İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, İzmir'de bugün düzenlenen ESİAD Ekonomik Vizyon Buluşmaları etkinliğinde iş dünyası temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Akşener'in yanı sıra İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale, İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Birol Aydemir, ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer ve ESİAD Başkanı Sibel Zorlu da konuşmacı olarak yer aldı.
"EĞİTİM SİSTEMİ LAÇKALIK HALİNDEDİR"
Türkiye'nin eğitim sistemi üzerine gelen bir soruyu yanıtlayan Akşener şunları söyledi:
"Üniversitede hocalıktan politikaya başlamış bir kişiyim. İlkokul öğretmenliği eğitimi almış bir kişiyim. 'Cumhuriyetin en başarılı olduğu şey nedir?' deseniz. Vereceğim cevap eğitimdir. Eğitim sosyal adaleti sağlar, fırsat eşitliğini sağlar. Burada oturanların tamamı bu fırsat eşitliğinden faydalanmış. Eğitim sistemi dünden başlayan bir laçkalık halindedir. Devlet okullarının ihmal edildiği, eğitimin yap boz tahtasına çevrildiği, seçmene doğru dürüst yanıt verilemediği için, imam hatip liselerine dair endişelerin korkuların olmasıdır. Askeriyeye verilen projeksiyonlardır, bilgilerdir, araştırmalardır 28 Şubat'ı yapan. Sonra kadınların başının açıklığına evrildi iş. Özü imam hatip liseleriydi. İmam hatip liselerini tartışmak dururken konuyu büyüttüler. Eğitim 8 yıla çıkarıldı. Kesintisiz konuldu. Zanaat, sanat, dil ve fırsat eşitliği gitti. Bugün köyde doğan bir kız çocuğu 8 sene kesintisiz eğitimle 15 yaşına geldi. Sonra liseye şehre gönderilmesi imkansızdır, evlendirilir. Her tarafı imam hatip yapma üzerine bir sistem kuruldu. Özel okullar furyası başladı. Denetimsizlik had safhada. Bugün benim şartlarımda köyde doğan bir kız çocuğunun yarın benim oturduğum sandalyede oturması imkansız. ‘İşçisin sen işçi kal, köylüsün sen köylü kal' kısmını başardık el birliğiyle. Sonuç itibariyle devlet okullarının standardının yükseltilmesi lazım. Elbette özel okullar da olmalı ama bu ikisinin ekspertiz olarak süper olmasının sağlanmasıdır. Eğitimle ilgili söyleyeceğim genel şeyler bunlardır."
"13. CUMHURBAŞKANI MİLLET İTTİFAKI'NIN ADAYI OLACAK"
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili soruları yanıtlayan Akşener şöyle konuştu:
"Derin bir endişeniz var. 28 Kasım'da Altılı Masa olarak bir araya geleceğiz. Bu soruları orada da söyleyeceğim. 'Bu seçimi alabilir miyiz?' gibi sorular var. İstanbul seçimleri çok ilginç. Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir teklif götürdük, 'İttifak içinde gidelim' diye. Sonra oturduk masaya. Amacımız şuydu. Partimizin toptan aldığı bir karardı benim değil. Ben adayım, sayın İnce aday, Temel bey aday, böyle bir seçim içindeyiz. Benim eşimin, biri ODTÜ'den biri Boğaziçi'nden iki arkadaşı arıyor. Diyor ki 'Söylesene Meral istifa etsin, bu defa alıyoruz' diyor. İkisi de Cumhuriyet Halk Partisi değil. Ortak nokta bu sistemin olmaması. Bir değişikliğin yaşanması. Ucube sistemden çıkılması ve kazanılması. 20 yıldır seçim kazanmış yapıya karşı doğal olarak çılgın bir heyecan oldu. Bu heyecan önemliydi. Birinci turda alınacağına inandınız. Bunun anlamı şu, matematik gitti. Sonra inanılmaz bir psikolojik yıkılma oldu. Umut gitti. 'Eyvah gittik' oldu. Bunu çalıştık, seçmeni ayağa kaldırmak amaçlı teklif ettik, gittik. Bizim yapmamız gereken ayrı girmemizdi. Biz kimiz, neyiz? Seçmenin ayağa kalkması için teklif ettik. Kendimize dair bir amaç yoktu. O masada bir arkadaşlarımıza 'Şu bizim olsun' diye dayatma yapmadık.
"TORPİL İÇİN GELENLER ÇOK OLDU"
Sadece büyükşehirlerin özellikle Bursa'nın, Denizli'nin ve Balıkesir'in alınması başka türlü önemliydi. Benim kişisel olarak odaklandığım İstanbul'du. Sayın İmamoğlu'nun adaylığı benim değil Kılıçdaroğlu'nun önerisi. Bizle ilgisi yok. İstanbul'un alınması hepimizi tavana çıkartacağı için önemli. Enteresan bir şey oldu. Sayın başkanın (Tunç Soyer'i kast ediyor) partisinin içinden çok belediye başkan adaylığı var. Bizim de ahbaplık iyi sürüyor. Bana torpil için gelenler oldu. Çok kallavi abiler var içinde. İstanbul'a önerdiklerimiz oldu. 'Aa mümkün değil' dendi. Garantili yerler...
Bu bir özel örnektir. Bundan da bir ders çıkardım kişisel olarak. (Tunç Soyer'i göstererek) 'Sizin yerinize, İzmir'e çok talipli vardı, bizatihi sizin partinizden, yanlış anlaşılmasın. Alınması gereken bir yerdi İstanbul, seçmenin ayağa kalkması için. Ne oldu? Sayın Canan Kaftancıoğlu ile bizim il başkanımız Buğra Kavuncu'nun birleşip, ele ele verip insan unsurunu yan yana getirmesiyle 13 bin 500 farkın ıslak imza ile elde edilmesini iptal ettiler. Önemli değil. Sonra iptal oldu. 805 bin fark attı. Milletimiz budur. Yani milli iradeye, oyuna el uzattığı zaman bırakın tokadı, kırıyor. 350 bin AK Partili seçmen birinci turda gitmedi sandığa. 248 bin de CHP'li gitmedi. Nasıl olsa İstanbul'u alamayız diye. Bu seçimi alacağız biz. 13'üncü cumhurbaşkanı, ben adına Millet İttifakı diyeyim siz Altılı Masa deyin. Onun adayı 13'üncü cumhurbaşkanı olacak. Çok daha tecrübeliyiz. Abidik gubudik işlerine de tecrübeliyiz. Uçarı, kaçarı yok. Bizden hesap sorma yönüyle hakkınız vardır. Görevlerimizi yerine getirmektir, o da sandığı korumaktır. Sizden istediğimiz sandığa gidip oy vermenizdir."