Bugün gelene kapımız sonuna kadar açık. Burası baba evi, önünde durup kimseye bugüne kadar neredeydin, sen gittin de bize neler ettin demeyiz, dedirmeyiz. Bu evin tapusu bir kişiye kayıtlı o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Bu ülkenin kurtarıcısını, bu ülkenin kurucusunu seven, onun sayesinde 5 vakit ezanları dinleyen, onun sayesinde dalgalanan al bayrağın altında İstiklal Marşı dinlerken yüreği ‘pır pır’ eden herkese diyoruz ki Gazi Mustafa Kemal’in baba evinde çorba kaynamaktadır, bacası tütmektedir yeriniz bu evin baş köşesidir” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Çorum İl Başkanlığı'nda konuştu. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Özel, özetle şunları söyledi:
“BUGÜN GELENE KAPIMIZ SONUNA KADAR AÇIK”
“Bugün alınamayan pahalı gübre yüzünden düşük verimle üretim yapmak zorunda olan çiftçi böyle olmasını istemezdi. Bir kilo süt satıp bir kilo yem alınamayan günlerde hayvanlarını ağlaya ağlaya kesime götüren hayvancılar bugünleri istemezdi. Bugün gelinen noktada ayın sonunu değil, ayın 15’ini getiremeyen emekliler ülke bu hale düşsün istemezdi. Pandemide unutulan, siftahsız bırakılan borç altında kalan hala belini doğrultamayan esnaf bugünleri istemezdi. Bütün dünyanın hayal kurduğu bir ülkenin gençlerinin yüzde 76’sı dışarıda hayal kuruyorsa Ak Partili de olsa MHP’li de olsa o partilere geçmişte oy verenler evlatları bu kadar geleceklerinden umutsuz olsun istemezlerdi.
O yüzden bugün gelene kapımız sonuna kadar açık. Burası baba evi, önünde durup kimseye bugüne kadar neredeydin, sen gittin de bize neler ettin demeyiz, dedirmeyiz. Bu evin tapusu bir kişiye kayıtlı o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Bu ülkenin kurtarıcısını, bu ülkenin kurucusunu seven, onun sayesinde 5 vakit ezanları dinleyen, onun sayesinde dalgalanan al bayrağın altında İstiklal Marşı dinlerken yüreği ‘pır pır’ eden herkese diyoruz ki Gazi Mustafa Kemal’in baba evinde çorba kaynamaktadır, bacası tütmektedir yeriniz bu evin baş köşesidir.
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Çorum il başkanlığımızdan bir kez daha sesleniyoruz ki; yüzyıl önce nasıl hep birlikte olduysak, hep birlikte başardıysak yine hep birlikte olacağız. Bu yokluklar, yoksulluklar bu acılar bu sıkıntılar bu ötekileştirmeler, itilip kakılmalar, yurtdışında itibarsızlaştırmalar, ilkesiz dış politika, göçmen sorunu hepsini birden hep birlikte aşacağız.
“HATALI SİYASETLER, SİYASETSİZLİKLER, TESLİMİYETÇİLİKLER VE YANLIŞ DIŞ POLİTİKA BİZİ BU NOKTAYA GETİRDİ”
Geçtiğimiz Pazar günü Türkiye’nin göz bebeğinde, göz bebeğinin de en önemli yerinde İstanbul’un İstiklal Caddesi’nde bomba patladı. Altı insanımız hayatını kaybetti, yüreğimize altı kere ateş düştü, hepimizin içi yanıyor. Geldiğimiz noktada vatandaşımız bu terör saldırısından dolayı büyük bir kaygı, büyük bir endişe içinde. Bir yandan biz üzüntümüzü dile getiriyoruz ama vatandaş; ‘bu niye oldu’ diyor. İktidar da ‘bu konuda konuşmasın kimse’ diyor. Hatta ilk günlerde sosyal medyayı kapattılar. ‘Susun, bu konuda siyaset yapmayın. Bu konuda siyaset olmaz.’ Bu konuda siyaset olmaz değil, siyaset bunlar bir daha yaşanmasın diye yapılır zaten. Bu konudaki hatalı siyasetler, siyasetsizlikler, teslimiyetçilikler ve yanlış dış politika bizi bu noktaya getirdi.
Patlama olduğu anda devlet bu konuda ne diyecek diye bekledik. Şununla övündüler: ‘Biz patlamadan 10 saat sonra suçluyu yakaladık, ona yardım edenleri yakaladık’ diyorlar. Amasra maden faciasında da ‘42 şehidimizi en kısa sürede çıkardık. Soma gibi uzatmadık. Çok iyi oldu, çok başarılıyız’ dediler. Maden patlayıp şehitleri çıkarınca başarılı olmuyorsunuz. Almanya gibi 1970’lerden beri hiç kaza olmayınca başarılı oluyorsunuz. Saldırganı 10 saat sonra yakalamak başarı değil, o patlamayı hiç yaptırmamak başarıdır. O patlamayı gerçekleştiren kişi buraya nasıl geldi Afrin’den geldi. Bugün ifade değiştirmiş Soylu, ‘Mümbiç’ten geldi.’ Türkiye’de 975 ilçemizde ‘sınır namustur’ yazıyor. Biz bunu söyleyince laf eden Süleyman Soylu, bize laf eden Recep Tayyip Erdoğan kevgire çevirdiği sınırdan girenlerin sorumluluğunu taşımalıdır.
“BUGÜN TÜRKİYE TERÖR ÖRGÜTLERİNİN GİZLEDİĞİ HÜCRELERDEKİ TERÖRİSTLERİN FİNK ATTIĞI BİR YERDİR”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk vasiyet niteliğinde üç şey söyledi. Komşunun toprak bütünlüğüne saygılı olacaksın bu bir, iki komşundaki devlet dışı unsurları asla muhatap almayacaksın, üçüncüsü komşunun iç işlerine karışmayacaksın. Emevi Camii’ne gidip orada namaz kılma hayalleri ve bunu söylemekle, oradakileri getir, eğit, donat, yolla savaşsın diyerek orada bir iç savaş ordusu yetiştirip yollamakta ve orada taraf olmak Türkiye’ye milyonlarca sığınmacıyı kazandırdı. Ayrıca Afganistan’daki yanlış politikalar ve İran sınırındaki gevşeklik Türkiye’ye 6 milyonun üzerindeki sığınmacıyı getirdi. Kimin geldiği belli değil. Aylarca, yıllarca bir tek kayıt tutulmadan girdiler.
Bugün Türkiye bir; terör örgütlerinin istihbarat ve günü geldiğinde eylem yapmak üzere uyuttuğu, gizlediği hücrelerdeki teröristlerin fink attığı bir yerdir. İkincisi de uyuşturucu baronlarının fink attığı bir yerdir. İkisi de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kötü politikalarının bir ürünü olarak karşımızdadır. Bugün gelinen noktada ‘Esad’la görüşeceğiz’ başta Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kuruluşlar ki bu göçmen sorunu asıl onların sorunudur.
Çünkü hedef ülke onlar, oralara gitmek için Türkiye’ye geçiyorlar ama Türkiye açık kapıyla onları alıyor sonra da Merkel’le kurban pazarlığı yapar gibi el sallayıp üç artı üç Euro karşılığında bunca sığınmacıyı burada tutuyor. Sonra diyorlar ki, ‘Merkel ilk üçü verdi, ikinci üçü vermedi kavga dövüş biz dört aldık bugüne kadar 55 milyar Euro para harcadık.’ Bizim yoksulumuz, bizim işsizimiz bize yetecekken biz o parayla onları doyurabilecek, onları işe yerleştirebilecekken kötü dış politikanın sonucu böyle bir göçmen meselesiyle karşı karşıyayız.
“YAPILACAK SİL BAŞTAN; SEÇİMDE SENİ SİLİP BAŞTAN BİR CUMHURİYET HÜKÜMETİ KURMAKTIR”
Avrupa Birliği, Amerika ve bütün dünya bu sorunun ortaya çıkmasından sorumludurlar vesayet savaşları yüzünden, vekalet savaşları yüzünden ve ortaya kalkmasında onların finansmanı, Türkiye’nin Suriye rejimiyle görüşmesi sadece öyle göstermelik biriket evler değil, dikmek istedikleri şehirlerinde ev, okul, iş garantisiyle bütün sığınmacılar iki yıl içinde memleketlerine dönecek. Suriye rejiminden CHP’nin bu yaklaşımına herhangi bir itiraz gelmezken, dünyadaki tüm muhataplarımız bu işin böyle çözülmesinden memnuniyet duyacakken bir bakıyorsunuz Süleyman Soylu göz boyamak için patlamanın olduğu gün orada biriket ev dağıtıyor.
Recep Tayyip Erdoğan’da bize dün diyor ki, ‘Haziran seçiminden sonra Esad’la sil baştan yapabiliriz. Temiz bir sayfa açabiliriz.’ 6 milyon sığınmacı buraya gelene kadar, bize bunları yaşatana kadar sen neden bunu yapıyorsun? Yapılacak sil baştan; seçimde seni silip baştan bir Cumhuriyet hükümeti kurmaktır. Baştan bir demokrasi kurmaktır. Bütün yaşananlardan ‘benim ben, her şeyi ben yaptım’ diyen Recep Tayyip Erdoğan sorumludur.
Parlamenter sistem mutabakat metni doğrultusunda 28 Kasım’da kamuoyuna çok önemli bir açıklama yapılacak. Türkiye nasıl yönetilecek, Meclis’te geçiş döneminde neler olacak, bundan sonra bağımsız yargı, gerçekten bağımsız basın çalışanların patronlardan, patronların devletten bağımsızlığının nasıl sağlanacağı, namuslu, şeffaf Kamu İhale Kanunu’yla yapılacak ihaleler, yoksulluğun nasıl sona erdirileceği, milletin yüzünün nasıl güldürüleceği ve nasıl gençlerin yurt dışında değil bu güzel ülkede geleceklerinin hayalini kuracakları, istedikleri zaman gidecekleri, istedikleri zaman gelecekleri Türkiye’nin kaçılan değil, dünyadaki gençlerin merak edip gelmek isteyeceği bir ülkeye nasıl dönüşeceği Altılı Masa ve partimizin önümüzdeki dönemlerde açık, net, şeffaf, somut şekilde ilan edeceği programlarıyla izlenecek. Bizi izlemeye devam etsinler. Taklit edebilen etsin, yetişemeyen peşimizden gelsin.”