CHP’de İlçe Başkanlığı ateşten gömlektir. Partisinin oyunu artırmak için özel yaşamından feragat ederek parasıyla puluyla gece gündüz çalışır didinir fakat sıra milletvekilliği adaylığına gelince, partinin saygın derebeyleri hemen kırmızı kartı gösterirler, “Dur bakalım; otur oturduğun yerde; herkes haddini bilsin!”
Demokratlığı diline pelesenk edenler, milletvekili adaylıklarının paylaşımı söz konusu olunca demokratlığın de’sinden bile söz etmezler. Kendilerini siyasetin “Alleme-i Cihanı” zannedenlerin arasından partinin gerçek hamalı ilçe başkanlarına yapılan bu haksızlığa karşı çıkabilecek yürekli bir babayiğidi büyüteçle arasanız bulamazsınız.
1970’lerdeTürkiyenin’nin en büyük ilçelerinden Karşıyaka’da adı CHP ile sembolleşmiş unutulmaz İlçe Başkanlarından Adnan yamanlar, Hayri Öğ, Hayrettin Öngünşen, Rıfat Özer, Mustafa Sezen, Adnan Yenice ve doğan Gençoğlu’ndan hiçbiri ağzıyla kuş tutsa da bırakın milletvekili seçilmeyi kendilerine milletvekili aday listelerinde bile yer verilmemiştir.
1980’den önce olduğu gibi sonrasında da Karşıyaka’da değişen bir şey olmamıştır. Başarılı çalışmalar yapan İlçe Başkanlarından Cevat durak, Ertam Özen, Aptullah Engin, Hüseyin çalışkan, Adnan Alabay ve Ali Karaege de Karşıyaka’nın makûs talihini yenememiştir.
İki dönemdir Karşıyaka İlçe Başkanlığı görevini başarıyla sürdüren Uğur Yıldırım’ın da önceki ilçe başkanları gibi “Vefa görmeyenler kervanı”na katılıp katılmayacağını hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Sözün özü: 1980’lerin modasıydı. “Kontenjan milletvekilliği” Bir gün önce partiye üye olanlar, ertesi gün partinin milletvekili aday listelerine yazılıyordu. Ne yazık ki bu gün de değişen bir şey yok. Geliyorlar ve yine yazılıyorlar. “Oh! Ne güzel değil mi'”
Her seçimin ardından sosyal demokratlar boyna birbirine soruyor, “CHP neden her seçimi kaybediyo? Neden böyle %25’lerde çakılıp kaldık'”