Ege Postası
Geri

Sertel'den coronavirüs çıkışı: İzmir’de test yapacak bir yer yok

Haber Aktif programına katılan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, başta dünya ve Türkiye gündeminin ilk sırasında yer alan Covid 19 virüsüne yönelik alınan önlemler, Türkiye’nin bu sağlıklı atlatmasının yolu olmak üzere kent ve ülke gündemine dair önemli değerlendirme ve tespitlerde bulundu. Sertel "Tabipler birliğinde arkadaşlarım var, hastane başhekimleriyle de görüşüyorum. İzmir’de corona virüsü testi yapacak bir yer yok. Ankara’ya gönderiliyor. Ama olması lazım. En azından İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa, Adana gibi büyük şehirlerde birer bu konuda laboratuvar olması lazım. Bu çok zor bir şey değil." dedi. Sertel'den coronavirüs çıkışı
Sertel'den coronavirüs çıkışı: İzmir’de test yapacak bir yer yok
Haberler / Politika
19 Mart 2020 Perşembe 09:14
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

EGEPOSTASI-TV 35 ekranlarına konuk olan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Covid 19 virüsüne karşı alınan önlemlerin hala yeterli olmadığını, İzmir’de virüsün tespitinin yapılacağı bir laboratuvar bulunmadığını, tabip odaları ve hastanelerle işbirliği yapılmadığını belirterek, hükümet yetkilileri ve Sağlık Bakanlığı’nı şeffaf olmaya çağırdı.

Haber Aktif programında konuşan İzmir Milletvekili Atila Sertel, İzmir’deki kontrol ve denetimleri yetersiz bulduğunu vurgulayarak, “Tabipler birliğinde arkadaşlarım var, hastane başhekimleriyle de görüşüyorum. İzmir’de corona virüsü testi yapacak bir yer yok. Ankara’ya gönderiliyor. Ama olması lazım. En azından İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa, Adana gibi büyük şehirlerde birer bu konuda laboratuvar olması lazım. Bu çok zor bir şey değil” dedi.

Tabip odaları, hastanelerle birlikte çalışılmalı

Sağlık Bakanlığı yöneticilerinin hangi hastanın hangi bölgede bulunduğuna dair açıklama yapması gerektiğinin altını çizen Sertel, “Kim nereden gelen virüsle tanıştı ve nasıl can verdi, bunu açıklaması lazım Sağlık Bakanlığı’nın. Biz biliyoruz ama açıklayamayız. Çünkü onun bir sorumluluğu var. Ama Sağlık Bakanlığı ve başta Cumhurbaşkanı, toplumu bilgilendirmesi lazım. Bu psikolojik olarak rahatlatır, ikincisi tedbirleri yönlendirmek lazım. Meslek kuruluşları ve tabip odalarıyla, hastanelerle birlikte çalışmaları lazım. Artık birleşik hareket etmesi lazım hastanelerin de” değerlendirmesini yaptı.

İki yönlü tedbir alınması gerekiyor

CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, salgın nedeniyle birçok işyerinin kapandığına dikkat çekerek, Cumhurbaşkanlığı ve hükümet yetkililerinin sağlık ve ekonomik olarak iki yönlü tedbir almasının önemine işaret etti. Milletvekili Sertel, “Aynı olay Fransa’da olduğunda Macron çıktı ve çok net bir şekilde şu teminatı verdi, hiçbir işyeri iflas tehlikesi yaşamayacak. Benim ülkemde hiçbir işyeri küçük büyük iflas tehlikesi yaşamayacak. Devlet olarak yanındayım. Hiçbir Fransız vatandaşı gelirsiz kalmayacak dedi. Tüm Fransızların bankalara olan borçlarının ertelenmesi söz konusu olacak, kredilendireceğiz ve ödemelerini sağlayacağız dedi aynı zamanda. 300 milyon Euro kredi sağlayacağız ve bu krediyle yaraları saracağız dedi. Salgın süresince doğalgaz, su, elektrik ve ev kiralarının da askıya alınmasını söyledi. Çok doğru bir şey. Vatandaş canıyla mı uğraşsın, su ve elektrik faturası, ev kirasıyla mı uğraşsın. Tüm bunları iktidarın göze alması lazım” ifadelerini kullandı.

