrarı sağlamış olduk. Enflasyonun, diğer önemli belirleyicisi olan beklentilerdeki düzelmeye yönelik atacağımız adımlar ile yıl sonunda makul bir seviyeye geldiğini hep birlikte göreceğiz.
ENFLASYON SARMALINDAN ÇIKACAĞIMIZ DÖNEME GİRECEĞİZ: Piyasa canlı, işler elhamdülillah iyi. Kapasite kullanım oranları 79-80’lerde. Ticaret iyi. Bundan sonra yapmamız gereken şey, fiyatlardaki davranış bozukluğunun giderilmesi. Makro ekonomik göstergelerdeki iyileşmelerle yatay bir geçişten sonra enflasyon sarmalından çıkacağımız döneme gireceğiz. Üç tane ayağımız var. Döviz kuru, üstesinden geldik. Faiz, üstesinden geldik. Ekonomik kararların belli bir süreye ihtiyacı var. Türk Ekonomik Modeli devreye girdiğinde kur riskini aldı. Şimdi bunu ve etkilerini yaşıyoruz.
VERİM PATLAMASI OLACAK: Bundan sonraki süreçte iyileşmeler gerçekleşecek. Havalar çok iyi gitti. Verim patlaması olacak. Ticaret canlı. İnşallah savaş bir an önce bitecek, turizm gelirlerimiz, beklentilerimizin de ötesine gidecek. Bütün bunlarla birlikte üçüncü ve en büyük problem olarak duran önümüzde enflasyonla ilgili mücadelenin çok önemli bir ayağı olan bireylerin davranışsal değişimlerini düzeltecek adımlar atmak olacaktır. Bunları yaptığımız andan itibaren ki yapıyoruz, yıl sonunda beklentilerimize uygun bir şekilde bir enflasyon düşüşünü hep beraber yaşayacağız. Zor bir süreç. Zorluğun farkındayız. Bizi kastığını, gerdiğini biliyoruz. İnanç, kararlılık ve güven. Değerli dostlar, 20 Aralık'ta ‘döviz şuraya kadar gidecek’ diye karalar bağlayanlar vardı. Etkilerini bakın görüyoruz. Faiz ‘artırılmadan olmaz’ diyenler vardı. O da tamam. Piyasa artık faiz oranlarının nerede olması gerektiğini çok iyi bir şekilde takip ediyor. Yönetiliyor ve yönlendiriyor. Enflasyon; bununla ilgili yapılması gereken şeyleri hep beraber yapacağız. Hayat pahalılığı karşısında milletimizi korumaya devam edeceğiz.
FAHİŞ FİYAT UYGULAYAN İŞLETMELERİ DE YAKİNEN DENETLİYORUZ: Üretim, toptan ve perakende aşamalarının tamamında KDV’yi yüzde 8’den 1’e düşürdük. Deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, peçete ve bebek bezi gibi temel ihtiyaç ürünlerinde ve yeme içme hizmetlerinde KDV oranını yüzde 18’den 8’e indirdik. Kurduğumuz enflasyonla mücadele timleri, bu indirimlerin etiketlere yansıyıp yansımadığını kontrol etmektedir. Fahiş fiyat uygulayan işletmeleri de yakinen denetliyoruz. Enflasyon, davranışlarda bozukluğa sebep olmuştur. Beklentilerini ‘enflasyon daha da yükselecek’ kurgusu üzerine kuranlar ve bunun üzerinden fahiş fiyat uygulayan işletmeler takibimiz altındadır. Bu kapsamda 40 bini aşkın işletme bakanlığımızca bizzat saha denetimine tabi tutulmuştur. Fahiş fiyat, fiyat manipülasyonu ve stokçuluğa asla izin vermeyeceğiz. KDV indirimlerinin etiketlere yansıması mutlak surette sağlanacaktır.
BOTAŞ MAALESEF ZAM YAPMAK ZORUNDA KALDI: Enerji maliyetlerinin vatandaşlarımız üzerindeki etkisini azaltmayı teminen elektrik tarifeleri üzerindeki KDV oranını düşürdük. Bazı bakliyat ürünlerine, yemlik ürünlere, karkas et ve yağlık bitkilere ihracat kısıtlaması getirdik. Bitkisel yağlarda 30 Haziran'a kadar da gümrük vergisini sıfırladık. Tarım ürünlerine yönelik erken uyarı sistemi ve bu süreçte bunun takibi noktasında da fiyat istikrar komitemiz ile her ay bu gündem konularını tek tek masaya yatırarak düzenli olarak takip ediyoruz. Küresel piyasalarda enerji fiyatlarında görülen yükseliş dolayısıyla BOTAŞ maalesef konutlarda kullanılan doğal gaza yüzde 35, elektrik üretimi için kullanılan doğal gaz yüzde 44,3 ve elektrik üretimi dışında kullanılan doğal gazda yüzde 50 fiyat artışı yapmak zorunda kaldı. Bu fiyat artışları sonrasında bile hane halkımızın kullandığı doğal gazda devletimizin süspansiyon oranı nisan ayında yüzde 78 seviyesindedir. İki yıldır, son yüzyılın en büyük salgını, tüm dünya ekonomisini durduran problemlerin vatandaşa hissettirilmemesi noktasında her türlü adım atılmıştır. Kamu elinden gelen her türlü gayreti ortaya koymuş ve bu sayede de Türkiye'de salgının hissedilmesini en aza indiren sonuçlar elde edilmiştir.”(ANKA)