ANKARA - İşte Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:
Başbakan Erdoğan sıra Türkmenlere gelince üç maymunu oynamaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla Türkmenlerin etnik temizliğe tabii tutulup dayatmalara maruz kalması başbakan hükümeti için sıradan bir konudur. Dört bir koldan sarılmışlar, dört bir cepheden ateş altına alınmışlardır. Türkmenlerin benliklerinden taviz vermeleri amacıyla, başta peşmerge güçleri buluşmuşlardır. Türkmen kardeşlerimiz hem yalnızlığa itilmekte hem de izole edilmektedir. Yerlerinden yurtlarından yarınlarından kopmaları için provokasyonlar sıklaştırılmaktadır.
"TÜRKMEN BOYU KIVRANIYOR"
Maalesef Kerkük diken üstündedir, Altınköprü’nün boynu büküktür. Türkmen boyu talihsizlikler içinde kıvranmaktadır. Irak Merkezi Hükümeti’yle peşmerge yönetimi arasındaki çekişme, ilave olarak her alana sıçramış kaos görüntüsü Türkmenleri zora sokmuştur. Üzülerek müşahede ediyoruz ki Bağdat yönetimi Türkmenlerin can ve mal güvenliği için tedbiri ortaya koyamamıştır.
Mavi zemin üzerindeki ay yıldızı soldurmaya çalışanların karşısında Türk milleti olacaktır. MHP olarak Türkmen kardeşlerimizin yanındayız. Kerkük Türk’ün kaderidir. Türkmen eli Türk’ün şeref tacıdır. Damarlarında akan ter temiz kanıdır. Türkmenlik bayraktır, vefadır, kültürdür. Saldırgan teröristler, Türkmen kanından geçinen vampirler yaptıklarının hesabını vermek zorunda kalacaklardır. Ne başbakan Erdoğan, ne kardeşi Barzani ne de bir başkası bu gerçeği değiştiremeyecektir.
"FENERBAHÇE VE BEŞİKTAŞ'A HAKSIZLIK YAPILDI"
Son günlerde en önemli konu başlıklarından biri de UEFA Disiplin Kurulu’nun, iki güzide kulübümüz hakkında verdiği kararlar olmuştur. Beşiktaş ile Fenerbahçe UEFA tarafından haksız ve peşin hükümlerle suçlanmış ve cezalandırılmıştır. Fenerbahçe 3, Beşiktaş ise 1 yıl men cezası almıştır. UEFA kararının elbette tartışılacak bir çok yanı bulunmaktadır. Her şeyden önce UEFA tüzel ve gerçek kişi ayrımı gözetmemiştir. İlk tarafta şahıslar ceza almazken, kulüplerimizin hangi mantıkla cezalandırıldığı olmuştur.
Bu kararı şike iddialarıyla ilgili kanaat oluştu diye yorumlamak ise gereksizdir. Madem ki bazı şahıslarla ilgili kuşkular vardır. UEFA bunu niçin teşhis edilememişti? Kulüplerimizin günahkar gösterilmesi, UEFA’nın kestirme yollarına gittiğinin ayan beyan kanıtıdır.Türk futbolunun yüz akı iki kulübümüzün onuruyla oynamak bize göre art niyetliliktir. Elbette mesele sadece iki kulübümüzün suçlanması değildir. Asıl üzerinde durulması gereken, türk futbolunun yargılandığı aşağılandığı gerçeğidir.
"ÇİFTE STANDARTTIR"
İsviçre’den Türk futbol kulüplerini rencide etmek batılı anlayışın ifşasından başka bir anlama gelmemiştir. UEFA’nın kararlarında objektif olmadığı, incelediği Romanya’nın bir takımına karşı takındığı tutumla açıktır. Ceza yağdıran bu kurumun, sıra bir Avrupa takımına gelince yelkenleri suya indirmesi ve denetimle iddiaları savuşturması çifte standarttır. UEFA’nın verdiği karar itiraz edilemez olduğu için sırayı tahkim aşaması almıştır.
"BAŞBAKAN VE TFF SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ"
TFF üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli, kendi sahasında top çevirmemelidir. Başbakan gerekli çalışmayı yapmalı sahip çıkmalıdır. Elbette kim şike yapmışsa, bulunup gerekli işlemler yapılmalıdır. Sporun ruhu da bunu getirecektir.Başbakan Erdoğan meseleye seyirci kalmamalıdır. Özellikle Çarşı grubunun muhalif duruşunu bahane ederek, Beşiktaş’la sürtüşmeyle Fenerbahçe’ye şaşı yaklaşmamaktadır. Herkes bilsin ki bu iki kulübümüze yönelik desteğimiz hiç azalmayacaktır.