İŞTE PROGRAMIN SATIR BAŞLARI:

Öksüren, ateşi olan herkes kendinden şüphe etmeye başladı. Çok yoğun bir baskı var bu koronavirüsün öldürücü özelliği nedeniyle. O nedenle yurttaşlar kendilerini hasta hissetmeye de başladılar psikolojik olarak bu etkilenme var. bir kere moralli olmak lazım. Tabi ki tedbir almak lazım, İtalya gibi olmamak lazım. Panik yapmaya gerek yok ama önlemleri almaya dikkat etmek gerekir. Panik yapmaya gerek yok diyorum ama ben mesela bir marketin üstünde oturuyorum. Ekmek almaya inmek için indiğimde bile milletin kuyruğa girerek 20’şer paket makarna aldığına tanık oluyorum. Sanki evden hiç çıkamayacakmış ya da savaş hali varmış gibi ya da üç adım öteye gidemeyecekmiş gibi bir psikoloji içinde marketleri boşaltmaya başladılar. Ben bunu çok yanlış buluyorum ama tedbiri alsınlar tabi.

İzmir’deki denetim ve kontrolleri yeterli bulmuyorum

Çevremdeki tüm market ve dükkanlarda kolonya çok çabuk bitti. 25 kg kolonya stoklayanları gördüm ki herhalde ömürlerinin sonuna kadar bir daha kolonya satın almayacaklar. Öyle görünüyor. Hala kolonya yok piyasada. Korona virüsünün salgın hale gelmesinin önlenmesine yönelik topluma açık ve şeffaf yöneticilerin olması gerekir. Ben İzmir’deki denetimleri, kontrolleri yeterli bulmuyorum.

Büyükşehirlerde laboratuvar olması lazım

Tabipler birliğinde arkadaşlarım var, hastane başhekimleriyle de görüşüyorum. İzmir’de corona virüsü testi yapacak bir yer yok. Ankara’ya gönderiliyor. Ama olması lazım. En azından İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa, Adana gibi büyük şehirlerde birer bu konuda labaratuvar olması lazım. Bu çok zor bir şey değil.

Kimin hangi bölgede hasta olduğunu bilmiyoruz

İkincisi gelen hastaya buradaki hastaneler karantina hastane ne yapaca? Bulguları alacak Ankara’ya gönderecek, negatif mi pozitif mi çıkaca? Ama o arada ciddi bir endişe yaşıyor hasta ve çevresi. Ama kimin hasta olduğunu, hangi hastanın hangi bölgede hasta olduğunu biz bilmiyoruz. 97 vakadan bahsediliyor. Biri vefat etmiş. O da İstanbul’da. Ama ismini ve bulunduğu yeri açıklamıyor Sağlık Bakanlığı. Bence açıklanması lazım. Vatandaşın bilgi sahibi olması lazım. Bunun şu yararı var. Mesela Bornova’da yaşıyorum ben. Bu bölgede bir vaka var mı yok mu ben bilmiyorum.

Tabip odalarıyla hastanelerle birlikte çalışmaları lazım

İtalya’daki hatayı biz yapmayalım ama bilmemiz gerekiyor. Kim nereden gelen virüsle tanıştı ve nasıl can verdi, bunu açıklaması lazım Sağlık Bakanlığı’nın. Biz biliyoruz ama açıklayamayız. Çünkü onun bir sorumluluğu var. Ama Sağlık Bakanlığı ve başta Cumhurbaşkanı, toplumu bilgilendirmesi lazım. Bu psikolojik olarak rahatlatır, ikincisi tedbirleri yönlendirmek lazım. Meslek kuruluşları ve tabip odalarıyla, hastanelerle birlikte çalışmaları lazım. Artık birleşik hareket etmesi lazım hastanelerin de. Ben işin kötü yanı şu, bu hastada solunum cihazı çok az sayıda ve kısıtlı imkanlar var. Bunun yerli üretimi de yok. Dünyada da altı tane firma var. bu konuda Küba diğer ülkelere yardımcı olacağını söyledi. Diğer ülkelerde de solunum cihazı sıkıntısı var. İtalya’da bir kısım hastaları tedavi etmekten vazgeçiyorlar. Senin yaşın ilerledi artık ölmelisin gibi bir bakış açısı insani değil.

Cumhurbaşkanının açıklaması gerekiyor'

Bir de ekonominin çökmesi söz konusu. Bütün kıraathaneler, pastaneler, spa’lar her yer kapandı. Ne kadar süre kapalı kalacaklarını bilmiyorlar. İşçiler ne olacağını, ne kadar süre ücret alacağını bilmiyor. Bu insanların dükkan kiraları, vergileri, KDV’leri ne olacak, kimse bilmiyor. Özel sektörde süresiz izin verilmiyor. Patron izin verdi diyelim ücretsiz izni. Patron yarın öbür gün elektriğini, vergisini nasıl ödeyece? Bunun da açıklanması lazım. Maliye Bakanlığı’nın ve Cumhurbaşkanının açıklaması gerekiyor. 

