Türkiye yanıyor.
Bir yanda belediye başkanları hakkında açılan davalar, bir yanda gençler sokaklarda gözaltına alınırken aileleri perişan...
Bir yanda CHP üzerinde kurulan ağır baskı, bir yanda içerideki arkadaşlarının yolunu gözleyen insanlar...
Peki bizim “devrimciler” ne yapıyor?
Mercedes Vito’da marş söylüyorlar.
Şaka gibi, değil mi?
Ama değil.
Maalesef gerçek!
CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan çıktı, Halk TV’de kameraların önünde Ekrem İmamoğlu ve ekibinin Silivri'de kurduğu iletişim ağını ifşa etti!
Bu açıklamadan çok kısa bir süre sonra:
23 Mart’ta yapılan soruşturma kapsamında 14 kişi tutuklandı ve Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na (Silivri) gönderildi.
Yetmedi!
Adalet Bakanlığı kararıyla bu 14 tutuklu, Türkiye'nin dört bir yanındaki cezaevlerine dağıtıldı.
Dağ gibi umutlar, bir gecede paramparça oldu.
İşte tam bu tabloda…
Umut Akdoğan, kalktı İzmir’e geldi.
Yanına da, daha önce “marş” konusunda sabıkası olan İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nu aldı.
İkili yine Vito’da, yine devrimci marşlar, yine "halkın çilesinden kopuk" bir şov...
Şenol Aslanoğlu'nu zaten biliyoruz:
Bir zamanlar Urfa Milletvekili Mahmut Tanal ile yine lüks araçta marş söylerken AK Parti Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan'ın diline düşmüştü:
"CHP solculuğu, devrimci marşları Mercedes Vito’da söyleme sanatıdır." demişti de, yer yerinden oynamıştı.
Ama ne gam!
Şenol Başkan takmamıştı.
Şimdi de Umut Akdoğan ile aynı sahneyi İzmir sokaklarında sahneye koydu.
İnsan sormadan edemiyor:
Kardeşim siz neyin kafasını yaşıyorsunuz?
İçerideki arkadaşlarınız bir bir Silivri'den sürgüne gönderilmiş, aileler mahvolmuş...
Gençler sokak ortasında kelepçeleniyor, adalet diye bağırıyor...
Ve siz hâlâ lüks araçlarda marş, story, şov...
Neden?
Çünkü toplumun acısına, toplumun gerçek derdine karşı artık sağırlaştınız!
Çünkü artık kendi şov dünyanızda yaşıyorsunuz!
Çünkü artık halk değil, Instagram story’si için mücadele ediyorsunuz!
Ve işin en acı tarafı:
Bu umursamazlık, bu gösteriş, bu sorumsuzluk...
CHP'nin samimi mücadelesine en büyük zararı veren şey oldu.
Solculuk, Vito koltuklarına yaslanıp, bardaktan kahve içerken devrimci marş söylemek değildir arkadaşlar!
Halkla beraber olmak, halkın acısına ortak olmak, halk gibi yaşamak demektir.
Gözünüzü açın!
Burası TikTok meydanı değil, burası halkın, gençlerin, belediyecilerin acı çektiği bir memleket!
Şimdi kalkıp yine o klişe cümleyi kuracaklar:
"Ama bizim niyetimiz kötü değildi..." Boş laf!
Kusura bakmayın ama halk kötü niyetle değil, kötü sonuçlarla yargılar.
Ve siz kötü bir görüntü verdiniz.
Halkın gözünde bir kez daha sınıfta kaldınız.
CHP’nin gençlik hareketinin ve halk mücadelesinin düşmanı AK Parti değil bu tabloda.
Asıl düşman:
Mercedes’te devrimci oynayanlar.
Bunu artık anlayın!
Yoksa halk size sadece şöyle bakacak:
"Bir elinde kahve bardağı, bir elinde marş kitabı... Ama halktan bin kilometre uzakta."
Ve kimse kusura bakmasın:
Bu işin hesabı sandıkta, sokakta, meydanda ağır kesilir!