Ege Postası
Geri

TMMOB’dan iktidara deprem çıkışı: Rant sürecinin başladığı döneme giriyoruz

TMMOB İzmir Şubesi ve İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, İzmir Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde İzmir depremine ilişkin “Rant öldürür, dayanışma yaşatır” sloganıyla bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda deprem ve sonrasına ilişkin analizler paylaşıldı. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Aydemir ise yıkımların yaşandığı alanda yapı sürecinin gündemde olduğunu ifade ederek, “Rant sürecinin başladığı bir döneme giriyoruz” dedi.
TMMOB’dan iktidara deprem çıkışı: Rant sürecinin başladığı döneme giriyoruz
Haberler / İzmir
11 Kasım 2020 Çarşamba 13:05
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- TMMOB İzmir Şubesi ve İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, İzmir Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde İzmir depremine ilişkin “Rant öldürür, dayanışma yaşatır” sloganıyla bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Aydemir, CHP İzmir İl yönetiminden isimler, CHP İzmir eski Milletvekili Musa Çam katıldı.

Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını Memiş Sarı yaptı. Sarı, depremde yaşanan büyük yıkımın nedeninin ranta dayalı yapı politikaları olduğunun altını çizerek, “Deprem, iktidarın şov enstrümanı olmamalı. Dayanışmayı değil, depremin felakete dönüşmesini engelleyin” dedi.

“SORUMLULAR SADECE 3-5 MÜTEAHHİT Mİ'”

Yaşanan felaketin “deprem değil bina öldürür” gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten Sarı, “Bayraklı’nın depremden bu derece etkilenmesinin, depremin can ve mal kayıplarını artıran bir felakete dönüşmesinin, ranta dayalı imar politikaları, imar affı gibi kaçak yapılaşmayı olağan hale getiren politikaların yanında bölgenin zemini ve bu zemine uygun bina yapılmaması olduğunu, konu ile ilgili bileşenimiz olan kurum yetkilileri açıkladı. Şu an itibariyle 7 müteahhit tutuklanmış durumda ancak, sorumluluk sadece bu kişilerle sınırlı değil elbette. Şimdi, bir yaşam alanından toz yığınına dönüşen, insanlarımıza mezar olan binaları yapan 3-5 müteahhitin bileğine kelepçe takarak bu büyük felaketin sorumlularından hesap sorulabilir m? Soruyoruz: 115 kişinin hayatını çalan, on binlerce yurttaşı sokakta yaşamaya iten sorumluluk zinciri 3-5 müteahhitten mi ibaretti? Bu ölümcül hırsızlığa göz yuman, binaların temel kamusal denetimlerini gerçekleştirmeyenler neden yargılanmıyo? Ülkemizin acil ve yaşamsal sorunu olan depremlerden kaynaklanan tahribatların üstü kolayca örtülemez” ifadelerini kullandı.

“İKTİDAR PARTİZANLIKTA SINIR TANIMADI”

