Referandum sonrası AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresi dün Ankara'da düzenlendi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 998 gün aradan sonra yeniden AK Parti Genel Başkanı oldu.
Türkiye siyasetinde yeni bir dönem resmen başladı…
AK Parti’de siyasetçiler koltuklarından bu kadar kolay vazgeçebilirken ve bunu kavgasız gürültüsüz hallederken ana muhalefet partisinde ise durum biraz daha karışık… Hele hele referandumdan güçlü çıkmış bir partinin kendi içinde yaşadığı tartışma her kademesinde devam ediyor…
İzmir ayağında ise her geçen gün tansiyon biraz daha yükseliyor. Herkes kafasına göre bir açıklama yapıyor.
Bu da yetmezmiş gibi yine kafalarına göre çalışma yapıyor…
Bu işin sonunun nereye gideceğini kimse kestiremiyor...
CHP’yi yakından takip eden bir gazeteci olarak ben de partinin akıbetinin ne olacağını merakla bekliyorum…
Daha önceki köşe yazımda ifade ettim gibi “CHP’de zor bir sürece giriliyor.”
2019 hesapları parti içinde ciddi hareketlenmenin yaşanacağını ortaya koyuyor.
Özellikle ekipleşmelerin nasıl olacağı hangi ekiplerin kimle hareket edeceğini bilemiyoruz…
İlçe belediye başkanlarının kendi ilçelerinde nasıl bir tavır içinde olacaklarını ve ne kadar başarılı olabileceklerini bilemiyoruz.
Bu anlamıyla CHP karma karışık…
Ekiplerin geleceği ve ne yapacakları da ilçe kongrelerinden çıkacak sonuçlara bağlı…
Çok fazla yapı içinde iki aday ya da üç adaylı bir kongre olma ihtimali olsa da ben en fazla iki adaylı kongre olabileceğini düşünüyorum…
Kaç aday olursa olsun öncelikle CHP’de ilçe kongrelerinin sakin olması gerekiyor…
Ve Özellikle Alaattin Yüksel ve Aziz Kocaoğlu’na yakın olan ekiplerin ilçelerde yapacağı çalışmalarda karşı tarafı tahrik etmeden ve o bölgelerde diğer parti üyelerini ötekileştirmeden küçük ve dar hesaplar yapmamaları gerekiyor…
Bu hesapların yapılması durumunda ise, kesinlikle ama kesinlikle geçtiğimiz kongre yaşanan sıkıntılar yeniden yaşanabilir… Ekibin elinde önceki dönem olduğu gibi Alaattin Yüksel gibi bir kozda yok...
Bu yazdıklarımın altına CHP örgütlerinden hatırı sayılır kişinin imza atacağına inanıyorum…
Şimdi bir atasözü vardır ya; “Erken kalkan yol alır” diye
Yüksel’in ekibinden olan bazı isimlerin kurultay takviminin açıklanmasıyla birlikte harekete geçtiklerini görüyoruz.
Geçtiğimiz günlerde başını eski milletvekili Mustafa Moroğlu’nun çektiği ve ekibin önemli isimlerinden Celal Yıldız, Vezir Arslan, Barış Erel ve Karabağlar Belediyesi Özel Kalem Müdürü Ceyhan Kayhan’da olduğu bir toplantı yapıldığı ifade edildi.
Toplantının ağırlıklı gündemi yapılacak delege seçimleri ve daha sonra yapılacak il başkanlığı seçimleriymiş…
Bununla ilgili çok detay vermeye gerek yok ancak dikkat çekici bir başka konu ise, toplantıya davet edilmeyen ve yıllarca ekibin içinde yer alan Alaattin Yüksel’in yanında olan PM Üyesi Sevda Erdan Kılıç hakkında Moroğlu’nun söyledikleri olmuş…
Moroğlu’nun toplantıda PM Üyesi Sevda Erdan Kılıç’a yönelik, “Hasan Karabağ’a çok yakınlaştı, gitsin onunla siyaset yapsın” dediği iddia edildi.
Moroğlu’nun bu sözleri neden söylediğine gelince
CHP kulislerinde Moroğlu’nun tavrının Kılıç’ın Hasan Karabağ’a yakınlaşması değil, son dönemlerde Genel Merkez’de yükselişine ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na yakınlaşmasından dolayı tavır aldığı iddia ediliyor…
Yıllardır Yüksel’le siyaset yapan Kılıç, acemi bir siyasetçi değil, yıllarca siyasette omuz omuza verdiği Yüksel’e bir çırpıda sırtını dönecek de değil…
Böyle bir ihtimale de kimse inanmaz zaten…
Bu yazımdan sonra yine o toplantıda olanların “yok kardeşim böyle bir şey, yalan yazmış” diyeceklerine adım gibi eminim…
İzmir’de yıllarca Kocaoğlu ve Yüksel ekibinde yer almış isimlerin kurultay takvimi başlamasından sonra toplantı yapmaları önümüzdeki süreçte yine alanda aynı tavır içinde ve seçimlerde aktif olacaklarını ortaya koyuyor…
Bu da CHP içinde ciddi tartışmaların olacağının işaretidir…
Ancak ben önümüzdeki dönem işlerin bugüne kadar olduğu gibi bu kadar rahat gitmeyeceğini düşünüyorum… Aslında bu konuda yorum yapmak yerine geçtiğimiz hafta Ege Postası’na önemli açıklamalarda bulunan Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ın açıklamalarına dikkat çekilmesi gerektiğine inanıyorum…
Yıllarca parti içinde olan ve CHP’de önemli başarılara imza atmış bir isimdir Karabağ…
Geçtiğimiz kongrenin yıldızlarından… 1 belediye başkanı, 3 ilçe başkanı ile 5 oy fark ile seçim kaybetmişti…
Aslında buna kayıp demek yanlış olmaz…
Bazen kaybederken kazanırsınız…
Başkan Karabağ’ın “kişisel hesaplarımızı bir kenara bırakalım” sözünü tam olarak örnek vereceğimiz bir durum… Örgütü kucaklayacak bir yapının olmasına izin verilmesi gerekiyor… CHP ancak bu şekilde önümüzdeki dönem kongreden yara almadan çıkacaktır…
Yıllarca İzmir’de CHP’nin en üst düzeyinde görev almış bu isimlerin kendi söylemleriyle “ülke bu haldeyken” parti içinde yeni tartışmaların yaşanmasına sebep olacak bir tavır içinde olmalarını doğru olmadığını bende düşünenlerdenim…
Diğer taraftan ise, Başkan Karabağ’ın kongre sürecinde örgütün daha barışçıl bir tavır içinde olması ve İzmir’de yapılacak il kongresinden Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun müdahil olması gerektiğine işaret etmesi kesinlikle dikkate alınması gereken bir açıklama olduğunu düşünüyorum…
Aksi takdirde ilçe kongreleri ve ardından il kongresinden sonra geriye elde ciddi yaralar almış bir CHP kalır.
POLİTİKA
Sayfa başına git