ANKARA- Vatan'dan Murat Çelik'in haberine göre Başbakan Yardımcısı Arınç, “Demokratikleşme paketine bu gece son noktayı koyacağız. Sonrası Başbakan’a takdimdir. Başbakan’ın da onayıyla Ekim’de gündeme gelecek. Açıklandığında çok olumlu karşılanacağını umuyorum” dedi...
Gazetelerin Ankara temsilcileriyle iftarda buluşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, güncel gelişmelere ilişkin sorular üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Arınç’ın gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmeleri özetle şöyle:
İŞİMİZE GELMİYOR: Demokratikleşme adımları ile ilgili yaptığımız bir dizi toplantı var. Bu konuda zaman içerisinde atılan adımlar var. Daha sonra atılabilecek veya yapmayı düşündüklerimiz var. Ne zaman çözüm süreciyle ilgili toplantı haline gelirse endişemiz şu oluyor; İstihbaratın İmralı ile görüşmesi, BDP’li vekillerin gidişi, Nevruz, silahlı unsurların çıkışları... Bu süreçle bağlantılı görülürse bizim işimize gelmiyor. BDP’liler de ikrar ettiğine göre, bu çözüm sürecinde bir al ver söz konusu değil. Onlar çekildi siz ne yapacaksını? deniyor. Bu çalışmalarla üst üste gelirse bizi üzüyor. Çözüm sürecine doğrudan yönelik değil bu çalımalar. 2009’da resmen başladığı söylenen milli birlik ve kardeşlik projesinin süreç içindeki gelişmeler olarak bakmak lazım.
AİHM KARARLARI: 1.2.3. ve 4. yargı paketlerinin kendi gerekçeleri var. Özgürlükler ve demokratikleşme bağlamında AİHM kararlarını dikkate alıyoruz. Bazı değişiklikler yapmak durumunda kalıyoruz. Bunun dışında halkın günlük hayatını kolaylaştıracak tedbirler de alıyoruz. Bir kısmı idaridir. Bazen yasal düzenlemeler gerekebilir o zaman parlamentoya gelir. Mesela terörle mücadele kanunundaki propaganda suçunun, şiddete yönlendirme olmazsa suç olmaktan çıkarmak gibi. AİHM kararları dikkate alınarak düzenleme yapıldı. Anadilde savunma deniyordu.
İstediği dilde savunma imkanı verildi kıyamette kopmadı. Aleyhinde çok şey konuşuldu ama savunma hakkı kutsaldır. Bu yüzden mahkemelerden dosyalar ilerlemiyordu. Şimdi istedikleri dilde savunma yapacak noktaya geldiler.
SON NOKTA: Son olarak üzerinde çalıştığımız konu, 30 Eylül kongresinden önce 11 arkadaşımızın çalışmasıyla yeni bir manifesto yayınlandık. 2023 siyaset vizyonu adıyla. 63 madde. Bunların bir kısmı kısa, bir kısmı uzun vadeliydi. Biz süreci takip ettiğimiz için bu yasama yılında neler yapılması gerekiyor bunları kendi aramızda konuşuyoruz. Yaptığımız çalışmalar sonuçlandı. Perşembe günü çalışacağız, noktayı koyacağız. Sonrası Başbakan’a takdimdir. Başbakan’ın da onayıyla ekim ayından itibaren bazı yasa değişiklikleri gündeme gelecek, Açıklandığında olumlu karşılanacağını umuyorum.
SEÇİM BARAJI: Bu konu 1980’lerden bu yana gündemde. Çok şey konuşuldu, yazıldı çizildi. AİHM’e gidildi, AİHM’de reddedildi. Ancak vicdanen ve siyaseten yapılması gereken şeyler var. Temsilde adaleti güçlendirecek adımlar atılmalı. Tercihli oy, ittifak veya dar bölge seçim sistemi olabilir mi diye kafa yorduk. Barajı yüzde 10’da tutup ek tedbirlerle temsilde adaleti sağlayacak düzenlemeler yapılabilir. Biz yönetimde istikrarın olması için barajın muhafazasını düşünüyoruz.
PARTİLERE ALDIĞI OY KADAR YARDIM: Hazine yardımında bir haksızlık olduğu açık. Bütün partiler oy oranlarınca yardım almalı.
