Bünyamin Aygün, havalimanında meslektaşlarının sorularını yanıtladı. Aygün, özetle şu ifadeleri kullandı:
“Orada röportaj yapacağım birisi vardı. 8 kişi tarafından iki arabayla önümüzü kesip, kaçırdılar.
Hep gözlerim kapalıydı, sürekli yer değiştirdik. 10 gün aynı yerde tuttular. 3-5 gün de bir yer değiştirdik. Bana iyi davrandılar. Kaçıran grubun içinde Türkler de vardı.
20. günde infaz kararı verildi. Gazeteci olduğumu öğrendiler. Saat yok, takvim yok. Türkiye’de hakkımda haberler çıkınca gazeteci olduğumdan emin oldular. Biraz rahatladım.
Son dönemde Araplar vardı, infaz konusunda cevap vermiyorlardı.
Burada atılan her tweetin etkisi olduğunu gördüm. Olumlu yönde değişti. Bazı siyasetçilerin, gazetecilerin yaptığı açıklamaları ise olumsuz oldu.
‘Sen önemli bir insanmışsın ki senin için yürüyüş yapıyorlar’ diyorlardı. Bunlar olumlu yansıyorlardı. Meslektaşlarımın dayanışmasına onlar da şaşırdılar.
Orada casuslukla suçlanıyorsun, yorucu oldu. Fiziksel bir zulüm görmedim. Türkler olduğu için daha iyi oldu. Onların yanından ayrılınca biraz daha sıkıntılı oldu. 10 metre yakınımıza kadar ağır silahlarla, uçaksavarlarla çarpışıyorlardı. Orada tek gazeteci bendim.
Çatışmalar 3-4 gün devam etti. Ben bunun kurtarma operasyonu olduğunu, iç çatışma olduğunu bilmiyordum.
Beni tutanlarla çatıştılar. Beni tutanlar kan dökülmeden teslim oldu. Kurtarılma sürecim profesyonelce yönetildi.
‘Türk gazeteci istemiyoruz’, ‘buraya gelmeyin’ dediler. Suriye’nin kuzeyinde yoğun çatışmalar var, ne olur bilmiyorum.
Her şeye rağmen ülkemdeyim. Son derece mutluyum. Dün gece uyumadım, önceki gece de çatışmalardan dolayı uyuyamadım. Uyusam mı uyumasam mı, acaba rüya mı diye düşünüyordum. ‘Keşke uyanmasaydım’ dediğiniz oluyor.”(Halit Umutoğulları)