İzmir’de Pazartesiyi Salıya bağlayan gece başlayan sağanak yağışlar derelerin taşmasına, çok sayıda ev ve işyerinin hasar görmesine ve yolların kapanmasına sebebiyet vermiş, adeta hayatı durma noktasına getirmişti. Yaşanan felaketin, iki vatandaşın canını yitirmesine ve binlerce vatandaşın maddi zarar görmesine sebebiyet verdiğini hatırlatan Dağ “Yaşanan felaketten dolayı yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Tüm İzmirli hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Rabbimden ülkemizi ve şehrimizi doğal afetlerden muhafaza etmesini diliyorum.” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ yaptığı açıklamada “Metrekareye 128 kilograma kadar varan yağışların düşmesi, yaşanan durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. İzmir Şubat ayı ortalamalarının üstünde bir yağışı saatler içinde almıştır. Maalesef, deprem, sel ve heyelan gibi doğal afetler önüne geçilemeyen durumlardır. Doğal afetlerin zararlarını en aza indirmek için yapılacak en önemli iş tedbir almaktır. Gerekli tedbirler alınmadığında ise maalesef can ve mal kayıplarımız olmaktadır.” diyerek tedbir almanın önemine değindi.
İzmir’de sağanak yağışların verdiği zararların önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin yıllardır alınmadığını ifade eden Dağ “Üzülerek söylemek istiyorum ki; yaşadığımız bu durum yoğun yağışlardan dolayı kaynaklanan ilk felaket değildir. Kentin görece daha az yağış aldığı günlerde dahi krizler oluşmakta ve hayat durma noktasına gelmektedir. Burada İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli ihmalkârlığı; yağmur suyunun ayrıştırılması meselesinde, icraat noktasında neredeyse hiçbir ciddi adım atmamasıdır. Bu hususa gereken önemin verilmemesi İzmir’de ortaya çıkan manzaranın en önemli sebeplerinden biridir.”
İzmir’de sağanak yağış sonrası oluşan sel ve su baskınları birçok ilçede hayatı olumsuz etkiledi ve trafik akışının durmasına neden oldu. Küresel ısınma ve iklim değişikliği sebebiyle artık ani ve ortalamanın üstünde yağışlarla daha sık karşılaşıldığını hatırlatan Dağ, “Yağış rejimindeki düzensizliklere karşı, Türkiye ve dünyadaki büyükşehirler gerekli önlemleri alarak yağmur sularını ayrıştırma hususunda ciddi adımlar atmışlardır. Kanalizasyon ve yağmursuyu ayrıştırma projeleri, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. İzmir’de, yağmursuyunu ayrıştırma konusunda altyapımızı yeterli miktarda güçlendirdiğimiz takdirde, yoğun yağış sonrası oluşan sel felaketlerinin verdiği zarar büyük oranda azalır, yağmursuyunun yeniden kullanım imkânı doğar ve ortaya çıkan yoğun yağışta çevreye bakteri ve mikrop yayılımı ile kentte yaz aylarında ortaya çıkan kötü koku engellenmiş olunur.” ifadelerini kullandı.
“Mevcut Yağmursuyu Hat Uzunluğu İzmir İçin Çok Yetersiz”
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yağmursuyu ve kanalizasyon ayrıştırma projelerini yıllardır ötelediğini ifade eden Dağ ”İzmir büyükşehir Belediyesi, bu konuda kendi koyduğu hedeflere dahi ulaşamamakta ve bu meseleyi öncelikli bir husus olarak görmemektedir. İzmir’in 5 bin kilometre yağmursuyu hattına ihtiyacı varken maalesef bu rakam 640 kilometre yani %12 civarındadır. Bu hat uzunluğu İzmir için çok yetersiz bir miktardır. Bunun yanında sel ve su taşkınlarına karşı gerekli olan diğer önlemler de alınmamaktadır. Yaşadığımız sel felaketinde, İzmir’de birçok dere taşmış ve zarara sebebiyet vermiştir. Derelerin temizliğinin ve ıslahının yeterli şekilde yapılmaması bu neticenin oluşmasına sebep olmuştur. Ayrıca daha önce de sular altında kalan İtfaiye Daire Başkanlığı bu sağanak yağışta tekrardan zarar görmüştür.” diyerek açıklamasını şu şekilde devam ettirdi:
İzmir Büyükşehir Belediyesi yapılacak işlerde önceliklerini iyi belirlemelidir. Bir opera binası yapımı için 1 Milyar TL’ye yakın harcama yapan Büyükşehir Belediyesi, kentin zaruri meselelerinde de aynı tutumu sergileyebilmelidir. Bu noktada da, uluslararası finans kuruluşları, JICA ve IPA gibi uluslararası işbirliği ajanslarından kredi kullanabilmek için teknik gerekliliklerin yerine getirilmediğini biliyoruz. Her fırsatta kredibilitesinin yüksek olduğunu belirterek bunu bir övünç kaynağı olarak görmelerine rağmen kredi imkânlarını değerlendirmemeleri, altyapı işini ne kadar ciddiye almadıklarının da bir göstergesidir. Bu tutum ise şehrimizde maalesef bu tarz acı tablolarla karşılaşılmasına neden olmaktadır. İzmir bu görüntülerle anılmamalı, hatırlanmamalı ve gündem olmamalıdır. Şunu net bir şekilde söylemek gerekir; başka bir İzmir mümkündür. Umarım İzmir Büyükşehir Belediyesi yaşanan bu acı hadiseden gerekli dersleri çıkarır; yağmur suyunun ayrıştırılması, dere ıslahı ve temizliği gibi konularda gerekli adımları bir an önce atar.”