Ege Postası
Geri

Şakran Çocuk Cezaevi itirafı: Çocuklar tecavüze uğruyor!

'Şakran Cezaevi' diye bilinen İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda çocuk mahkûmların birbirlerine işkence yaptıkları Müdür Hamit Karslıoğlu'nun imzasını taşıyan kurum içi yazışmayla ortaya çıktı. ÇHD'den ilk değerlendirme: Devlet hapsediyor ama...
Şakran Çocuk Cezaevi itirafı: Çocuklar tecavüze uğruyor!
Haberler / İzmir
24 Şubat 2015 Salı 10:13
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Radikal'den İsmail Saymaz'ın özel haberine göre; ‘Şakran Cezaevi’ diye bilinmekte olan İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Hamit Karslıoğlu’nun imzasını taşıyan kurum içi yazışmada, cezaevinde çocuk mahkûmların birbirlerine işkence yaptıkları ortaya çıktı. Okuyanın tüylerini ürperten evrakta yer alan bilgilere göre; zayıf çocukların büyüklerce cinsel istismara uğradığı, bu suçlardan ötürü cezaevine düşenlerin içeride de küçüklere tecavüz ettikleri ve bunu topluca yaptıkları ileri sürüldü. Evrakta çocukların, “anüslerinden vücutlarına ne kadar uzunlukta hortumu alacakları yönünde kendi aralarında iddiaya girip denedikleri”; “metal çay kaşığını dörde bölerek yuttukları” gibi korkunç ifadeler yer alıyor. Ayrıca, “infaz koruma memurlarının, kullanımı çocuklarca yasak olan emtianın geçmesine neden oldukları” ifade edildi.

‘Şakran Cezaevi’ diye bilinmekte olan İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Hamit Karslıoğlu’nun imzasını taşıyan 2 Aralık 2014 tarihli evrak, “Görev Taksim” başlığını taşıyor. İnfaz kurumu içinde Psiko Sosyal Birime gönderildiği anlaşılan evrakta, “Ceza infaz kurumlarında çocuk koğuş ve odalarında her türlü personel kontrolünden uzak kapalı kapılar ardında mesai saatinin sona ermesi ile” meydana gelen vakalar sıralandı. Evrakta, “Ya kurum kayıtlarında ya da yaşananlardan sonra diğer çocuk tutuklu ve hükümlülerce anlatılan” vakalar şöyle sıralandı:

‘KAŞIK YUTUYOR, VÜCUTLARINI KESİYORLAR’
- Çocuk koğuşunda bir arada barındırılan çocuklardan ikisinin; hemen akşam yemeğinden sonra metal çay kaşığını yutup yutmayacakları konusunda iddiaya girip çay kaşığını birkaç kez bükerek dörde böldükleri ve sonra ekmek arasına ikişer parça koyarak yuttukları… Diğer çocukların, çok sonra konuyu idarecilere aksettirdikleri, yapılan tıbbi muayene sonrasında boş batın grafiklerinde durumun belgelendiği… 

- Ring aracı ile hastaneye gitmek adına sıvı deterjan içerek intihar görüntüsü verdikleri ve idarecilerin telaşına güldükleri…

- Yatıştırıcı ilaç kullanan çocuğun, sağlık memurunun içmesini sağladığı ilacın kusarak çıkardığı, sonra diğer çocuklara sattığı, hatta diğer küçük ya da saf çocukların yemeklerinde bu ilaçları eriterek habersizce kattıkları, bu yemekleri tüketen çocukların şuursuz, sersem hareketlerine daha sonra beraberce güldükleri, kendinden geçen çocuğu ranzasına bağlayıp üzerine işedikleri…

- İdrarlarını Cola vb. içeceklerle karıştırıp zayıf çocuklara içirdikleri…

- Kuru çay otundan yaptıkları ve sigara dedikleri maddeyi yakmak için prizlerde olan 220 volt elektriği kullandıkları, sigara dedikleri maddeyi tavanda bulunan florasan lambasında yakmaya çalıştıkları…

- Hastaneye gitme adına cam ve fayans parçalarıyla vücutlarını kestikleri,

- Sekiz metre yüksekliğindeki bina duvarlarından gündüz saatlerinde çarşaf bağlayarak kaçmaya yeltendikleri, jandarma tarafından fark edildikleri, 

