İZMİR - Kürtajla ilgili tartışmalar sürerken, SES İzmir Şube eski Başkanı ve Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Ergün Demir, 2009 yılında yaşanan 'kızamıkçık aşısı skandalı'nı gündeme getirdi. Dr. Demir, "Bu ikiyüzlülüğün resmi geçididir. Sağlık Bakanlığı eliyle 2009’da işlenen toplu cinayeti hatırlamalıyız. O zaman 18-35 yaş arası kadınlara tek doz kızamıkçık aşı kampanyası başlatılmıştı. Ancak tıbben gebe kadınlara yapılmaması gereken aşının onlara da yapıldığı ortaya çıkınca binlerce gebe çaresiz durumda kaldı ve yüzlercesi de panik içinde kürtaj olarak gebeliklerini sonlandırdı. Bu skandal ne olacak'" diye konuştu. "ÖNCE 2009’UN HESABINI VERİN"
Bu olaylara Sağlık Bakanlığı’nın yanlış ve eksik uygulamalarının neden olduğunu öne süren Dr. Ergün Demir, "Kar hırsı ile binlerce kadının arzuladığı gebeliklerini riske ederek kürtaj olmasına neden olan iktidar, Uludere olayını unutturmak için kürtaja karşı çıktığını ifade ediyor. Soruyoruz, bu ikiyüzlülük değil de nedi? 2009 yılında işlediğiniz cinayetlerin hesabını vermeden bugün yaşam hakkını hangi yüzle savunuyorsunuz" diye konuştu.
SEZARYEN BU İKTİDAR DÖNEMİNDE ARTTI
Kadının doğum kararından çocuğu nasıl yetiştireceğine kadar herşeyin tek tipleştirilmeye çalışıldığını da savunan Dr. Demir, "Sezaryen oranı da AKP hükümeti döneminde artmıştır. Türkiye’de 1988’de yüzde 6, 1998’de yüzde 21 olan sezaryen oranı 2006’da yüzde 30, 2010’da da yüzde 45 olmuştur. Bu artışın AKP hükümeti zamanında yaşanması tesadüfi değildir. Bu, Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında hastanın müşterileştirilmesi, performans ve cironun önde tutulması sonucu oluşturulmuştur" diye konuştu.
"KÜRTAJ AİLE PLANLAMASI DEĞİLDİR"
Kürtaj oranlarının ve anne ölümlerinin ancak modern aile planlaması ile düşürüleceğini de vurgulayan Demir, "Kürtaj, bir aile planlaması yöntemi değildir. İstenmeyen gebeliklerin oluşmaması için aile planlaması hizmetlerinin nitelikli ve erişilebilir olması gerekir. Ancak hükümet bunu gerçekleştirecek olan Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerini de işlevsiz hale getirmiştir" dedi.
Sezaryen ve kürtajın yasaklanması durumunda yoksulların merdiven altı işletmelere, parası olanların ise serbest sağlık bölgelerine yöneleceklerini ifade eden Dr. Demir, "Zaten şu anda da durum farklı değil" dedi. (DHA)