Yıllarca iktidarın şakşakçılığını yapan, Yeni Asır'da haber müdürlüğü koltuğunda oturup iktidar yalakalığında zirveye çıkan Erhan Gülenç, bugün kendi sitesinden yayınladığı bir haberle yine sahnede.
Sözde bir “iddia” ortaya atıyor…
Ama mesele iddia değil, mesele benim kurmak üzere olduğum ulusal televizyon kanalını daha başlamadan itibarsızlaştırmak.
“Bu iddia kimin işi?” diye soracak olursanız...
Sanane Mithat diye bilirsiniz belki ama bu defa da başrolde o yok.
Ama haberin sahibi yine o değil.
Her zaman olduğu gibi, birilerinin ağzıyla konuşmuş, birilerinin şakşakçılığını üstlenmiş.
Yani tetikçilik klasik.
Sipariş hazır.
HopKalem kirada.
Ben bu yazıda o haberin perde arkasını da, arkasındaki kirli ittifakı da tek tek anlatacağım.
Bazen bazı tipler vardır...
Gazeteci geçinir ama haberle değil dedikoduyla yaşar.
Köşe yazmaz, tetikçilik yapar.
Kalem değil, kullanışlılık taşır.
Erhan Gülenç işte tam bu tanıma uyan bir “gazeteci karikatürü.”
Bugün yine çıkmış bir şeyler yazmış.
“Sürpriz televizyon hamlesi… İzmirli iş insanı kuruyor!”
Ay ne meraklıymışsın Erhan.
Ne büyük bir panik bu böyle?
Kim kuruyormuş, kim finanse ediyormuş, kim arkasındaymış...
Biliyorum senin bu “habercilik” dediğin şey aslında başkalarının siparişi.
Zaten bu haberi de sen yazmadın.
Sana yazdırdılar.
Ben çok iyi biliyorum bu haberin patronunu.
Hani şu bir zamanlar çıkıp "karım fuhuş yapıyor" diye ortalığı ayağa kaldırıp…
Sonra hiçbir şey olmamış gibi gidip barışan zat!
İşte o!
Aynen öyle!
Seni bir kez daha tetikçi olarak kullandı.
Sen de yıllardır alışık olduğun şekilde bu siparişi balık gibi yuttun, kalemi kaptın.
Ama unuttuğun bir şey var Erhan:
Ben senin gibi "yazı yazıyor gibi yapıp" pazarlık masalarında kalem kiralamıyorum.
Ben senin gibi arka kapılarda “şunu yaz, bunu parlat, onu göm” emirlerini almıyorum.
Ben bu mesleği senin kirlettiğin yerden yapmıyorum.
Benim arkamda kimse yok.
Ne müteahhit, ne belediye başkanı, ne cemaat, ne holding.
Sadece ben varım.
Bir de senin yazdıklarını unutmayacak onurlu bir hafıza.
Yakında çok daha fazlasını yazacağım.
Senin kimlere ne yazılar sattığını, hangi masa başı pazarlıklarla kimleri susturduğunu, hangi belediyeden hangi müteahhitle ortak iş çevirdiğini belgeleriyle anlatacağım.
O yüzden sana bir dost tavsiyesi:
Kendine sağlam bir sandalye bul.
Çünkü gerçek gazetecilik yakında senin kurduğun sahte tahtı yerle bir edecek.
Ve Erhan Gülenç…
Bak şimdi çok net konuşuyorum:
Cesaretin varsa, delikanlıysan, gerçekten gazeteciysen…
Çık isim ver!
Kim kuruyor bu televizyonu?
Hangi gazeteci kime çalışıyor, hangi iş adamı kime para akıtıyor?
Yaz!
Ama böyle araya sıkıştırılmış laf cambazlıklarıyla değil…
Net ol, açık ol, dürüst ol
Not:
Erhan Gülenç…
Senin kimlerden ne istediğini, hangi cümlelerle kapı çaldığını, hangi “karşılıklar” karşılığında kimlere kalkan olduğunu…
Hepsini yazacağım.
Merak etme.
Zamanı geliyor.