Manisa'nın Şehzadeler, Yunusemre, Salihli, Sarıgöl, Alaşehir, Turgutlu, Ahmetli ve Saruhanlı ilçelerinden 13 sulama birliği başkanı, İzmir'den ise Menemen, Ödemiş, Dikili, Bergama ve Bayındır ilçelerinden 6 sulama birliği başkanının katılımıyla istişare toplantısı yapıldı. İzmir ve Manisa sulama birliklerinden 19 başkan ile yine bölgenin 6 Ziraat Odası başkanı, toplantıda bir araya geldi. Toplantı sonunda yayınlanan bildirgede, 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu ile 6200 sayılı DSİ Kanunu değiştirileceği, yapılacak bu değişikliğin çiftçilerin lehine olmayacağı belirtildi ve şöyle denildi:
"Sulama Birlikleri sulama sahasında arazisi bulunan ve sulama faaliyetlerinden faydalanan çiftçilerin bir araya gelerek oluşturdukları kurumlardır. Yüksek Seçim Kurulu tarafından bölgelerinde seçimi yapılan, 14 bin 487 meclis üyesi bulunan, 378 sulama birliğinden oluşmaktadır. 1 milyon 450 bin çiftçiye ve kırsalda her hanede 5 kişi bulunduğu hesaplandığında, 7 milyon 250 bin kişinin rızkına hizmet eden kuruluşlardır. Yapılacak kanun değişikliği ile parayı veren çiftçinin sulama konusunda hiçbir söz hakkı kalmayacaktır. Sulama birliği, meclis, yönetim kurulu, denetim kurulu, başkanlık gibi birlik yönetim organları ortadan kaldırılmakta, yerine atanmış bir birlik başkanı gelecektir. Böylece başta sulama ücretinin belirlenmesi olmak üzere çiftçinin birlik yönetiminde söz hakkı ortadan kaldırılmıştır."
'SULAMA TESİSLERİ ÖZEL ŞİRKETLERE DEVREDİLECEK'
Bildirgede sulama birliklerinin özel şirketlere devrinin önünün açıldığını, DSİ kontrolünde olan, tüm tatlı su kaynakları, içme ve sulama suları, havzalar bazında tahsisler yapılarak özelleştirilebileceği, bu durumda su kaynaklarının kötü niyetli sermaye gruplarının eline geçmesinin önünde hiçbir engel kalmayacağı dile getirilirken, bir veya birkaç ildeki sulama tesislerinin tamamının tek bir şirkete devredilebileceği, şirketlerin işlettiği sulamaların sulama ücret tarifesini istediği gibi belirleyebilecekleri, tahsilatı kendi belirlediği zamanda yapabilecekleri, zamanında ödenmeyen sulama ücretlerini 2004 sayılı icra iflas kanuna göre bir ay içerisinde tahsil edecekleri ifade edildi. Bildirgede şunlara dikkat çekildi:
"Sulama planlamasını kendisi yapacak, plana uymayan çiftçilere ceza, dekar başına önce 2 kat, sonra 4 kat ve daha sonrasında da katlanarak devam edecektir. Birkaç kez plana uymayan çiftçinin mahsulü cezaları ödemeye yetmeyecektir. Bu cezaları ve sulama ücretlerini zamanında ödeyemeyen çiftçilerin ÇKS, banka hesapları ve malları haczedilecektir. Sonuç olarak maalesef yapılması düşünülen bu yasal düzenlemeler tamamen sulama tesislerinin özelleştirilmesine yönelik olup, özel sektör eline geçen sulama tesislerinin çiftçilerimiz açısından ekonomik bir şekilde işletilmesi mümkün olmayacaktır. Zamanında ve yeterince su alamayan çiftçiler zarar etmesi kaçınılmazdır. Bu da zaten zor durumda olan çiftçilerimizin yükünü daha da arttıracaktır. Sulama suyu ücretleri en az 3-4 kat artacaktır. Zira şu anda DSİ tarafından işletilen sulamalarda ücretler birliklere göre en az 3-4 kat olmak üzere yer yer 10 kata kadar fazlasıdır. Özel sektöre geçtiğinde ise ne kadar artacağı tahmin dahi edilemez. Çiftçilerimizin lehine olmayan bu yasal düzenlemelerden mutlaka vazgeçilmeli."
'TASARI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'
6172 Sayılı Sulama Birlikleri Kanunu'nun içinin boşaltıldığını belirten Menemen Sol Sahil Sulama Birliği Başkanı Recai Önal, bu yeni kanun tasarısıyla başkan, yönetim ve denetim kurulunun devre dışı bırakıldığı, bunun yanı sıra 6200 sayılı DSİ Genel Müdürlüğü Kanunu'nun da tadil edilmesiyle sulama birliklerinin özelleştirmesinin önünün açılacağını ileri sürerek, "Artık şirketlere satılma durumu söz konusu olacak. Türk tarımı bundan büyük zarar görecek. Oysa suyu kullananın yönetmesi gerekirdi. 25 senedir de kullanan yönetiyordu ve bir sıkıntı da yoktu. Birden bire bir özelleştirme gündeme geldi. Varsa zarar eden birlikler, biz de katılıyoruz, kapatılsın, gereği yapılsın. Zaten devletin denetim mekanizması 6 sene oldu çalışıyor. Sorun teşkil etmeyen birlikler işlevlerine devam etsin istiyoruz. Bu çerçevede bugün kuraklığı konuşmamız ve bu konuya çözüm bulmamız gerekirken, birden bire 1 ay önce bu yasa tasarısı ve var olan birliklerin kapatılması gündeme geldi. Bu çerçevede bu yasa tasarısının tekrar gözden geçirilmesi, bir kez daha değerlendirilmesi gerekir, alelacele bir yasa tasarısı olmaması lazım" dedi. (DHA)