Ege Postası
Geri

Türk-Yunan anlaşması imzalandı

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, “Türkiye- Yunanistan 4. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi" toplantısı nedeniyle yaptıkları ikili görüşmelerin ardından Başbakanlık Ofisi'nde basın toplantısı düzenledi. İki başbakanın açıklamaları öncesi anlaşma metinleri imzalandı. İzmir Alsancak ve Selanik limanları arasında 'kardeş liman' anlaşması iki ülkenin liman müdürleri arasında imzalandı.
Türk-Yunan anlaşması imzalandı
Haberler / Ekonomi
9 Mart 2016 Çarşamba 10:50
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yunanistan Ekonomi, Kalkınma, Turizm, Bakan Vekilliği arasında turizm işbirliği için ortak bildiri imzalandı. Türkiye Radyo Televizyon Kurulu ile Yunanistan Radyo Televizyon Kurumu arasında da işbirliği protokolü imzalandı. Anadolu Ajansı ile Atina Makedonya Ajansı arasında işbirliği anlaşması imzalandı. İki ülkenin içişleri bakanları arasında düzensiz göçe yönelik niyet beyanı imzalandı. Türkiye hükümeti ile Yunanistan hükümeti arasındaki ortak bildiriye iki ülkenin başbakanları imza koydu. 

İZMİR-SELANİK FERİBOTU İŞLEYECEK
Başbakan Ahmet Davutoğlu, ikili görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada İzmir-Selanik arasında feribot işleyeceğini Ankara- Atina arasında direk uçuş olacağını İstanbul 'dan Yunanistan'ın bir kentine hızlı tren yapılacağını belirterek, şunları söyledi:

"Anadolu'nun Ege'ye, Akdeniz'e uzanan penceresi olarak, Yunanistan'a en yakın yer olan İzmir, Atina'ya en güzel mesajın gönderileceği şehirdir. Dostluk iyi komşuluk mesajlarımızı Ege'yi huzur refah bölgesi yapmak için, iki komşu halkın birlikteliğini dünyaya göstermiş olduk. 'Hoş geldiniz' diyorum. Verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bugün özel gün. Kadınlar Günü. Kadınlarımızın bu özel gününü kutluyorum. Bugün ele aldığımız konular, ilişkilerimizin derinliğini ve kapsamını gösteriyor. İki ülkenin 11'er bakanının katıldığı kabine toplantısı gibi. Her bir bakan muhatabıyla işbirliği yaptı. Bundan sonra atılacak adımları ele aldılar. AB zirvesinden buraya geldik. Son gelişmeleri Suriye krizi ve onun doğurduğu sonuçları ele aldık. Öncelikle başkanlığını yaptığım konsey toplantısında derin dostluk ilişkisinden memnuniyet duyuyorum. İki ülke arasında iş imkanları var. En önemli unsur iki taraf arasındaki dostluk ilişkisi. Bakanların bundan sonra ailenin fertleri gibi dostluk köprüleri kuracağına inanıyorum. Ulaştırma, Ege'nin iki yakasını birbirine yakışlaştıran İzmir- Selanik feribot seferleri için altyapı çalışmaları tamamlanıyor. Selanik ile İstanbul arasında hızlı tren de önümüzdeki dönem gerçekleşecek. Çipras ile görüşürken iki başkent arasında doğrudan havayolu ulaşımı olmadığını fark ettik. Türk Hava Yolları yetkilileri ile temas kurduk. İnşallah uçuşlar en kısa zamanda başlayacak. Bu, kabul edilecek bir durum değil. Atina- Ankara, Ankara- Atina seferleri başlayacak. Anadolu ile Ege ve Yunan adaları arasındaki ulaşımın da daha seri olması önem taşıyor. Turizm bağlamında ortak turlar dahil kapsamlı işbirliği yapacağız. Yılda 1 milyonu aşkın turist geliş gidişi var. Turizm alanında geniş işbirliği potansiyeli var. Bunu geliştirmeye kararlıyız. 6 milyar dolar ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz. Uluslararası daralma nedeniyle ticaret etkilendi. Yunanistan'ın Türkiye'de 7 milyar dolara yakın yatırımı var. Türk şirketlerinin de Yunanistan'da daha fazla yatırım yapmaları için girişimde bulunacağız. Şirketlerin 3. ülkelerde yaptığı işbirlikleri önemli. Doha'da Türk ve Yunan şirketleri birlikte çalıştılar. Daha çok şirketimizin birlikte çalışması için çalışacağız. Kültür ve eğitim alanında iki halkın gelecek nesillerinin geçmişteki olumlu hatıraları gelecek yüzyıllara aktaracak, ders kitaplarının gözden geçirmesi dahil ortak tarih yazma konusunda çalışmalar yapıyoruz." 



"EGE ÜZÜNTÜ VE DRAM DENİZİ DEĞİL DOSTLUK VE MUTLULUK DENİZİ OLSUN"
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Çipras, üç ayda ikinci kez Türkiye'ye geldi. Brüksel'de göçmen sorununu ele aldık. AB Türkiye ilişkilerinde Yunanistan'a teşekkür ediyorum. Suriye'den kaynaklı göçmen krizinde Türkiye Yunanistan aynı perspektifi paylaşıyor. Suriye'de de barbar rejiminin zulmünden ve barbar terör örgütünden kaçan Suriyeli masumlara Türkiye kapısını açtı. 2.7 milyon Suriyeli ağırlıyoruz. Yunanistan da doğrudan etkilendi. Avrupa içinde yaşanan tartışmalarda bu yükü iki komşu ülke olarak üstlenmesine yönelik olarak Türkiye ve Yunanistan dün zirvede bugün burada cevap veriyor. Bu meseleye Türkiye ve Yunanistan'ın ortak perspektifle yaklaştığını ortaya koyuyoruz. İşbirliği önem taşıyor. İçişleri bakanları arasında imzalanan anlaşma bu bakışın göstergesi. Ege'nin, masumların hayatlarını kaybettiği, üzüntü ve dram denizi değil Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk ve mutluluğun paylaşıldığı deniz olmasını istiyoruz. Kıbrıs sorununu çok dürüstçe, dostça ele aldık. Azınlıkların haklarını açık yüreklilikle paylaştık. Çipras'a gösterdiği işbirliği anlayışı nedeniyle teşekkür ediyorum. Ege sorunu ve Kıbrıs'ta çözüme çok yakınız. Doğu Akdeniz ve Ege'yi çekim alanı haline getirebiliriz. Krizlerle anılan yer değil ortak çalışma kültürüyle bir refah ve huzur köprüsü olmasını istiyoruz."