‘Çaremiz kalmadığı için bu yola girdik’
PKK’nın silahlı unsurlarının yüzde 20’ler oranında çekildiğini söyleyen Arınç, “Çözüm sürecinin başarıya ulaşmaması için etkin güçlü odaklar maniler engeller var. Bunun çözüm sürecinin başarıya ulaşmasın istemeyen sadece Kandil veya dış bağlantılı örgütler değil, Türkiye’nin içinde de 30 yıldır devam eden terörün bitmesini istemeyen başka odaklar var. Bu iş biterse biz ne olacağız endişesi olanlar var. Böyle bir süreçte çok az bir zamanda çok olumlu yol alındı bence.”
Başbakan Yardımcısı şöyle devam etti: “Çok zor ve neticesinden yüzde yüz emin olmadığı bir işe başka bir çaremiz kalmadığı veya denenmesi gereken bir yol olarak bu yola girdik. Yüzde 50 oy almış bir partinin sadece ihracat ile övünmesi yeterli değil. Böyle bir hükümetin arkasında büyük bir destek var. Kronik soru olan terörü yenmesi ve başarması gerekiyor.” Arınç sürecin biran önce sonuçlanmasında fayda olduğunu da sözlerine ekledi.
Üzerime düşeni fazlasıyla yaptım
Arınç Gezi olayları sırasındaki tavrıyla ilgili soruları ise şöyle cevaplandırdı: “Gezi olayları sırasında başbakanlık vekaleti bendeydi. 3 gün kadar biz Türkiye’de bu süreci nasıl yöneteceğimizi düşündük, istişare ettik. Cumhurbaşkanı ile görüştük ve basın açıklamamız oldu. Sonraki iki günde bazı kişilerle görüşerek ben emaneti teslim edinceye kadar bu olayla ilgili olarak üzerime düşeni fazlasıyla yaptım. Geldikten sonra inisiyatif tamamen ondaydı. O süreç içerisinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı. Herkesin def gibi gerildiği bir Türkiye’deyiz. İnşallah normalleştiğimiz zamanlara da kavuşuruz.
Ankara’nın beklediği paket
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın, temsilcilerle sohbetinde, MEB ve Danıştay arasında “türbanlı memur” konusunda yaşanan olayı anlatırken, önceki gün Başbakanlık’ta kendisinin de katıldığı, reform paketi toplantısını hatırlatıp, “Bugün çalıştığımız konular arasında bu da var” diyerek, “kamuda türban serbestisi” hakkında ipucu verdi. Başbakan Erdoğan’ın açıklayacağı pakette nelerin olduğu konusunda kulislerde dillendirilen bazı hususlar şöyle:
- Seçim Kanunu’nda yapılacak değişiklikle BDP dahil baraj altında kalan partilere de Hazine yardımının önü açılacak.
- Seçim barajı değişmeyecek ancak daraltılmış bölge sistemine geçilerek, büyükşehirlerde bölge sayısı artırılacak. Her bölgeye 5-6 milletvekili düşecek.
- Kanunlardaki “Yerleşim birimlerine Türkçe dışında isim verilemez” hükmü kaldırılacak. Yerel lehçelerde isim verilebilmesinin önü böylece açılacak.
- Hastane, sosyal güvenlik merkezleri, postane gibi yerlerde anadilde hizmet verilmesi sağlanacak.
- Anadilde propagandanın önündeki engeller kaldırılacak.
- Kamu kurumlarında kıyafet serbestisi getirilecek. * Cemevlerine İnanç ve Kültür Merkezi statüsü verilecek. Elektrik, su giderleri devletçe karşılanacak.
‘Evet efendimci değiliz’
“Sayın Başbakan bir kaç yerde şunu söyledi, Hz Peygamberin yanındaki insanların bile her birinin huyu farklıydı. Geçmişte de bugün de bazı konuları tartışırken herkes doğru bildiğini söyler. Ama karar alınınca uygulanıyor. Biz kendi içimizde bildiğimiz doğruları söyleriz. Herkes ne biliyorsa söyler sonunda oradaki başkan olan kişi kararı verir ve herkes bu kararı kendi kararı gibi hazmeder. Biz doğru veya yanlış bildiğimizi söyleriz. Ama alınan karar bazen istediğimiz gibi bazen de tam tersi çıkabilir. Tersine çıkarsa uymuyorum deme lüksünüz yok. Bu sistem böyle çalışırsa birlik beraberlik olur. Disiplin olur. Biz bulunduğumuz yerde söz düşerse içimizden ne geçiyorsa onu söyleriz. Birileri memnun olur olmaz umurumuzda değil. Ama oradan çıkan sonucu benimseriz. Evet efendimci, sepet efendimci olmadık olmayacağız.. Benim siyasi hayatım böyle...” (Vatan)