“Tutuklu öğrencilerin ailelerini dinleyen Özel, ‘Askerlik arkadaşımı arayayım’ diyerek telefona uzandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u aradı. Bakan telefonu hemen açtı. 1 Mayıs eylemine katıldı diye tutuklanan öğrencilerin durumunu, çocukların sınavlarına giremediğini, ceza alsalar dahi yatarı olmayan bir suçlama nedeniyle eğitim hayatlarının zarar gördüğünü ve serbest bırakılmaları gerektiğini söyledi. Adalet bakanı, sorunun çözümü için elinden geleni yapacağını söyleyerek kapattı.”
Terkoğlu, Özel’in telefonundan bir gün sonra 29 Mayıs’ta savcı M.Ü.’nün kendi talebiyle tutuklanan üç öğrenci için bir anda görüş değiştirdiğini yazdı. Savcı, dört gündür tutuklu olan A.K.G., B.Y., Ö.B. adlı öğrenciler için “tutuklulukta geçen sürenin yeterli” olması gerekçesiyle tahliye talebinde bulundu. Öğrenciler serbest bırakıldı. Savcı, tahliye talebinde öğrenciliğin özellikle altını çizdi: “Şüphelilerin öğrenci olduğu, öğrenci belgelerini ibraz ettikleri...”
Terkoğlu, sonrasında yaşananları da şöyle aktardı:
“Öğrencilerin serbest bırakılması için başvuran savcı, aynı anda iddianameleri yazıp mahkemelere göndermişti. İddianamelerin tarihi Özel-Tunç görüşme günüyle aynıydı. Mahkemelere yolladığı iki ayrı iddianameyi işaret ederek ‘Buradan sonrası mahkemenin kararı’ diyordu. İddianameyi kabul eden 44. Asliye Ceza Mahkemesi, tensip zaptında tutukluluğa devam dedi.
‘Buraya kadarmış’ umutsuzluğu yayılıyordu ki yeni bir gelişme daha yaşandı. Sanki bir el yine ‘Devam’ demişti. 25. Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi reddederek geri gönderdi. Böylece henüz iddianamesi yazılmayanlar ve geri dönen dosyadakilerin bir kısmıyla birlikte toplam 13 öğrenci tahliye edildi.” (T24 HABER)