Milletvekili adayı köy ağası kumar alışkanlığından bir türlü vazgeçiremediği kâhyasıyla birlikte tebdil-i kıyafet sahip olduğu köylere gezintiye çıkmış. Köylüler nasıl yaşıyo? Sıkıntıları nele? Görmek istemiş.
Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Ağa kızın yanına yaklaşıp sormuş:
—Merhaba kızım. Baban evde mi'
Kız:
—Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti.
Ağa:
—Annen evde mi'
Kız:
—Annem de evde yok! Biri iki etmeye gitti.
Ağa:
—Sana bir kaz yollasam yolar mısın'
Kız:
—Elbette! En ince tüylerine kadar!
Ağa:
—Öyleyse selametle kal!" deyip, kâhyasıyla tekrar yola koyulmuş. Konağa geri dönünce Ağa kâhyasına sormuş:
—O köylü kızla konuştuklarımızın ne anlama geldiğini anladın mı'
Kâhya:
—Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım ağam. Demiş.
Ağa:
—O halde tez vakitte git öğren! Yoksa seni kâhyalıktan azlederim!
Kâhya telaşla dışarı fırlamış. Dağ bayır demeden aceleyle gidip ağanın konuştuğu kızı bulmuş.
Kâhya:
—Aman kızım, hanım kızım! Biz bu gün hani bir amcayla senin yanına gelmiştik ya! O amca seninle sohbet etmişti ya! O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu' Bana bir deyiver. Dile benden ne dilersen.
Kız:
—Söylerim ama… Her cevap için bir altın isterim.
Kâhya, kabul etmiş.
Kız anlatmaya başlamış:
—Bana babamı sorduğunda, "Azı çok etmeye gitti" demekle; babamın tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim.
Kâhya, bir altın vermiş.
Kız devam etmiş:
—Annemi sorduğunda, "Annem biri iki etmeye gitti" demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiği söylemek istedim.
İkinci altını verdikten sonra kıza bir altın daha veren Kâhya sormuş:
— Sana bir kaz yollasam yolar mısı? demişti. Ne demek istedi'
Kız tebessüm etmiş:
—Yolladığı kaz sizsiniz!