İzmir’de, özel bir bankada nakit işlem yetkilisi olarak görev yapan, aynı zamanda çalıştığı bankanın personelinin örgütlendiği sendikada Ege Bölgesi Şube Müdürü olan Faruk Dülüloğlu (47), 12 Mayıs 2017 tarihinde rahatsızlandığı söyleyerek sabah saatlerinde mesaisini yarıda kesti, daha sonra da bir günlük iş göremez raporu aldı.
Banka yönetimi, rahatsızlandığını söylediği gün bankanın diğer 4 şubesine ziyaretlerde bulunduğunu öne sürdüğü Dülüloğlu’nu, 18 Temmuz 2017 tarihinde işten çıkardı. Dülüloğlu, bu gelişmeler üzerine İzmir 3’üncü İş Mahkemesi’ne başvurup, işe iade davası açtı. Geçen yıl, 4 Ağustos tarihinde açılan davada, karar açıklandı. Mahkeme, Dülüloğlu’nun iş akdinin, sendikal faaliyetleri dolayısıyla haksız yere feshedildiğine ve işe iade edilmesine hükmetti. Bir yıldan uzun süre işsiz kalan ve maddi zorluklar yaşayan Dülüloğlu, fesih tarihi ile kararın açıklanma tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarını da alabilecek. Diğer sendika üyelerine de bu kararın örnek teşkil etmesini istediğini belirten Dülüloğlu, "Benim iş akdi feshimi örnek göstererek diğer çalışanlara da bu konuda bir korku aşılandı ve 1250 sendika üyesinin sendika üyeliğinden istifası sağlandı" dedi.
'BEYAZ YAKALILARIN HAKKINI SAVUNAN KİMSE YOK'
"Türk adaletinin böyle bir karar vereceğinden emindim" diyen Faruk Dülüloğlu, banka çalışanlarının 'Şube Başkanı'nın bile iş akdi feshedildiyse, bizimkiler hayli hayli feshedilir' anlayışıyla hareket ederek, 1250 sendika üyesinin sandikadan istifa ettiğini belirtti. Dülüloğlu şöyle dedi.
"18 Temmuz 2017 günü, yıllık iznimdeyken çalıştığım banka tarafından izin fişimde bir problem olduğu gerekçesiyle işe çağrıldım ve iş akdim feshedildi. Bankada 21 yıllık çalışma hayatım vardı. Çalışma dönemimde de çok aktiftim. Sendikal faaliyetler konusunda yaptığım çalışmalar üst yönetim tarafından biliniyordu. Dava ile ilgili karar olması gereken ve beklediğim bir karardı. Çünkü haksızlığa uğradım. Benim iş akdi feshimi örnek göstererek diğer çalışanlara bir korku aşılandı ve 1250 sendika üyesinin sendika üyeliğinden istifası sağlandı. 'Şube Başkanı’nın bile iş akdi feshedildiyse, bizimkiler hayli hayli feshedilir' diyen sendika üyeleri, üyelikten istifa etmek durumunda kaldı. Bu süreçte çalışanlara ‘Ya sendika ya banka’ dendiğini biliyorum. Herkes evine ekmek götürdüğü için sendikayı değil bankayı tercih ettiler, doğru olan da buydu. Sadece sendikal faaliyette bulunduğu için iş akdi feshedilen birçok arkadaşımız var. Türkiye’de ciddi bir sendikalaşma sorunu olduğunu ve sendikalara bakış açısının daha naif bir düzleme çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Beyaz yakalıların hakkını savunan kimse yok. Biz 51 yıllık bir sendikada verdiğimiz mücadeleyi bu davayla kazandık. Bu dava 51 yıllık sendikanın bir ilki oldu."
'KARAR SENDİKALI İŞÇİYE RAHAT BİR NEFES ALDIRACAK'
Faruk Dülüloğlu’nun dava süresince avukatlığını yapan Avukat Efekan Kaptan ise 4 Ağustos 2017 tarihinde dava açıldığını, dosyanın bilirkişiye gönderildiğini bilirkişi tarafından bir heyet raporu oluşturulduğunu, 8 Kasım 2018 günü davanın lehlerinde sonuçlandığını belirterek, şunları söyledi:
"Müvekkilimin hem işe iadesine karar verildi hem de temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla iş ilişkisi devam edecekmişçesine bankanın tüm mali ve ekonomik haklarından faydalanmasına karar veridi. Bunun yanı sıra, mahkeme iş akdinin sendikal gerekçeyle yapıldığına hükmetti. Feshin sendikal gerekçeyle yapılmış olması sebebiyle 24 aylık brüt ücret tutarında müvekkile tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti. Bu açıdan karar önemli ve değerliydi. Özellikle bizim açtığımız dava bir sendikanın varoluş sorununa parmak basmaktaydı. 14 bine yakın çalışanın olduğu bir bankaya karşı çok önemli bir mücadele verdik. Mahkemede yaptığımız savunmada, müvekkilin Ege Bölge Şube Başkanı olması sebebi ile müvekkilin iş akdinin haksız feshi sonrası asıl amacın sendikanın itibarsızlaştırılması olduğunu net deliller ile ortaya koyduk. Bizim aldığımız mahkeme kararı sendikalı işçiye bir nebze olsun rahat nefes aldıracaktır." (DHA)