Ege Postası
Geri

Vural'dan çarpıçı açıklamalar

MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, yaklaşık bir hafta süren İzmir programının son durağında, Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği “Cumhuriyet ve Cumhuriyet’in değerleri” isimli panele katıldı. Yine kendine has üslubu ile çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Vural, AK Parti’ye yüklenerek, hükümetin hem iç hem de dış politikada iflas bayrağını çektiğini belirterek, cumhuriyetin öz değerlerini bir bir yok etmeye başladığını dile getirdi. Konuşmasında çarpıcı bir çıkışın altına da imza atan Vural, yerel seçim öncesi kritik bir çağrıda bulunarak, vatandaşı sandık başında bilinçli olmaya ve ülkedeki gidişata karşı dur demeye çağırdı.
Vural'dan çarpıçı açıklamalar
Haberler / Yerel Politika
3 Kasım 2013 Pazar 13:41
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Karşıyaka Ahmet Priştina Kültür Merkezi’ne düzenlenen panel etkinliklerinin üçüncüsünde MHP’li Oktay Vural’ı ağırladı. Vatandaşlar tarafından da yoğun ilgi gören etkinliğe, dernek yöneticileri, MHP İl Yönetimi, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katılım gösterirken, panele konuşmacı olarak katılan MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın mesajları güne damga vurdu. Etkinliğin sonunda Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Nejat Yılmaz, dernek adına Vural’a bir plaket sunarak katılımlarından ötürü kendisine teşekkür etti.

“DEMOKRASİ TERCİH HÜRRİYETİDİR”

Ülkede yaşanan son gelişmeler çerçevesinde genel yönetim şeklini ve demokrasi olgusunu değerlendiren MHP’li Vural, “Egemenliğin dayandığı Türk kavramı bir etnik kimliği değil, bir üst kimliği belirtmektedir. Türk birliği ifadesini ortadan kaldırmak demek, halk arasındaki bağı kaldırmak demektir. Buna dönük taleplerin hepsi esas itibarı ile Türk birliği üst kimliğini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Üst kimlik, Türk birliğidir ve insanların da birlikteliğini, toplumsal huzuru sağlamaktadır. Bunun aksi ise aksi ise ayrışmadır, bölünmedir. Gazi  Mustafa Kemal Atatürk de sözlerinde başka kavramların peşinde koşanların bu çabalarının boş olduğunu dile getirmiştir. Ülkemizdeki tüm azınlıklar Türk unsurunun bir parçasıdır. Türklüğü bir etnik kimliğe indirmek ayrıştırmadır” diye konuştu.

5’İNCİ İKTİSAT KONGRESİ’NE TEPKİ GÖSTERDİ

Hafta içerisinde gerçekleştirilen 5’inci İktisat Kongresi’ne de değinen Oktay Vural, 90 sene önce gerçekleştirilen iktisat kongresinden çok uzakta olunduğunun altını çizerek, “Ulu Önder Atatürk, “Milletin iktisadi gücünü oluşturamadığımız takdirde, askeri başarı sonuçsuz kalacaktır. Ülkede üretim olmalıdır. Başkalarından borç alanlar, başkalarından emir de alır” demişti. Osmanlı İmparatorluğu, zamanında tüm değerleri yabancılara satmıştı. Bugün de aynı durumdayız. Üretim kaynakları yabancılaşmış, dış güçlerin eline geçmiştir. Türkiye üretmelidir. Günümüzde üreten bir Türkiye, kendi bilgi ve teknolojilerini üreten bir Türkiye olmasını istiyoruz. Peki fikri hür olmayan insanlar nasıl teknoloji  üretece? Dışarıdan para alıp üretim yapacak hale geldiysek, dışarıdan baskı alır hale gelmişsiz demektir” diyerek hükümetin ekonomik anlamdaki girişimlerinin boş çabalar olduğunu belirtti.

“LOBİLERE DUYARLI EKONOMİ MODELİNİ YARATAN KİMDİ'”

Hükümete dönük eleştirilerine ekonomik pencereden devam eden Vural, Başbakan’ın “faiz lobisi” kavramını da sorgulayarak, kendisine şu sözlerle yüklendi; “Yabancı medyanın da yakından ilgi gösterdiği Gezi olaylarında, Başbakan faiz lobisinden bahsetti. Peki bu lobilere duyarlı bir ekonomi modeli oluşturan kimd? Nasıl hemen sıkıntıya girdi? Bu süre içerisinde yeni paketin açıklanmasını sağlayan, sizi bu ekonomik açıdan baskı altına alan irade olması? Ya da sizi Suriye politikasında “U dönüşü” yapmak zorunda bıraktıran batıdaki güçler olması? Sizce bu bir tesadüf müdü? Birileri belli noktada belli adımlar atmanızı istiyor. Sizi kontrol ediyor. Karşılıklı bağımlılık var. Üretim kaynakları güçlü bir yapı oluşturmamız gerekmektedir. Cumhuriyeti taçlandırmak, güçlendirmek için ekonomik açıdan da güçlü olmamız gerekmektedir. Bunun yolu milli rekabet gücünü arttırmaktan geçiyor. Hormonlu bir büyüme ile bu iş olmaz. Cumhuriyetin içerisinde birtakım değerler var. Bunlar arasında yer alan egemenlik ve bağımsızlık da bunu gerektirir.”

“KİMSEYİ KANDIRMASINLAR…”

Hükümetin sadece dış politikada ve ekonomide değil, iç politikada da iç güvenlik konularında da sınıfta kaldığının altını çizen MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, “Onuncu Yıl Marşı’ndan gocunmamak lazım” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü; “Bugün bu ülkenin başbakanı, BOP gibi yabancı ülkelerin projelerinde eş başkanlık yapıyorsa, biz nasıl kendi kararlarımızı vereceği? Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözleri nasıl gerçekleşece? Türkiye’nin bugün PKK ile mücadele konusunda karar alma yetkisi kalmadı. Çünkü dış güçler bunu istemiyor. Onlarla görüşen, siyasi çözüm diyen sensin. O zaman, sen siyasi çözümü de kabul edeceksin. Peki, siyasi çözüm nedi? Burada üç temel esasa var. Bunları inkar etmeyin. Anayasada etnik kimliğe yasal güvence vermek. Özerk yönetim verilmesi ve anadilde eğitim verilmesi. Siyasi çözüm dedikleri aynen budur. Bu Lozan Antlaşması’nı ortadan kaldırmak demektir. Bunun başka bir anlamı yoktur. Kimseyi kandırmasınlar. Her şey gayet açık ve net ortada. Burada inkar edilebilecek bir şey yoktur. Yarın bir gün, başkaları özerklik isterse ne diyeceksini? İşte bu barış süreci aslında bir çözüm sürecidir. Dün Erdoğan, “Esad dostum, kardeşim” dedi sonra bu politikaları terk etti. “Libya’da NATO’nun ne işi va? dediler, Libya’ya girdiler. Füze kalkanı projesini ülkeye sokmayız dediler, onu da  getirdiler. Bunlar bizim bağımsız karar alma yetkilerimizin ortadan kalktığını göstermektedir. Türk dış politikası bağımsız kararlar alamıyor. Ve iç güvenliğimiz de tehlike altında. Nitekim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da ulus devlet kavramının bittiğini kendi itiraf etmiştir. Türkiye’nin artık bugün barış isteyebilecek bir insiyatifi kalmamıştır. Maalesef bugün gelinen noktada, artık bizim egemenliğimiz oluşturan sınırlar yok, bunları koruyamıyoruz.”

SANDIK ÇAĞRISI: OY VERİRKEN GELECEĞİNİZİ DÜŞÜNÜN

Vural son olarak muhalefetin çabalarının ülkedeki gidişatı değiştirmeye yetmediğini ve halkın da uyanarak sandıkta hesap sorma vaktinin geldiğini belirterek, seçmene şu sözleri ile seslendi; “Hepimiz bir yerlerden gelmiş, bu vatanı yurt edinmiş olabiliriz ama hepimiz Türk milletinin mensubuyuz. Bu bilinci ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Ama göreve gelirken de TBMM’de bunu söyleyerek ant içiyorlar. Herhalde bunu söylerken ayaklarını kaldırıyorlar. Ben bir yolcu olarak, kaptana “Yapma, etme. Bu gidişat yanlıştır. Kayalara çarpacağız” diyorum. Ama bizim dümenin başına geçecek bir irade oluşturmamız gerekiyor. Hepimiz aynı gemideyiz, beraber gittiğimize göre, demokraside bu iradeyi değiştirecek iradeye oy vermemiz gerekiyor. Demokraside bu oyunu defetmek de ancak ve ancak oy ile mümkündür. Tarih tekerrürden ibaret. Ders alanlar, bu tarihi tekerrür ettirmesini, ceza kesmesini de bilir. Bizim milletimiz, dıştan gelen tehlikeler karşısında birlik olabiliyor ama, içeriden gelenlere karşı mücadele edemiyor. Yıllarca bize bazı şeyleri hazmettire hazmettire bu noktaya getirdiler. Bir nasihat, bin musibetten iyidir. Umarım bunu bir an önce çözer, bu mücadeleyi yaparız. Ama önce bu meseleyi anlatmamız gerekiyor. Demokrasinin bize verdiği budur. Oy verirken, geleceğinizi düşünerek oy verin. Verilen oylar sadece bizim değil, herkesin kaderini belirliyor. Siyasi partileri yanlış gidişatları yönünde uyarmak ve desteğinizi çekmek de demokrasinin bir gereğidir. Demokraside tektir verecek olan da, kötek verecek olan da halktır. Ben demokrasimize güveniyor ve bu meseleyi çözebileceğimize inanıyorum. Bu konuda benim de görevlerim var, vatandaşın da görevleri var. Bu gidişat, gidişat değil. Geldiğimiz bu noktada, 90 yıl önce bu ülkeyi kuran iradeyi, bugün birinin kalkıp da yok etmeye hakkı yoktur. Meseleyi çözecek olan da, bizim Türk milleti ve erdemi ve kavramına kavuşmamızdır. Bu zamanda da ayakta durmamız gerekiyor.”

“DEMOKRASİ AYAKLAR ALTINDA”

MHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural’ı ağırlamaktan ötürü memnuniyet duyduklarını kaydederek kendisine  teşekkür eden Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Nejat Yılmaz, “Türkiye’de bahsettiğimiz bu sıkıntıları çözebilmek için, önce toplum olarak birbirimizi dinlemeli, birbirimizi anlamalıyız. Dolayısı ile biz birbirimizi daha iyi tanıyıp, daha iyi stratejiler oluşturup, bu mücadeleyi genişletmeliyiz. Vatandaşın sandıktan gayrı bir çözüm araması demokratik bir yöntem değildir. AK Parti iktidarı bugün 23 milyon insanı yardımla, bağışla kaymakamlıktan destekle beliyor ve iktidarını ayakta tutmaya çalışıyorsa, bu ülkede demokrasiden bahsetmek de mümkün değildir. Oylar ipotek atına alınmıştır. Demokrasi ayaklara altındadır” dedi ve yerel seçimlerde dernek olarak bazı girişimlerde bulunacaklarının da sinyalini vererek, “Biz dernek olarak herkese, her siyasi partiye eşit mesafedeyiz. Biz ne kadar iyi birlik olursak, toplum olarak da o kadar çok güçlü oluruz. Bu ülkede demokrasimiz ayakta kalacak” diye konuştu.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası