CHP’nin yerel seçimlerde elde ettiği başarının ardından, özellikle yerel yöneticilerin performansı büyük bir önem taşıyor. Nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu iller ve büyük metropol belediyelerde sunulacak hizmetlerin vatandaşta yaratacağı algı, CHP’nin iktidar yolunu açacaktır. Bu nedenle, CHP’de yerelde siyaset yapan herkesin sorumluluk alarak kişisel hırslarını bir kenara bırakıp iktidar mücadelesine katkıda bulunması gerekiyor.
CHP’nin yeni birçok belediye başkanı göreve geldiklerinden beri fırtınalar içinde. Bir yanda da kentin nabzını tutan, halkın ihtiyaçlarını gözeten, gece gündüz demeden çalışan başkanlar... İşte seçildiği günden beri başarılı işler yapmış Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu…
Belediyecilik adına yaptığı dokunuşlarla şehrin gönlünde taht kurmuş vaziyette.
Halk onu seviyor, hizmetlerinden memnun.
Ancak durum böyleyken, İzmir’in en büyük ilçelerinden biri olan Konak’ta yaşananlar tam anlamıyla CHP’ye ve Konak halkına ihanet niteliğindedir. CHP’li Konak Belediye Meclis üyelerinin sergilediği bu sorumsuz tavırlar, dışarıya karşı verilmesi gereken mücadele yerine, küçük parti içi çekişmelere odaklanmış gibi görünmektedir.
Peki, bu başarılı belediye başkanını ‘dövme’ çabasına giren birkaç meclis üyesi neyin peşinde?
İşte burada durup düşünmek gerekiyor.
Bu ‘dövme’ metaforunu bilerek kullanıyorum, çünkü gerçek anlamda bir saldırı var. Ama ortada bir delikanlıca kavga değil, bir masa başında yapılan hesaplar, arka planda dönen kirli oyunlar var. Başkan Mutlu’nun başarısını hazmedemeyen, kendi çıkarları uğruna kente hizmet eden bir belediye başkanını itibarsızlaştırmaya çalışanlar var.
Bu haksızlığı izlemek, sessiz kalarak suç ortağı olmak demektir.
Konak Belediyesi’nde CHP’li 15 meclis üyesinin Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu’ya karşı başlattığı boykot, İzmir siyasetinde gündemde kalmayı sürdürüyor.
Kriz çözüldü mü yoksa daha da derinleşiyor mu, kimse tam olarak bilmiyor.
Ancak bu krizin perde arkasında neler olduğunu anlamak için biraz geriye gitmekte fayda var.
Başkan Mutlu, seçildiği günden beri radikal kararları ve kendine özgü yönetim tarzıyla dikkat çekiyor.
Şaşırtıcı mı?
Elbette hayır.
Konak gibi İzmir’in kalbinde yer alan bir ilçede, özellikle CHP gibi tartışmaların eksik olmadığı bir partinin iktidar olduğu bir belediyede kriz çıkması, şaşılacak bir şey değil.
Ama asıl mesele bu krizin bugünün sorunu olmaması.
Bu gerilimin bir geçmişi var.
Peki, bu süreçte Konak İlçe Başkanı Ozan Ali İlgazi ne yaptı?
Evet, doğru tahmin ettiniz: Hiçbir şey. İzleyici gibi oturup olan biteni seyretti.
Hatırlayalım, daha önce de benzer bir senaryoyu eski başkan Sema Pekdaş döneminde yaşamıştık. Meclis üyeleriyle başkan arasında gerilim yaşanırken, o dönemki ilçe başkanı sessiz kalmayı tercih etmiş ve krizin derinleşmesine seyirci olmuştu.
Şimdi aynı filmi bir kez daha izliyoruz.
Konak’ın siyasi sorumlusu Ozan Ali İlgazi, krizle ilgili tek bir adım atmadan, durumu dışarıdan izliyor. Bu kadar kritik bir dönemde, partinin iktidara bu kadar yakın olduğu bir süreçte, bir kriz çıkmasına ve Konak’ın “kavgalı ev” görüntüsü vermesine neden izin veriliyor?
Başkan Mutlu’nun farklı bir yönetim anlayışı sergilemesi mi sorun oldu?
Belki.
Ancak unutmamak lazım ki, bir belediye başkanının yenilikçi yaklaşımlar benimsemesi, her zaman dirençle karşılanır. Esas sorun, bu tür krizlerin büyümesine izin vermektir. CHP’nin içindeki bu tür krizlerin derinleşmesini izlemek, sorumluluğunu taşımakla yükümlü olan ilçe başkanının görevini yerine getirmediğini gösterir.
Ozan Ali İlgazi, partinin en önemli ilçelerinden birinde yaşanan bu kaosu durdurmak yerine olayları izlemeyi tercih ediyorsa, o koltuğu neden işgal ediyor?
Bu tabloya baktığımızda, Konak’taki bu siyasi kavga, aslında CHP’nin yereldeki iktidarını tehdit eder hale gelmiştir. Ozan Ali İlgazi, ilçe başkanlığı görevini layıkıyla yerine getiremiyorsa, partinin bu kritik dönemde krize sürüklenmesine neden oluyorsa, bu sorumsuzluğun bir bedeli olmalıdır.
Sonuç olarak, Nilüfer Çınarlı Mutlu gibi cesurca hareket eden ve yenilikçi bir yönetim anlayışını benimseyen bir başkanın, meclis üyeleriyle yaşadığı bu gerilim, tam da ilçe başkanının çözmesi gereken bir sorun. Ancak ilçe başkanı Ozan Ali İlgazi’nin bu duruma seyirci kalması, CHP’nin Konak’ta verdiği kötü bir görüntüdür. Başkan Mutlu’nun aldığı kararlar birilerini rahatsız etmiş olabilir, ancak asıl rahatsızlık, bu kriz karşısında sessiz kalınarak partinin güç kaybetmesine neden olan ilçe başkanının tutumudur.
Bu noktada, Meclis Başkan Vekili Kazım Umdular’ın yaptığı açıklamalar oldukça dikkat çekici. Umdular, meclis üyelerinin sorumluluklarını yerine getirmediğine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Meclis üyelerinin sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Kayıkçı kavgalarıyla bu işler olmaz.”
Umdular’ın bu sözleri, yaşanan krizin köklerine işaret ediyor. Meclis üyeleri kişisel hesaplarını bir kenara bırakmalı ve asıl görevleri olan kente hizmet etmeye odaklanmalıdır. Çünkü Konak halkına karşı büyük bir sorumluluk taşıyorlar. Kayıkçı kavgalarıyla bu görevden kaçmak, hem CHP’nin yereldeki itibarına hem de halkın güvenine zarar verir. Başkan Mutlu’nun karşılaştığı bu engeller, aslında Konak halkının karşısına çıkarılan bir duvar gibidir. Bu noktada, Umdular’ın çağrısı dikkate alınmalı ve meclis üyeleri derhal görevlerinin başına dönmelidir.