"BİZE KİMSE NEYİ NASIL ÇÖZECEĞİMİZİ DİKTE EDEMEZ" 
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras da görüşmeleri şu sözlerle değrelendirdi:

"Değerli dostum Ahmet'e teşekkür etmek istiyorum. Son dönemde oldukça sık karşılaşıyoruz. İzmir kentinde Ege Denizi'ni gören bir balkonda şöyle tarihi bir sorumluluk hissetmekteyim. Bu şehir dinler, kültürler ve insanlar için bir kavşak oluşturuyor. Tarihi bir şehir, ancak birçoğumuzun hafızasında bu şehir için savaşları, yerden edilmeleri, göçü hatırlatan bir yanı da var. Bütün bu unsurlar hepimize tanıdık olan şeyler. Bugün de benzer olumsuz koşullarla karşı karşıyayız iki ülke arasındaki bu denizde. İzmir aynı zamanda kozmopolit tarihi bir şehir. Halkların birlikte yaşadığı, kardeşçe yaşadıkları bir şehir. Akdeniz bölgesinde önemli bir şehir. Biz bunun için burada gerçekleştirdik konseyi, bundan sonra artık bu kentin hafızalarda kötü anılarla anılmamasını istiyoruz. Bu toplantıdan itibaren ortak sorunları aşarak halklarımız için daha iyi gelecek hazırlama anlamında adım atmak istiyoruz. İki ülke arasında ilişkilerin daha ileriye götürülmesi anlamında ne kadar çok ortak yön olduğunu gördük. Enerji işbirliği, doğalgaz boru hatları önemli. Turizm alanında iki ülke çok önemli işbirlikleri gerçekleştirebilirler. İki ülke başkentleri arasında uçak seferlerinin başlamasına karar verdik. İzmir'le Selanik kentleri arasında feribot seferlerinin başlaması konusunda mutabık kaldık. Kentler deniz yoluyla da birbirine bağlanacak. Demiryolu ulaşımını da geliştireceğiz. Meriç Nehri taşkınlarıyla ilgili olarak konuları konuştuk. İpsala- Kipi arasında ikinci bir kapı açmada mutabık kaldık. Kamu yayıncılığı haber ajansları arasında işbirliği yapılmasına yönelik işbirliği anlaşması imzalandı. Türk- Yunan ilişkilerinin geleceği büyük ve önemli meydan okumalardan geçti. Bunlardan biri de büyük krizler. Göçmen krizi bunlardan biri. İzmir'de Yunanistan'daki adaların tamamı Avrupa ve uluslararası ilginin yoğunlaştığı bir bölge. Göçmen kriziyle ilgili yaşanan gelişmeleri anbean yakından izliyoruz. Burada insanlık dramı yaşanıyor. Başka ülkelerde daha iyi yaşam koşulları için yola çıkıyorlar. Organizatörlerin kurbanı oluyorlar. Bu insanların büyük çoğunluğu Ege Denizi'nde hayatını kaybetmekte. Bizim bölgemizde meydana gelen olayların kültürel değerlerimiz açısından utanç verici olduğunu belirtiyoruz. Değerlerimizi ve kültürümüzü ilgilendiren bir sorunu çözmek için burada bulunuyoruz. Bize kimse neyi nasıl çözeceğimizi dikte edemez. Biz nasıl çözeceğimizi gayet iyi biliyoruz ve bunu çözmeye kararlıyız. Suriye'de ilan edilen ateşkesin devam etmesi yönünde demokrasi ve barışın tesisi için çabaların devam ederek sonuç vermesi için bir mesaj vermek istiyoruz. Yasadığı göçmen organizatörlerinin kaynaklarını kurutmak için gereken adımları atmak için gereken kararlığa sahip olduğumuzu belirtmek için buradayız. Bu son derece tehlikeli bir durum. Biz birbirimize karşı koyarak tavır takınarak hiçbir şey kazanamayacağımızı biliyoruz. İnsanların hala bu organizatörler tarafından kullanılıyor olması kabul edilemez. Günümüz teknolojisinde bunu çözmemiz gerekir. Bugün yine önemli bir anlaşamaya imza attık. Geri kabul protokolünü güncelledik. Davutoğlu'na teşekkür etmek istiyorum takınmış olduğu cesur tavır nedeniyle. Ortak sorunları çözmek için kararlı tavır izliyor. Türkiye ve Yunanistan bu sorunun sebebi değil. Orta Avrupa'nın sorununun kaynağı da değil. Türkiye ve Yunanistan sorunun nedeni olmadığı halde çok sayıda insanı barındıran ve misafir eden ülkeler. Ülkemizde son derece zorlu konular söz konusu. Biz buna karşı son derece medeni ve insancıl tavır sergiliyoruz. 800 bin göçmen geçti Ege'den Yunanistan'a. İki ülke bu insanları barındırmaya devam edeceklerdir mutlaka. Ancak kesinlikle bu insanların süresiz olarak, sürekli olarak, Avrupa'da sığınma hakkı olan bu insanların, Türkiye ve Yunanistan'da kalmasına müsaade etmeyeceklerdir. Düzensiz göçmenlerin uluslararası hukuk çerçevesinde Avrupa'ya yönelmelerinin, Avrupa'ya gitmelerinin yolunu açmak istiyoruz. Bu çerçevede yasadışı kanallara karşı verdiğimiz mücadeleyi yoğunlaştırarak devam ettireceğiz. Geri kabul protokolünün uygulanması göçmenlere 3. ülkelerden gelen göçmenlere savaş olan ülkelerden değil diğer ülkelerden gelen göçmenlere şu mesajı veriyoruz; Kuzey Afrika'dan gelen göçmenlere şu mesajı veriyoruz, Avrupa'ya geçmeleri sözkonusu olmayacaktır. Önlemlerimiz gereği bu insanların Avrupa'ya geçişlerine izin vermeyeceğiz. Bu konudaki irademiz tamdır. Bu çerçevede yetkili bakanlarımız da çeşitli iki ülke sahil güvenlik anlaşmalarıyla organizatörlerin kökenlerine ineceğiz."



"HAVA SAHASI İHLALLERİ" 
Çipras son bir yılda Türkiye'nin hava sahası ihlalinin arttığını öne sürerek, şöyle konuştu: 

"Bizi yılladır birleştiren ve ayıran konulara da değinme fırsatı bulduk. Kıbrıs sorunu, adil bir şekilde Birleşmiş Milletler kararlarına dayanmalı ve AB çerçevesinde gerçekleşmesi gereken çözüm olmalı. Adada yaşayan Türk, Rum ve diğer azınlıklar medeni koşullarda çağdaş koşullarda yaşamalı. Ege'deki durumu da ele aldık. Yunanistan hava sahasının ihlaliyle ilgili kaygılarımızı bir kez daha ilettik. Son bir yılda bu ihlallerin artışıyla ilgili kaygılı olduğumu ilettim. İki ülke arasındaki tesis ettiğimiz olumlu ortama kesinlikle katkı yapmadığını söyledim. AB üyeliğini ele aldık. Biz Türkiye'nin üyeliğinin stratejik öneme sahip olduğunu ilettik, üyeliği desteklediğimizi ifade ettik. Türkiye'nin üyeliği hem Türkiye hem de demokratik reformlar için hem de ikili ilişkiler ve bölgemiz için önemli bir husustur. Kuzeydeki durumu biliyorsunuz sıcak bir durum. Güneydeki durum kırılgan. Ege Denizi istikrar barış ve işbirliği denizi olarak kalmalıdır. Bu çabalarımızı daha da artırmamız gerekiyor." 

İZMİR'DEKİ İLK AĞIRLAMA 
Başbakan Ahmet Davutoğlu, İzmir'deki Başbakanlık Ofisi'nde ilk kez yabancı hükümet başkanının resmi olarak ağırlandığını belirterek, "İlk misafirin hemen karşı yakamızdan dost başbakan olması beni çok mutlu etti. Bu başbakanlık ofisini daha sık kullanacağız. Çipras da burayı kullanabilir" dedi. 

"MİSLİYLE KARŞILIK VERİLDİ" 
İki başbakan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Davutoğlu, Kilis'e düşen katyuşa füzesinin patlamasıyla iki kişinin hayatını kaybettiği olayda alınan önlemlerin sorulması üzerine şunları söyledi:

"Kilis'de üzücü bir olay yaşandı. Sınırda DEAŞ tarafından roket atışı sözkonusu oldu. İki vatandaşımızı kaybettik. Angajman kuralları çerçevesinde misliyle mukabele edildi. Türkiye'ye yönelik her türlü saldırının en şiddetli şekilde mukabelede bulunması için Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verilmiş kararlarımız var. Hazırlıklarımız vardı. Bu da Suriye'deki ateşkesin ne kadar kırılgan olduğun ortaya koyuyor." 

"3 MİLYAR DOLARLIK FON ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA ALINACAK" 
Başbakan Davutoğlu, gazetecilerin sorusu üzerine mülteci sorununun nasıl çözüleceği hakkında detaylı bilgi vererek, şöyle konuştu: 

"AB'de mutabakat kesinleşti. Bu üzerinde detaylı çalışılmış bir plan. 29 Kasım'dan bu yana aldığımız tedbirlere rağmen transit göç yolu olarak kullanmak isteyen insan kaçakçıları var. Sahillere vuran çocuk bedenleri var. Bunlar karşısında bizim kayıtsız kalmamız mümkün değil. Bu bizim yada Yunanistan'ın Avrupa'nın çıkardığı bir kriz değil. Bunun birinci derecedeki sorumlusu Suriye rejimi, oradaki terör ve Rusya'nın artan hava saldırısıdır. Müzakerelerden sonra kabul gören çerçevede düzensiz göçü düzenli hale getirmek ve uluslararası norma oturtmak için karar aldık. Yakalanan göçmenler ya da Ege adalarına geçmek isterken Türkiye tarafından alınacak önlemlerle yakalanan göçmenlerin sayısı kadar göçmen de, bunlar uluslararası hukuk kurullarını çiğnememiş göçmenler olacak, Avrupa'ya gönderilecek. Bu nedenle Türkiye'deki göçmen sayısında artış olmayacak. Bu konuda mutabakat var. Düzenli göç Avrupa'nın tespit ettiği prensiplerle sürmeye devam edecek. Düzenli göçün kurallarını koyup Avrupa'nın kabul edeceği göçü de gönüllü şekilde kimseyi zorlamadan normal yollardan sağlayacağız. Geri kabul anlaşması, 1 Haziran'da yürürlüğe girecekti, bunu öne aldık. İki ay içinde Türk vatandaşları için vize muafiyeti başlayacak. Buradan muhalefete de sesleniyorum. Bunun için ilgili dokuz yasayı çıkarmamız lazım. Türk vatandaşlarına vize uygulanmayacak. Ege'den aldığımız göçmenlerden doğacak her türlü maliyeti AB karşılayacak, geri gönderme açısından kendi ülkelerine gitmeleriyle ilgili maliyet karşılanacak. İçeride göçmen sayısında bir artış olmayacağı için kamplarda göçmen sayısı sabit kalacağı için, ek masraf olmayacak. Sayıda bir farklılık olmayacak. Türkiye tarafından 10 bin göçmen alınmışsa aynı süre içinde 10 bin göçmen de Avrupa'ya gidecek. 3 milyar liralık fon önümüzdeki hafta devreye giriyor. Bunun 70- 80 milyon doları serbest bırakılmıştı. Önümüzdeki dönem 3 milyar lira dışında da fon Türkiye'ye tahsis edilecek. Bu büyük bir kriz en önemli şey insan canıdır insan onurudur." 

"ORGANİZATÖRLER DEVRE DIŞI BIRAKILACAK" 
Yunanistan Başbakanı Çipras da göçmenler konusunda şu açıklamayı yaptı:

"Temel mantığı organizatörler modelinin bertaraf edilmesi. Bizim bu öneriyi büyük bir dikkatle ele almamız gerekir. Ahlaki boyutuna baktığımızda şunu görüyoruz; Avrupa'ya geçme hakkı olan insanların organizatörler aracılığıyla hayatlarını tehlikeye atarak geçmelerini engellemeliyiz. Yasal bir koridordan geçmelerini sağlamak durumundayız. Bu çerçevede yeterli sayıda Türkiye'de sığınma talebi isteyen insanların yasalara uygun şekilde geçmelerini sağlamak durumundayız. Bu önemli bir öneri. Zirvedeki durumu tamamen değiştiren bir öneriydi. Bu öneri önümüzdeki günlerde tartışılacak bir sonraki zirveye kadar değerlendirilecek." 



"SORUNLARI PARANTEZE ALIP İLERLİYORUZ" 
Başbakan Davutoğlu, Yunan bir gazetecinin hava sahası ihlallerine dikkat çekerek sorduğu “Bir taraftan dostluk diyorsunuz diğer taraftan ihlaller var. Bu politikanızı değiştirecek misiniz" sorusunu şöyle yanıtladı: 

"Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin doğası değişti. Bugün 22 bakan bir masa etrafında oturdular önce kendi aralarında görüştüler sonra ortak bir hükümet gibi tüm konuları konuştu. Görüş ayrılıklarına rağmen olgun bir tavrı sergilendi. Çipras'ın temasları oldu. Türkiye -Yunanistan arasında görüş ayrılığı var ama işbirliğine engel değil. Göçmenler konusunda kurtarma operasyonları için NATO'nun devreye girmesi mümkün olabildi. Ortak NATO operasyonuna yeşil ışık yaktık. Yunanistan ve Türkiye görüşünden vazgeçmedi ama işbirliğini engellemedi. Hava sahası ihtilafları yeni değil ya işbirliğini erteleyeceğiz ki bunun hiçbir fayda getirmediğini gerginlikleri artırdığını gördük ya da bunları paranteze alıp yola devam edeceğiz. Bizim yaptığımız bu. Biz yerimizde durmuyoruz paranteze alırken durmuyoruz. İstikşafi görüşmeler olmak üzere tüm yolları deniyoruz. Karşılıklı riskin ortaya çıkmaması için her iki tarafa da yaptığımız uyarılar var. Sizin hava sahası ihlali dediğiniz konu, Türk Hava Kuvvetleri için kendi hava sahası olarak görülen bir konu. Ancak risk oluşmaması için minimize edeceğiz. 'İt dalaşı' tabiriyle anılan uçuşlarda her an bir kaza olabilir. Casus belli için de tutumumuz açıktır. Kararın alındığı 1996 yılında bir hafta önce Yunan parlamentosunun aldığı bir karar var, sonra Türk parlamentosu alıyor. Gelin iki kararı birden kaldıralım. İki kararı birden kaldırırsak ortada böyle bir karar kalmaz. Ne Türkiye'nin Yunanistan'a savaş yapma arzusu vardır ne de Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik bir hırsı vardır. Hepimiz tarihte gördük ki savaştan bir şey kazanılmaz. Bu mesaj Atatürk ve Venizelos'un verdiği mesajdır. Biz savaş sözünü bile literatürden çıkarıp Ege'yi, doğu Akdeniz'i dostluk denizine dönüştürelim. İlişkilerimizi geliştirelim, kadim başkentler Atina, Roma ve İstanbul'un çok kültürlü çok dinli bir kuşak olması için beraber çalışacağız. İhtilaf ve savaş gibi kavramları ilişkilerimizden tümüyle çıkarmaya hazırız. İhtilaf sebebi olan hususları yerinden çıkartır sorunları çözeriz, yeter ki dostluğumuz baki olsun."

Toplantının sonunda konuşan Çipras aynı soru için şöyle dedi:

"Ben de bu kelimeleri çıkarma konusunda hemfikirim. Casus belli anlayışı 1960'lı yılların anlayışı dostluk ve işbirliği çabalarımızla örtüşen bir durum değil. Kıta sahanlığının belirlenmesiyle ilgili olarak görüşmeler devam etmekte. İstikşafi görüşmelerin uzun zamandır devam ettiğini söyleyebilirim. Ortak çözüme ulaşabileceğine inanıyorum. Diyalog yoluyla bütün sorunları çözebiliriz. Casus belli'yi geride bırakmamız gerekir."



EKONOMİDE İŞBİRLİĞİ YAPILACAK 
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ile Ege İhracatçı Birlikleri tarafından düzenlenen Türkiye-Yunanistan Ekonomik Forumu Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın katılımıyla yapıldı. Türkiye ile Yunanistan'ın kaderinin aynı olduğunu ifade eden Başbakan Davutoğlu, "Deprem olduğunda adaların kime ait olduğunu düşünmeksizin hep beraber yaşadık. Atina'da deprem olduğunda biz hissettik, Türkiye'de deprem olduğunda Atina hissetti. Sonra bir ekonomik deprem yaşadık. Ekonomik krizden Yunanistan da etkilendi. İster fiziki ister ekonomik deprem olsun baktık ki bizim kaderimiz aynı ya beraber düşeceğiz ya beraber yükseleceğiz. Bu coğrafyada bir komşu bir ülke yükselirken diğeri düşmemeli" dedi. 

ESKİDEN OLSA İKİ ÜLKE BİRBİRİNİ TOPA TUTARDI 
Türkiye ile Yunanistan arasındaki psikolojik engellerin artık aşıldığını belirten Başbakan Davutoğlu şöyle devam etti: "El ele vermezsek bu zorlukları aşamayız. Yine görüyoruz ki rekabet yerine işbirliğini öne çıkarmazsak kaderimizi şekillendiremeyiz. Bu işbirliğinin en asli unsuru psikolojik engellerin aşılmasıdır. Aslında ilk defa İzmir'de böyle bir konsey yapılması ve İzmir'de buluşulması bu psikolojik engelin aşıldığını gösteriyor. Ayrıca Başbakanlık Ofisi'nde ilk resmi temasım ve bunu beraber kutlamamız da önemliydi. Bu coğrafyadan Balkanlar'dan Yunanistan'dan önümüzdeki yüzyılın dostluk yüzyılı olacağını haykırıyoruz. Bunun da birinci ayağı psikolojik eşiği aşmaksa ki aştık. Normal şartlarda bundan 30 sene önce böyle bir mülteci krizi olsaydı muhtemelen Türk-Yunan hükümetleri birbirlerini suçlar ve birbirini topa tutardı. Biz şimdi topu birbirimize atmıyoruz, birbirimizi anlıyoruz." 

TÜRK İŞADAMLARINA TALİMAT VERDİ
Siyasi alanda atılan adımların ve iki ülke hükümetleri arasındaki anlaşmanın aynı şekilde iş adamları arasında olması gerektiğini kaydeden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün her iki ülkeden 11 bakanın katıldığı bakanlar toplantısını görmenizi isterdim. Herkes muhatabı olan bakanlarla görüşmeler yaptı. Aynı atmosferi biz işadamlarımız arasında görmek istiyoruz. Eğer siyasiler bu kadar iyi anlaşabiliyorlarsa şirketlerin de bunu daha rahat yapabilmesi lazım. Kıran kırana rekabet için değil ortak gelecek için bizim size ihtiyacımız var. Psikolojik engeli aşıyoruz. Sizin için ihtiyaç olan ikinci husus siyasi iradedir. Bu da var. Buradan sesleniyorum, Sayın Çipras da bütün bürokrasisine eminim Yunan bürokrasisine aynı talimatı verirdi. Ben de Türkiye'ye gelecek olan Yunan işadamlarının işlerini kolaylaştırın talimatı veriyorum. Sınır tanımayın, her tür destekle arkanızdayız mesajı veriyoruz. Turizm şirketlerine bu krizin aşılması için Anadolu ile Ege ve Yunan Adaları bir paket halinde görülecek mesajı veriyoruz. Biz bu kararlılığı sürdürürken sizden beklediğimiz birlikte öyle güçlü tohum atın ki buradan büyük bir refah ağacı yükselsin. Biz sizin önünüzü açmak için adımlar atıyoruz. Açılan yolda cesur şekilde ilerleyin" diye konuştu. 



TÜRK HALKININ DESTEĞİ DUYGULANDIRICI 
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, bugün her iki ülke için tarihi bir gün yaşadıklarını belirterek, "Hükümetlerin ve devletlerin ilişkileri önce gelir. Bizim imkanlarımız açısından son dönemde özellikle 2000'li yıllardan ticari ve ekonomik ilişkilerimiz arttı. Ortak ticari hacmimiz de arttı. Türkiye, Yunan ihracatının ilk varış noktasıdır. Özellikle konfeksiyon, turizm, bilişim, sağlık, plastik ve ilaç hizmetlerinde çok iyi işbirliklerimiz var. Gıda alanında da bu işbirliği var. Yunanistan ve Türkiye'de özellikle turistik altyapı ve bilişim konusundaki adımlar önemlidir. Yunanistan çok vahim ekonomik bir krizi yaşadı ve bu dönem boyunca Türk halkının Yunan halkına gösterdiği dayanışma, duygulandırıcı, sevindiricidir" dedi.

İŞBİRLİĞİ ALANLARINDA İSTİFA ETMELİYİZ 
Son dönemlerde işadamlarına verimli ortam yaratmak için çaba harcadıklarını ifade eden Çipras şunları söyledi: "Bizim politikamızın esas destekçileri yatırımlar ve yatırımcılar olacaktır. İki ülke arasında turizm alanında işbirliği çok önemlidir. Ve var olan işbirliğinin gelişmesi için iki turizm bakanı arasında bugün anlaşmalar imzalanmıştır. 2000 yılında beri ekonomik ilişkilerimiz artmasına rağmen bizi memnun etmiyor. Yeni inisiyatifler, etkinlikler için birçok alan göz önünde bulundurulmalıdır. Mesela teknoloji, yenilikçilik, turizm, denizcilik, taşımacılık, inşaat alanlarında daha derin işbirliği alanları mevcuttur. Bunlardan istifade etmemiz gerekmektedir. Bugün demiryolu bağlantılarının daha iyi düzeye erişmesi için imzalar attık. İkili ekonomik ilişkilerimizin kuramsal çerçevesini teşkil edecek plan yaptık. Bu alanda olumlu adımlar atmış bulunuyoruz. Türk-Yunan işbirlikleri ve iş alanında yapılacak sinerjilerin ileriye götürülmesi çok önemlidir. Bizim iş adamlarımızla birlikte işbirlikleri ile varlıklarını noktalamaları çok önemlidir." 

YUNANİSTAN'DA YATIRIM ALANLARI AÇACAĞIZ 
Ticari ilişkilerin gelişmesi noktasında en önemli unsurun güven atmosferi yaratılması olduğunu ifade eden Çipras, "Bu güven ortamının yaratılmasıyla ticarette, iş alanında ve birçok alanda iki halkı daha da yakınlaştıracaktır. Ahmet ile son zamanlarda devamlı görüşüyoruz. Kendi bakanlarımızı görmektense birbirimizi görmeyi yeğliyoruz galiba. Bu görüşmelerin katkısı göz ardı edilemez. Bu konsey toplantısıyla bizi daha da yaklaştıracak önemleri almayı hedefledik. Bugün bizi ayıran ihtilaflı sorunlara değinmedik. Çünkü değişik meselelerden başka ekonomi bizim odak noktamızdır. İki ülkenin iş camiası şimdiye kadar yoğunlaştırdıkları temaslarla işbirliklerinin olumsuz negatif ortam üstesinde gelerek yaptıklarını ispat etmiştir. İşbirliği camiasının bu şekilde devam edeceğinden eminim. İşadamlarının Yunan-Türkiye ilişkilerinin başını çekeceğinden eminim. Lütfen kurduğunuz sinerjileri çoğaltın ve sizi cesaretlendirmek için aranızdayım. İki ülke arasında çok önemli iş alanları açılacaktır. Yunanistan'da yatırım fırsatları açılacaktır. Türkiye'de de Yunan iş adamlarının yatırım yapacağı alanların olacağından da eminim" diye konuştu. 



YUNANİSTAN BAŞBAKANI ALEKSİS ÇİPRAS'A, ONURSAL DOKTORA VERİLDİ 
İzmir'de Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Türkiye-Yunanistan 4'üncü Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısına katılan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'a, İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde, onursal doktora unvanı verildi. Törende konuşan Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş, Yunanca teşekkür ettiği Çipras'a, "Yunanistan'dan sonra burada da aday olabilirsiniz ve rahat kazanırsınız" dedi. Çipras ise onur günü yaşadığını söyledi. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile ilk olarak İzmir Konak'taki Başbakanlık ofisinde 11 bakanla toplantılar yapan, ardından Swissotel'deki Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ile Ege İhracatçı Birlikleri'nin düzenlediği Türkiye-Yunanistan Ekonomik Forumu'na katılan Aleksis Çipras, daha sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi'ne geçti. Burada Konferans Salonu'ndaki törende Çipras, Rektör Prof. Dr. Oğuz Esen ve Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş tarafından karşılandı. Öğrenciler de Çipras'a ilgi gösterdi.

REKTÖR HERODOT'UN SÖZÜNÜ HATIRLATTI
Törende ilk konuşmayı Rektör Prof. Dr. Oğuz Esen yaptı. Esen, üniversitelerinin İşletme Fakültesi Dekanlığı'nın, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'a, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinin, peş peşe ortaya çıkan ekonomik, siyasi, insani krizlerle sarsıldığı ve mücadele ettiği bir dönemde toplumlara verdiği olumlu mesajlar ve uyguladığı umut vadeden politikalardan dolayı 'politik iktisat' alanında, 'onursal doktor' unvanı verilmesinin uygun olacağına oy birliğiyle karar verdiğini söyledi. Senatonun da, çok hassas bir küresel bağlam ve dönemde, bu öneriyi, oybirliği ile kabul ettiğini söyleyen Oğuz Esen, "Ortadoğu'dan Avrupa'ya uzanan bir bölgenin halkları olarak, birbiri ardına ortaya çıkan ekonomik, siyasi ve insani krizlerle sarsıldığımız ve bununla mücadele ettiğimiz bir dönemden geçmekteyiz. Daha geniş bir perspektifle bakıldığında, çatışma ve savaşlar ve bunların yol açtığı insani trajediler, Halikarnaslı Herodot'un tarihinden beri, bu bölgenin karakteristik özelliklerinden biri olmuştur. Ancak bugün Yunanistan ile Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya çatışma ve savaş yanında barış, dayanışma, işbirliği ve bireysel ve toplumsal gelişmenin de beşiği olagelmiştir" dedi. 

