Saadet Partisi Ekonomik ve Sosyal İşler Başkanı Prof. Dr. Sabri Tekir, Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin ‘Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları’ bölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, “Dış politikamızın geleneksel bir prensibi vardır. Bu prensip, dış politikamızda adeta bir mihenk taşı oluşturmuştur. Bu prensip, ‘Yurtta barış, cihanda barış’. Biz, bu prensibin dış politikamızda temel esas olarak korunmasını her zaman benimseyeceğiz. Her açıdan milli olan dış politikada asla iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dair uygulamalara meydan vermeyeceğiz” dedi.
Millet İttifakı, ‘Yarının Türkiye’si için Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni, bugün Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium’da düzenlediği toplantı ile kamuoyuna duyurdu. Toplantıya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da katıldı. Altı lider, salona birlikte girdi.
Partilerin genel başkan yardımcıları, mutabakat metninde kendilerine ayrılan bölümleri anlattı. Saadet Partisi Ekonomik ve Sosyal İşler Başkanı Prof. Dr. Sabri Tekir, mutabakat metninin ‘Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları’ bölümüne ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“YURTTA BARIŞ, CİHANDA BARIŞ’ PRENSİBİNİ BENİMSEYECEĞİZ”
Bir ülkenin hayatında ileriye doğru umudunda dış politikanın son derece önemli yeri vardır. Ortak mutabakat metninde düzenlenmiş bu ilkeler son derece önemlidir. Dış politikamızın geleneksel bir prensibi vardır. Bu prensip dış politikamızda adeta bir mihenk taşı oluşturmuştur. Bu prensip, ‘Yurtta barış, cihanda barış’ biz bu prensibin dış politikamızda temel esas olarak korunmasını her zaman benimseyeceğiz. Her açıdan milli olan dış politikada asla iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dair uygulamalara meydan vermeyeceğiz. Dışişleri Bakanlığı’na dış politika yapım karar ve uygulamalarındaki rol ve görevini yeniden kazandıracağız. Çünkü dış politikanın kendine mahsus bir sürekliliği vardır. Bunun başka kurumlarının müdahalesiyle değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır. Dışişlerine eleman alımını siyasi tercihlerden uzak, ehliyete ve liyakate dayalı kapsamlı bir sınav sistemiyle yapacağız. Bakanlığa alacağımız personele kuracağımız diplomasi akademisinde üst düzey bir formasyon kazandıracağız.
“İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI, ÖRGÜTLERDEKİ KONUMUMUZU GÜÇLENDİRECEĞİZ”
Yurt dışında yaşan vatandaşlarımız ve onların oluşturdukları sivil toplum kuruluşları esasen Türkiye’nin yumuşak gücünü oluşturmaktadır. Onları kamu diplomasisisin bir unsuru haline getireceğiz. Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimiz doğrultusunda bu alandaki sürecin ilgili ülkelerle ve ilgili kurumlarla diyalog adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız. 2014 geri Kabul Anlaşması ile 18 Mart 2016 Mutabakatı’nı gözden geçireceğiz. Türkiye ile Avrupa Birliği’nin sığınmacılar konusunda ortak sorumluluk ve külfet paylaşımını sağlamaya çalışacağız. Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olmamızın ve anayasamızın gereği olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Konseyin diğer hukuki belgelerine uyum sağlayacak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kararlarını uygulayacağız. NATO bünyesindeki katkılarımızı ulusal çıkarlarımızı gözetecek şekilde sürdüreceğiz. Başta Türk devletleri teşkilatları olmak üzere Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D-8 gibi örgütlerdeki konumumuzu güçlendireceğiz.
“ORTADOĞU ÜLKELERİNİN TOPRAK BÜTÜNLÜKLERİNE SAYGILI OLACAĞIZ”
Ortadoğu bölgesindeki ülkelerin; bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüklerine saygılı olacağız. Bu ülkelerin içişlerine karışmayacak, aralarındaki sorunlarda taraf tutan bir ülke değil, çözümleri kolaylaştıran bir ülke olacağız. İsrail-Filistin sorunu bölgenin kronik bir sorunudur. Bu soruna Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ve iki devlet esasına göre kalıcı bir çözüm bulunması için bütün ilgili taraflarla görüşeceğiz. Filistin konusunda Türkiye’nin güvenilir bir kolaylaştırıcı ülke olarak masadaki yerini almasını sağlayacağız. Azerbaycan ile kardeşlik bağlarımızı ve ilişkilerimizi karşılıklı güven esasına dayalı olarak daha da güçlendireceğiz. Kıbrıs sorununa acil ve kalıcı bir çözüm bulunması temel amacımızdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıslıların kazanılmış haklarını korumak ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlamak temel hedeflerimizdendir.
