Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel'in Meryem Ana Otoparkı'nın işletme hakkının belediyede kalması yönündeki çabaları, ilçenin ekonomik ve sosyal yapısı için hayati önem taşımaktadır…
Taşımakta taşımasına söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum…
Söze, şöyle başlayalım: “Devlet vicdanı ve aklı”…
Filiz Başkan, açıklamasında bu ifadeyi kullanmış. Ama insan ister istemez duraksıyor.
Devletin vicdanı mı kalmış?
Devletin aklı mı hükmünü sürüyor?
Meryem Ana Otoparkı meselesinde yaşananlar bu sorulara kocaman bir “hayır” cevabı veriyor.
Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel, Efes Selçuk halkı adına sesini duyurmak için kapı kapı dolaşıyor. Tarım ve Orman Bakanı’ndan başlayarak AK Parti’nin en üst düzey isimlerine kadar herkese derdini anlatıyor.
Dosyalar hazırlanıyor, belgeler sunuluyor, telefonlar ediliyor.
Hatta iş, Sayın Cumhurbaşkanı’na kadar anlatmaya kadar gidiyor.
Ama sonuç?
Ellerine bir tahliye yazısı tutuşturuluyor: “24 Kasım’da tahliye edileceksiniz.”
Tahliye Kararı: İktidarın Kibir Abidesi
İnsan düşünmeden edemiyor: Efes Selçuk gibi bir ilçenin gelirlerinin %60’ını oluşturan bir otoparkın işletmesi neden belediyeden alınıp başka bir yere verilmek istenir?
Ortada bir usulsüzlük, bir ihmal mi var?
Hayır!
Belediyenin talep edilen pay artışlarını kabul ettiği, belgelerini eksiksiz teslim ettiği, tüm süreçlere uygun hareket ettiği açıkça ortada…
Peki, mesele ne?
Mesele, iktidarın uzlaşmaz kibri. “Biz ne dersek o olur” zihniyeti.
Otopark meselesi, yerel bir yönetimi cezalandırma hamlesi gibi görünüyor. Hem de Efes Selçuk gibi tarih ve turizm açısından Türkiye’nin en değerli bölgelerinden birinde…
Bunun bedelini kim ödeyecek?
Tabii ki halk!
Belediyenin bütçesi daralacak, hizmetler aksayacak ve bundan zararlı çıkan Efes Selçuk halkı olacak.
Hükümetin Çifte Standardı
Filiz Sengel’in “uzlaşı” çağrısı bir nezaket ifadesi ama aynı zamanda hükümete bir ayna tutuyor. Bu kadar çaba, bu kadar iyi niyet karşısında hükümet yetkililerinin sessizliği ve tahliye kararında ısrarı tam bir çifte standart örneği… Diğer yandan, AK Parti’nin yerel yönetimleri söz konusu olduğunda akan sular duruyor. Ama CHP’li bir belediye ise işin içinde, işler bir anda “devlet kararı” kisvesi altında siyasetin kılıcına dönüşüyor.
Filiz Sengel: Mücadelenin Simgesi
Hakkını teslim edelim, Başkan Sengel, sadece Efes Selçuk halkının değil, yerel yönetimlerin bağımsızlığı adına da büyük bir mücadele veriyor. “Şahıslar geçici, kurumlar bakidir” diyerek de yerel yönetimlerin bir belediye başkanının ötesinde olduğunu hatırlatıyor. Bu çağrı sadece bir tahliye meselesine değil, demokrasinin yerelde ne kadar zedelendiğine dair bir itirazdır.
Bu yazıyı okuyan her vatandaş şu soruyu sormalı: Bizim seçtiğimiz yerel yönetimler, hükümetin kararlarına karşı ne kadar bağımsız?
Bugün Efes Selçuk halkı mağdur ediliyorsa, yarın başka bir ilçenin halkı aynı kaderi paylaşmayacağının garantisi var mı?
Filiz Başkan haklı: “Şahıslar geçici, kurumlar bakidir.” Ama bu tahliye meselesi, hükümetin vicdanının ne kadar geçici olduğunu, devlet aklının ise artık bir masaldan ibaret kaldığını acı bir şekilde gösteriyor.
Unutmayın, Efes Selçuk halkı sadece bir otopark değil, hak ettiği saygıyı da talep ediyor. Ama görünen o ki, iktidarın kibri buna pek müsaade etmiyor.
Burada insanın aklına ister istemez şu sorular geliyor: Peki, Başkan Sengel'in bu haklı mücadelesinde CHP neden daha görünür bir destek vermiyor? İki genel başkan yardımcısı, bölge milletvekilleri ve CHP İl Başkanı neden Başkan Sengel’i yalnız bırakıyor?
Oysa mesele sadece bir otoparkın tahliyesi değil; Bu, Efes Selçuk halkının geleceğini ve belediyenin bağımsızlığını ilgilendiren büyük bir mücadele.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin, özellikle böylesine kritik bir süreçte, kendi belediye başkanının arkasında durması gerekmez mi?
Elini taşın altına koyması gerekmez mi?
Parti içi dayanışmanın tam da bu tür zamanlarda test edilmesi beklenmez mi?
Eğer CHP’liler bu "kavgada" gereken desteği vermezse, halka hangi yüzle demokrasi ve halk için çalıştıklarını anlatabilirler?
Bu sorular yanıtsız kalırken, Başkan Sengel’in yalnız başına verdiği bu mücadele, hem CHP’nin hem de genel olarak siyasetin samimiyetini sorgulatan bir tabloyu gözler önüne seriyor. Unutulmamalı ki, bir belediye başkanı yalnız bırakıldığında aslında yalnız bırakılan, o belediyenin temsil ettiği halkın ta kendisidir. İşte bu nedenle, CHP'li siyasetçilerin bu kritik süreçte üzerlerine düşeni yapması, sadece Filiz Sengel’in değil, Efes Selçuk halkının hakkıdır.