Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti MYK toplantısıyla ilgili basın toplantısı düzenleyen Ünal, tartışma yaratan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda şunları söyledi:
“Türkiye Şeker Fabrikaları 2000 yılında özelleştirme kapsamına alındı. 2008 yılında Şeker Fabrikaları özelleştirme programına alındı. 2012 yılında biz o dönemde bu konu gündeme geldiğinde yeniden kamuoyunun bu husustaki yaklaşımları ve bölgedeki STK’ların girişimleriyle 2012 yılında bir ertelenme gerçekleşti. Biz bu arada Türkiye Şeker Fabrikalarının satımından ziyade devletin bu hususta 18 yıldan beri uğradığı zararın her şeyden önce giderilmesi ama bu giderilirken çalışanların haklarının korunmasının bizim için öncelikli olduğunu ve fabrikalarda çalışan memurlara tanınacak imkanları, seçenekleri güvence altına alarak, kazanılmış hakların kaybına fırsat vermeden, pancar üreten çiftçilerimizin mağdur olmasına izin vermeden gerçekleştireceğimiz bir düzenlemeyi konuşuyoruz.
DERTLERİ İSTİSMAR ALANI OLUŞTURMAK
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda herhangi bir müdahalesi söz konusu olmayacak. Türk Şekere pancar temin eden çiftçiler mevcut kotaları çerçevesinde pancar üretmeye devam edecekler. Türk Şekere pancar temin eden çiftçilerin mevcut kotalarıyla ilgili bir kısıtlama söz konusu olmayacak. Fabrikaların üretim devamlılığı ve zorunluğu mutlaka sağlanacak. Yine şeker üretimiyle ilgili doğrudan ilişkisi bulunmayan arsa ve araziler ihale dışında tutulmuştur. Gıda güvenliği ve nişasta benzeri ürünler üzerinden oluşturulmak istenen çok ciddi bir kara propaganda var. Bu konuda da şunun bilinmesini istiyoruz. Birilerinin derdi pancar üreticisi veya gıda güvenliği değil, bu mesele üzerinden iktidara dönük bir istismar alanı oluşturmaktır. Biz çalışanların haklarından pancar üretimine üreticinin kotalarından, üretimin sürdürülebilirliğine kadar her şeyi yakından takip ediyor ve bunların korunması noktasında büyük hassasiyet gösteriyoruz.
İYİ NİYETLİ ÇALIŞMAYI DESTEKLİYORUZ
(CHP’nin sandık güvenliği temasları) Biz siyasetteki iyi niyetli her çalışmanın yanındayız, iyi niyetli her çalışmayı destekliyoruz. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si ilk günden itibaren bütün kurumların güvenilirliği, millet nezdindeki itibarına dönük saldırılarıyla siyasete başladı. Bugün geldikleri noktada da maalesef Türkiye’nin en güçlü olduğu seçim sistemi ve güvenliği konusunda oluşturmak istedikleri sistematik propagandayla bir meşruiyet tartışması. Biz seçim güvenliği konusunda her türlü çalışmaya açığız ve her türlü önlemi alıyoruz. İyi niyetli her türlü bu konudaki girişime, öneriye, çalışmaya açığız. Zaten bu konudaki ilgili düzenleme şu anda Anayasa Komisyonu’nda görüşülüyor. Orada CHP eğer eksik gördüğü bir şey varsa seçim güvenliğine ilişkin Anayasa Komisyonu’nda, yoksa Genel Kurul’da görüşlerini bizimle paylaşır. Ama maalesef CHP’nin yapmak istediği görülen o ki derdi seçim güvenliği değil bu konuda meşruiyet krizi oluşturmak, kafa karıştırmak, sekiz defa kaybettikleri seçimi dokuzuncu defa kaybedeceklerini bildikleri için bugün de ona bir bahane hazırlamak gibi bir gayret görülüyor daha çok.” HÜRRİYET