“TÜRKİYE’NİN DOĞU AKDENİZ’DE YALNIZLAŞTIRILMASININ ÖNÜNE GEÇECEĞİZ”
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırılmasının önüne mutlaka geçilecektir. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında, hidrokarbon kaynaklarının hakça paylaşımdan çoklu müzakere süreçlerinde sonuç alınmasında öncelik vereceğiz. Ege Denizi’ndeki, egemenlik anlaşmalarımıza zarar verecek hiçbir gelişmeye asla müsaade etmeyeceğiz. Avrupa Birliği ilişkilerimizde olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerimizde de eşitler arası bir anlayışla kurumsal, temele oturan bir politika takip edeceğiz. Türkiye’nin yeniden F-35 Projesi’ne dönmesi de dahil müttefiklik ilişkilerini karşılıklı güvene dayalı şekilde ilerleteceğiz. Rusya Federasyonu ile olan ilişkileri aynı şekilde eşitler arası bir anlayışla kurumsal bir düzeyde dengeli ve yapıcı bir diyalog ile güçlendirerek sürdüreceğiz. Afrika ülkeleriyle nitelikli ilişkiler geliştireceğiz. Asya vizyonumuzu bölgelerdeki ülkelerdeki, ilişkilerimizi ikili düzeyde güçlendirmek bu ikili ilişkileri çoklu iş birliği mekanizmalarıyla çeşitlendirerek ve zenginleştirerek uygulamaya çalışacağız ve başarılı olmayı da hedefleyeceğiz.
“MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI’NIN TEŞKİLAT YAPISINI GÖZDEN GEÇİRECEĞİZ”
Milli savunmaya ilişkin olmak üzere ordumuzu kendisine verilen görevleri yerine getirebilecek ileri teknoloji ürünü sistemlerle donatacağız. İstihbarat, çeşit, vurucu gücü ve diğer operasyonel yeteneklerini güçlendireceğiz. Milli Savunma Bakanlığı’nın teşkilat yapısını gözden geçireceğiz. Kuvvet Komutanlıklarını tekrar Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlayacağız. Askeri liseler, harp akademiler, kurmay subay, subay ve astsubay yetiştiren tüm okullar ile ilga edilen etkin sistemleri tekrar açacağız. Her yıl güvenlik kurumlarının temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve ilgili tüm tarafların katılımıyla kapsamlı bir güvenlik şurası düzenleyeceğiz. Terör örgütleri ve terörizmle mücadeleyi tüm güç unsurlarımızı kullanarak kesintisiz bir şekilde sürdüreceğiz. Organize suç unsurlarının sınır aşan faaliyetleri konusunda bölgesel ve uluslararası iş birliğini güçlendireceğiz. TBMM’de hem halk adına hem de güvenlik personeli adına kamusal denetçilik yetkisiyle donatılmış partilerin eşit temsil edildiği bir Güvenlik Komisyonu kuracağız.
“GÖÇMENLERİN ÜLKELERİNE GERİ DÖNMELERİNİ SAĞLAYACAĞIZ”
Son zamanlarda ülkemizin en önemli sorunu haline gelmiş olan göç ve sığınmacılarla ilgili politikalar ilişkin olmak üzere göç idaresi başkanlığı başta olmak üzere sığınmacılarla ilgili kurumları yeniden yapılandıracak. Yönetim ve personel altyapılarını güçlendireceğiz. Geri kabul anlaşmalarıyla düzensiz göçü önleyecek, göç konusunda ülkemizin tampon ülke haline getirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Sınırlarımızı elektro optik kuleler, aydınlatma sistemleri, gece görüşlü kameralar, insansız hava araçları ve gerekli hallerde duvarlarla tahkim edecek kaçak geçişlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Geri gönderme merkezleri sayısının kapasitelerini arttıracağız. Gayrimenkul, devlet borçlanma senedi, yatırım fonu satın alınması, döviz cinsi mevduat, bireysel emeklilik hesabı açılması karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi uygulamasına son vereceğiz. İl bazında kontrolsüz yoğunlaşmasına erişmesine asla imkan vermeyeceğiz. Kentlerimizde gettolaşmalarına asla izin vermeyeceğiz. Göçmenlerin mümkün olan en kısa süre içerisinde ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız. Bunu bölgenin huzur ve güvenliği için gerekli görüyoruz.”