Ege Postası
Geri

Anayasa Mahkemesi’nin kararına Dokuz Eylül’den çok sert tepki

Barış için akademisyenler bildirisine’ imza atan akademisyenler hakkında, ‘İfade özgürlüğünün ihlali olarak’ karar veren Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’na Dokuz Eylül Üniversitesi’nden çok sert tepki geldi. Üniversite yaptığı yazılı açıklamada karar için, ‘Vicdanları rahatsız eden’ vurgusu yaparken, “Hem hukukun özgürlük adına koyduğu sınırları ortadan kaldırmış hem de aziz milletimizi derinden üzecek bir karara imza atmıştır” ifadelerine yer verildi. AYM'nin kararına Dokuz Eylül’den çok sert tepki
Anayasa Mahkemesi’nin kararına Dokuz Eylül’den çok sert tepki
Haberler / Güncel
2 Ağustos 2019 Cuma 10:49
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Barış İçin Akademisyenler Bildirisine imza atan akademisyenler hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan aldıkları cezaları ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendiren Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’na bir tepki de İzmir’den geldi. Dokuz Eylül Üniversitesi’nden yapılan yazılı açıklamada Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara çok sert tepki gösterilirken, “Hem hukukun özgürlük adına koyduğu sınırları ortadan kaldırmış hem de aziz milletimizi derinden üzecek bir karara imza atmıştır” ifadelerine yer verildi. 
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar için ‘vicdanları rahatsız’ eden vurgusu yapan Dokuz Eylül Üniversitesi “Bu kararın gerekçesi ise bize göre son derece düşündürücüdür” ifadelerine yer verdi. 

Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından yapılan yazılı açıklama şu şekilde;

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörle mücadele kapsamında 2015 ve 2016 yıllarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı şehirlerde PKK ve benzeri terör örgütlerine yönelik yürüttüğü operasyonlara ilişkin olarak akademisyen kimliğine sahip bazı kişiler, ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi veya Bu Suça Ortak Olmayacağız Bildirisi’ni yayınlanmıştır. İki binden fazla kişinin imzaladığı bu metin ile yapılan operasyonların gerekçesine ve amacına bakmaksızın devletin çatışma, operasyon ve sokağa çıkma yasaklarına derhal son vermesi çağrısında bulunulmuştur. Sonrasında ise bu kişilerden bazıları hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan davalar açılmış ve bunlara çeşitli cezalar verilmiştir. Bu noktada söz konusu kişilerin ifade özgürlüğünün ihlali iddiasıyla yaptıkları başvuruları değerlendiren Anayasa Mahkemesi’, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir. Toplum nezdinde vicdanları rahatsız eden bu kararın gerekçesi ise bize göre son derece düşündürücüdür. 

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki yapılan açıklamadaki, “Anayasa Mahkemesi son kırk yıldır ülkenin büyük kısmında olağanüstü hâl ilan edilmesini gerektiren, can kayıplarına yol açan terör olaylarının meydana geldiği bölgedeki, güvenlik durumunu ciddileştirecek sözler ve eylemler konusundaki endişelerin bilincindedir” ifadesi, yapılan değerlendirmenin başlangıç noktası ile alınan kararın arasındaki uyumsuzluğu açıkça ortaya koymaktadır. Bir mahkeme, fikirlerin insan hayatını tehdit etmediği varsayımına dayanarak birey ve toplum hayatını doğrudan etkileyen gerçekleri, göz ardı etmemelidir. Hal böyleyken; güvenlik riski ve terör tehdidi altında bulunan insanların hayatını korumakla mükellef olan devletin aldığı bir takım önlemleri yok saymak; masum insanları ve devletin güvenlik güçlerini hedef gösteren çağrıları ifade özgürlüğü sınırlarında kabul etmek mantıklı değildir. Bunu ifade özgürlüğü altında düşünmek, eylemi gösterilmeyen davranışı kelimelerle yönlendirmektir. Diğer bir husus ise bu açıklamaya imza atan kişiler, bağlı oldukları kanunlarla zaten devletin tarafında olduklarını; aklın ve bilimin yolunda insanlığın geleceği için çalışacaklarını hukuken kabul etmişlerdir. Bunu bilerek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde akademisyen olarak çalışmak; sonrasında ise bu yapıyı yok saymak, iddia sahipleri açısından zaten başlı başına tutarsızlıktır. Bu durumu kendine göre yorumlamak ise adaleti sağlamaz ve kişiyi haklı da çıkarmaz. Anayasa Mahkemesinin aldığı karar da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. 

Binlerce vatandaşımızın hayatına mal olan ve yıllardır süregelen bir durumu, ifade özgürlüğü içinde düşünmek ve o metindeki satır arasına gizlenmiş ‘derhal’ kelimesi gibi ifadeleri yok saymak, hayatın olağan akışına uygun değildir. Devlet, kendisini var eden bütün vatandaşların temsilcisidir. Bu yapıya kelimeler üzerinden şart koşmak, açık ve net bir tehdit ifadesidir. Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye’nin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü hüküm altına almaya çalışan ve kendini devlet ile eş sayan ifadeyi, bu noktada özgürlük olarak değerlendirmesi son derece yanlıştır. 

Aziz milletimizin binlerce şehit verdiği bu topraklarda; ifade özgürlüğü altında insanların varlığını yok sayacak; halkımıza tehdit oluşturacak bütün eylemleri, fikirleri ve kararları şiddetle kınadığımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bu karara rağmen birlik ve beraberliğimize her zaman sahip çıkmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası