Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’nin yapıldığı Endonezya’nın Bali adasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. İletişim Başkanlığı’ndan bugün yapılan yazılı açıklamaya göre Erdoğan, İstanbul’daki İstiklal Caddesi’nde meydan gelen bombalı terör saldırısına ilişkin şunları söyledi:
“MUHALEFETİN BU OLAYLARIN ACISINI HİSSETMEYİŞİNE ZATEN ALIŞTIK”
“Şu anda 5 vatandaşımız hâlâ yoğun bakımda. Yaralıların sayısı 25'e indi, diğerleri taburcu edilmiş vaziyette.
Şunu bütün samimiyetimle, açık sözlü olarak söylemem gerekir; bütün bunlara rağmen muhalefetin her zaman olduğu gibi bu olayların acısını hissetmeyişine biz zaten alıştık. Bu muhalefet, teröristlerle kol kola Ankara'dan İstanbul'a yürüyen muhalefettir. Biz, bu muhalefete yabancı değiliz. Bunların tavırlarına da yabancı değiliz. Şu anda bunlar, PKK'nın parlamentodaki uzantısıyla zaten beraber hareket etmiyorlar mı? Beraber hareket ediyorlar. Kaldı ki bunların şu anda kendi içinde zaten terör söylemlerini ifade eden kişiler yok mu? Var. Nitekim şimdi bunlardan bazılarıyla ilgili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik parlamentoda çalışmalar da devam ediyor. Bunlara alıştık.
“İYİ PARTİ’NİN BUNLARLA AYNI ÇİZGİYE DÜŞMESİ TABİİ DÜŞÜNDÜRÜCÜ”
Burada özellikle muhalefetin içinde, CHP'yi bir kenara koyalım, Altılı Masa’nın hepsini söylememe gerek yok, ama İP'in (İYİ Parti’nin) bunlarla aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Onlar niye bunlarla aynı masaya düşüyor veyahut aynı konuma geliyor? Bu tabii düşündürücüdür. Hele hele böyle bir dönemde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir.
Şunu peşinen söyleyeyim; biz, hiçbir provokasyona pabuç bırakmayız. Gereği neyse bunun gereğini yaparız ve yapacağız. ‘Bu saldırı yaklaşan seçimlerle bağlantılıdır’ gibi bir ifade de terör örgütünün yaymaya çalıştığı korku senaryosunun bir parçası.
Seçime yönelik herkes zaten heybesinde ne varsa ortaya koyacak. Biz de koyacağız. Benim milletim de o yüksek ferasetiyle sandıklarda bunlara gereken cevabı verecektir. Terörün dini, dili, ırkı yok. İşte orada 15 yaşındaki bir yavrumuz da şehit oldu. 3-4 yaşlarında bir yavrumuz da yaralandı. Dünya güzeli bir yavru. Süleyman Bey'le konuştuk, tıbbi müdahaleler noktasında ne gerekiyorsa bütün hepsini yapacağız.”
ABD ve Rusya istihbarat başkanlarının Ankara’da yaptıkları görüşmeye ilişkin Erdoğan’ın açıklaması şöyle aktarıldı:
“Rusya'nın ve Amerika'nın burada nükleer silaha müracaat edip etmeyeceği konusunda İstihbarat Başkanı'mdan aldığım bilgi, şu an itibarıyla her iki tarafın da nükleer silahla ilgili herhangi bir teşebbüsünün olmayacağı istikametinde. Biz de tabii yakın markajda tutalım, sık sık bir araya gelmelerini sağlayalım istiyoruz. Bu, yeni bir dünya savaşına yol açar. Buna da fırsat vermeyelim.”
“TEMENNİM O Kİ KISA ZAMANDA F-16 MESELESİNİ DE ÇÖZMÜŞ OLURUZ”
ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşme için Erdoğan, “F-16'larla ilgili konuda, işin tamamen elinde olduğunu, bunun hassasiyeti içerisinde olduğunu söyledi. Bu konudaki ilişkilerimizi devam ettireceğiz. Burada Dışişleri Bakanlarımızın, Savunma Bakanlarımızın da bu süreci yakından takip etmeleri suretiyle temennim odur ki kısa zamanda F-16 meselesini de bu vesileyle çözmüş oluruz” dedi. Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile yaptığı görüşmeyle ilgili şunları aktardı:
“Ben, ona sadece dedim ki ‘Emmanuel, bazı yerlerde bana sataşıyorsun, daha önce de konuştuk. Sen dedin ki (Hanımlar gayet iyi anlaşıyor ama biz anlaşamıyoruz)’. ‘Yok, yok anlaşıyoruz, bugün burada gayet iyi görüşmelerimiz oldu’ dedi. 'Bundan sonra da bu böyle devam etsin. Herhangi bir sıkıntıya fırsat vermeyelim' dedim. Bu konularla ilgili olarak da yine aynı durumu koruduk. Ancak biliyorsunuz bizim Fransa ile en önemli konulardan bir tanesi SAMP-T meselesi. Bu konuyla ilgili İtalya Başbakanı ile yaptığımız görüşmede dedi ki ‘Teknik bazı sorunlar kaldı, bunları da çözmek suretiyle üçlü olarak Fransa-İtalya-Türkiye SAMP-T meselesini de kısa zamanda çözelim’. İtalya Başbakanı ile ilk görüşmemizdi ama çok ciddi, kararlı bir görüşme yaptık. Özellikle de savunma sanayiine yönelik yaptığımız görüşme iyi oldu. Bunun yanında enerji ile ilgili yaptığımız görüşme iyi oldu. Libya konusunda iyi bir görüşme yaptık. Göçle ilgili iyi bir görüşmemiz oldu. ‘Bu konularla ilgili kısa zamanda sizleri Türkiye'ye bekliyoruz. Türkiye'de bu konuları ilgili arkadaşlarımızla beraber de ele alarak sürdürelim’ dedik. O da not etti.”
“ENERJİ İHRACINA DA RAHATLIKLA BAŞLAYABİLİRİZ”
Enerji konusunda ise Türkiye’nin daha iyi bir konumda olduğunu belirten Erdoğan’ın devamında, “Birilerine muhtaç değiliz. Hele hele Akkuyu olayı şurada 2-3 sene içinde bittiği anda oradan da çok ciddi bir kapasiteyi elde etmiş olacağız. Ardından ben yine Sayın Putin'le Sinop'u da görüşmüştüm. Orada da dört türbin inşa edeceğiz ve Akkuyu kadar, belki daha fazla oradan da elde edeceğiz. Bunları da elde ettiğimiz andan itibaren Türkiye'nin zaten enerjiyle ilgili bir sorunu kalmayacak. Çok daha iyi bir konuma geleceğiz. Ve biz, enerji ihracına da rahatlıkla başlayabiliriz” dediği belirtildi.
Erdoğan’ın İtalya’nın yeni başbakanı Giorgia Meloni ile görüşmesine ilişkin ise yaptığı değerlendirme şöyle:
“Sözünü esirgemeyen bir hanımefendi. Türkiye ile olan münasebetlerini dört başlıkta öne çıkarmayı özellikle ifade etti. Bu başlıklardan biri, ‘Enerji konusunda dayanışmayı artırabiliriz’. Biliyorsunuz ENI, onların en önemli enerji şirketi. Göç konusu, onların da bizim gibi sıkıntıda olduğu bir konu. Bunun dışında, ‘Savunma sanayiine yönelik ilişkileri bundan sonra daha da artırabiliriz?’ dediler. Bunun üzerinde durabiliriz özellikle. Savunma sanayii ile ilgili tabii SAMP-T konusu önem arz ediyor. İtalya ile Avrupa Birliği'nde gelecek destek de önem arz eden konuların içerisinde. ‘İtalya'da biz şu anda iyi geldik, sayısal olarak iyi bir konumdayız’ dedi. Bu noktada da Avrupa'da dayanışma içerisinde olacağımız bir ülke. Uzun zamandır İtalya ile münasebetlerde bir zayıflama vardı. Bunu yeniden bir canlandırma konumuna gelebiliriz. Bu konuda mutabakatımızı orada karşılıklı olarak yineledik ve İtalya ile adımlarımızı da bu şekilde atacağız.”
“SİYASETTE EBEDİ DARGINLIK, KÜSLÜK OLMAZ”
Kendisine “Vakti, saati geldiğinde Esad'la da görüşebiliriz” sözü hatırlatılan Erdoğan’ın Körfez ülkeleriyle ilişkilere ilişkin, “Siyasette ebedi olarak dargınlık, kırgınlık, küslük olmaz. Vakti, zamanı geldiği anda oturur, değerlendirir, ona göre de bir yenilemeyi yapabilirsiniz. Şu anda Türkiye olarak, bu konularda sıkıntılı olduğumuz ülkelerle ilişkileri yeniden ele alabiliriz. Hele hele haziran seçiminden sonra bir sil baştan yapabiliriz. Ve buna göre de yolumuza o şekilde devam edebiliriz” diye konuştuğu belirtildi.
“SAHİPSİZ HAYVANLARIN YERİ BARINAKLARDIR”
Erdoğan, Bitlis’te bir çocuğun bir sokak köpeğinin ısırması sonucunda kuduz olarak yaşamını yitirmesine ilişkin ise şu açıklamayı yaptı:
“Öncelikle hayatını kaybeden yavrumuza Allah'tan rahmet diliyorum. Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil barınaklardır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’na gerekli talimatları verdim. Bakanlarım çalışıyor. Bu işi boş bırakmamalıyız. Konuyla ilgili atılacak adımlar neyse, ne tedbir gerekiyorsa yerine getirilecek. Bu konuda öncelikli olarak belediyeler, barınaklar inşa ederek sahipsiz, başıboş sokak hayvanlarını toplamalı. Mesela bizim Konya Büyükşehir Belediyemizin gerçekten çok örnek bir çalışması var. İstanbul'da Beykoz Belediyemizin de gerçekten çok örnek bir çalışması var.”
“KÜLLİYE AŞAĞI, KÜLLİYE YUKARI. GEL ARKADAŞ, GEL. BURASI ŞAHSİ MÜLKÜM DEĞİL. BURASI BU MİLLETİN”
Muhalefet liderlerinin TOGG Gemlik Kampüsü açılış törenine katılmaları durumunda birlikte fotoğraf çektirip çektirmeyeceklerinin sorulması üzerine Erdoğan’ın şunları söylediği aktarıldı:
“Bizim kimseyle alıp veremediğimiz yok. Bunlar bir defa, Bay Kemal başta olmak üzere, tutturmuş Külliye aşağı, Külliye yukarı. Nasıl olduysa bir kere geldi. Gel arkadaş, gel. Burası benim şahsi mülküm değil. Burası bu milletin. Burası hizmet mekanı. Ama yok, tutturdu kafaya onu, o şekilde gidiyor. Şimdi TOGG'la ilgili de hani diyordu ya ‘Nerede fabrika?’ Şimdi gelmek istediklerini söylediler. ‘Buyursun gelsin’ dedik. Aynı şekilde Meral Hanım da istemiş, o da buyursun gelsin. Gezdirin, görsünler; bütün o robotik sistemleri, makineleri, o araçların tabandan tavana kaynaklarından diğer bütün işlemlerine varıncaya kadar nasıl yapıldığını görsünler. Biz bundan mutlu oluruz. Geleceklermiş.”
“NAKLİ KUBUR YAPMAK SURETİYLE FRANSA'DAN ALALIM, BURADA DEFNİNİ YAPALIM İSTEDİM. AİLE OLUMLU YAKLAŞMADI”
Son olarak Erdoğan, şair Sezai Karakoç ve sanatçı Ahmet Kaya’nın ölüm yıl dönümleri vesilesiyle yaptığı açıklama ise şöyle:
“Her ikisine de Allah rahmet eylesin. İki gün önce de Ahmet Kekeç kardeşimin vefat yıl dönümüydü. Onu da rahmetle anıyorum. Tabii Sezai Karakoç, zaten sürekli olarak şiirlerini okuduğumuz, terennüm ettiğimiz bir üstadımız. Ahmet Kaya da ben cezaevine girerken Yedikule'de, Kazlıçeşme'de yapılan programa gelmişti. Bu anlamlı günümüzde onun orada yaptığı konuşma, söylediği parçalar hakikaten unutulmazdı. Ben tabii istedim ki nakli kubur yapmak suretiyle Fransa'dan alalım, burada defnini yapalım. Aile olumlu yaklaşmadı, onun için getiremedik. Yoksa o, bu toprakların insanı. Ona yapılanları, o geceyi unutmamız mümkün değil. Kusura bakmayın, bazıları kızıyor 'Niye öyle diyorsun' diye ama bu beyaz Türkler var ya neler yaptılar malum.
Normal zamanda 'Ahmet Kaya şöyle, Ahmet Kaya böyle'. Peki o gece yaptığınız ne? Neler demediler ki? Biz, bir kez daha rahmet diliyoruz. Ama bizim nakli kubur teklifimiz hâlâ masadadır. Bu teklifin değerlendirilmesiyle buna göre bir adım atılabilir. Çünkü bu topraklar, onun toprağıdır. Yeter ki aile bu konuda kararını versin ve adımı da ona göre atarız. Çünkü bu ülkede sevenlerinin olduğu kadar herhalde Fransa'da seveni olmaz.”