Cinsel istismar olayını ortaya çıkarmak için verdiği mücadeleden dolayı ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, "Uluslararası Kadınlar Cesaret Ödülü"nü First Lady Melanie Trump’un elinden alan, mahkemenin verdiği karar sonrası gözyaşlarına hakim olamadığını söyleyen Saadet öğretmen, duygularını dile getirdi.
İlk başlarda bir kişinin kendisine, "Çocukları bırakın uçsunlar" dediğini, bu kişiye “Onlar kelebek değil ki bırakıp uçsunlar “ diye cevap verdiğini söyleyen Saadet Özkan, “Bana bu olayda en büyük desteği ön planda gözükmeyen eşim ve oğlum verdi. Oğlum bu ülkede bunların olmaması gerektiğini söyledi. Keşke böyle şeyler olmasa da, her çocuk sokağa korkmadan çıksa. Benim tüm mücadelem, çocuklarımızı korumak ve daha sağlıklı toplumlarda yetişmesini sağlamak içindi. İlk duruşmaya gittiğimde yalnızdım. Kimse yanımda yoktu. Tek başına mücadele ettim.Bir yıldır olay basına ve kamuoyuna yansıyınca destek arttı.Bana çamur atmaya çalıştılar.Bundan sonra da atan olacak. Her şeye karşı mücadele edeceğim. Bir önceki celsede savcı mütalaa verirken gözyaşlarımı tutamadım. Arkamda yaşlı bir teyze ağlıyordu. Ciğerimiz yandı. Karar duruşmasında hakim kararın uzun süreceğini ve ayakta duramayacakların çıkmasını söyledi. Kimse çıkmadı. Adaletin tecelli edeceğini hissettim.Karar açıklanırken, biz ayakta durmakla saygı duruşunda bulunduk. Karar sonrası herkes ağladı. Ben de ağladım. İçimden kararı veren hakime sarılmak geldi. Davayı çok iyi yönetti kendisi “ dedi.
OLAYI ORTAYA ÇIKIRDIM DİYE GÖREV YERİM DEĞİŞTİ
Çocukların çilelerinin ömür boyu bitmeyeceğini ve olaydan dolayı ruh sağlıkları kalıcı olacağını söyleyen Özkan, “ Bana bu olayda sessiz ol diyenler oldu. Orada yaşanmışlıklara nasıl sesiz olurdum. Kaza geçirince, uzun süre yatakta kaldım.Çocuklarımın sokağa çıkamadıklarına, başka çocukların çilelerine hep ağladım. Bu tür davalarda az ceza alıp çıkan yaratıklara ağladım. Onlar için neden mücadele edilemedi diye ağladım.Bir öğretmen bunu ortaya çıkartıp, görev yeri değiştirilip mesleğinden atılıyorsa, o sesini çıkarma diyenleri de ifşa etmek lazım. Öğretmenler aldığın maaş ne ki, kahramanlık yapıyorsun diye çıkıştı. Ben o çocuklara aşık oldum. Allah canını alacaksa rızkın kesilmiş olacak. Ben orada o çocukları bırakamadım. Orada bir yetim çocuk vardı. Kuru ekmek yerken gördüm. Hertesi gün bir kalıp peynir alıp, çocuklara ekmek içine koyup verdim. Çok mutlu oldular. Ben evladıma en güzelini en iyisini yapıyorsam, onlara da bunu yapmak lazım. Öğretmenlik mesleği bambaşka bir meslek. Zengin olacaksan öğretmen olma. Çok güzel bir hayat yaşamış bir kadınım. Her isteğim karşılandı. Ben o okulda boya yaptım, tuvalet temizledim, soba yaktım. Çok mutlu oldum. Çocukların dışkılarını temizledim. Biz bu şekilde birlik ve beraberlik içinde durduğumuz sürece yıkılmayız. Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Çıktığım yola yeni başladım. Sanıkla ben duruşma salonun da hep karşılaştık. Hiç gözlerime bakamadı. Pedofil olan bu tür kişiler eğitim kurumda ise kendini ele veremeyeceğini zannetmesin .Artık her öğretmen bu tür vakaları ihbar edecek. Biz öğretmen olarak yasa gereği bunu ihbar etmeliyiz. Bir çocuk bir şey söyledi ‘Saadet öğretmen süper kahraman’ dedi. Asıl ben kendisine siz süper kahramansınız dedim. Duruşmada adamın yüzüne bile bakmıyorum. Ben ondan nefret edip zamanı harcayacağıma, çocuklar için mücadeleye girdim. Ben sabahalara kadar ders çalışıp, o insan ne kadar ceza alabilir diye çaba harcadım. Cezasını çekecek. Tutuksuz yargılanması beni bir an umutsuzluğa sürükledi. Bu tür kişilerin tutuksuz yargılanması çocuklara korku yaratıyor. Kendi emekliydi, maaş alıyordu.Çocuklar serbest kaldığını öğrenince sokağa çıkmaya korktular. Psikolojik destek aldılar. İzmir Barosu bu konuda çok destek verdi. Hakim duruşmayı iyi yönetti. Bir ara hakime sarılmamak için kendimi zor tutum. İhtisas mahkemelerine ihtiyacımız var. Çocuklar ve aileleriz dava uzun sürdüğü için yıpranıyor. Çocuklar adeta davayla büyüyor. Davalar uzun sürdüğü için aileler çocuklarına yardımcı olamıyor. Her kes bize destek olmalı. Hep birlikte yürüyeceğiz. UCİM bunun için kuruldu.Bu tür vakalar için mücadele edeceğiz.Biz bir birey olarak bu tür insanlardan nasıl korunmalıyız. Sanatçılardan destek bekliyorum. Onların kapılarına da gidip, destek olmalarını bir cümle söylemeleri ve verecekleri mesajın ne kadar büyük olacağını anlatacağım. Mülteci kamplarına da gideceğim. Sakarya da ki olay vahşetti. Bu kişi önceden tecavüzden de hapse girmiş. Yüz karası bir adam. Bir insanı dünyadan koparıyorsunuz. Özgecan olayında da büyük acı çektik.Bu anlamda duyarlılığı vermek lazım. Mücadelemiz hep sürecek. 82.5 yıl ceza aldı diye bu iş bitmedi. Beni bu olayı ortaya çıkartıp, sanığın ceza almasını sağladığım için Türkiye den her yerden arıyorlar, bu tür olayı davası olan destek istiyor. Elimden geldiği kadar hepsine yardımcı olacağım. Ama STK’larda bana destek olmalı “dedi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Davaya konu olan olay 17 Mayıs 2014 tarihinde jandarmaya gelen telefon ihbarında, Sancaklı Mahallesi’nde bulunan ilkokulda, 22 yıl öğretmen ve vekil müdür olarak görev yapan, evli ve 2 çocuk babası emekli Adil Ş.’nin 6 kız öğrenciye porno film izletip, cinsel taciz ve istismarda bulunduğu öne sürüldü. Jandarma, yaşları 6 ile 11 arasında değişen öğrencilerin ifadelerini psikolog eşliğinde aldı. İfadelerin ardından gözaltına alınan Adil Ş. suçlamaları kabul etmedi, ancak tutuklandı. İzmir 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın15 Ekim 2015 yılında yapılan duruşmasında, toplam 102 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan tutuklu emekli öğretmen Adil Ş.,mahkeme heyeti, delillerin büyük ölçüde toplanmış olmasını ve tutukluluk süresini de dikkate alarak tahliyeye karar verip, duruşmayı erteledi. Bitme aşamasında olan dava, aynı okulda görev yapan öğretmen Saadet Özkan'ın BİMER’e şikayeti ile tekrar gündeme geldi. Geçen yıl 26 Haziran’da görülen davanın duruşmasında mahkeme heyeti, sanık Adil Ş.’nin tutuklanmasına karar verdi.
Mahkeme başkanı hakim Süleyman Mutlu, 9 Şubat’ta yapılan duruşmada Adli Tıp Kurumu 6’ncı İhtisas Dairesi’nden gelen raporu okudu. Mutlu, raporda 6 mağdurun da, olaydan dolayı ruh sağlıklarının bozulduğunu, çocukların ruh sağlıklarının kalıcı şekilde bozulup bozulmadığının tespiti için Adli Tıp Genel Kurulu’ndan yeniden rapor alınmasına karar verip, duruşmayı mayıs ayına erteledi.
Davaya müdahil olarak katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili Avukat Hülya Yazar Günay, 22 Şubat’ta mahkemeye dilekçe verip, çocukların ikinci kez rapora gönderilmeleri durumunda psikolojilerinin daha çok bozulacağını, travma yaşayacaklarını, çocukların ve dosyanın gönderilmeden rapor düzenlenmesi için İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu’na müzekkere yazılıp sorulmasını talep etti. Mahkemenin bu talep yazısına 15 Mart’ta Adli Tıp Genel Kurulu cevap yazıp gönderdi.Kurum mahkemeye gönderdiği yazıda, dava dosyasının ve mağdur çocukların gönderilmeksizin ek mütalaa düzenleneceğini bildirdi.
Bunun üzerine Adli Tıp Genel Kurulu’ndan gelen cevap yazısına istinaden mahkeme 20 Mart’ta resen duruşma yaptı. 14’üncü duruşmaya taraflardan kimse katılmadı. Duruşma savcısı, mağdur çocukların muayeneye gönderilmesi için 9 Şubat’ta yapılan duruşmada verilen ara karardan vazgeçilmesi yönünde mütalaa verdi.Mahkeme heyeti de talep doğrultusunda, karar verip, duruşmanın 25 Mayıs’a bırakılmasına karar verdi. 25 Mayıs’ta görülen 15’inci duruşmaya tutuklu yargılanan Adil Ş., avukatı Atilla Ertekin, İzmir Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü avukatı Pınar Melli, Bakanlığın avukatı Hülya Yazar Günay, İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi sorumlusu İlke Erol , baro yönetim kurulu üyesi Nuriye Kadan ile mağdurların avukatları katıldı. Duruşmaya İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ve yardımcısı Mustafa Çetin ile STK üyeleri gözlemci olarak katıldı.
Mahkeme Başkanı Hakim Süleyman Mutlu, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan gelen heyet raporunda, mağdur çocukların kalıcı olarak ruh sağlıklarının bozulduğu belirtti.Mağdur ve bakanlık avukatları sanığın en üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti. Duruşma Savcısı Özlem Eğridere , verdiği mütalaasında sanık Adil Ş’nin 4 kız öğrenciye yönelik “Zincirleme cinsel istismar “ ve “Müsthecen yayın izletmek” suçundan 170 yıl, 2 mağdur için ise “Cinsel istismar “ suçundan 65 yıl toplam 235 yıl hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Sanık avukatı Atilla Ertekin’de mütalaaya karşı diyecekleri için süre verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti de talep doğrultusunda karar verip, duruşmayı karar vermek için 13 Temmuz’a erteledi. Dün (Perşembe günü) y 16’cı celsesi yapılan duruşmada, hakim tarafların taleplerini dinledikten sonra karar için duruşmaya kısa bir ara verdi.Hakim Süleyman Mutlu,kararın uzun süreceğini, ayakta duramayacak olan varsa dışarı çıkmalarını istedi. Yediden yetmişi herkes duruşma salonunda kalıp, kararı ayakta dinledi. Kararını açıklayan hakim Mutlu, sanık Adil Ş., toplam 82.5 yıl hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı. Karar sonrası salonda bulunan herkes gözyaşlarına hakim olamadı. Olayı ortaya çıkartan ve uzun süre sanığın ceza alması için mücadele eden Saadet Özkan’da salonda sevinç gözyaşı döktü.