Herodot'un, 'Kimse barış dururken savaş isteyecek kadar deli değildir' sözünü de hatırlatan Esen konuşmasına şöyle devam etti: "Herodot çünkü 'Barışta oğullar babalarını, savaşta ise babalar oğullarını toprağa verirler.' Herodot bu bölge halklarının savaş yerine barışı, çatışma yerine dayanışmayı seçecek kadar bilge olduklarından bahseder, en azından bunu umut eder. Herodot'un yazdıklarından 2000 yıl sonra, bölgemiz, Türkiye ve Yunanistan kıyıları yine yoğun bir insani trajediye sahne olurken, aynı zamanda her iki tarafta da bu trajedinin kurbanlarına, mültecilere destek olan çok çeşitli girişimlere şahit olunmaktadır. İzmir, Ege Bölgesi'ndeki bir çok kent gibi, bir kez daha başta Suriyeliler olmak üzere binlerce mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. İkinci Dünya savaşı sonrası en derin iktisadi krizlerinden birini yaşayan Avrupa'da, krize karşı uygulanan politikalarda, olayın insani yönünü öne çıkarmış ve bu durum, diğer iktisadi kriz mağdurları için de bir umut ışığı olmuştur. Yunanistan Başbakanı Sayın Aleksis Çipras'a, onursal doktora unvanını kabul ettikleri için teşekkürlerimi sunuyorum." 



SEÇİMİ RAHAT KAZANABİLİRSİNİZ 
Daha sonra kürsüye gelen Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş ise, Aleksis Çipras'a, Yunanca teşekkür edip, "Yunanistan'dan sonra burada da aday olabilirsiniz ve rahat kazanırsınız" dedi. 

Üniversite olarak çok sık onursal doktora vermediklerini de vurgulayan Demirtaş şöyle dedi: "Sayın Çipras uyguladığı politikalar ile hem kendi ülkesinde hem de ekonomik krizden etkilenen diğer ülkelerdeki insanlara ve genel olarak tüm insani kriz mağdurlarına umut oldu. Geçtiğimiz yıl önemi giderek artan mülteci krizini şiddet dışında yöntemlerle, dayanışma ve sosyal politikalarla başarıyla yönetti." 

Okulun eğitim yapısı hakkında da bilgiler veren Ekrem Demirtaş, "En kolay ve en çok ticaret en yakındaki komşu ile yapılır. Ama aramızda siyasi sorunlar vardı ve dış ticaretimiz sadece 200 milyon dolardı. Ticaret olmadığı gibi sosyal ve kültürel ilişkiler yok denecek kadar azdı. Oysa 1931 yılında odamıza, bir gemi dolusu, 300 Yunanlı işadamı, iş görüşmesi için gelmişti. Atatürk ve Venizelos çok iyi bir diyalog geliştirmişti. Uzun yıllar, ilişkiler giderek zayıfladı. Ama biz önce adalardan başladık, kıta Yunanistan ile devam ettik. Birlikte toplantılar yaptık. Sirtaki, harmandalı, zeybetiko oynadık. Eşlerimiz arkadaş oldu. Yıllarca Ege Denizi'nde, Ege'de savaş uçakları uçmasın, onları gürültüsü yerine martı sesleri duymak istiyoruz diye kampanya yürüttüm, barış istikrar olsun, ticaret yapılsın, dostluk kazansın istedim. Yıl 2016, yine ülkelerimiz arasında siyasi sorunlar çözülmedi, devam ediyor ama karşılıklı ticaretimiz 6 milyar doları aştı. Turizmde karşılıklı gelen giden turist sayımız 1 milyonu aştı. İşte biz de çocuklarımıza dostluk ve barış içinde yaşam için çalışmalarını öğütlüyoruz. Çocuklarımızın birbirine aşık olmasını istiyoruz. Bazen yıllarca kalpleri karartan ön yargılar bir buluşma, bir zeybek bir sirtaki ile yok olabiliyor. Barış bayrağını artık sizin ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu ile çocuklarımızın elinde. Bu bayrağın dostluk zirvesine dikilmesini istiyoruz" dedi. 

BENİM İÇİN ONUR GÜNÜDÜR 
İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş, daha sonra kürsüye gelen Aleksis Çipras'a, onursal doktora unvanı ile cüppesini verdi. Okulda tasarlanıp dokunan halı da yine Çipras'a hediye edildi. 
Teşekkür konuşması yapan Çipras, kendisi için onur günü yaşadığını anlatıp, "Genç ve aydın kişilerle beraber olduğum için çok mutluyum. İzmir'de böyle tarihe imza atmış bir şehre, belki bazı insanların anlatımlarda olumsuzluklar olabilir ama İzmir uzun yıllardır değişik dinlerde ve değişik milletlerde insanlar barış içinde yaşadı. Bugün onur günüdür. Bilimsel açıdan çalışma yapmak senelere mahsustur. Ben faal siyasette olduğum için böyle bir zamanım yok. Ben sadece bilimin değerinden söz etmek istiyorum. Bilimin değeri her yerde kovuşturuluyor çünkü bunların toplumsal açıdan karşılığı yok. Üniversitelerin bilimselciliği geri kalmışlığa karşı kale teşkil eder" dedi. 

Yunanistan başbakanı olarak konuşmak istemediğini söyleyen Çipras, "Siyasi açıdan solcu Avrupalı bir başbakanım. Sizlere siyasi ekonomi öğrencilerine hitap etmek istiyorum. Basın belki bunu bir paradoks olarak değerlendirir. Böyle solcu bir başbakana böyle önemli bir onur vermeniz de paradoks, çelişkidir. Çünkü marksizmin başlangıç noktası bilimseldir. Siyasi ekonominin kritik edilmesidir. Bu nasıl yorumlanı? Kısaca bunun görüş açısı bir olumsuzluktur. Kapitalizmin tecrübesidir. Yani bir sürü düşünürlerin belirttiği gibi bu bir objektif görüş açısı değildir. Buna zıt olaraktan bu bilinçli olarak emekçilerin gücüyle ortaya konmuştur. Emekçinin bakış açısı ortada olan durumu yansıtır. Her iki durumda da bu bir durumun değişmesi demektir. Bilimin değişmesi, gerçeğin ulaştırılmasıdır. İkinci durumda da siyasetteki pratikte toplumla, toplumdaki süreçle karşı karşıyayız. Bu öyle bir süreçtir ki bu toplumu değiştirmek nasıl olacaktır. Bakış açımızı ona göre değiştirmek zorundayız" dedi. 



BAZI KİŞİLER HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADI 
Bütün dünyanın olumlu bir tavır takındığını söyleyen Çipras şunları söyledi: "Menfaati olanlar bir tarafta, diğer yönde de diğerleri var. Bugün doğru yol almıyor. Bazı kişiler hayal kırıklığına uğramıştır, değişikliğe ihtiyaçları vardır. Benim sol bakış açım, siyaset alanında ne demiş olursa olsun neyi değiştireceğiz. Bugün sizin krallığınıza, bilimsel krallığınıza geliyorum, bugün neyi değiştirmemiz gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Ve sonra nasıl değiştirebiliriz, buna bakmamız lazım. Bu yaşadığımız ekonomi insanların hayatına gerçek bir yön vermiyor m? 70'lerdeki krizden de söz etmek istiyorum. O zamanki kriz sermaye, banka krizi değildi, daha sahiciydi. Bugün daha zor bir kriz dönemindeyiz. Biz iyimser bir ekonomistin bile aşamayacağı kriz dönemindeyiz. Üst pay çıkarmak için değil, en uç neoliberal düşüncelerin bile varamadığı teknotrat krizlere işaret ediyor. Borç ekonomisidir, bu. Para ekonomisi esasında değerleri gene bir yönetici olaraktan az kişinin menfaatine uygun olarak hareket ediyor. Ama şimdi kişilerin değil ülkelerin menfaatine hizmet ediyor. Her ülke vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Faizleri nasıl denetleyebilir. Ne yapabili? Röntgen çeker gibi bütün vatandaşlarının röntgenini çekmek ve ona göre faiz belirlemelidir. Banka sisteminin geleceğe yönelik günleri görmesi gerekir. 'Hemen para istiyorsan, bu siyaseti uygulayacaksın, bütün alt yapılarını özelleştireceksin, hassas konumda olan işçileri, insanları korumayacaksın' diyor. Bugün yürürlükte olan sistemin büyük bir sorunu var. Güvensiz bir sistem. Esasında güven kazanılır, güven zor kazanılır, kolay kaybedilir. 6 yıl önce Yunanistan'da bütün piyasada güven gitti, olimpiyat yarışmalarını bile kazanan Yunanistan aniden çöktü. Bu büyük başarısızlık, başka bir mekanizma derhal yürürlüğe girerek çok az insanın menfaatine uyarak, IMF'nin de öncülüğünde çok zor şartlarda kemer sıkma politikası uyguladı." 

BU SİYASET SONUÇ VERMEYECEK
Seçim kazandıktan sonra kendilerine, "Biz anlaşma yapmaya gelmedik, dediklerimizi uygulamaya geldik" dendiğini söyleyen Çipras, "Bizler bu siyasetin bir sonuç vermeyeceğini düşünüyoruz. İnsanlara vatandaşlara fayda sağlamayacaktı. Artık bizler yumruğumuzu koyup bütün Avrupa'nın geleceğine yön vermek arzusundayız. Bu mimariyi esasında sarsmak istiyoruz. Çabalarımız neticesinde ufak adımlar atıyoruz. Kemer sıkma politikalarının ekonomik ve toplumsal yönlerden işe yaramadığını gördüler. Kemer sıkma politikaları aşırı sağcılara, ırkçılara bir yer açtı. Refah karşıtı olanların bu tip uygulamalarla hiçbir yere varamayacağı anlaşıldı. Bu siyaset artık bir çıkmaza giriyor. Beklentisi olmayan ülkeler tehlikeli yerlere gider. Şimdilerde mülteci krizi yaşıyoruz. Bütün yöremizi etkiliyor. 70 yıl içinde istikrar dönemi yaşadık. Mülteci krizi Avrupa'yı uyandırdı. Çünkü kapılarına geldi. 70 yıllık barış döneminden sonra Avrupa emekçilerin kazandığı haklardan sonra gelecek nesillere borcumu var, geçmişimize karşı da borcumuz var. İşbirliğinin içinden sorunlarımıza çözüm üretebiliriz. Öyle yollar bulabiliriz ki halklarımız da gücümüzle. Türkiye ve Yunanistan bugün İzmir'de önemli bir adım attı. İnsani değerlerin, Avrupa Birliği müktesabatında önemli bir adım attık. Çok büyük bir hedef. Sabır ısrar ve inatla çalışmalara yön vermek zorundayız. Ben kararlıyım ve bütün gücümle bu mücadeleye, dayanışmaya, istikrara yön vermek üzere çalışacağım. Benim için çok büyük bir onurdur burada olmak. Çalışmalarda bulunalım, her zaman çalışmalarımız, dostluklarım arasında köprü olsun" diye konuştu. 

ÖDÜL TÖRENİNE KATILDILAR 
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, İzmir Ticaret Odası tarafından Hilton Oteli'nde düzenlenen, vergi rekortmeni olan Türk- Yunan ortaklı firmalarla, İzmirli vergi rekortmeni işadamlarının ödüllendirileceği törene katıldı. Gelir vergisi rekortmenleri kategorisinde birinci İhsan Çınar, ikinci Ali Özkan, üçüncü Birsen Zor madalya aldı. 

EGE'NİN KOKUSU BİZE İLHAM VERECEK 
Ödül töreninde konuşan Yunanistan Başbakanı Çipras, şunları söyledi: "İzmir'de Türk- Yunan heyeti olarak uzun istişarelerde bulunduk. Fikir, görüş alışverişinde bulunduk. Tüm sorunlarımıza ortak çözümler üretmeye çalıştık. Çözüm istiyorsak birbirimizin sorunlarını dinlememiz gerekir. Bundan sonra çıkar yol bulabiliriz. En önemlisi Ekrem Demirtaş'a özellikle teşekkür etmek istiyorum. Bu organizasyonu düzenlediği için ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. İzmirliler tarafından bana yoğun sevgi gösterisinde bulunmamız beni çok mutlu etti. İzmir tarihi açıdan önemli bir kent. Ege Denizi'nin kültürü ile yakından bağlı bir kent. Burada yaşayan tüm halkların kültürel damgasını içeren bir şehir. Burada bulunan çeşitli kültürler İzmir'e bir özellik kazandırmıştır. Bu şehirle bizler çok yakında denizden bağlanmayı ümit ediyoruz. Selanik de İzmir gibi tarihi, ticari kozmopolit bir şehir. Önümüzdeki süreçte iki şehir yakınlaşacak. Bu iki kentin ortak özellikleri var. Bizler bunun için çaba gösteriyoruz ve yol açıyoruz. Bugün bunun için anlaşmalara imza attık. Ege bizim ortak denizimizdir. İki kültürü yakınlaştıran bir denizdir. Aynı zamanda Ege'nin limanları buluşma ve fikir üretme merkezi bilgi üretme ve aşılama merkezi. Birbirlerinin kültürlerine yaklaşım merkezi. İzmir'de toplantının yapılması çok özelliklidir. İki liman şehrin beraber çalışması ve birlikte işbirliğinde bulunmak bize yol açıyor. İki kentin ekonomik açıdan kalkınmasını turizimin gemiciliğin denizciliğin kalkınmasını ortak hedefimiz. Kalkınmanın sadece bizim halkımızın değil tüm çevrenin üretkenliğe yönelik yatırımla da açılabiliriz. İki ülkenin işadamları da biraraya geldi. Ben bütün girişimcilerin gösterdiği faaliyete iki ülkenin barış ve istikrarı için faydaları olacağı düşüncesindeyim. Odalar, birlikler, toplumlar bu yönde birtakım yeni atılımlarla bulunacaklardır. Bana fahri doktora da takdim edildi. Bu beni aşan bir onurdur. Bana çok büyük bir unvan verdiler. İTO Başkanı Demirtaş benim için 'Türkiye'de de seçimleri kazanabilirsin' dedi. Bilmiyorum beraber girelim mi seçimlere ne dersini? Bu büyük saygınlık ve bu büyük onurun sembolik karakteri var. Eğitim ve kültür bir köprüdür. Bu köprüler halkları birleştirir, yakınlaştırır ve ortak değerleri öne çıkarır. Dayanışma, insani değerler gibi. Bugünkü buluşmamızın nedeni ekonomik sinerjilerin geliştirilmesi değil diyalog istişare tartışma dünya krizinin çözümü için. Mülteci krizi yaşıyoruz. Tek çaresi var. Ortak kültür değerlerimizi yeniden anımsayalım. Türk ve Yunan halkları misafirperverlikleriyle tanınan bir halk. Türkiye 2.5 milyonu aşkın mülteciyi misafir ediyor. 1 milyon mülteci de Yunanistan'da. Bu ilk kez yaşanan bir olay. Biz ne kadar insanı? Nasıl dayanışma göstereceği? Bütün gücümüzde bu diyaloğu teşvik etmemiz lazım. İki ülke arasında iletişim kurmamız lazım. Ege'nin iki sahili arasında iletişim kurmak lazım. Ticari ve kültürel ilişkiler insanı yakınlaştırır. İzmir ticaret kavşağı bir kültürel kavşak. Burada kültürel anlamda insanların buluştuğu bir merkez. Halklar esasında hep aynı adımları attılar. Ege'nin iki kıyısındaki insanların düşünceleri aynıdır. Bugünkü buluşmamız tarihi bir buluşmadır. Türkiye-Yunanistan başbakanı İzmir'de buluştular. Nede? Ortak çözüm üretmek için. Ülkelerini aşan sorunlara çözüm üretmek için. Eminim Ege'nin kokusu bize ilham verecek ve bunları çözümleyecek." 

Başbakan Ahmet Davutoğlu da törende yaptığı konuşmada şunları söyledi: "İzmir müstesna bir kent. Tarih boyunca da Anadolu hinterlandı Asya'yı Avrupa ile buluşturan ticaret yollarının merkezi. 19. yüzyılda İzmir'den Akdeniz'in değişik limanlarına giden 20 feribot seferi vardı. Marsilya'ya feribot vardı şimdi Selanik'e feribot çabası için çaba gösteriyoruz. İzmir, ipek yolunun son halkası. Türk- Yunan dostluğunun perçinlendiği güzel bir şehir. Tarihi bir gün yaşıyoruz. Başbakanlık Ofisi olarak İzmir'de ilk faaliyetimiz olarak Çipras'ı ağırlamaktan büyük gurur duyuyorum. İzmir Türk- Yunan dostluğunun odak şehri olsun. Sık sık İzmir'e geleceğim. Önümüzdeki haftalarda bir Bakanlar Kurulu'nu İzmir'de toplayacağız. İzmir önemli kararların alındığı bir merkez haline gelecek. Aleksis, Türk siyasetini ve İzmir'i o kadar benimsedi ki, anlaşıldı beraber gireceğiz seçimlere, ama rakip partiden değil girerse bizim partiden girer. Çipras'la çok sık görüştük bakanlarımızdan çok birbirimizde görüşür hale geldik. Biz adaletin ve vicdanın sesi olmak üzere siyaset yapıyoruz. Dünyada nerede bir mazlum varsa ihtiyaç sahibi birisi varsa eşitsizlik zulüm varsa onun karşısında olmuş bir hareketiz. Vicdanımızı harekete geçirmemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Ortak değerlere kültüre dayanan bir dostluk Türk- Yunan dostluğu. 22 bakan birbirleriyle konuşurken sadece iki ülkenin ortak çıkar alanını değil Ege'nin iki yakasında ortak değerlerimizi konuştuk. Herhalde 15- 20 yıl önce böyle bir tablo tahmin bile edilemezdi. Faklı dillerde, ama aynı felsefe ve terminolojide konuşacaklarını kimse tahmin etmezdi. Ege'nin iki yakasında oturan iki komşu halk gibi birbirimize baktık. İzmir-Selanik arasındaki bağlantı çok önemli. Selanik Doğu Avrupa'ya İzmir Asya'ya Anadolu'ya başlayan bir liman inşallah feribot seferleri başlacak. İzmir'e gelen Yunan malları İzmir üzerinden hinterlandı da organize ettiğimiz için Ankara'ya Hazar'a kadar gidebilecek. Aynı güzergahtan Asya'nın derinliğine gidebilecek. Asya'dan gelenler Avrupa'nın içine gidebilecek. Selanik-İstanbul arasında hızlı tren planlıyoruz. Bu şekilde dünya ekonomisindeki daralma nedeniyle ticaret hacmi gerilediği için iş çevrelerinden beklentimiz, bu hacmi 10 milyar dolara çıkarmaları. Bilin ki bu yönde safredeceğiniz her çabada yanınızda olacağız. Engelleri kaldırma sözü veriyoruz. Siz de bu siyasi iradenin içini doldurun. İzmir-Atina arasında anlaşılırsa THY uçuşlara hemen başlayabilir. Atina ve Ankara uçuşları başlayacak. İzmir'in Atina'ya uçması için biz hazırız ama Yunanistan'daki hava yolu şirketinin de hazır olması ve zarar etmemesi lazım. Daha fazla bağlantı şart. Turizm olağanüstü bir imkan, bugün aldığımız kararlarla ortak turizm paketleri oluşturacağız. Ege'nin iki yakasını bir daha ayrılmamak üzere biraraya getirmeye kararlıyız. Mültecileri Ege'nin sularında ölüme terk etmeyelim. Avrupa'da bazıları Müslümanlara kıtada yer olmadığını dün de ifade etti. Yunanistan'a gelecek yüke ve Türkiye'ye gelecek yüke aynı sesle karşı çıktık. Ümit ederiz ki çocuk cesedi görmeyeceğiz. İnsan kaçakçılarına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. İnsan kaçakçılarına karşı mücadelede sizin desteğinize ihtiyacımız var. İzmirlilerin insan kaçakçılığı üzerinden işlenen cinayetlere açık sesle karçı çıkması lazım. İnsan kaçakçılarının İzmir'de Türkiye'de Ege'nin iki yakasında barınmalarına izin vermeyeceğiz." 

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasının ardından başarılı işadamlarına ödülleri verildi. (DHA)

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası