Konferansa konuşmacı olarak katılan AK Parti 24.Dönem İzmir milletvekili ve Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı Rifat Sait, 16 Nisan’da yapılacak referandum hakkında bazı bilinmeyen detayları anlattı.
Rifat Sait, konferansta yaptığı konuşmada şöyle konuştu:
16 Nisan’da yapılacak referandumda iki alternatif olacak. Birincisi, geçmişte olduğu gibi Cumhurbaşkanının kimler tarafından seçileceğini ve hükümetlerin kimler tarafından kurulacağını karanlık mahzenlerde iş gören vesayetçi azınlığa bırakmak ya da ikincisi, Cumhurbaşkanını ve doğal olarak hükümeti doğrudan millete seçtirmek
Birinci alternatif kriz, kaos ve darbelere zemin hazırlayarak demokrasinin ve ekonominin gelişmesini engelliyor. İkinci alternatif ise getirdiği en önemli özellik olan istikrar ile ülkeye daha demokratik ve müreffeh bir gelecek sağlıyor.
Devlet sistemi yani rejim ile hükümet sistemi sürekli birbirine karıştırılıyor. Devlet sistemi yani rejim, devletin üzerine inşa edildiği dayanaktır. Örnek olarak Cumhuriyet, oligarji, monarji, üniter ve federal yapılar gibi. Hükümet sistemi ise devlet sisteminin yönetimi ve işleyişidir. Örnek olarak parlamenter sistem, Başkanlık (Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi) Yarı başkanlık sistemi gibi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı olanlar, parlamenter sistemi demokrasi ile özdeş bir biçimde sunmakta, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi durumunda sanki demokrasiden uzaklaşılacağı yönünde bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu anlayış baştan sona yanlıştır zira gerek parlamenter sistem gerekse Başkanlık, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve yarı başkanlık sistemlerinin temel referansı demokrasidir. Başkanlık, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, yarı başkanlık veya parlamenter sistem adı verilen hükümet sistemlerinin tamamı bu anlamda cumhuriyettir, halkın kendisini yönettiği rejimlerdir. Türkiye 29 Ekim 1923 tarihinde bu işi bitirmiş ve Cumhuriyeti ilan ederek rejimini kesin olarak belirlemiştir. Bugün Türkiye üniter demokratik bir cumhuriyettir. Ülke olarak 16 Nisan’da Referandumda oylayacağımız 18 maddenin hiç birinde ne ülkenin üniter yapısı, ne cumhuriyet rejimi ne de demokrasisi temelini ilgilendiren hiçbir bahis yoktur. Aksine 16 Nisan’da Evet çıkmasıyla bütün bu temel olgular daha da güçlenecektir.
Fransa’da 1946-1958 yıllarında dördüncü cumhuriyet döneminde tam 20 hükümet kurulmuş. Yani Fransa’da 7 ayda bir hükümet değişikliği olmuş. Bunun üzerine Fransızlar yarı başkanlık sistemine geçmişler ve istikrar gelmiş. İtalya’da eski parlamenter sistemde 69 yılda 63 hükümet kurulmuş. Bu kez İtalyanlar 2015 yılında önemli bir değişiklik yapıp kendilerine özgü İtalicum denilen sistemi getirmişler. Bu sistemde oyların %40’nı alan parti parlamentonun en az %54’ne hükmediyor. Amerika’da zaten başkanlık sistemi var. İngiltere’de iki partili bir sistem.
Türkiye’de 1950 yılından sonra geçilen çok partili hayatla birlikte 66 yılda 48 hükümet kurulmuş. Yani ortalama her 16 ayda bir hükümet kurulmuş. Bu durum vesayetçilere imkan vermiş. Koalisyonlar, Darbeler, ihtilaller, parti kapatmaları ile hem siyasal istikrarsızlık ve hem beraberinde ekonomik bozukluklar yaşanmış. Devalüasyon, işsizlik, Enflasyon, büyük bütçe açıkları, faizlerin aşırı yükselmesi, faiz giderlerinin aşırı yükselmesi, büyüme oranlarının düşmesi hep koalisyon hükümetlerinde yani mevcut parlamenter sistemde yaşanmış.
Bu yüzden 16 Nisan’da yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet diyeceğiz, böylece koalisyonlara elveda istikrara, müreffeh ve büyüyen bir Türkiye’ye merhaba diyeceğiz. Azınlıkta olan vesayetçilere defol, halka ve millete buyurun diyeceğiz. Özetle 16 Nisan’da ülkenin geleceği ve kaderini oylayacağız. Bu sistem “Erdoğan için değil Türkiye’deki Her doğan “ için müspet ve yararlı olacak.