Afet bölgesinde bulunan STK’ların odaların ve siyasi parti mensuplarının bölgeye ilişkin gözlemlerini de paylaşan Sarı, “Deprem alanında, 99 depremini de yaşamış bir ülke olmamıza rağmen ilk göze çarpan yine plansızlık ve koordinasyonsuzluk oldu. Arama kurtarma ekipleri can kurtarma derdinde iken, kendilerini göstermeye çalışan bakanları gördük enkaz üzerinde. Çadırların kurulması, yardımların toplanması ve ulaştırılması noktasında da iktidar partizanlıkta sınır tanımadı. Yerel yönetimleri, meslek örgütlerini süreçten dışlamaya çalıştı. İktidar yanlısı her türlü oluşum her türlü serbestlik içinde hareket ederken halkın yardımlarını depremzedelere ulaştırmaya çalışan, sadece maddi olarak değil ruhsal olarak da depremden zarar görenlere moral destek sunmaya çalışanlar çadır alanlarından çıkarıldı. Engellenmek istenen İzmir halkının dayanışmasıdır.  Bundan sonra da İzmir halkının dayanışma konusunda sergilediği örnek tutumun sürmesi için İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri elinden geleni yapacaktır. Dayanışmayı engellemeye çalışan iktidar, STK’ları ve diğer gönüllüleri sahadan çıkarırken sağlık koşullarını ve pandemiyi gerekçe gösterdi. Ancak pandemi koşullarında yaşanan depremde, pozitif olan ve karantinada bulunan depremzedeler için bir çözüm üretilmedi. Çadır alanlarında semptom taraması, gerektiğinde test yapılması, izolasyon alanlarının oluşturulması gibi talepler yerine getirilmedi. Pandemi bir sağlık sorunu olmaktan çıkarılıp hükümetin elinde siyasi bir enstrüman haline getirildi. Bu hususta, Sağlık Bakanlığı gerçek bir sağlık sorunu olan salgın ile mücadelede tam olarak yetersiz kalmış, bilimsel gerçeklerden kopmuş, birinci basamakta salgın yönetimi tam bir kaos haline gelmiştir. Salgın mücadelesi tümüyle hastanelere ve üçüncü basamak sağlık sisteminin üzerine yıkılmıştır. Salgın yakında, ülkemizi ve halkımızı çok ağır bir şekilde yıkıma uğratacak ve ülkemizi esir alacaktır”

“DAYANIŞMAYI DEĞİL, DEPREMİN FELAKETE DÖNÜŞMESİNİ ENGELLEYİN”

Depremin yaralarını sarmak uzun bir süreç gerektirdiğini ancak kışın bastırmak üzere olduğu göz önünde bulundurulduğunda depremzedelerin fiziki ve psikolojik tüm ihtiyaçlarının bir an önce giderilesi gerektiğini belirten Sarı, şunları söyledi; “Deprem bir felaket ve bağlı sorunlar kümesi olmaktan çıkarılıp hükümet için bir şov enstrümanı haline getirilmektedir. Bu alanda yeni rant alanları yaratma çabalarının ilk belirtileri uç vermektedir. Bu konuda kısa, orta ve uzun vadeli gerçekçi programlar ile ele alınmak zorundadır. Zira deprem de birçok yönüyle sağlık sorunudur. Geçmişte yaşadığımız pek çok deneyim hasarlı binaların artçı depremde felakete yol açtığı yönünde. Bu nedenle, TMMOB ve İzmir Tabip Odası başta olmak üzere ilgili kurumlar doğrudan sürece dahil edilmelidir. Hasarlı kamu binaları ve işyerlerinde çalışmaya izin verilmemelidir. Herkesin güvenli konutlarda yaşama hakkı vardır ve İzmir bir deprem kentidir. İzmir’deki tüm binaların depreme dayanıklılık envanteri çıkarılmalıdır. Deprem vergilerinin nasıl kullanıldığı halka açıklanmalıdır. Rant için değil, bilim ve emeğin ışığında kurulacak sağlıklı ve güvenli bir yaşam için mücadelemizi sürdüreceğiz. Dayanışmayı değil, depremin felakete dönüşmesini engelleyin. İzmir’den giden aylık verginin %12’si yardım amaçlı gönderiliyor. Belediyelerin iller bankası payının yaralar sarılana kadar kesintiye uğramamasını talep ediyoruz. Afet bölgesi mutlaka ilan edilmeli. Soruyoruz. Deprem vergileri nerede'”

Sarı, deprem bölgesi ile ilgili yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı;

“Geçici barınma alanlarının yerleri bir an önce belirlenmeli, önümüzdeki kış koşulları da dikkate alınarak bu alanlar sağlıklı ve güvenli yaşam için gerekli alt yapıya kavuşturulmalıdır.

Pandemi koşullarında sağlık ve hijyen şartlarının sağlanması yaşamsal önem taşımaktadır. Alanda çalışan görevli personel ve yurttaşlarımızın salgından korunma açısından güvenliği sağlanmalıdır.

Hasar görmüş veya boşaltılmış binaların yarattığı risklere karşı öncelikle yurttaşların can güvenliği sağlanmalıdır. Aynı zamanda yurttaşlarımızın bu binalarda bulunan eşyaları güvence altına alınarak bir an önce kurtarılması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Geçici barınma alanlarında birinci basamak sağlık hizmetleri sağlanmalı, Covid testlerinin alanda yaygın olarak yapılması, izolasyon ve karantina koşullarının oluşturulması, mevsimsel grip aşılarının yapılması hayati öneme sahiptir.

Her türlü olağandışı durumdan eşitsiz biçimde daha fazla etkilenen dezavantajlı gruplar olan kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler daha fazla korunmalıdır.

Zarar gören herkesin, hizmet verenlerin psikolojik destek ve travma değerlendirmesinin sadece kamu eliyle yönetilmesi mümkün değildir. Uzman gönüllülüğün İzmir Tabip Odası aracılığı ile sağlanması oldukça önemlidir.”

RANTA İHTİYACIMIZ YOK

Açıklama sonrasında konuşan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Aydemir, “izmirdepremi.com sitesinde sahada çalışan arkadaşlarımızın tespit çalışması yaptığı binaların bilgileri var. Aynı zamanda yeni bir döneme doğru gidiyoruz. Dayanışmayla birlikte deprem anında zararları en aza indirgemek için elimizden geleni yaptık. Daha sonraki süreç o bölgenin yeniden planlanma süreci. Yani rant sürecinin başladığı bir döneme giriyoruz. Biri çıkıp 8-10 karlı binaların yıkıldığı yerde 5 katlı binalar yapacağız diyorlar. Geri kalan 5 kattakiler nerede yaşayacakla? Bizim yeterince bina stokumuz var. Yeni bina yapmadan da bu işi çözebiliriz. Ranta değil, halkın ihtiyacı olan sağlıklı binalara ihtiyacımız var” dedi.

“100 KİŞİDEN 20-25’İ COVİD POZİTİF”

İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lütfi Çamlı, depremin pandemi riskini daha da artırdığını ifade ederek, “Bu depreme aynı zamanda pandeminin giderek şiddetlendiği bir dönemde ortaya çıktı. Ve ne yazık ki arama kurtarma çalışmalarında gerekse çadır kentlerde fiziksel mesafe açısından olumsuz görüntüler oluştu. Biz ilk andan itibaren alandaydı. Hala da arkadaşlarımız geçici barınma merkezlerini gözlemleyip raporlandırmalar yapıyorlar. Bizim bu konudaki bazı önerilerimiz de olmuştu. Bu alanlarda giriş çıkışların kontrol altına alınması ve HES kontrolün yapılmasını istemiştik. Bu alanlarda düzenli covid testi yapılmalı. Yaklaşan kış var. Şu an geçici barınma yerlerinde barınan herkesin konut tipi barınmaya geçmeleri için bir an önce yapılması gerekenler yapılmalı. Yaklaşan kış ve soğuk ortamda depremzedelerimizi daha uygun yerlere geçirmeliyiz. Mevcut geçici barınma merkezlerinde gördüğümüz yanlışlıklar var. Mesela çadırlar çok yakın. Ortalama 8 metre arası olmaları gerekirsen dar alanlarda yoğun çadırlar olduğu görüyoruz. Ayrıca ısınma açısından zehirlenme tehlikesi de var. Ancak bizim gözlemlerimizi yetkililerle iletme çabalarımıza karşın çabalarımız karşılık görmüyor ve sürecin dışında bırakılıyoruz. Dün alandan çıkmamız istendi. Ama İzmir Tabip Odası tüm bunlara rağmen alanda olmaya devam edecek ve yetkililere gördüğümüz hataları iletmeye devam edeceğiz. Geldiğimiz noktada itibariyle test yapılan her 100 kişiden 20-25’i pozitif çıkıyor. Ciddi yapısal değişikliklere ihtiyacımız var. Özellikle toplumsal hareketliliği azaltacak radikal önlemler alınmalı” diye konuştu.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası