Duruşmanın yapıldığı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Salonu önünde yağan yağmura rağmen dün olduğu gibi bugün de ellerinde bayraklar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan posterleri ile gelip toplanan bir grup, darbeci askerleri protesto etti. Saat 08.45'te duruşmanın yapılacağı salona getirilen 44 tutuklu sanığı, kalabalık, 'Şizofren Fetoş'un Uşakları', 'Vatan bölünmez, ezan susmaz', 'Ne olursa olsun dünya karşısında olsa bile arkanda koşmaktan vazgeçmeyeceğiz Başkan Recep Tayyip Erdoğan', 'İdam istiyoruz' yazılı dövizlerle karşıladı. Kalabalıktan sık sık 'İdam istiyoruz idam' sloganı yükseldi.
Tutuklu sanıklardan bazılarının tepkilere gülümseyerek karşılık verdikleri görüldü. Kalabalıktan, evli ve 3 çocuk annesi, 56 yaşındaki Gülizar Toptan, "Biz bu vatan hainlerine mi evlatlarımızı ve vatanı teslim etti? Bunlar mı yetiştirdiler çocuklarımız? Assınlar bunları, assınlar! Vatan hainleri, utanın! Bu vatanın yediğiniz ekmeği haram olsun" diyerek, darbeci askerlere bağırdı.
MAHKEME BAŞKANI UYARDI
Duruşmanın bugünkü oturumu tutuklu askerlerden helikopter teknisyeni Astsubay Üstçavuş Aydın Özsıcak'ın ifadesinin alınmasıyla başladı. Astsubay Özsıcak, ifade vermeye başladıktan kısa bir süre sonra subayların ellerindeki kağıt kalemlerle kendi aralarında yazıştıklarını gören mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ, "Size kağıt, kalemi savunma yapın diye verdik. Aranızda yazışın, haberleşin diye değil. Kağıt, kalemleri toplayacağımız gibi hakkınızda gerekli işlemi yaparız" diyerek uyarıda bulundu.
"OLAYIN NERESİNDE OLDUĞUMUZU BİLMİYORDUK"
Daha sonra ifadesinin alınmasına başlanan Astsubay Aydın Özsıcak, helikoptere binerken telefonlarını kapattıklarını, kimsenin kendilerine Marmaris'teki görev ile ilgili bilgi vermediğini söyledi. Astsubay Özsıcak, "Bütün mal varlığıma el konulduğu için avukat tutamadım. Helikopterde silahlı askerleri görünce bir şeyden şüphelenmedim ve görev için orada bulunduğumu düşündüm. Marmaris üzerine gittiğimizde bir el silah sesi duydum. 15-20 dakika Marmaris üzerinde uçtuktan sonra uzaklaştık. Çünkü yakıt sıkıntısı yaşamaya başladık. Gün içinde uçuş yaptıktan sonra bir de gece görevinde sabaha kadar çalıştık ve çok yorgunduk. Gaziemir'e geldik, teslim olduk.
"ÖĞRENİNCE ŞOKE OLDUM"
Ancak, hala olayın ne olduğunu, olayın neresinde olduğumuzu bilmiyorduk. Hala da neler olup bittiğini kavrayabilmiş değilim. Sonra Cumhurbaşkanı'na yönelik bir operasyon içinde olduğumuzu öğrenince şoke oldum. Ben, sadece VIP görev olduğunu biliyordum. Ancak yaralı olduğunu öğrenince kafam karıştı. Ben bakımcıyım, verilen görev gereği oradaydım. Biz kendi çapımızda helikopterin arızası ile uğraştık. FETÖ üyesi değilim" dedi.
"MUHSİN YAZICIOĞLU'NUN HELİKOPTERİNDEN PARÇA SÖKMEDİM"
Mahkeme Başkanı Baştoğ'un Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düşmesiyle ilgili sorusu üzerine Astsubay Özsıcak, "Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinden parça sökmedim. Sadece bir parçayı incelerken görüntüledim. O olayla ilgili de hakkımda takipsizlik kararı verildi" dedi.
Duruşma, tutuklu sanıklardan Astsubay Üsçavuş Murat Gösterit'in ifadesinin alınmasıyla sürdü.