İzmir’de hala bir laboratuvar yok

Korona virüsü yeni çıkmadı, dünyada üçüncü aya girdi. Bizim tedbirlerimizi hızla almamız gerekiyordu. İzmir’de hala laboratuvar yok. Karantina hastaneleri daha dün üçe çıktı. Bizim hazırlıklı olmamız lazım. Bilmeliyiz ki, böyle bir virüs hadisesinde hastanelerimizin çok önceden belli olması lazım. Hastalık geldiği gibi biz tedbir almaya çalışıyoruz. Benim başıma böyle bir hastalık geldiğinde ben buraya buraya başvurmalıyımı bilmeliyiz.

Vatandaş canıyla mı uğraşsın, su-elektrik faturası, ev kirasıyla mı'

Ekonomideki sıkıntının yansımaları çok büyük olacak. Felaket tellalı olmak istemiyorum ama sonuçta üretimsizlik zaten vardı ülkede. Şimdi daha da katlanırsa işyerleri iflas edecek, işten çıkarmalar olacak, ücret ödemelerinde sıkıntı olacak. Aynı olay Fransa’da olduğunda Macron çıktı ve çok net bir şekilde şu teminatı verdi, hiçbir işyeri iflas tehlikesi yaşamayacak. Benim ülkemde hiçbir işyeri küçük büyük iflas tehlikesi yaşamayacak. Devlet olarak yanındayım. Hiçbir Fransız vatandaşı gelirsiz kalmayacak dedi. Tüm Fransızların bankalara olan borçlarının ertelenmesi söz konusu olacak, kredilendireceğiz ve ödemelerini sağlayacağız dedi aynı zamanda. 300 milyon Euro kredi sağlayacağız ve bu krediyle yaraları saracağız dedi. Salgın süresince doğalgaz, su, elektrik ve ev kiralarının da askıya alınmasını söyledi. Çok doğru bir şey. Vatandaş canıyla mı uğraşsın, su ve elektrik faturası, ev kirasıyla mı uğraşsın. Tüm bunları iktidarın göze alması lazım.

Hükümetin iki yönlü tedbir alması lazım

Şimdi sen evde otursun diyorsun. Tamam evde otursun. Eve kapansın tehlike geçinceye kadar, tedbirleri sonuna kadar alalım. Ama alırken evde ne yiyip içecek, ne yenecek, yarına yönelik ne olacak onu da düşünmek lazım. Ona yönelik hükümetin iki yönlü tedbir alması lazım. Hükümet yok da tek adam rejiminin buna yönelik tedbir alması lazım. Birincisi sağlık ikincisi ekonomi. İkisi de çok önemli. Bir taksi şoförüyle görüştüler. Keşke korona virüsü gelip bulsa da beni ölsem diyor. Kimse taksiye de binmiyor sokağa da çıkmıyor. İnsanları canından bezdiren bir hadise haline dönüştürüyoruz.

İnsanlar ne olacak diye arayıp soruyor

İzmir’de kıraathaneler kapandı mesela. O işyerlerinin kiraları devam ediyor. Her biri beş on bin lira. Lokantalar, eğlence yerleri öyle. Tabi ki tedbir alınsın, virüs yayılmasın ama sonuçta bu insanlar insan ve ekmek yiyecek. Bizi arayıp soruyorlar, ne olaca? Tek adam rejimi çıkacak bir açıklama yapacak iki saat sonra, bakalım toplumun yaralarını ne kadar saracaklar, göreceğiz.

Sabahın dördünde öğrencileri yurttan çıkarıp….

Sağlıkla ilgili olan ve diğer kamu dairelerinde öğretmenleri eve yolladılar ama hemşireler, doktorlar eve gidemiyor. İzinleri iptal edildi. 3600 ek göstergeyi tartışıyorlar ama toplumsal tehlikelerde ön cephede olanlar polisler, asayiş ve sağlık. Sağlıkçılar gerçekten tehlikeye rağmen, hastalıkların içinde hastaları iyileştirmeye çalışan kahramanlar. Bunu yok saymak ve ötelemek insani değil. Bir kez daha görsünler. Fransa’dan uçak geliyor, bir kısmını ayırıp karantinaya gönderiyorlar. Bir kişi çıkıyor gidiyor evine. Böyle bir şey yok. Olamaz. Milletvekiliyim karantinaya girmem. Olmaz. Umreye gidip gelenler ile milletvekilleri arasındaki fark n? Hastalığı milletvekili de taşıyabilir. Umreden gelen vatandaşları, öğrencileri gece yarısı boşaltıp yurda yerleştiriyorlar. Sabahın dördünde öğrencileri yurdun önüne koyuyorsun. Umreden gelenleri de yurt temizlenmeden karantinaya alıyorlar. Böyle karantina olur m? Çok komik. Yan yana koyuyorsun insanları. Ben gördüm videolarda. Karton kutuların üstünde yerlerde yemek yiyorlar. Böyle bir tablo Türkiye’ye yakışıyor m? Ciddiyet lazım. Orada karantinaya aldık diyorlar. Değil. Orada bir kişi hasta ise diğerlerine bulaştıracaksa, onlar ölüme mi mahkum olsu? Hepsini kontrolden geçirmeleri lazım. Ateşi olan varsa, onu ayrıca hastaneye götürmek lazım. Diğerlerinden ayırmak lazım. Amacını taşıyan karantina sistemi değil bu. Çağdaş bir hapishane gibi. Milletvekilleri neden ayrı tutuldu, onlar çıkıp evlerine gitti. Biraz daha ciddi ve tutarlı bir politika izlenmeli.

İtfaiyecilik meslek, bu konuda mücadeleyi sürdüreceğim

İtfaiyeciler meslek olarak kabul edilmeli. Onların durumu 3600’den biraz farklı. Tulumbacılıktan bu yana 300 yıldır Türkiye’de itfaiyecilik bir meslek aslında. Kanunlara sirayet ettiremedik ama hala. Genel idari hizmetler sınıfına almışlar. Büro işleri yapan insanlar gibi görüyorlar. İtfaiyecilik bir meslek. Dünyanın her yerinde. Avrupa’da en saygın ve en çok ücret alan on meslek arasında. Amerika’da en çok ücret alan cam silicileridir, altıncı sırada itfaiyeciler vardır. Eğitimli insanlar. Yangın nasıl söndürülür bilmem ben. İtfaiyecilik meslek lisesi de var. Ülkenin her yerinde. Meslek yüksek okulu da var. Siz bunu okulların tabelalarında meslek olarak kabul ediyorsunuz da kanunen niye kabul etmiyorsunuz. Oturdum tüm milletvekillerine mektup yazdım. Gece bekçisi meslek ama itfaiyeci meslek değil. Bunu çözmeliyiz. CHP bunu getirdi diye reddetmenin bir anlamı yok. Ben de yazdım dedim ki, siz AK Partili milletvekilleri olarak bu kanun teklifini siz hazırlayın, biz de çıkaralım. Ülkedeki tüm itfaiyeciler bunu bekliyor. Ülkenin her yerinden beni arayıp soruyorlar. Dört yıldır ben uğraşıyorum. İki yıl önce kanun teklifi vermiştim. Tekrar geçen ay verdim kanun teklifi. Bareti de taktım. Bu konuda mücadeleyi sürdüreceğim. İtfaiyeciler kazanacak.

Tarım Bakanlığı’ndaki istihdam yetersiz

Fakı Baba, eski tarım bakanı, on bin civarında kişiyi istihdam edeceklerini açıklamıştı. Buna istinaden soru önergesi verdim. 2153 kişi alındı. Bu adamların üniversitelerden mezun olan çocukların işe alımında zaten büyük sıkıntı var. 8 milyon işsiz var. Bu çocukların diplomalarını ve mesleklerini yapma imkanları ancak devletin bu alanlarında olabilir. Hiç yoktan iyi tabi. En fazla yüzde 75 oranında iletişim fakültesi mezunları de iş bulamıyor. Ben gazetecilik yaptığım yıllarda 80’li yıllarda, sendikamız vardı. Aldığımız ücret üç dört memur maaşına bedeldi. İzlenebilir okunabilir medya kurumu sayısı bir elin parmağı kadar artık.

Çeşme’de rant için tesis yapılıyor, belediye başkanı da göz yumuyor

Turizm Bakanlığı’ndan ruhsat aldılar. 30 odalı. Sonra ben bunun rezidans olarak yapıldığını tespit ettim. Bir soru önergesi verdim. Otel ruhsatı ile alınan bu yer, Folkart binası, rezidans olarak mı yapılıyor diye. Bakan ve şehircilik bakanına vermiştim soru önergesini. Çeşme’den bizim belediye başkanı fırladı ama, yok dedi, her şey kuralına uygun dedi. Ben iki sene bu bakanlıkta, hatta o zaman cevap verdim başkana, ben sana sormuyorum ki, bakanlığa soruyorum, muhatabım sen değilsin dedim. Sonra bakanlıktan bana iki yıl sonra yanıt geldi. Burası turizm bakanlığı onayıyla turistik tesis olarak yapılmamaktadır. Gerekli duyuruları belediye başkanlığı ve valiliğe bildirdik, onların önlem alması gerekiyor diyor. Bina bitmiş. İmar affından yararlanmışlar. İnşaat firması. Bu yanlış. Halkın hakkını savunmak zorundayız. Ben o insanlara karşı hasımane tutumum yok. O kurumda kardeş gibi sevdiğim insanlar da var. Ama bizim yolsuzluk yapılmasına karşı çıkmalıyız. Ruhsatı siz Turizm Bakanlığı’ndan otel ruhsatı alıp rezidans yapıp arkasından imar affından yararlan sonra sat. Gecekondu yapmak daha onurlu. Barınmak için yapıyor en azından. Bu kar için, rant için yapıyor. Oradaki belediye başkanı da buna göz yumuyor. Vilayet de göz yumuyor. Türkiye’de ne yazık ki zengin olan arabasını dağdan aşırıyor, fakir olan düz yolda şaşırıyor. Bu ülke bunu aşamadığı sürece hak hukuk ve adaleti yerine getirmediği sürece iyi olmaz. Zenginsen her türlü imkanı sağlıyorlar, fakirsen eziyorlar her konuda.

Bir şey sıkıp duruyorlar, ne sıkıyorlar'

Gönüllü olmaları lazım ama gönüllülük koşullarını da yaratmak lazım. Yurtları beğenmediklerini söylediler. Senin beğenmediğin yerde çocuklarımız kalıyor. Hiçbir işi yapıyormuş gibi yapmamak lazım. İğreti olan o. Gönülden ve samimi yapmak lazım. Yapıyor muş gibi yaparsanız, karantina yapıyoruz, ne karantinası ya! Belki oradaki çocuklarından birinin yatağında hastalık vardı, çocuğun koronası olup olmadığını siz tespit ettiniz m? Steril bir ortam sağlanmalı. Bir de her tarafa bir şeyler sıkıp duruyorlar, ne sıkıyorlar, sivrisinek mi karasinek mi öldürüyorlar. Bilmiyorum ne yapıyorlar, ne sıkıyorlar. Açıklık ve şeffaflıkla takip etmek, gevşek bırakmamak lazım. Toplumun da tedbirli yaşaması lazım.

Cezalandırılan bir kentiz aslında

İzmir’in yatırımlara ihtiyacı var. Zaten büyükşehir belediye başkanı düğmeye bastı ama engellenmemesi lazım. İzmirliler beş veriyor merkezi hükümete bir alıyor. Cezalandırılan bir kentiz aslında. Büyükşehir belediyesinin havagazı fabrikasını satın almasını çok beğenmiştim. Çok güzel bir tesis haline geldi, kalıcı bir alan oldu. Elektrik fabrikası ile entegre edilmesiyle çok iyi olur. Ama nedense iptal ettiler. Normal ihaleye girdi büyükşehir belediyesi. En fazla parayı vermişti. Onaylamaları lazımdı. Müze yapacağız diyorlar. İyi de kardeşim 18 yıldır iktidardasınız, şimdi mi aklınıza geld? Oranın entegre olması lazım o alanla. Birçok konuda da Tunç beyin diğer idarelerimizin elini kolunu bağlamaya çalışıyorlar. Haksız ve hukuksuz yere kesintiler var. Yerelleşecek diyorlardı geçmişte. Kendisi belediye başkanı iken yerel belediyelerin imkanlarının arttırılmasından bahsediyordu şimdi tam tersi. Belediye başkanlarımızın son derece başarılı olacağına inanıyorum. Narlıdere’ye gidecek metronun Çeşme’ye kadar gideceğini düşünüyorum. Modern bir otogar inşası önemli. Buca metrosu çok önemli. İzmir yaşanacak kent ya. On yaşanacak kent arasında yer alıyor İzmir dünyada. İzmir’de yaşamak ayrıcalık. Yarım saat sonra dağına gidebildiğin ya  da denize girebildiğin bir yer.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası