POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM

Eylül ayında İzmir’de gerçekleşen Çalıştay ile kentin STK temsilcileri ve akademisyenlerine tanıtılan İzmir Körfezi ve Rehabilitasyon Projesi’nde gelinen süreç ve projenin detayları kentin medya temsilcilerine anlatıldı. ÇED süreci için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan onay beklenen İzmir’in rüya projesinde toplam 300 milyon dolarlık yatırım yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TCDD ortaklığında gerçekleşecek projede önemli bir yol kat edilirken, şuana kadar gelinen süreçteki en önemli detaylar ise taramalar sonucu ortaya çıkan körfezden çıkarılacak malzemelerin kirliliğini olmaması ve bir çok alanda kullanılabilecek özellikte olması…

 SERCAN AVCI/HABER SERVİSİ -Eylül ayında İzmir’de gerçekleşen Çalıştay ile kentin STK temsilcileri ve akademisyenlerine tanıtılan İzmir Körfezi ve Rehabilitasyon Projesi’nde gelinen süreç ve projenin detayları basın mensuplarına anlatıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşen bilgilendirme toplantısına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, İzmir Alsancak Limanı Müdürü Turan Yalçın, ÇED raporun sürecinde projenin sahibi olan Yüksel Proje’nin Müdürü Işıkhan Güler ve kentin medya kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

TCDD'nin İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ortak yürüttüğü ,İzmir ve İzmir Limanı'nın sosyo ekonomik değerini yükseltip İzmir Körfezi'nin ekolojik sistemini artıracak 'İzmir Körfezi ve İzmir Limanı Rehabilitasyon Projesi’nde gelinen nokta ile ilgili kentin medya temsilcilerine bilgilendirme toplantısı yapıldı.

ÇED ONAYI BEKLENİYOR
ÇED süreci için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan onay beklenen İzmir’in rüya projesinde toplam 300 milyon dolarlık yatırım yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TCDD gelinen süreçte önemli bir yol kat ederken, proje ÇED onayının ardından 2 yıl gibi bir sürede tamamlanacak. Şuana kadar gelinen süreçteki en önemli detay ise taramalar sonucu ortaya çıkan körfezden çıkarılacak malzemelerin kirliliğini olmaması ve bir çok alanda kullanılabilecek özellikte olması…



GÜLER: 4 MİLYAR DOLARLIK KAYIP VAR
ÇED raporu sürecinde projeyi yürüten firmanın müdürü olan Işıkhan Güler, Körfez’deki tarama sürecinin daha önceki yıllarda tamamlanmaması nedeniyle İzmir’in 4 milyar dolarlık bir kaybı olduğunu belirtti. Güler, TCDD-İZSU ortaklığı ile yapılacak olan projenin önemli amaçlar taşıdığını belirterek “Bu bir çevre projesi. İzmir halkı için önem arz eden bir proje. Amaç doğa ve insan ile iç içe körfez yaratmak. İzmir limanının ticari hacmini arttırmak.İzmir körfezinin temizlenmesi ve limanın ticari hacminin arttırılması çalışmaları sürdürülüyor. Daha nitelik bir su kalitesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi proje geliştirdi. 4 ayrı noktada ölçüm istasyonu kuruldu.Ağırlıklı olduğumuz iç körfez. Bilimsel çalışmalar yapılıyor.ÇED ile ilgili büyük çalışmalar yapıldı. Projede 2 kanal var. Bir tanesi İzmir Limanı’na gemilerin rahat girebilmesi için, ikincisi silkülasyon için akıntının rahat içeriye girebilmesi için. İki kanalın birbirini bütünleyen bir yönü var” dedi. 

HABİTAT VURGUSU
Proje kapsamında labaratuvar çalışmalarını da yaptıklarını belirten Güler, çıkacak malzemenin herhangi bir kirliliğinin olmaması ve malzemenin değerlendirilmesi yönünde şunları söyledi, “Çıkacak malzeme tehlikesiz atık sınıfında…Dünyadaki limanlar açısından baktığımızda hep kirli malzemeler ile karşılaşılmış.İzmir’de böyle bir durum yok. Kum çok değerli. Bir çeşit maden. Kumun tekrar kullanılması önemli. Taramadan çıkan bu malzemelerin çeşitli yerlerde kullanılması söz konusu. Özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin yapay kumsal projelerinde önemli bir kaynak olacak bu kum… Temiz olması nedeni ile habitatların iyileştirilmesinde, oluşturulmasında, su ürünleri yetiştiriciliğinde, tarım da ve yapı malzemelerinde kullanılabilir.Doğal yaşam alanlarının oluşturulması içinde çıkan malzeme önemli…”

“ÇEVREYE MİNUMUM ETKİ OLACAK”
Büyükşehir Belediyesi’nin tarama ekibi kurmasının proje için önemli olduğunu belirten Güler, “ Çevreye minumum zarar verecek bir şekilde son teknoloji kullanılacak.Büyükşehir tarama ekipmanı aldı. Bu çok önemli. Körfezin su kalitesinin artması için taramalar yapılması gerek. İzmir bu konuda ülkedeki en şanslı illerden biri” dedi.
Proje kapsamında yabancı uzmanların görüşlerini aldıklarını söyleyen Güler, yerel yönetim olarak çevre projesine ilk defa bu kadar önem veren bir belediye ile karşı karşı olduklarının altını çizdi ve “Belediyeye ekonomik olarak geri dönüşümü yok aslında. Yerel yönetimler daha çok ekonomik olarak yapmaya çalışıyor. Geldiğimiz noktada çevre çok önemli aslında. Çevreyi daha da zenginleştirmemiz gerek. Kızılderililerin atasözünü unutmayalım. Bu dünya bize çocuklarımızdan miras” dedi.



KARAMAN: YAPILABİLECEK HERŞEYİ YAPMAK İSTİYORUZ
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman projenin liman ayağında yer aldıklarını belirtti, bugüne kadar yaptıkları ve yapacakları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Karaman, “ Konteynır terminali geliştirdik. Viyadüklerin limana inmesi sağlandı. Liman işletme planını hazırladık. Liman yolcu ve yük limanı olarak ikiye ayrılması için karar alındı. İhale süreci devam ediyor. Hedefimiz hem yolcu hem de yük limanının birlikte verimli bir şekilde çalışması.Kanal taraması işi limana ikinci ve üçüncü nesil gemilerin gelebilmesi için önemli. Ayrıca temiz körfez için gerekli. Bu aşamada protokol imzaladık. 2 ay önce STK’lar ile toplantı yaptık. Pozitif bakış vardı. Bu da bizi cesaretlendirdi. Şuana kadar herhangi bir sıkıntı yok. Yapılabilecek her şeyi yapmak istiyoruz” dedi.

KOCAOĞLU: FİZİKSEL MÜDAHALE ŞART
Yüzülebilir Körfez için kolları sıvayan ve her fırsatta ‘8,5 yılda bu proje için çok kafa patlattım. Bu proje benim miras projem' diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu toplantı da açıklamalar yaptı. Yüzülebilir Körfez hedefi için çok önceden yola çıktıklarını belirten Kocaoğlu, “ Proje akşam yatıp sabah kalkınca  'şu Körfez’de yüzelim’ denilecek bir iş değil. Proje aşama aşama belli bir seviyeye geldi. TCDD ile ortaklaşa yapıyoruz. Bilimsel araştırmalar, sondaj çalışması, su sirkülasyonu, çamurun kalitesi gibi alanlarda da çalışmalar yapıldı. Emiralem Ovası’ndan Manisa Ovası’na kadar bölgeden alüvyonlar gelmektedir. Körfez giderek dolma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Ağaçlandırma ve koruma yapamazsanız durum böyle olur. Mutlaka fiziksel müdahale yapmak zorundayız ”dedi.



“KİRLİLİK DEĞİL TUZ VAR”
Bilgilendirme toplantısında en çok öne çıkan tarama çalışmalarında elde edilen malzemenin durumu ve kullanımı konusuna ayrı bir parantez açan Kocaoğlu, “ Çıkan kum ve alüvyon tuğla malzemesi için kullanılabilir. Bana göre o malzeme kiremitte kullanılmalıdır. Tahminlere göre çıkan çamurun yarıya yakını birinci sınıf kum, geriye kalanı da birinci sınıf alüvyon topraktır. Üzerinde kirlilik değil tuz vardır. Bugün biz Harmandalı’nda 900 dönüm alanı rehabilite etmemiz için 2 milyon metreküp toprak gerekiyor. İlk örneğini Gaziemir’de yaptık. Toprağı da kumu da değerlendirmek kolay bir iştir. Burada da problem söz konusu değildir” dedi.

“PARA SINKINTISI YOK ÇED ONAYINDAN SONRA BAŞLAYACAĞIZ”
Projenin İzmir’i çevre konusunda Dünya’da taçlandıracak düzeyde olduğunu ifade eden Kocaoğlu şöyle konuştu, “ Yüzülebilir Körfez ile Dünya’daki tanınabilirliliğimizi, ekonomimizi arttıracağız. Liman da kentin gelişmesi için gereklidir. Bizim şuanda bu çalışmada para sıkıntımız yok. ÇED onayından sonra hemen başlayabilecek durumdayız. Ekiplerimiz, araçlarımız zaten hazır. Habitat alanı olarak alanlar değerlendirilebilir. Biz buraya toprağı yığacağız, oraya toprak dökeceğiz diye bir anlayışımız da yok. Bu projeye bütün arkadaşlarımızın destek vermesini istiyorum. Amacımız İzmir’i kalkındırmak, çocuklarımızı, torunlarımızı Körfez’de yüzdürmek… Biz Kuş Cenneti’ne yol yaptık, Balıkcılara yer yaptık. Homa Dalyanı için çalıştık. Korumazsanız, yatırım yapmazsanız ne canlı kalıyor, ne de habitat kalıyor” dedi.

"DOĞAL ORTAMLAR ZARAR GÖRMEYECEK"
Proje gündeme gelir gelmez gündeme gelen  Ramsar Sözleşmesi ile ilgilide konuşan Kocaoğlu, “ Çıkartılacak çamur ve kumun döküleceği alanların doğal ortamları zarar görmeyecek. Ramsar Sözleşmesi ile bizim yapacağımız çalışmanın alakası yok. 2005 yılında koruma alanı büyütmesi abartılı şekilde yapılmış. Eskisi gibi olunca sorun çözülecek. Burada o zaman her türlü çalışma yapılabilir.” dedi