KULAKLIĞIMI ALIP, "YANLIŞ BİR ŞEY YAPMIYORUZ, SAKİN OLUN" DEDİ
Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada ifade veren sanıklardan, Gaziemir 3'üncü Kara Havacılık Alayı'nda görevli helikopter teknisyeni Astsubay Üstçavuş Murat Gösterit, "Tabur komutanı 4 helikopterle VIP uçuşu yapılacağını, saat 22.00 gibi herkesin helikopter başında olması gerektiğini söyledi. Marmaris'e gidileceğini bildirdi ama görev ile ilgili bilgi vermedi" dedi. Helikopterlere geldiklerinde telefonlarını kapatmalarının istendiğini belirten Astsubay Üstçavuş Gösterit, şunları söyledi:
"Motorları çalıştırmamızdan sonra askerler gelip, bindi. Zeki Albay'a havalandıktan sonra, 'Komutanım uçuşla ilgili bilgi vermediniz' dedim. Sonra yanımdaki komutan, 'Ne oldu' diye sordu. 'Komutanım, nereye gidiyoru? Ne yaptığımızı bilmiyorum' dedim. Benden kulaklığımı alıp, 'Yanlış bir şey yapmıyoruz, sakin olun' diye karşılık verdi. Kulaklığım alındığı için daha sonraki gelişmelerden bilgim olmadı. Örgüt üyesi değilim, kimseye bu konuda yardım etmedim. Darbeci değilim. FETÖ'cü hiç değilim. Silahlı Kuvvetler'de kendi yandaşlarını koruyan örgüt üyesi olsaydım şimdi daha yukarılarda olacaktım. Çünkü çok başarılı geçen yazılı sınavın ardından sözlüde elediler. Suçlamalara kesinlikle katılmıyorum."
"BÖYLE SAÇMA BİR SUİKAST PLANI PROGRAMI OLMAZ"
Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü olan Kurmay Albay Osman Kılıç da savunma yaptı. Kurmay Albay Kılıç, şunları söyledi:
"Kurmay başkanlığı görevi yaptım. Herhangi bir terör örgütü veya FETÖ ile ilgili bir ilgim, bağlantım yok. FETÖ'nün ilgili bankalarında herhangi bir hesabım olmadığı gibi ByLock programı da telefonumda yoktur. Daha önce Ankara'da verdiğim ifademi tekrarlıyorum. Olay günü Ankara'daydım ve izinliydim. Vatanımı seven bir subayım. Şükrü Seymen (Binbaşı) ile herhangi bir toplantıya katılmadım. Bu telefonlarımın kayıtlarından da tespit edilebilir. Ne olay öncesi ne sonrası örgütle ilgili bağlantım yoktur. Bana uçuşların yapılacağı bilgisi verildi, ancak görev hakkında bilgi verilmedi. Burada adı geçen personelin de hiçbirini tanımıyorum. 25 yıllık askerim. Böyle bir plan, böyle bir suikast, darbe planı, programı olamaz, olsa olsa saçma bir kumpas planı olur. Böyle bir saçmalığın içinden ancak kumpas çıkar."
GERGİNLİK OLDU
Albay Kılıç ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın arasında gerginlik çıktı. Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın sorularına Ankara'da süren dava nedeniyle yanıt vermeyeceğini söyledi. Avukat Aydın, bu kez "Fethullah Gülen'i seviyor musun" diye sordu. Albay Kılıç, "Bununla ilgili ifadem dosyada" dedi.
Gerginlik sırasında tutukluların bulunduğu bölümden Cumhurbaşkanı'nın avukatlarına yönelik, "Kesin sesinizi" diye bağırmalar oldu. Avukat Aydın'ın tepki gösterenin kendisi olduğunu işaret etmesi üzerine ayağa kalkan Binbaşı Şükrü Seymen, "Nasıl emin oluyorsunu? Adalet mülkün temeli ise ben de onlardan şikayetçiyim" dedi.
"YURTTA SULH KONSEYİNİ 15 TEMMUZ'DAN SONRA ÖĞRENDİM"
Kurmay Albay Kılıç, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'un bir sorusu üzerine Genelkurmay Başkanı Akıncılar Üssü'ne getirildiğinde orada olduğunu belirterek ifadesini şöyle sürdürdü:
"O gece Akıncılar Üssü'ne gittiğimde beni başka bir odaya aldılar. Genelkurmay Başkanı'nın getirileceğini ve geldiğini duydum. Ama görmedim. Ama o andaki Marmaris saldırısı ile ilgili hiçbir bilgim yok. Hatırladığım kadarıyla Cumhurbaşkanımız televizyonlarda açıklama yaptığı söylentisini duydum. Bu söylentiden sonra telefonlarımızı topladılar. Sabaha kadar telefonlarımız yanımızda değildi. Telefonu açık vaziyette teslim ettim. Sonrada beni tevkif ettiler. Yurtta Sulh Konseyi'nin ne olduğunu bilmiyorum. Orada görev almadım, üyesi değilim. Bu konseyi 15 Temmuz tarihinden sonra duydum, konseyin herhangi bir toplantısına katılmadım. Sadece konseyde, görevim gereği tanıdığım insanlar vardır. Suikast girişimi içerisinde olmadım. Görev icabı sadece alay komutanımızla görüştüm."
"HELİKOPTERE YAKIT VERİN TALİMATI GELDİ"
Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 11'inci celsesinin öğleden sonraki oturumuna, Deniz Hava Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı'nın ifadesinin alınmasıyla devam edildi. Albay Avcı, FETÖ ile hiç bir bağlantısı olmadığını belirtip, "Grupları, bankaları, oluşumları ve medyası ile ilgili hiçbir ilgim olmadı. Tüm arkadaşlarıma sorabilirsiniz. Birisi FETÖ ile bırakın bağlantım olduğunu, en ufacık bir imada dahi bulunsun savunma bile yapmayacağım" dedi. Kendisine yöneltilen örgüt üyeliği suçlamasını reddeden Albay Avcı, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Bana VIP uçuşu olacağı bilgisi gelince sivil kıyafetlerim ile kendi arabamla alana gittim. Bir süre sonra filo komutanımız geldi ve tekrar VIP olabileceğini söyledi. Bana saat 24.00'te sıralı amirlerimden başka kimseden emir almamam talimatı verildi. Bundan yarım saat sonra güney batı yönünden tanımsız bir hava aracının yaklaşmakta olduğunu gördük. Helikopter sesi duyduk. Biraz sonra indi ama motorlarını durdurmadı. O sırada bu helikopterde kim olduğunu ve nereden geldiğini, uçuş süresini öğrenmek istedim ama bilgi vermediler. Helikopterdekileri 'Motoru stop edin aşağı inin. Etrafınız sarıldı' diye uyardım. Ama bu arada, 'Yakıt verin' talimatı geldi. Yakıtı verdik. Helikopter biraz sonra kalkış yapıp, ayrıldı. Bu arada, Muğla İl Jandarma Komutanı Albay Yavuz Özfidan ve Muğla Valisi Amir Çiçek beni aradı. Gelen olursa yakıt vermememi isteyip, Marmaris'te helikopterlerin ateş açtığını ve bölgede uçak veya helikopterim olup olmadığını sordu. Helikopter ve uçaklarımızın hangarda olduğu bilgisini verdim. Tekrar hangarlara kontrol amaçlı baktım, her şey normaldi. Bunu Yavuz Albay'a ilettim. Helikopter yerde beklerken Hava Kuvvetleri'nden 4 kişilik tim istedim. Ancak, tim gelmeden helikopter hareket etti. O arada bir helikopter sesi daha duydum, kuleyi uyardım. Ancak, kuledekiler önce görmediklerini söylediler, ardından helikopterle telsiz irtibatı kurduklarını ve akaryakıt ikmali yapacağını söylediler. Helikopterden inenin Ali Albay olduğunu ve akaryakıt istediğini öğrendim. Kendisi bana Genelkurmay Başkanlığı'nın bilgisi dahilinde özel bir uçuş yaptıklarını söyledi ve nereden gelip ne yaptığı konusunda bilgi vermedi. Gelen helikopterle ilgili Yavuz Albay'a bilgilendirdim. Olaylar sırasında 'Meydana inen helikoptere yakıt verin' talimatı ile şüphelerimiz gitti. Bir kargaşa yaşandı ama buna benzer kargaşa ATA uçağının inişinde de yaşandı. Yani alana gelen helikopterler tam teşhis edilemedi. Gelen helikopterler dost mu düşman mı olduğunu bilmediğimiz için 'Ateş edelim mi' diye soruyoruz. 'Ateş etmeyin' emri geliyor. Helikopterlerin ne olduğunu kimse bilmiyor. Görmeden, tanımadan, gelen helikoptere 'Yakıt verin' talimatı verildi."
CUMHURBAŞKANI'NDAN BİLGİM YOKTU
Albay Avcı, mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ'un sorusu üzerine "O gece Cumhurbaşkanımızın bölgede (Marmaris'te) konakladığından haberim yoktu. Suçlamaları kabul etmiyorum" diye yanıt verdi.
DURUŞMA TUTANAKLARI 35 BİN SAYFAYI BULDU
Albay Avcı'nın ardından, Kocaeli'de gözaltına alınan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir süre kalıp ayrıldığı Marmaris'teki otele saldırı emrini veren komutan olduğu iddiasıyla tutuklanan Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın ifadesine geçildi.
Tuğamiral Kızılelma, ifadesine başlamadan önce dava tutanaklarını istedi. Mahkeme Başkanı Baştoğ, bunun üzerine, "Duruşma tutanakları şu an 35 bin sayfayı buldu. Herkese bunu vermemiz mümkün değil. Herkes, kendisine ait olanı talep ederek, temin edebilir" dedi.
"CUMHURBAŞKANI İÇİN VUR EMRİNİ BEN VERMEDİM"
Muğla 2'inci Ağır ceza Mahkemesi'nde devam eden davada ifade veren Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, ifadesinde olayı televizyondan öğrendiğini söyledi. Gelişmelerin kendisinde darbe girişimi izlenimi bırakmadığını belirten Tuğamiral Kızılelma, "Helikopterlere yakıt verilmesi emri verildiği iddiaları olayı saptırmadan ibarettir. Ben, 'Yakıt istiyorlarsa motorları durdursunlar ve helikopterden insinler' dedim. Birinci helikopter yakıt aldı, hareket etti. Bunlar rapor halinde geliyordu. İkinci helikopterde ise şüpheli durum bana iletildi, 'Yakıt vermeyin' dedim. Albay Cenk Bahadır Avcı'ya telefon ile verdiğim talimatta helikoptere el koymasını ve kesinlikle kalkışına izin vermemesini söyledim. Kaldı ki tüm askeri havaalanları arasında yapılan protokol ile her türlü askeri aracın yakıt alma olanağı vardır" dedi. Tuğamiral Kızılelma, Akıncı Üssü'nden kendisini kesinlikle arayan olmadığına da dikkati çekti.
İddianamedeki aleyhine olan hususlara itiraz edip, kasıt aradığını belirten Tuğamiral Kızılelma, "Çelişkilerden biride şudur; Dalaman Hava Meydan Komutanı darbe olduğunu öğrendiğinde saat 05.05'ti. Bunun öncesinde neye dayanarak bu helikopterlerin darbeci olduğunu bilip, havaalanına inişlerini yasakladı. Burada çelişki yok m? Burada Cenk Bahadır Avcı haricinde sanıkların hiçbirini tanımıyorum. Hiçbiri ile daha önce görüşmedim, bir arada olmadım. Bu örgüte üyeliğim, sempatim yok. Marmaris'te yaşanan olaylarla ilgili bilgim de ilgim de yok. Kocaeli'de verdiğim ifade geçerlidir" dedi.
Tuğamiral Kızılelma, gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra medyada çıkan ilk haberlerde kendisinin "Erdoğan'a vur emrini verilen darbeci general" olarak lanse edildiğini ve böyle tanındığını belirtip, "Bunun böyle olmadığı sonradan anlaşıldı ama sonra medyada bu düzeltilmedi. Üzerime atılan bu lekenin düzeltilmesini istiyorum. Çok üzgünüm. Böyle bir şey olamaz. 'Bu çirkin iftiralar, nasıl, nerden çıktı'' Bilmiyorum ama bunun da örgütün bir oyunu olduğunu düşünüyorum. Böyle bir şeyi yapmam böyle bir şeye kalkışmam düşünülemez" diye konuştu.
"MESAJ İLE DARBE BAŞLADIĞINI İLK KEZ GÖRDUM"
Tuğamiral Kızılelma'nın ardından ifade veren Yarbay Hüseyin Yılmaz, kendisinin F 16 pilotu olduğunu belirtip, "Uçuş kıyafeti ile göreve çağrıldım. Ancak, 1.5 yıldır F 16 ile uçmadığımı söyledim. Komutanıma görevin ne olduğunu sordum. 'En kısa sürede görev yerine gidersen öğrenirsin' dedi. Bana o gün yapılan, Akıncı Üssü'ne çağrılmam beni bazı şeyleri sorgulamaya yönlendirdi. Saat 22.00 civarında göreve çağrıldığımda Suriye ile savaş aklıma geldi. Evde, televizyon izlemiyorduk. 22.30 gibi evden çıktım. Yola devam ederken telefonumla komutanımla görüştüm. 'Herkese ihtiyacımız var. Herkesi çağırıyoruz' deyince, savaş gibi bir durum olduğunu düşündük. Saat 23.00 sıralarında Akıncı Üssü'ne giriş yaptım. Uçuş kıyafeti ile gördüğüm subaylara içeri gireceğimi söyledim. 'Giremezsin' deyip silahlarına davrandıklarını gördüm. 'Bari geldiğimi haber verin' dedim, onu da yapmadılar. Birçok şey gördüm ama darbeye cep telefonları ile mesaj atılarak başlandığını ilk kez orada gördüm. Ülkede darbe olmasını gerektirecek hiçbir ortam yoktu neden olduğuna dair de hiçbir fikrim yok. İnternette darbe bildirisini gördüm. Darbeyi ordu içinde bir grubun yaptığını anladım. Kurmay pilot subayların da geliş şekli benim gibi aynıydı. Onlar da kendi aralarında çok endişeliydi. Onlara da hiçbir görev verilmediğini öğrenince Akıncı Üssü'ne geldiğime pişman oldum. Arkadaşlara, 'Ne işimiz var burada gidelim' dedim. Halkın nizamiyeyi kapattığını, çıkamayacağımızı söylediler. Dışarı çıksaydık, öldürülecektik, boğazı kesilen insanlar vardı. Orada güvendeydik, tek amacım hayatta kalmaktı. Benden hiçbir görev talep edilmedi. Öğle saatlerinde güvenlik güçleri geldiğinde karşı koymadan teslim oldum" dedi.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN NEREDE OLDUĞU BİLGİSİNİ BEN VERMEDİM"
Yarbay Yılmaz, "Eğer darbe faaliyetinin içinde olsaydım 15-20 kişilik grubu doğum gününe evime neden çağırayım. Böyle bir görevde yetkim olsaydı, hazır beklerdim. Cumhurbaşkanımızın nerede olduğu bilgisini kimseye ben vermedim. İddianamedeki, soyadı belli olmayan Hüseyin Yarbay ben değilim" diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'un sorusu üzerine Yarbay Yılmaz, "Ali Yazıcı'yı (Cumhurbaşkanı eski Başyaveri Kurmay Albay) tanımıyorum. Telefon ile olay akşamı kendisiyle de bir temasım olmadı" dedi.
Duruşmaya 10 dakika ara verilirken, Makeme Başkanı Baştoğ, duruşmaya Albay Ali Yazıcı'nın ifadesinin alınması ile devam edileceğini söyledi
"DARBE GİRİŞİMİ BİLGİSİN BENDEN ALDIKLARI DOĞRU DEĞİL"
Muğla 2'inci Ağır ceza Mahkemesi'nde devam eden davada son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Başyaveri Kurmay Albay Ali Yazıcı (44) ifade verdi. Kurmay Albay Yazıcı, saat 00.30'da Çiğli Anajet Komutanlığı'na giderek Cumhurbaşkanı'nın kaldığı yer ile ilgili bilgi verdiği yönündeki iddianamede yer alan bilgilerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Kurmay Albay Yazıcı, "Öncelikle bu suçlama devam ediyor. Sanıklar benim onlara yardım ettiğimi söylemediler. Ben de onları doğruluyorum. Benden bilgi almadılar. 'Suçsuzum' diyemem ama onlar suçsuz. Onlara yardım etmedim. Darbe girişimi ile ilgili bilgiyi benden aldıkları doğru değildir" dedi.
Kısaca kendisinden bahsetmek istediğini belirten Kurmay Albay Yazıcı, "27 Temmuz 2015 tarihinde görevime başladım. 15 Temmuz'a kadar Cumhurbaşkanımızın resmi görevlerine katıldım. Özel programlarının hiçbirine katılmıyordum. Bu 15 Temmuz öncesinde de Cumhurbaşkanı iki gün ayrıldığında beni serbest bıraktı. Sonra bir hafta daha tatil için ayrılacaklarını ifade etti. Kendisinin müsaadesi ile bir hafta izne ayrıldım. Bu ilk kez oldu. Bir yıl içerisinde, aracımızda, helikopterde, uçakta beraberdik. Verdiği tüm emirleri yerine getirmeye çalıştım. Bayram nedeniyle kendisi ailesi ile ayrıldı. Ben de ailemin bulunduğu Tokat'ın Erbaa ilçesine gittim. Bayramın ardından 8-9 Temmuz'da göreve döndüm. Tatil için ayrılacağı tekrar belli olunca oğlumla beraber araçla Ankara'ya evime döndüm. Bir gece kalıp, oğlumla tekrar Tokat'a gittim. 14 Temmuz'a kadar ailemin yanında Erbaa'da kaldım. Perşembe sabah yola çıktık, ailemi orada bıraktım. Aynı gün öğleden sonra Ankara'ya gelip Muhafız Alayı'na gittim. Beni görünce, 'Niye döndün'' diyerek, şaşırdılar. Ben de 'Cumhurbaşkanımız tatil için ayrıldı ben de serbestim' dedim. Cumartesi Antalya'da Cumhurbaşkanımızın resmi programı vardı. Uluslararası bir futbol maçı vardı. O'na gideceklerdi" dedi.
OTOSTOPÇU YARBAY İLE MARMARİS'E GİTMİŞ
Kurmay Albay Yazıcı, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımızın, Marmaris'te Okluk Koyu'nda olabileceğini düşündüm. Kara yaverimi arayıp, arkadaşlar Cumhurbaşkanımızın nerede olduğu internette bile yazıyor nerede olduğunu öğrenelim' dedi. Bu arada Alay Komutanı bana, 'Nasıl bilmiyorsun'' diye sordu. Akşam eve geldim. Ertesi gün tıraş olmak için tekrar Muhafız Alayı'na gittim. Muhafız Alayı Komutanı, 15 Temmuz akşamı geniş kapsamlı tatbikat olacağını söyledi. O arada gelenler vardı ama darbe ile ilgili konuşma olmadı. Antalya'ya gidecektim. Uçak bileti yer ayırttım. Şoförle birlikte sonra lojmandan ayrıldım. Şoföre, nizamiyeye geldiğimizde 'Sen gelme' dedim. Üniformalarımı, eşyalarımı kontrol ettim. Muhafız Alayı'ndan çıkarken bir Yarbay geldi, yanıma. Tanımıyordum. Kendisini, 'Emin Yarbay' olarak tanıttı. Şu an burada yok kendisi. Benimle Antalya'ya gelmek istedi. Emin Yarbay (Emin Güven) ile birlikte Muhafız Alayı'nın nizamiyeden arabayla çıktık, sivildik. Kendisini ilk kez orada gördüm. Emin Yarbay'a uçakta yer bulamayınca, otomobilimle gitmeye karar verdim. Emin Yarbay ile yola çıktık. Bu arada Muhafız Alayı Cumhurbaşkanı'nın Antalya programını biliyordu."
"HİÇ TANIMADIĞINIZ BİRİNE NASIL GÜVENDİNİZ ARABAYA ALDINIZ'"
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'un, "Hiç tanımadığınız birine nasıl güvendiniz arabaya aldını? Telefonunuzu verdiniz'" diye sorması üzerine Kurmay Albay Yazıcı, "Ben bazı şeyleri kendime bile açıklayamıyorum. Sürekli bunları düşünüyorum, niye böyle yaptım. Bir şeyler yapılmış ortada yapanlar yok. Kendimi ikna edemediğim çok şeyler var. Mantıklı açıklayamadığım bölümler var. Buna herkes çok kızacaktır. Bana, farklı cezalar istenecektir. Ama ben kimseyi ikna edemedim. Sizi ikna etmeye çalışacağım" dedi.
Kurmay Albay Yazıcı, "Emin Yarbay ile karayolu ile Antalya'ya giderken saat 21.30'a gibi genel sekreterim aradı, 'Bir şeyler oluyor. Bilginiz var mı'' dedi. 'Yok, yoldayım' diye yanıt verdim. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın danışmanı arayıp, 'Darbe oluyor, herhalde' dedi. Ben de 'Araştırayım' dedi. O anda Whatsapp Grubu'ndan da aynı darbe konuları gelince Hasan Doğan'ı (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özel Kalem Müdürü) aradım. Cumhurbaşkanımızın yanındaydı. Genelkurmay Başkanımızın emir subayı Levent Yarbay'ı aradım ulaşamadım. Aradığım diğer komutanlar, bana tatbikat olduğunu ama uçakların alçak uçuş yaptığını söylediler. Sonra Erkan Binbaşı'yı aradım, 'Siz Antalya'ya gelmeyin. Faaliyet olmaz artık' dedi. Ben o anda Marmaris'e Cumhurbaşkanımıza gitmem gerektiğini düşündüm. Ama Emin Yarbay'dan kurtulmam gerekiyordu. O anda beni Whatsapp Grubu'ndan çıkardılar. Marmaris'e gitsem ne olacağını düşündüm. Çünkü yanımda tanımadığım biri vardı. Marmaris yol ayrımından Emin Yarbay'ın talebi üzerine İzmir'e döndüm. Emin Yarbay, 'Çiğli'ye gidelim' dedi. Bunun da bir izahı yok. Anlamı yok. Çiğli'deki üsse araçla girdik" dedi.
Olay gecesi saat 22.00'de kendisini astsubayların arayıp, "Bu tatbikat değil" dediklerini belirten Kurmay Albay Yazıcı, şöyle devam etti:
"O zaman, 'Siz dönün' dedim. Deniz Yarbay İstanbul'daydı. Çiğli'de televizyondan olayları takip ettim. Saat 02.30'a doğru misafirhaneye geçip, buradaki televizyonu açtım. Ondan önce Cumhurbaşkanımızın İstanbul'a hareket ettiğini öğrendim. Üs'ten çıkmak istedim. Ancak, nizamiye kapatılmıştı. Misafirhaneye döndüm. Saat 07.00'de 'Tekrar yola çıkarım' diye düşündüm. Saat 11.00'e doğru Üs'teki bir Yarbay ile birlikte nizamiyeden çıktım. Yarbay ile birlikte basın mensubu Göktaş ile görüştüm. 'Ankara'ya gidiyorum' dediğimde Göktaş, 'Hayır sen İstanbul'a gel' dedi. Kabul, ettim. İstanbul'a devam ettim. Yolda Genel Sekreter Yardımcısı Nadir Alpaslan aradı, 'Ankara'ya bekliyorduk seni' dedi. İstanbul'u aradım, 'Ankara'ya git' dediler. Ankara'ya geldim, eve gittim. O gece Külliye'ye giderek ne olduğuna bakmak istedim ama her yer kapalıydı. 17 Temmuz sabahı 07.30 da koruma arkadaşlar gelip beni aldılar. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gittik, orada sorgum oldu. Herhangi kötü bir muamele görmedim. Spor salonuna götürdüler. 3 saat boyunca gözlerim bağlıydı. Oradaki grupla üç gün orda kaldım. Sonra Sincan'a cezaevine götürdüler şimdide buradayım."
"BU İŞİN NERESİNDEYİM BEN DE BİLMİYORUM"
"Sorular varsa öyle devam edelim" diyen Kurmay Albay Yazıcı, mahkeme başkanı Baştoğ'un 'Siz devam edin' demesi üzerine ifadesine devam etti. Yazıcı, "Olayı şöyle görüyorum, maddi unsur dediğimiz olaylar var. Bir de darbe olayı var. İnanın ikisinin de neresindeyim bilmiyorum. İşin içinden çıkamadım. Ama bu işin içinde olmadığımı düşünüyorum" dedi.
Mahkeme başkanının sorularını da yanıtlayan Yazıcı "Çiğli'deki askeri havaalanına gitmedim. Orada hangi uçaklar var, neler var bilmiyorum. Tanımadığım Emin Yarbay'ın Çiğli'ye gidelim teklifini kabul etmem, hayatın olağan akışına uygun değil bunu biliyorum" dedi. Mahkeme başkanının yönelttiği, "Darbe gecesi boyunca Cumhurbaşkanı ile doğrudan temasa geçtiniz m? Bir talebi var mıdı? diye sordunuz mu'" sorusuna ise Kurmay Albay Yazıcı, "Kendisi ile değil ama yanındakilerle görüştüm talebini ve ne yapacağımı sordum" diye yanıt verdi. Yazıcı, "Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te olduğunu CNN Türk'ten öğrendim ondan önce o konu ile ilgili konuşma olmadı. Akıncı Üssü'nden kimse ile o gece görüşmedim. 'İstanbul'a mı Ankara'ya mı gitsem' diye kafa karışıklığı yaşadım ama yanındaki başdanışmanından, koruma müdüründen, genel sekreterden bilgi aldım. Emin Yarbay, Cumhurbaşkanı'nın nerede kaldığını bana sordu ama ben bilgi vermedim. Kendisi internette okuduklarını bana söyledi. Askeri hareketlilik başladıktan sonra Emin Yarbay, 'Sen ne düşünüyorsun'' diye sordu. 'Belki bir grubun kalkışmasıdır" dedim.
CUMHURBAŞKANI'NIN AVUKATLARININ SORULARINI YANITLADI
Cumhurbaşkanı avukatlarının 'Hiç tanımadığınız kişiyi yoldan alıp uzun yolculuğa çıkıyorsunuz bunun mantıklı açıklaması var mı'" sorusuna Yazıcı "Yok, Bazı cevaplarımın mantıklı olmadığı doğrudur" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanın avukatlarının 'Sizin suikast girişimiyle ilgili bilginiz nedir'" sorusu üzerine Kurmay Albay Ali Yazıcı şöyle yanıt verdi:
"Cumhurbaşkanının yerini öğrenip terör örgütüne bilgi vermedim. Suikast işinin içinde olsaydım, şoförümle Antalya'ya giderdim. Emin Yarbay ile gitmezdim. Emin Yarbay'ı planlı şekilde arabaya almadım. Emin Güven Yarbay, tamamen tesadüftür. Ben kimseden talimat almadım, Alpaslan Acar'dan darbe olduğunu öğrenince Ankara'ya gitmekten vazgeçtim" dedi.
"ÇOK ŞAŞKIN GÖRÜNÜYOR OLABİLİRİM AMA O KADAR DA APTAL DEĞİLİM"
Yazıcı'nın Cumhurbaşkanlığı avukatlarının sorularına sık sık 'Bilmiyorum, hatırlamıyorum, anlamıyorum" şeklinde sözlerle cevap verdi. Cumhurbaşkanın avukatlarının HGS kayıtları incelendiğinde, Ankara-Antalya -Marmaris rotasında verdiğin bilginin yalan olduğunu ortaya koydu" demeleri üzerine Kurmay Albay Yazıcı, "Çok şaşkın görünüyor olabilirim ama o kadar da aptal değilim" dedi. Yazıcı, Yurtta Sulh Konseyi Üyeleri arasında olduğunu ise gazetelerden öğrendiğini söyledi. Duruşmaya, yarın devam edilecek. (DHA)