Binlerce emekçi kölelik düzenine hayır dedi

Geçtiğimiz gün Ankara’da meydana gelen kanlı terör saldırısı ve hükümet tarafından hazırlanan yeni istihdam düzenlemesini protesto etmek amacıyla İzmir’de binlerce işçi yeniden sokaklara çıktı. Kent genelinde yarım gün iş bırakan DİSK iktidarı istifaya çağırarak “Kiralık işçi olmayacağız” dedi. Binlerce emekçi kölelik düzenine hayır dedi

Haberler / İzmir

16 Mart 2016 Çarşamba 14:50

PAYLAŞ

ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- TBMM gündemine sunulan yeni istihdam düzenlemeleri sonrasında üst üste protesto gösterileri düzenleyen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) bugün İzmir’de iş bırakarak kitlesel bir eylem gerçekleştirdi. Öğlen saatlerinde Konak’ta bulunan SGK Binası toplanan binlerce işçi, geçtiğimiz gün başkent Ankara’da gerçekleşen terör saldırısını kınadı, hakları için direnmeye devam edeceklerini duyurdu.

ESNEK ÇALIŞMAYA VETO
8 Şubat tarihinde TBMM gündemine sunulan ve esnek çalışma modeli, özel istihdam büroları, kıdem tazminatının fona devredilmesi gibi düzenlemeler içeren yeni istihdam paketine İzmirli işçilerden bir kez daha veto geldi. Hazırladıkları pankartlar ve “Kiralık işçi olmayacağız”, “Kıdeme uzanan eller kırılsın”, “Hükümet al yasanı başına çal”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Savaşa hayır, barış, emek şimdi”, “Hükümet istifa” sloganları ile iktidara seslendi. Konak’ta yapılan basın açıklaması öncesinde Ankara’daki terör saldırısında yaşamını yitiren vatandaşlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Öte yandan, polisin yoğun güvenlik önlemleri aldığı kitlesel eylem öncesinde alanın çevresinde kol kola giren DİSK üyeleri kol kola girerek kendi güvenliklerini sağladı. Eyleme DİSK ve DİSK’e bağlı sendikalara üye işçilerin yanı sıra, CHP İzmir Milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri, meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de katılım gösterdi.

ANKARA’YA SESLENDİLER: KİRALIK İŞÇİ OLMAYACAĞIZ!
Eyleme katılan bine yakın işçi adına hazırlanan ortak basın açıklamasını okuyan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Ankara’daki saldırıyı kınayarak sözlerine başladı. 10 Ekim, 17 Şubat ve 13 Mart’ta gerçekleşen üç ayrı saldırıda yüzlerce vatandaşın yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Sarı, “Kıdem tazminatlarımıza göz dikmiş, özel istihdam bürolarını hayata geçirmek için yasa üstüne yasa çıkarmaya çalışıyor. Zaten bombalarla ölüyoruz, yasalarınızla emekçileri öldürmeyin. Fabrikalarda, işyerlerinde işçi güvenliği olmadığı gibi, artık sokakta yürüyen, otobüs bekleyen, miting yapan insanlarımızın da yaşama güvencesi kalmadı. Son 5 ayda yüzlerce insan sokaklarda, miting alanlarında, maden ocaklarında, işyerlerinde katledildiler. Bugünlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen bir yasa tasarısı ile Türkiye’de emeği ile geçinen milyonlar köle haline getirilmek istenmektedir. Bu tasarı ile insanlık onuruna yakışmayan, köle simsarlığı yasal hale getirilmek istenmektedir. Özel İstihdam Büroları’na geçici iş ilişkisini de kapsayacak biçimde işçi kiralama yetkisi verilmesi başta olmak üzere, güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıracak düzenlemeler bugün TBMM gündeminde yer almaktadır. TBMM’nde iktidar partisi tarafından dayatılan Özel İstihdam Büroları’na dair yasa tasarısı, işçi sınıfına kölelik dayatmaktadır. Bu yasa tasarısı bir avuç işçi simsarının ve onlardan işçi kiralayacak bir avuç sermayedarın talebidir” dedi.

SENDİKALARA ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI
Hazırlanan yeni istihdam modeline “Amele pazarı” benzetmesi yapan Memiş Sarı, HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ konfederasyonlarına işçi hakları için ortak mücadele çağrısında bulunarak, “İşçi simsarlığının önünü açan, “insanlık onuruna aykırı” bir uygulama olduğu aşikar olan “kiralık işçilik” yasa tasarısının durdurmak için mücadele kararlılığımızı buradan bir kez daha ilan ediyor, diğer emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere örgütlü örgütsüz tüm işçileri, köleliğe karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz” diye konuştu.

“KATLİAMLARA SESSİZ KALMAYACAĞIZ, TERÖRE TESLİM OLMAYACAĞIZ”
Ankara’da son beş ayda gerçekleşen 3 ayrı bombalı saldırıda yüzlerce vatandaşın öldüğünü belirten DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, sözlerine şöyle son verdi: “Hiç kimsenin can güvenliği kalmadığı bir ülkede, “istikrar” vaadi ile iktidara gelenlerden hiçbiri ama hiçbiri kendini “sorumlu” hissedip istifa etmedi. Kuzeyden güneye, doğudan batıya ülkemizin dört bir yanını acı sarmışken, her gün yüreğimize ateş düşerken, “Ya biz, ya kaos” diyerek iktidarının devamlılığını sağlayanların sorumluluğunu görmezden gelemeyiz. Şiddet şiddeti, bomba bombayı getiriyor. Akan her damla kan ve gözyaşı daha fazla kan ve gözyaşını getiriyor. Savaş-şiddet-terör kısırdöngüsüne teslim olmamız, alışmamız isteniyor. Hayır, alışmayacağız. Artık her birimizin yaşam hakkını tehdit eden bu kısır döngüye teslim olmayacağız. Son olarak şunu bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; hedefledikleri, susturulmuş, sindirilmiş, kendi kabuğuna çekilmiş böyle bir toplumsal ortama; ekonomik, sosyal ve siyasal programıyla belirlediği amaçlarına güçlü bir toplumsal muhalefet ile sendikal hareketin bulunduğu koşullarda ulaşabilmesi mümkün değildir. Gerçek bir demokratik dönüşüm için çalışanların yaşam koşullarının ve ücretlerinin iyileştirilmesi, sosyal devletin yeniden oluşturulması zorunludur. Dolayısıyla sınıfsal nitelik taşıyan bu taleplerin Türkiye toplumunun genel talepleri düzeyine yükseltilmesi için verdiğimiz mücadeleyi alabildiğine yükselteceğimizi dosta düşmana ilan ediyoruz.”