- Hekim tarafından atere alınmış, (alçı) tedavisi başlamış iken ateri hastaneye gitmek için defalarca söküp attıkları, hastaneye defalarca bu anlamda götürülüp getirildikleri, angarya için iş çıkardıkları, memuru oyaladıkları, devleti zarara uğrattıkları…



TECAVÜZ SÜRÜYOR
Evrakta ayrıca, çocukların “boy, kilo, yaş ve ruhsal durumları gözetilerek koğuşlara yerleştirmede sınıflandırmaya yapılmaya çalışılsa da” duruma engel olunamadığı kaydedilerek, şöyle denildi:

- Zayıf çocukların cinsel istismara uğradıkları,

- Cinsel eğilimleri yüzünden kurumda olan çocukların bu arayışlarını ceza infaz kurumunda da sürdürdükleri, diğer zayıf çocuklara tecavüz ettikleri, hatta bunu grup olarak yaşadıkları,

- Anüslerinden vücutlarına ne kadar uzunlukta hortumu alacakları yönünde kendi aralarında iddiaya girip denedikleri… 



GARDİYANLAR YASAK MADDE SOKTURUYOR
Evrakta, “Çocuk koğuşlarında yaşanan tüm bu acılar, ıstıraplar Halil Rıfat Paşa’nın ‘Gidemediğin yer senin değildir’ özdeyişini haklı çıkarıyor gibi, çocukları bir demir kapı arkasına kapatıp hapsetmek, onları aynı dışarıdaki yaşantılarına, kaderlerine terk etmekle eşdeğerdir” denildi.

Ayrıca, kurumda görevli infaz ve koruma memurlarının denetimsiz kaldığı, yetki ve sorumluluklarını aşara yanlış kararlar icra ettikleri, bir çalışanın sekiz saat görev yerine uğramadığı ve bu konu hakkında disiplin soruşturması yapıldığı, hakkı ve görevi olmadığı halde bir diğer arkadaşının görevini diğerlerinin sürdürdüğü, koğuş nöbetçilerinin kurum kapılarında x-ray cihazını kullandığı, kullanımı çocuklarca yasak olan emtianın geçmesine neden oldukları ifade edildi. Bu nedenle kurum idarecilerinin vardiyalarının başında 7-24 saat hizmet verdikleri anlatıldı.

Evrakta, “Kanun ve yönetmelikten kaynaklanan diğer görevlerinizin yanında iş bölümü gereği tevdi edilen yeni diğer rutin sorumluluklarınızı da takip ve icra etmekle görevlendirildiniz” denildi. 

Radikal’in ulaştığı kurum müdürü Hamit Karslıoğlu, “Bu yazı size mi ait” sorusuna karşılık, “Bu konuyla ilgili bilgi vermeye yetkili değilim. Ceza ve Tevfik Evleri Genel Müdürlüğü’nü bu konuda ararsanız onlar gerekli açıklamayı yapacaktır” dedi. Bu yazışmanın cezaevindeki psiko-sosyal personelle ilgili bir iç yazışma olduğu ifade ediliyor. (RADİKAL) 

ÇHD üyesi avukattan cezaevi değerlendirmesi


İzmir'in Aliağa İlçesi'ndeki 'Şakran Cezaevi' diye bilinen İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda çocuk mahkumların birbirlerine işkence yaptıkları yönündeki iddiaların kurum içi yazışmayla ortaya çıkması şok etkisi yaratırken, daha önce bu cezaevindeki çocuklarla görüşmeler yapan avukat Serdar Gültekin değerlendirmede bulundu. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi üyesi avukat Gültekin, "Basına yansıyan olaylar, bizim açımızdan malumun ilanı niteliğinde" dedi.

'Şakran Cezaevi' diye bilinen İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Hamit Karslıoğlu'nun imzasını taşıyan kurum içi yazışmada, cezaevinde çocuk mahkûmların birbirlerine işkence yaptıkları yönündeki haber kente büyük yankı uyandırdı. Daha önce bu cezaevine gidip 30'u aşkın çocukla görüşen ÇHD İzmir Şubesi yöneticilerinden avukat Serdar Gültekin, ortaya çıkan olaylarla ilgili uyarıda bulunmalarına rağmen, kamuoyu ve devlet organlarını ikna edemediklerini söyledi. Avukat Gültekin şunları anlattı:

"Basına yansıyan olaylar, bizim açımızdan malumun ilanı niteliğinde. Biz 2013 yılı Mayıs ayında orada yaptığımız incelemelerde, önemle belirtmiştik. 'Şakran Çocuk Cezaevi'nde önlem alınmazsa bu cezaevi, Pozantı Cezaevi gibi olacak hatta onun da ötesine geçecek' demiştik. Ancak o dönemde Bakanlık olayı incelemek yerine, bir açıklamayla iddiaların doğru olmadığını açıklamakla yetindi. Bugün geldiğimiz noktada, o cezaevi müdürü tarafından yazılmış bir belgeyle bizim söylediklerimiz teyit edilmiş oldu. Bu bizim için şaşırtıcı olmadı, bildiğimiz, ancak kamuoyu ve devlet organlarını ikna edemediğimiz bir konuydu. O dönemde 30'un üzerinde çocukla görüştük ve yoğun bir kötü muameleden, birkaç çocuğun hortumla dövülmesi, gardiyanlar tarafından sürekli darp edilmeleri, hücrelere kapatılmak, süngerli odalara kapatılmak gibi birçok ciddi somut deliller sunuyorlardı. Bazı çocuklar görüştüğümüz yerde bize vücutlarındaki izleri gösteriyorlardı. Baktığımızda, içi boş plastikle vurulmuş, etrafı kırmızı içi beyaz izler görüyorduk. Bununla ilgili savcılıkla da görüştük, görünür şeyler de vardı ama soruşturulmadı. Bugün hala o yaşananlarla ilgili hiç kimse hakkında dava açılmadı. O dönemin müdürü ödüllendirilir gibi Ankara'ya gönderildi. O uygulamalara maruz kalan, süngerli odaya, hücreye kapatılan, aç bırakılan çocuklardan biri Ankara'ya diğeri İstanbul'a sürüldü. Bu şekilde olayın üstü kapatılmaya çalışıldı. Görüyoruz ki bu işler devam ettikçe üstü kapatılamıyor, işte böyle müdürün yazısıyla ortaya çıkıyor." 

'DEVLET HAPSEDİYOR AMA KORUYAMIYOR'

Söz konusu cezaevlerinin işlevselliğini yitirdiğini savunan avukat Serdar Gültekin sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu sonucu ortaya çıkartan nedenleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Öncelikle Türkiye'deki ceza infaz rejiminin ciddi anlamda ele alınıp, yanlışlarının düzeltilmesi gerekiyor. Kısa süre önce Pozantı Cezaevi'nde yaşananlarla ilgili gardiyanların (infaz koruma memurları) tamamı hakkında takipsizlik kararı çıktı. Oradaki olaylarda gardiyana ceza verilmeyince, diyelim ki Şakran Cezaevi'ndeki gardiyanlar bunu görüyorlar ve adı konmamış bir zırhla kuşatıldıklarının farkındalar. Dolayısıyla işkence yapabiliyorlar çocuklara. Özellikle çocuk cezaevlerinin kapatılması gerekiyor. Devlet bu çocukları hapsediyor ama koruyamıyor." 

DÜZENLİ ZİYARET EDİLEN ÇOCUKLARDA SORUN AZ

Çocukla ailenin görüşüyor olmasının çocuk için hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Avukat Serdar Gültekin şöyle konuştu:

"Düzenli olarak ziyaret edilen çocuklar genellikle bir arada tutuluyor. Onun dışında düzenli ziyaretçisi olmayan çocuklar ise kendi içlerinde ayrı koğuşlarda tutuluyor. Dolayısıyla ailesi tarafından ziyaret edilen bir çocukla görüştüğünüzde, kendi koğuşunda minimum düzeyde sorunlardan bahsediyor, çok ağır uygulamalara maruz kalmadığı sonucuna ulaşıyorsunuz. Ancak o koğuşun dışına çıktığınızda ciddi sorunların olduğu apaçık görülüyor."

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası