Başından alalım.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, seçildiği günden bu yana eleştirilerin tam göbeğinde.
Hatta eleştiri değil…
Zaman zaman açık açık itibar sorgulaması.
Ne diyorlardı?
“Karşıyaka’da başarısız oldu, Büyükşehir’i nasıl yönetecek?”
Yetmedi.
Belediye çalışanlarıyla, sendikalarla yaşanan restleşmeler…
Yetmedi.
Ankara ziyaretleri…
AK Partili isimlerle verilen fotoğraflar…
Yetmedi.
Ardından Başkan Tugay'dan AK Partili isimler ile ilgili basına düşen “iltifat” cümleleri…
Ve sonunda o meşhur soru: “Cemil Tugay AK Parti’ye mi geçiyor?”
Bu iddia o kadar yayıldı ki, Başkan Tugay defalarca aynı cümleyi kurmak zorunda kaldı: “İzmirliler beni CHP’den seçti, AK Parti’ye gitmem.”
Bakın…
Bir siyasetçi bu cümleyi bir kez kurar, olur biter.
Ama defalarca kuruyorsa, orada bir iletişim kazası vardır.
İzmir seçmeni şunu bilir: CHP’li belediye başkanı dediğin, muhalif durur.
İktidarla kurumsal ilişki kurar ama bunu arka planda yürütür.
Kamuoyu önünde “fazla samimi” görünmez.
İzmir’in siyasi geleneği budur.
Ve Cemil Tugay bu geleneği bir süre okuyamadı.
Sonuç?
Tepki…
Öfke…
Hatta zaman zaman dozu kaçan eleştiriler.
Ama…
Şimdi Sahneye Başka Bir Cemil Tugay Çıkıyor
Son günlerde bambaşka bir tablo var.
Bu kez klasik bir “idareci” değil…
Bu kez muhalif bir belediye başkanı konuşuyor.
Ne diyor?
“İkinci çevre yolunu duymak istiyorum.”
“Yıllardır beklenen metroyla ilgili hükümet adım atsın.”
“Bunlar belediyenin değil, hükümetin görevidir.”
Ve ekliyor: “İyi niyetle çalışan siyasetçiler var, bir de sosyal medyada şov yapanlar.”
Bu cümle önemli.
Çünkü bu cümle, İzmirli muhalif seçmenin duymak istediği cümle.
Yetmiyor…
Gençlerle konuşuyor.
Genç işsizliği diyor.
Barınma krizi diyor.
Gelecek kaygısı diyor.
Ve vurucu cümle geliyor: “Gençlerin yüzde 70’inden fazlası yurt dışına gitmek istiyor. Türkiye bunu değiştiremezse, kendi evlatlarını daha başından feda etmiş olur.”
Bu cümle bir belediye başkanı cümlesi değil sadece.
Bu cümle muhalefet cümlesi.
Sonuç mu?
Şu an Başkan Cemil Tugay, geç de olsa doğru yere bakıyor.
İzmirli seçmenin aynasına…
Eğer bu çizgiyi korursa…
Eğer Ankara’ya mesafesini, İzmir’e yakınlığını sürdürürse…
Eğer “yönetici” değil “muhalif lider” refleksiyle konuşmaya devam ederse…
Hem parti tabanıyla
hem de muhalif İzmir’le
yeniden bir gönül hattı kurabilir.
Çünkü İzmir şunu sever:
Dik duranı…
Net konuşanı…
Kiminle nerede durduğunu belli edeni…
Şimdi top Başkan Cemil Tugay’da.
Bu kez saha onun.