Arınç: İsrail’den tazminat, özür ve ablukanın kaldırılması eş zamanlı olmalı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, İsrail ile Mavi Marmara saldırısı için tazminat verilmesi konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin önemli bir detay verdi. Arınç, önemli olan Türkiye’nin “Özür, tazminat...
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, İsrail ile Mavi Marmara saldırısı için tazminat verilmesi konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin önemli bir detay verdi. Arınç, önemli olan Türkiye’nin “Özür, tazminat ve Filistin’e ablukanın kaldırılması” şeklindeki taleplerinin karşılanması değil, bunların üçünün eş zamanlı olarak yapılması olduğunu söyledi. Arınç, “Üçü de eş zamanlıdır. Biri bitsin öbürüne başlayalım, biri bitsin ondan sonra sıra öbürüne gelsin, böyle bir anlayışın içerisinde değiliz. Özellikle üçüncü konusunda İsrail’in olumlu adımlar atması, bu konuda verdiği taahhütlere sadık kalması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Başbakanlık Merkez Bina’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu sona erdi. Yaklaşık 5 saat süren toplantının ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, bir basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin sorularını cevapladı.
"TAZMİNAT KONUSU HENÜZ BİTMEDİ"
Kendisine Mavi Marmara konusunda tazminat için İsrail ile yürütülen görüşmeler sorulan Bülent Arınç, “Bu konu henüz bitmedi. Üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bugüne kadarki temaslarda bazı konularda anlaşma sağlanmıştı. Tazminatın hangi konuları kapsayacağı, hangi parametreler esas alınarak tazminat ödeneceği gibi… Bir iki konu var ki onlar henüz netleşmedi. Biz bunların üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi.
"TALEPLER EŞ ZAMANLI OLMALI"
Üçüncü bir toplantı konusunda henüz bir yer ve tarih belirlenmediğini belirterek “Buna ihtiyaç da kalmayabilir.” diyen Arınç, ancak bir paradigma konusunda belki bir iki çalışma daha yapılması gerekeceğini söyledi. Arınç, bu konuya da şöyle açıklık getirdi: “Bildiğiniz gibi 3 sene sonra İsrail açıkça ve alenen özür dilemişti. Bununla paralel iki konu daha var; tazminat ve Gazze’ye ambargonun kaldırılması. Bunun üçü de eş zamanlıdır. Biri bitsin öbürüne başlayalım, biri bitsin ondan sonra sıra öbürüne gelsin, böyle bir anlayışın içerisinde değiliz. Özellikle üçüncü konusunda İsrail’in olumlu adımlar atması, bu konuda verdiği taahhütlere sadık kalması gerekiyor. Sayın Başbakan Gazze ziyaretinde belki gelinen noktayı görebilecektir ama o güne kadar İsrail’in Gazze ambargo ve ablukasına karşı hangi pozitif adımları attığını ve bugüne kadar ne kadarını uygulayabildiğini görmemiz gerekiyor. İkinci konu da, Mavi Marmara’ya yapılan haksız saldırıdır. Bunun karşılığında hukuk açısından tazminat taleplerimizde de bulunduk. Size iki ipucu verdim. Pek çok konularda anlaşmış olmamıza rağmen meselenin bu şekilde kabul edilip edilmemesine bağlı olarak gerçekleşecektir. Bir üçüncüsü de hiç şüphesiz özrün tazminatla beraber hiç zaman kaybetmeden İsrail’in Filistin’e uyguladığı haksız ambargo ve ablukanın kaldırılması şartına da bağlıdır.”
"CHP İSTERSE GRUP TOPLANTILARINDA 10. YIL MARŞI'NI ÇALSIN"
Bülent Arınç’a medyada gündeme gelen Mehter Marşı polemiği de soruldu ve MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin tepkisi hatırlatıldı. Yeniçeri için “O her gün basın toplantısı yapıyor görünen arkadaş mı'” diye soran Arınç, “CHP’nin tepkisini normal karşılıyorum ama MHP’den bu konuda tepki verileceği dünya yıkılsa aklıma gelmezdi.” şeklinde konuştu.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demek ki konuşacak bir şey bulamamış çok sayın profesörümüz, bugün de bu konuya girmiş. Bakınız ben henüz Meclis Başkanı iken, 2006-2007’lerde, Cumhuriyet mitingleri yapılırken Torbalı’da bir ödül törenine katıldım. Sunucu arkadaşımız laubali hareketleriyle dikkatimi çekiyordu. Herkesi ayağa kalkmaya ve 10. Yıl Marşı’nı söylemeye davet etti. Oturduğum yerden hemen itiraz ettim; ‘Bu bir İstiklal Marşı değil, herkesi ayağa kalkmaya davet edemezsiniz.’ Ben oturdum ama herkes korkusundan ayağa kalktı ve 10. Yıl Marşı’nı söyledi. Sonra kürsüye çıktım ve dedim ki, ‘Siz çok cahil insanlarsınız. Bakın bizim tek İstiklal Marşı var. Ayakta dinlenmesi gereken ve kendisine hürmet gösterilmesi gereken sadece İstiklal Marşı’dır. Diğer marşları istediğin gibi dinlersin.’ Şimdi Yuntdağ şenliğinde, Yuntdağ benim babamın köyünün olduğu yerdir, baktım ki mehter takımı güneşin altında 1,5 saat bekliyorlar. Mehter başı benim arkadaşımdır, çağırdım, ‘Ne oldu'’ diye sordum.’Biz ayakta bekliyoruz, herhalde çalacağız ve yerimize oturacağız’ dedi. Bir baktım ki programın en sonunda mehter görünüyor ama adamlar 1.5 saattir ayakta. Dedim ki, ‘Kardeşim geçin bir tarafta bekleyin. Çünkü sizin sıranız en sonda’. Biz adamcağızları bu tarafa alırken bir de 10. Yıl Marşı çalmaya başlamasın mı kardeşim. Aman Allah’ım. ‘Allah’ım aklımı koru’ dedim. O zaman dedim ki ‘Şu mehter burada duruyorken önce bu başlasa çalsa da ondan sonra gönlünüzce 10. Yıl Marşı’nı söyleseniz ne kadar iyi olur’ anlamında bir iki söz söyledim. Şimdi CHP’nin buna hayıflanmasını anlıyorum. Çünkü 27 Mayıs darbesini onlar devrim olarak görürler. 27 Mayıs’ın yıl dönümünde bize 10. Yıl Marşı’nı dinletiyorlar. CHP bu marşı çok beğeniyorsa bir teklifim var; parti genel merkezinde 24 saat aralıksız 10. Yıl Marşı’nı çalsınlar veya Meclis’te grup toplantısına 10. Yıl Marşı ile başlasınlar. Cumhuriyet’in 90. yılındayız be kardeşim, 2023’te 100. yıl olacak. Şimdi toplantıların her birinde uzun uzun 10. Yıl Marşı’nı ayakta, ellerindeki bayraklarla söylemenin yeri mi güzel kardeşi? Bana göre değil. Ben bunu söyledim. Nezaketle, güzellikle… Bak buna Özcan Yeniçeri bile tepki göstermiş. Allah’ım aklımızı koru. Yani bu bir hükümet meselesi değil, bunun Türkiye gündemine oturmasından da şaşkınlık içindeyim doğrusu. Gözcü mü ne bir gazete var, bir harf değişikliğiyle, onlara göre Türkiye ne hallere düşmüş. Valla sabredin kardeşim. Biz bunları söyleyeceğiz. 29 Mayıs İstanbul’un fethinde sen neyi çalarsın be kardeşi? Fetih Marşı’nı mı yoksa 10. Yıl Marşı’nı mı'"
Son olarak başka soruya cevaben konuşmasında “Açıklamanızda Apaydın Kampı’na bir saldırı planlandığını söylediniz” diye hatırlatılması üzerine, “Ah daha neler var” ifadesini kullanan Arınç, sözlerini şöyle bitirdi: “Apaydın Kampı’na saldırı planlayanların CHP milletvekillerini Şam’a götüren kişiler olduğunu söylediniz. Bu konuda ayrıntı verebilir misiniz'” sorusuna da “Hayır. Söylediğim kadar. Söylersem olur mu'” karşılığını verdi. “Daha neler var dediniz” hatırlatması üzerine de “Daha neler var, başka toplantılarda söylerim.”