Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Gültan Kışanak, Türkiye'de yaşayan Kürtlerin de yüz yıllık direnişinin bugün çözüm aşamasına geldiğini belirterek, "Kürtler, çok somut ve net çözüm önerisini devlete sundu. Yaklaşık 15 yıldır bu öneriler Ankara'da devletin masasının üstünde" dedi. Kışanak, ortaya koydukları önerinin "birlikte yaşama önerisi" olduğunu da ifade ederek, "Özerk bölge yönetimlerimizi kurmak istiyoruz ve böylece bütün haklarımızı kullanmanın imkanlarına kavuşmak istiyoruz. Katı merkeziyetçi devlet yapıları bölücüdür, ayrıştırıcıdır, çatışmacıdır, kavga çıkartır" dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından Bağlar Belediyesi Konferans Salonu'nda, "Uluslararası Demokratik Özerklik Modeli" konulu panel düzenledi. Panele BDP Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı Gültan Kışanak, Suriye'de Kürt bölgesinde faaliyet gösteren PYD Eş Başkanı Asya Abdullah'ın yanı sıra çok sayıda yabancı konuğunda katıldı. Panelin açılış konuşmasını BDP'li Kışanak yaptı.
HERKES TÜRK OLMAYA ZORLANDI
Kışanak, Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulurken, devletin kendisini Türk devleti olarak tanımladığını belirterek, şöyle konuştu; "Ve bu sınırlar içerisinde yaşayan herkesi Türk olmaya zorladı. Türk gibi yaşayacak. Kendisine Türk diyecek. Kendi anadilini unutup Türkçe'ye yönelecek. Ve bu egemenlik ilişkisini zorla kabul ettirmeye çalışan bir yönetim anlayışı ile karşı karşıya kaldık. Ve 90 yıldır bu tek tipçi devlet anlayışı Kürtler ile sürekli çatışma halinde oldu. Çünkü, bu topraklarda yaşayan birçok farklı kimlik vardır. Birçok farklı kültür-dil vardır. Bunların büyük çoğunluğunun başına inanılmaz felaketler geldi. Ya asimilasyonu kabul ettiler, ya göçü kabul ettiler ya da katledildiler. Kürt halkı, hem asimilasyona, hem tehcire hem de göçe direndi, aynı zamanda da Türkleşmeyi de kabul etmedi. Kendi kimlikleri ile yaşama konusunda ısrarcı oldu. Buna karşın büyük acılar, büyük katliamlar gördü. Fakat, insanlık camiasında bir halk olarak, özgür yaşama iddiasından asla vazgeçmedi."
"TÜRKİYE'DE KÜRTLERİN 100 YILLIK DİRENİŞİ ÇÖZÜM AŞAMASINA GELDİ"
Kışanak, bugün Kürt halkının yaşadığı coğrafyayı dört parçaya bölen sistemin iflas ettiğini de ileri sürerek, "Güney Kürdistan'da (Kuzey Irak) federal bir yönetim kuruldu. Rojava'da, Suriye'de ki Batı Kürdistan'da Kanton yönetimleri kuruldu. Doğu Kürdistan'da İran'da ki Rojhılat halkımız büyük acılar ve büyük deneyimler yaşadı. Ve halen devam ediyor. Ve Türkiye'de yaşayan Kürtlerin de yüz yıllık direnişi bugün çözüm aşamasına gelmiş durumda. Kürtler çok somut ve net çözüm önerisini devlete sundu. Yaklaşık 15 yıldır bu öneriler Ankara'da devletin masasının üstünde. Bizler şunu savunuyoruz. Bu kadim topraklarda yaşayan tüm halklar, kendi varlıklarını koruma, kendi kültürlerini geliştirmek, kendi dillerini kullanmak ve geliştirme hakkına sahiptir. Dili ile kimliği ile kültürü ile tarihi ile birlikte kendisini geleceğe taşıma hakkına sahiptir. Her kes için hak olarak gördüğümüz bu konularda, Kürtler olarak diyoruz ki; bunlar bizim hakkımızdır, Türklerin de, Arapların da. Lazların da Ermenilerin de Süryanilerin de her kesin de hakkıdır. Bir halk olmaktan kaynaklı doğal hakları vardır. Bu hakları kullanmaları gerekir. Bu hakların önünde varsa engelleri kaldırılmalıdır" dedi.
"ÖZERK BÖLGE YÖNETİMLERİMİZİ KURMAK İSTİYORUZ"
BDP'li Gültan Kışanak, masaya koymuş oldukları önerinin "birlikte yaşama önerisi" olduğunu, birlikte yaşamanın kurallarının, ilkelerinin hep birlikte belirlenmesi gerektiğini söyledi. Kışanak; "Özerk bölge yönetimlerimizi kurmak istiyoruz ve böylece bütün haklarımızı kullanmanın imkanlarına kavuşmak istiyoruz. Katı merkeziyetçi devlet yapıları bölücüdür, ayrıştırıcıdır, çatışmacıdır, kavga çıkartır. Kavgayı çıkartan, savaşı çıkartan tek tip anlayışı dayatan katı merkeziyetçi devlet yapılanmasıdır. Devleti Türk devleti olarak tanımlayıp burada ki yaşayan herkesi Türk olmaya zorlarsanız, bu topraklarda kavga çıkar. Her yönetimde yüz yıllardır yaşadığımız da budur. Biz bunun yerine kavgayı önleyecek, çatışma ve savaşı önleyecek birlikte özgür ve eşit yaşamı kuracak bir yönetim modellinin mümkün olduğunu söylüyoruz. Özgürlük, demokrasi ve eşitlik istiyorlarsa bunun tek bir yolu vardır o da demokratik özerkliktir" diye kaydetti.