Eski Tunceli Milletvekili Kamer Genç, 8’inci ölüm yıl dönümünde Tunceli Nazımiye’deki mezarı başında anıldı. Anma törenine CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yanı sıra CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç ve Nazımiye Belediye Başkanı Cafer Kırmızıçiçek ve Kamer Genç’in eşi Sevim Genç de katıldı. Törende, saygı duruşunda bulunuldu ardından dua okundu. Konuşmalar yapıldı ve Kamer Genç’in mezarına karanfil bırakıldı.
SEVİM GENÇ: “ÜLKESİNE DAİMA BÜYÜK BİR SAYGI, BÜYÜK BİR HÜRMETLE HİZMET ETTİ”
Kamer Genç’in eşi Sevim Genç, şunları söyledi:
“Eşim, ülkesi için hayatını ortaya koydu, kendisini feda etti. Mücadelesinden vazgeçmedi ömrü boyunca. Hastalığında bile ‘Ülkem elden gidiyor’ diye üzülerek anıyordu. Ülkesindeki insanların daima varlık içinde, müreffeh ve mutlulukla yaşamasını isteyen biriydi. Onun için ülkesine daima büyük bir saygı, büyük bir hürmetle hizmet etti. Eşimi saygıyla anıyorum. Allah rahmet eylesin.”
"BUGÜN 8’İNCİ KEZ AYNI TARİHTE, AYNI GÜNDE BURADAYIZ”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise şöyle konuştu:
“Büyük bir heyecan, büyük bir gurur içindeyim. 2016 yılının Ocak ayında bugün Sevgili Veli Ağbaba ve Nurettin Demir ile -her ikisi yine iki yanımda- Kamer Ağabeyimize verdiğimiz sözü yerine getirmek üzere, 2 metrelik karın arasından buraya ulaşarak kendisini söz verdiğimiz gibi ellerimizle yerine teslim etmiştik. O günden sonra bugün 8’inci kez aynı tarihte, aynı günde buradayız. Hangi makamda, hangi görevde, hangi mevkide olacak olursak olalım yine kendisinin ölüm yıl dönümünde Allah sağlık verdikçe, bir başka engel olmadıkça burada olacağız. Ben son 9 yıldır, 22 Ocak günlerinde Veli Ağbaba, Nurettin Demir ve Sevim Abla ile birlikte buradayım. Bundan öncekilerde CHP Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili sıfatıyla buradaydım, bugün partinin Genel Başkanı olarak buradayım. CHP’de genel başkanlık şöyle bir sıfattır: 1 milyon 600 bin üye bu makama layıktır. İçlerinden birisi bu görevi yapar. Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın, Bülent Ecevit’in koltuğunda tüm CHP’liler adına oturur.
"UNUTMAMAYA VE UNUTTURMAMAYA ÇALIŞIYORUZ SÖZ VERDİĞİMİZ GİBİ”
Ve böyle günlerde, burada Genel Başkan’ın varlığı bütün CHP’lilerin varlığı demektir. Ben bugün partimin en yeni kaydolmuş, 18 yaşını yeni doldurmuş üyesinden en kıdemli 100 yaşındaki üyemize kadar hepsinin gönülden Kamer Genç’in ailesine bir kez daha taziyelerini, iyi dileklerini iletmek ve tarih önünde en haklımız Kamer Genç’in mezarı başından bütün Türkiye’ye bir kez daha seslenmek üzere buradayım. Hikayesini, TÜLOV Vakfı kitaplaştırdı. Geçtiğimiz günlerde o kitabı partimizin yöneticilerine, milletvekillerine, delegelerine özel bir notla ulaştırdım. Belgeseli çekildi, resim sergisi yapıldı. Unutmamaya ve unutturmamaya çalışıyoruz söz verdiğimiz gibi. Hatta biz onunla selfie çekerdik, Twitter’a koyardık. Ölümünden bir 15 gün önce kendi evinde ziyarete gittiğinde Veli Ağbaba, ‘Bakalım bundan sonra kiminle selfie çekeceksiniz’ dediğinde, o beni aradı ‘Ne yaparız’ diye. ‘Bir yolunu buluruz’ dedik. Bu resim, ondandır. Her sene geliriz buraya, birazdan 9’uncu kez çekeceğiz, biz selfie’mizi çektiririz Kamer Ağabey’i unutturmamak için.
"KAMER GENÇ’İN HİKAYESİ, CUMHURİYET’İN HİKAYESİ”
Çünkü kendi hayat hikayesini ben dinledim: ‘Ben 1940’ta doğdum. Babandan 3 yaş büyüğüm. İlkokula kadar keçi kovaladım. Bizim orada okul yaşı gelince bir karar verilir, ya keçinin peşinden gidersin ya okula gidersin. Biz okula gittik. Keçinin peşinden gitmedik. Yürüyerek, kar altında gittim. Yatılı okudum, evden ayrıldım’ dedi. Sonra bütün hikayesini anlattı; Ankara’yı, Sevim Abla’yı anlattı. Biz o günleri bunun mutlaka bir filminin bir kitabının olması gerektiğini düşündük. Ve daha sonra birlikte -Tansu da burada onun çok katkılarıyla, Nurettin Hoca’nın başkanlık yaptığı vakfımızla- bunu yapmak mümkün oldu. O kitap bir Cumhuriyet hikayesi. Kamer Genç’in hikayesi, Cumhuriyet’in hikayesi. Tunceli’nin, Nazımiye ilçesinin Ramazan köyünde keçi güden bir çocuğun Cumhuriyet’in imkanlarıyla gelip hakim olduğu, savcı olduğu, hukuk fakültesini bitirdiği, daha sonra Anayasa yapılırken orada olduğu, cumhuriyetin verdiği görevle o darbe anayasasına hayır oyu veren tek kişi olduğu, sonra defalarca milletvekili olduğu ve sözünü sakınmadığı ama görevini bildiği; vatana, bayrağa, millete bağlı, ülkenin bölünmez bütünlüğüne bağlı...Bu dağlarda onun hakkında ölüm emirleri verildiğinde bile bir adım geri atmadı.
"KAMER GENÇ, DÜNYANIN EN CESUR İNSANLARININ YAŞADIĞI BU COĞRAFYANIN VEKİLİ OLARAK HEPİMİZİN EN CESURUYDU”
Şimdi başkanlığını yaptığım gruba da hep söylediğim bir şey var: Kişisel olarak geri adım atabiliriz, korkarız, susarız, eğiliriz ama CHP Milletvekilleri söyleyeceği sözden bir kelime eksik konuşamazlar, bir adım geri atamazlar, bir santimetre eğilemezler. Çünkü bilirler ki biz bir santimetre eğilirsek onlar bu millete diz çöktürürler. Kamer Genç, kişisel olarak dünyanın en cesur insanı değildi ama dünyanın en cesur insanlarının yaşadığı bu coğrafyanın vekili olarak hepimizin en cesuruydu. 300 kişi üstüne yürürdü bir kelime geri almazdı. Kürsüye yeniden çıkar, aynı bildiğini bir kez daha söylerdi. Gün oldu, biz Meclis’te 300 kişiye karşı 6 kişi kaldık, ‘Bir daha Veli Ağbaba kürsüye çıkmasın’ diyorlardı, çay ocağında toplandık, dışarıda 300 kişi vardı. Dedik ki ‘Kamer Ağabeyden öğrendiğimiz bir şey var. Bu kürsüye çıkmazsak bir daha çıkamayız. Bir daha bu sözü söyleyemeyiz. Ölmek var, bu kürsüye çıkıp doğru bildiğini söylemekten dönmek yok.’ O cesaretimiz hepsine geri adım attırdı bizim. Bunu öğrendik, bunu uyguluyoruz.
"'BEN YILMAM, KORKMAM, GERİ ÇEKİLMEM, BEN DOĞRU BİLDİĞİMİ SÖYLERİM, GERİSİNİ ONLAR DÜŞÜNSÜN’ DİYE GÜLÜMSÜYOR KAMER GENÇ”
Bundan sonra da doğru bildiğimizden geri gitmeyiz. Aynı onun gibi laikliği tartıştırmayız. Aynı onun gibi bayrağı, ülkenin bölünmez bütünlüğünü tartıştırmayız. Aynı onun gibi doğru bildiğimiz hiçbir şeyden geri durmayız. Onlar ne diyor diye düşünmeyiz. Onlar kendi bildiğini, kendi siyasetini yapacak; biz doğru bildiğimizi yapacağız. Biz emanete sahip çıkacağız. Emanet, Atatürk’ün emanetidir. O emanete sahip çıkarken Kamer Genç gibi cesur, Kamer Genç gibi kararlı, onun gibi inatçı olursak bir gün geldiğinde hangi makamlarda, mevkilerde olduğumuzun ve ölürken hangi sıfatı taşıdığımızın önemi yok; kar, kış, yol demeden mezarının başında ailesi burada olur. Hem kan bağı olan ailesi hem CHP ailesi hem de Kamer Genç’i tanımış olmanın verdiği onur, mutlulukla ona yürekten sahip çıkan bizim gibi bütün bu kocaman ailesi yanında olur. Emin olun, Türkiye’nin 81 ilinde, 976 ilçesinde şu anda Kamer Genç adı geçtiğinde, odasında çınladığında herkesin yüzünde Kamer Ağabeyin o güzel gülümsemesi var. ‘Ben yılmam, korkmam, geri çekilmem, ben doğru bildiğimi söylerim, gerisini onlar düşünsün’ diye gülümsüyor Kamer Genç.
"BİR ÖNCEKİ GENEL BAŞKANA VEFA, PARTİSİNİ İKTİDAR YAPARAK OLUR. BİZ PARTİSİNİ NAZIMİYE’DE, TUNCELİ’DE VE TÜRKİYE'DE İKTİDAR YAPACAĞIZ”
Bütün CHP’lilerde kamer Genç’in bu kararlılığı olduğunda yüzümüz gülecek, sonra bu ülkedeki herkesin yüzü gülecek. Nazımiye’den size söz veriyoruz. Dün gelmeden önce Sayın Genel Başkanımızı aradım, dün akşam bir araya gelecektik, kendisinin programı olduğu için bu akşama erteledik. Bizim geleneğimizdir, gelmeden önce Kemal Bey’i ararız. ‘Memleketinize bir talimatınız, bir söyleyeceğiniz var mı’ deriz. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu çok selam söyledi. Sizin de selamlarınızı alıp ona götüreceğim. Herkesin bizden bir beklentisi var, şunu söylüyorlar: ‘Aman Kemal Bey’e vefalı olun.’ Hep şunu söylüyorum: Vefanın nasıl gösterileceğine ilişkin çok tarif var ama benim anladığım vefa şu: Bir önceki genel başkana vefa, partisini iktidar yaparak olur. Biz partisini Nazımiye’de, Tunceli’de ve Türkiye'de iktidar yapacağız. Genel Başkanımıza da Deniz Baykal’a da Bülent Ecevit’e de İsmet İnönü’ye de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de vefamızı onların partisini iktidar yaparak göstereceğiz. Sakın, Kamer Ağabey’in yolundan ayrılmayın. Onun yolu doğruluk, dürüstlük yoludur. Sakın partimizin, Atatürk’ün yolundan ayrılmayın. Atatürk’ün yolundan sapmayana hiç kimse bir şey yapamaz.” (ANKA)